29 Mayıs 2023 Pazartesi

SEÇİMİN MUHASEBESİ

Hiç bir ankette Kılıçdaroğlu'nun millet ittifakının adayı olması şeklinde bir sonuç çıkmadı.

Her ankette sıralama şöyleydi
Ekrem İmamoğlu
Mansur Yavaş
Meral Akşener
Kılıçdaroğlu
Bir süre sıralama böyle devam etti. Adayın belirlenmesi arifesinde ise...
Mansur Yavaş
Ekrem İmamoğlu
Kemal Kılıçdaroğlu
Meral Akşener
şeklindeydi.
Ancak ne var ki; CHP yönetiminin ve cumhur ittifakı trol dayatması ile Meral Akşener'in "Kazanabilecek aday" tespiti ve gerçeği yerine Kılıçdaroğlu'nun aday olmasının hakkı olduğu görