28 Şubat 2016 Pazar

MEHMET BEKAROĞLU VE CHP


Ben de bir Türk milliyetçisi olarak CHP ve kadrolarının milli Türk devletinin kurulmasındaki rollerini biliyor, takdir ediyorum; özellikle rahmetli Atatürk ve arkadaşları dönemi.
...
Bugünkü CHP, "Bakın işte, bizde dinden bahsedenlere partimiz de yer veriyoruz" diyebilmek; algı oluşturmak adına Bekaroğlu gibi, şaşkın ördek misali kıçı ile hangi suya ne zaman, nasıl dalacağını kestiremediğimiz; bazen komünist, bazen İslamcı, bazen PKK sempatizanı, bazen ise meczup olabilen; kurnazın kurnazı, anasının gözü garip bir insanı partiye alarak kuruluş felsefesine tamamen aykırı işler yapıyor, ihanet ediyor.
...
Ancak ne gariptir ki sürekli kongreler yapmasına rağmen bu yanlışa dur diyecek bir kadroyu iş başına getiremiyor. Belki Deniz Baykal daha milli bir CHP için birşeyler yapabilecekti ancak bildiğimiz ''uçkur suikastı'' ile belkli de CHP bilinerek bu sürecin içine itildi. Bugün bunu çok daha iyi fark eden Deniz Baykal birşeyler yapmak istiyor ama uğradığı malum suikast ile nefesi kesildiği için düşündüğünü yapmaya mecali kalmadı.
...
Atatük'ten nefret eden; Güneyimizdeki etnik ayrımcılık yetmiyormuş gibii aynısnı çeşitli vesilelerle Karadeniz Bölgemizde de kaşımaya çalışan, insan nasıl olur da CHP de Genel Başkan yardımcısı olabilir.
...
Türkiye de ciddi bir muhalefet sorunu var; bunun tek nedeni de''Türkiye ortalama algı düzeyi''ne cevap vermekte yetersiz kalan genel başkanların mevcudiyetidir.
Mehmet Soral

ERDOĞAN BAŞKAN OLAMAYACAK ÇÜNKÜ MHP GENEL BAŞKANINI BULACAK.


Sanırım Ümit Özdağ süreci doğal akışına bırakarak ve belki de biraz da Sayın Bahçeli'nin vicdanına güvenerek, olağanüstü kongre kararının bizzat parti yönetimince alınması ve gereğinin yapılması sürecini izlemeyi düşünmüştü.
....
Ancak Sayın Bahçeli ve ekibinin ''ülkücü vicdan''ın kongre taleplerinin mahkeme huzuruna taşınması zorunluluğuna neden olmaları; Ümit Bey ve arkadaşlarına yaşanan süreç karşısında inisiyatiflerini ortaya koymak gibi vicdani sorumluluğun gereğini yapmayı düşündüler ve yaptılar.
...
Eğer MHP'de olağanüstü kongre yapılmayıp, Sayın Bahçeli'nin genel Başkanlığında gidilecek ilk seçimde MHP'nin baraj altında kalması; HDP'nin baraj altında kalması ve lider boşluğunun yarattığı ortamda Beştepe ve AKP ittifakı ile AKP'nin 400 milletvekili ile tekrar iktidara geleceği aşikar. Böyle bir başarının kaynağını bugünkü MHP yönetimi ve terörize olmuş, ilegalleşmiş HDP oluşturacaktır.
...
400 milletvekili ile ''gücü'' ele geçiren AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yapmak isteyip de yapamayacakları bir şey kalmayacaktır. Zaman zaman baskın erken seçim söylentileri de Ümit Bey ve arkadaşlarına böyle bir ihtimali değerlendirerek hareket etmelerini sağlamıştır.
....
Ümit Bey ve arkadaşları; süreci hızlandırarak MHP'nin yeni genel başkanını seçmesi ve yeni genel başkan ile erken veya zamanında yapılacak ilk seçime hazır hale gelmesini gerektiğini düşünmüşlerdir.
...
MHP de umulan bu değişim gerçekleşirse Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık dahil hiç bir arzusu gerçekleşmeyeceği gibi iyice bunalmış psikolojik yapısının ''oslo süreci, Habur seremonisi, akil insanlar çalışması, Dolmabahçe 10 emir bildirisi, barış süreci'' gibi benzer hataların tekrarına fırsat olmayacaktır.
...
Ülkemizin kaderi MHP de olacak olan ''başkalaşmadan değişim''e bağlıdır.
Ayrıca CHP de sürekli tekrarlanan kurultaylar neticesinde yeni bir lider çıkaramaması, yorulan CHP seçmenini MHP'ye kaydıracaktır. Aynı durum MHP için de geçerlidir tabiki.
Mehmet Soral

24 Şubat 2016 Çarşamba

ÜMİT ÖZDAĞ YAKIŞANI YAPTI

2006 Yılında kendisine inanmış ve güvenmiş bir insan olarak; Ümit Özdağ'ı desteklemiş, İstanbul ve Ankara da yapılan adaylık çalışmalarınna dair programlarına katılarak güzel heyecanlarımızı beraber yaşamıştık.
...
Daha sonra MHP'ye kabul edilen Ümit Özdağ adeta suskunluğu tercih ederek, alışılagelmiş Ümit Özdağ profili dışında çok farklı bir çizgiyi takip etti; adeta Türk Milliyetçiliği fikriyatı üzerinden analiz ve yorumlar yapan bir insandan hem Türk Milliyetçisi ülkücüler, hem de Türk kamuoyu mahrum kalmıştı. Tam da Sayın Bahçeli'nin istediği kalibrede bir tarza bürünmüştü.
...
Ümit Bey'in bu tarzından dolayı MHP de olup biten ve kendisinin de bizzat yaşadığı antidemokratik uygulamalar karşısındaki sessizliğine öfke duyarak zaman zaman ''yahu biz mi bu insanın peşinden gittik'' diyerek öz eleştirimi yapardım.
...
Ümit Bey'in bugünkü basın toplantısında, partideki görevinden istifa etmesi ve nedenlerine dayalı sözleri beni hatta tüm ülkücü camiayı son derece rahatlatmıştır. Kaç tane arkadaşımdan sevinç telefonlarını aldım. Ümit Bey meçhule doğru giden; sanki zoraki bir yolculuktan kendisini kurtararak, itibarını tekrar kazanıp, ülkücü vicdanın sesi olanlara katılmıştır
...
Ümit Bey'i vermiş olduğu karardan dolayı teşekkür ediyor, kendisi hakkındaki ilk kanaatime rücu etmemi sağladığı için çok teşekkür ediyorum.

Yakışanı yaptı.
Mehmet Soral

soralmehmet@hotmail.com

23 Şubat 2016 Salı

KUMANDAYI GASP ETTİM BEN BİR FAŞİSTİM

Bazı dizi filim yapımcıları veya senaryo yazarları kendi psikolojik hallerini yaptıkları filimde veya yazdıkları senaryoda görmek, yaşamak istiyorlar.
....
Hanım TV de dizi filim izliyor. Kendisini rahatsız etmemek için ben de yine TV'nin başka bir kanalındaki tartışma programını kulaklığımla telefonumda, radyodan takip etmeye çalışırken, ister istemez gözlerim filme takılıyor.
...
Tabi aynı anda iki farklı şeyi yapınca filmin konusu anlamak için hanıma "bu kız kim oluyor" diye sordum.
"kel olan adamın biyolojik kızı; bıyıklı olanın kendisinden olduğuna inandıģı ama aslında olmayan kızı. Peki şimdi kimden hamile?
"şu sarışın adamla evlenecekti ama "
E, sonra...
"adam, kadının kocasından hamile olduğunu biliyor ama kocası bilmiyor."
...
"Nedir lan bu iğrençlik. Bu kadar namussuzluğu bir filimde işlemek için yine bir kasıt olmalı" diyerek kumandayı gasp ettim ve yıllarca bana haksızca faşist(!) diyenlere itiraz etmeyeceğim bir davranışla "faşistlik" yaptım ve "artık bu evde psikolojik hallerini yazdıkları senaryo ve yaptıkları filimlerde yaşayan, bizlere de izleten rezil insanların filimleri izlenmeyecek" dedim.
....
Nasıl, iyimi yaptım?
Mehmet Soral


18 Şubat 2016 Perşembe

ZİHNİMDEN GEÇENLER(2)

17.2.2016
Daha geçen sene Suriye de Esad'a karşı savaşıyor; Kobani düşmesin diye yardım ettiğin, toprakların üzerinden geçişlerine izin verdiğin Pesmerge askeri sevkiyatına bütün muhalefetin karşı olmasına rağmen izin verdiğin YPG; ihanetini gösterdi. Gene kaldırdılar seni ve dolayısıyla Türk milletini. Kaldırıla kandırıla bu millete daha ne kadar bedel ödeteceksiniz Allah aşkına.
...
Belli ki istihbarat zaafiyeti gene ortaya çıktı ve özellikle eski emniyet istihbarat daire başkanı Sabri Uzun'un söyledikleri çok önemli. Kısaca diyorki "emniyette müdür olmak polis olmak için bir kıstas var ama daire başkanı olmak için böyle bir kıstas yok; sıradan bir insan daire başkanlığına atanabiliyor" yani istihbarat ve emniyet işini diplomalı insanlar yürütürken bu insanların amiri pozisyonunda olan diplomasız atanmışlar zaafiyete neden oluyorlar.
...
Maalesef Ankarada ki malum olayın failleri eğer hemen ertesi gün yakalanıyorlarsa; bunun tek açıklaması olabilir; bombalı eylem yapılana kadar istihbarat iyi yürütülmüş ancak karar veren en üst, diplamasız yetkili gereken yönlendirmeyi yapmamış.
Aslında düşmanımızı biz yaratıyor, hatta yaşatıyoruz; kime ne diyelim ki.
M.S


15.2.2016

Gördüğüm lüzum üzerine daha önce yapmış olduğum yorumumu tekrar özetliyorum.
...
Yorgun düşmüş Türk siyaseti konjonktürel olarak şiddetle alternatif bir oluşuma ihtiyaç duyuyor ve bu boşluk olabildiğince Meral Akşener'in genel başkanlığındaki MHP'yi bekliyor. Türk milliyetçisi birisinin Türkiye de başbakan olması ve MHP'nin de tek başına iktidar olması için sanırım ilk ve aynı zamanda son şanstır.
...
Şunu çok iyi bilelim ve hatırlayalım ki; Recep Tayyip Erdoğan'ın çok meziyetli olmasından öte zamanının konjonktürel şartlarına cevap veren bir lider tipi olduğundan seçilmiş ve destek gömüştür.
...
2001-2002 yıllarında oluşan lider boşluğu Recep Tayyip Erdoğan ile cevabını bulduğu gibi günümüzün lider boşluğunu doldurmaya da en uygun isim Meral Akşener dir.
Toplumun her kesiminde karşılığı olan bir insan.
Mehmet Soral


14.02.2016

Geçtiğimiz Pazar günü Hoca Ahmet Yesevi Vakfı'nda sabah kahvaltısında değerli vakıf yönetiminin davetlisi olarak biraraya geldik. Vakıf yönetimine şükranlarımı arz etmek isterim. Kahvaltıya müteakip emekli öğretmen; araştırmacı yazar Mehmet Dağıstanlı Hocamız"ın; aynı zamanda adına belgesel roman niteliğinde kitabını yazdığı milli mucadelemizin kadın kahramanı Kara Fatma üzerine sunumunu dinledik. Türk ordusunda ilk kadın Teğmenin Erzurumlu Kara Fatma olduğunu öğrendik. Kara Fatma sadece Erzurum a değil, Atatürk'ün görevlendirmesi ile Marmara ve Ege bölgelerinde de görev yaptığını öğreniyoruz. Bizans tekfurlarinin, krallarının isimleri ögretilirken, Türk gençliğinin hatta hepimizin milli Kahramanımız Kara Fatma dan bihaber olmamızın ne kadar acı olduğunu müşahede etmiş olduk.

13.02.2016

Geçtiğimiz Cumartesi günü Hoca Ahmet Yesevi Vakfı başkanı ve eski milliyetçi sedikacılarımızdan yazar, gasteci, araştırmacı Erdoğan Aslıyüce'yi yine bir başka Vakfımız olan Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı'nda "Hoca Ahmet Yesfi'yi anlamak" adı altında verdiği konferansda; kendisini büyük bir heyecanla dinledik.
...
Bütün anlattiklarindan çıkardığım şu ki; ne zamanki Yesevi yolunu, öğretisini terk etmişiz; Türkleşmekten ziyade Araplaşmışız. Dolayısıyla dünyada da İslam algısı ve öğretisi de şekil değiştirmiş. Maalesef özellikle bugünkü Ortadoğu da yaşanan acıların kaynağı belki de Yesevi mantalitesinin terk edilmiş olmasıdır.



LİDER BOŞLUĞU NASIL DOLACAK

Merkez sağda oluşan boşluğu doldurmak üzere sağcılığı solculuğu önemli olmayan her dönemin "yavşakları" gene devreye girerek, siyaseti dizayn etmeye başladılar. Bu siyasi simsarlar "siyasi ortamları" iyi takip edip, koku alıyorlar. Bu tiplere fırsat verenler de genel de siyasi partiler yaşasından kaynaklanan antidemokratik lider sultalığıdır. Yine bu tipler ortalıkda dolaşıp; bir orada, bir burada bulunarak "kaşağı" ellerinde, müdahale edilecek; yerini beğenmeyen, bişekilde kaşınma ihtiyacı duyan "siyasi arenada hatırlı" tipleri bularak, onları kaşıyıp rahatlatırlar ve bu tipleri yine dizayn ettikleri vitrine koyarak kendilerinin de dahil oldukları siyasi arenada bir boşluğu doldurmak adına ortaya çıkarlar.
...
Bugünlerde özellikle merkez sağdaki boşluğu doldurmak üzere harekete geçmek isteyenler özellikle MHP deki malum sürec nedeniyle sanırım eylemlerini askıya aldılar. Eğer Sayın Meral Akşener MHP de Genel Başkan olursa niyetlerinden tamamen vaz geçecekler çünkü O'nun genel başkanlığındaki MHP merkez sağdaki boşluğu dolduracaktır; dolayısıyla Meral Hanım'ın murad edilen MHP deki yeni konumu Türk siyasi arenasının ciddi manada şekillenmesine vesile olacaktır. Eğer MHP de umut edilen değişim gerçekleşmez, Sayın Bahçeli aynen devam ederse, merkez sağda yeni bir oluşuma; Türk Milliyetçsi OLMAYAN yeni bir liderin "peydahlanmasına" vesile olacaktır.
Sinan ve Koray Beyler de çok değerli insanlar ancak bugün için Türk siyasi arenasındaki "lider boşluğu"nu doldurabilecek karşılıkları yoktur.
Mehmet Soral

BİZİ ÇOK YORDUN SAYIN BAHÇELİ

Emekliyim. Siyaseti seven, siyasi ilkesi, inancı ve duruşu olan; bu ilke ve duruşumun karşılığını bulduğum siyasi görüşümün temsilcisi olan MHP ve O'nun mevcut lider Sayın Devlet Bahçeli'nin meclis konuşması var. Bir emekli olarak en müsait anımda kendisini dinlemeye hevesim, heyecanım yok çünkü takatım kalmadı. İnanamıyorum, güvenemiyorum daha doğrusu dayanamıyorum.
...
Kendimi büyük vaadlerle kaçırılmış ama hayal kırıklığına uğramış genç kız gibi hissediyorum. Gidecek başka yerimiz de yok. Sevgimi sadakatıma katık edip, onurumun gölgesinde serinlemeye, ferahlamaya çalışıyorum.
...
Siyasi lidrim konuşacak, ben ise hiç tınmayacağım; olacak iş mi. Bunun sorumlusu ben değil, kendileridir.
...
Türk milliyetçilerinin genel durumu, psikolojik halimiz budur. Evelemeye, gevelemeye gerek yoktur.
Dolayısıyla bu yel esmez, yaprak kımıldamaz duruma son vermek için Türk milliyetçiliği ve MHP için başlamış olan taleplerle ilgili hukuki sürecin öncüleri olan herkese yardımcı olmak, destek vermek gerekmektedir. Aksi durumda önümüzdeki süreç içerisinde başta devletimizin adı olmak üzere anayasadan ''Türk''lüğü çağrıştıran her kelime ve kavramlar kaldırılacaktır. Beş ayda iki milyon oy kaybettirenler bu endişemi ortadan kaldırabilecek beceriyi gösteremeyecekleri aşikardır. Başkalaşmadan değişimin öncülerini canı gönülden destekliyorum.
Mehmet Soral

ZİHNİMDEN GEÇENLER(1)



12.02.2016

Muhsin Kızılkaya'yı dinliyorum. Fark ettim ki AKP de bayağı ehilleşmiş. Adam devleti öyle bir savunuyor ki, ağzından bal akıyor. Darısı diğer Kürt aydınlarının başına diyelim. Oysa bu goruslerini fazla değil bundan üç beş yıl öncesinden ifade etseydi daha çok faydası olacaktı şüphesiz. 
...
Kürtler; daha doğrusu ayrımcı olanlar şunu fark ettiler ki dökülen kan, verilen zayiat talep edilen hakların ne olduğunu dahi unutturmuş durumda. Özellikle yetmiş küsur gündür malum bölgede yaşananlar, bölge insanına PKK'nın gerçek yüzünü görme fırsatını sağlamış, aynı zamanda T.C Devletini kendi vicdanlarında tekrar değerlendirme fırsatını vermiş, "yaşadığımız bunca eziyetler sahip olmadığımız veya kaybettiğimiz. hangi hakları kazandıracaktı ki" sorgulamasını yaptırmıştır. Belki de bu sorgulama yaşanılan sürecin bir kazanımı olacaktır.
Mehm et Soral

07.02.2016

543 imzayı umursamayanlara ne yapılması gerekiyorsa o yapılmış; adalete başvurulmustur. Hareketin akibetit adına bu duruma sevindim. Hareketin beyin ölümünü gerçekleştirip, daha sonra da fişini çekmek isteyenlere fırsat verilmemesi için gereken yapılmıştır. Bu durundan "utanç" duyması gerekenlerin adresleri belli; asla kendi payıma bir rahatsızlık duymuyorum. Kayyum da atansa bu insanlar da nihayetinde parti üyesi insanlar olmayacak mı? Tek çekincem AKP'ye ısmarlanacak olan mahkeme heyeti. Hukuki süreçte hak tecelli ederse, konjökturel şartlarında elverişli olması nedeniyle siyasi tablonun görünümünde de süpriz değişimler olacağı belli; zira ümit vaad edecek ufak bir değişim AKP de çözülmeyi tetikleyecektir. Vicdanlar çok rahatsız.
M.S


02.02.2016


Cahillik diz boyu. Ne Anadolu Türklüğü kimliğini biliyor; ne de Azebaycan Türklüğü. Haydi diyelim onlar yıllarca kimlikleri konusunda bilinçlenmeleri engellendi; ya bizimkilere ne demeli.
...
TV'lerde en çok izlenen programlarda karşımıza çıkan insanlar, üstelik bunlar tanınmış insanlar ve müthiş paralar kazanıyorlar. Hala Azerbaycan Türkü'ne '' sen Türkçeyi nerede öğrendin'' diye sorabiliyorlar. Hele birisi programda Azerbeycanlı hanımı beğenmeyince kıvırması ''dilimizi anlamıyoruz'' oldu. Doğrusu kahkahayı bastım.
...
Bu kadar ''milli cahil''in olduğu ülkede demokrasinin getirip, götüreceği de elbette bu paralel de oluyor.
Mehmet Soral


30.01.2016 (2)

Eğer MHP de muhalif hareket elini çabuk tutmazsa; Tayyip Erdoğan kendi ütopyasını gerçekleştirmek, başkanlık sistemine geçmek ve de bu işi referandumla halletmek için her geçen gün kendisi açısından "mükemmel ortamın" oluşmasını sağlamaya yönelik faaliyetlerini sürdürüyor. Akan kan umurunda değil, her fırsatta yeni anayasa ve başkanlık sistemini anlatıyor. Dikkat ederseniz bu çalışmaları üniversite gibi ilmi çevrelerde değil, tamamen algı yönetimini hakim kılabileceği kendi belirlediği ortamlarda ve tamamen "ortalama halk" topluluklarına hitap ediyor.
...
Ülkemizin malum bölgesindeki olup bitenlerden dolayi HDP'ye karşı bölge halkının bakışı ve MHP camiasında oluşan bitkinlik, yılgınlık hatta küskünlük ve 543 imzaya karşı alınan saygısız, izansız ve insafsız tavır; MHP de herhangi bir seçim durumunda yaprağın dahi kıpırdamayacağı hususundaki aşikarlık ve PKK'ya bile karşı duruşunu bir türlü netleştiremeyen, abuk sabuk demeçler veren CHP'nin durumu; Recep Tayyip Erdoğan'ın bile isteyerek organize edip sağlayamayacağı siyasi bir ortam. Böyle bir durumda AKP yapılacak ilk seçimde 400 milletvekili çıkarabilecektir. Bunu AKP başarmış olmayacak; "Bugünkü MHP yönetimi" CHP HDP/PKK gerçekleştirmiş olacaktır.
...
Dolayısıyla MHP de muhalif hareket ne yapıp edip 543 imzanın takipçisi olup, parti yonetimine gelmelidirler. Bu aşamada kesinlikle Genel Başkan kim olacağı hesabının yapılmaması gerekmektedir.
Mehmet Soral


30.01.2016 (1)

Arınç bazı başörtülü yandaş yazarlar için " troliçeler" demiş. Çok da güzel demiş. Türk Edebiyatı'na yeni bir sıfat kazandırmış oldu ancak bakalım yirmidört saat söylediğinin arkasında durabilecekmi? 
Ama ister kıvırsın, isterse kıvırmasın bu sıfat tutacak sanırım. 
Mehmet Soral

29.01.2016

543 delegeyi ikna çalışmaları ile mesaiye başlanacakmış.
...
Kim ki imzasından dönerse çoluğumla, çocuğumla verdiğimiz kavgamızın; yeşerttiğimiz ümitlerimizin ve kaybettiğimiz yıllarımızın heba oluşunun müsebbibi olarak sizleri görüp, sizleri bileceğiz; hesaplaşmayı da illa ki ahirette yapacağız. Bilesiniz...
...
Madem ki imzanı verdin; "elif" gibi dosdoğru olacaksın arkadaş. Varlığın, "elif"in kavgasını vermek değil midir.?
Mehmet Soral

BAŞKANLIK ASLINDA BİZE ÇOK UZAK DEĞİL; AMMA...

Bu adamın ülkemizde dökülen kana, hergün cenazeleri kalkan en az üć Şehidimize bizim gibi canı acısa, içi yansa inanıyorum ki "yeni anayasa" lafını edip, çalışmasını yapmaya dermanı olmaz, mecali yetmez.
.....
Başkanlık sistemi geleneksel Türk kültüründe garipsenecek bir gelenek değil; mesele zatı muhteremin mevcut yetkilerini bile kullanırken yine mevcut Anayasanın kafasını gözünü yararken; eğer başkan olması durumunda bugünün ESAD'ı gibi olmayacağının garantisi mi var. "Tez elden şu keferenin kellesini uçurasınız" dediğin de ve bunu da "halk beni seçti " safsatasına dayandırırsa; keyfi ve paşa gönlünün uygulamalarına nasıl hayır diyeceğiz.
...
Başkanlık sistemini anlatırken farkında olmadan kendisine güvenmememizin gerekçelerini de söylüyor aslında; "bizler bazı değişiklikleri korkmadan yaparken, mevzuata takılıp kalmadık; mevzuatı dikkate alsaydık bunları yapamazdık" diyerek kendisine aslında ne kadar güvenilebileceğini itiraf etmiş olmuyor mu?
...
Yine tehlikeli, riskli bir döneme girdik; çünkü kendisine has başkanlık sistemini gerçekleştirmek için "milliyetçi söylem ve nutuklarla" işe başladı. "Türklük nedir ki" diyen adam "Türk tipi anayasa" lafını ediyor. Kulağa çok hoş geliyor ama söyleyene bakınca tüylerim ürperiyor. Nasıl ürpermesin ki; milliyetçiliğini yaptığımız "değeri" ayakları altına almamışmıydı?
...
Başkanlık sistemi milli bir mesele değil, senin şahsi meselendir. Sen şahsi meselelerini milli meseleler üzerinden halletme yoluna gitmeyi alışkanlık haline getirdiginden; yine bir yenisini devreye sokarak, ilelebet dokunulmazlık zırhına bürünmek istiyorsun.
Yemezler
Senin bütün meselen kendi ütopyanı gerçekleştirmek. Eğer bu emelini de gerçekleştirecek olursan nihaî hedefin; ülkemizin adının "Tayibistan" olmasıdır(!) ve onun da gerekçesini "Osman Gazi"ye dayandırabileceğine şaşmam.. Demokrasilerde böyle saçma şeyler olmaz elbette ama senin "Ütopyan" da pek ala mümkündür; böyle düşünmeyi bize sen alıştırdın.
Mehmet Soral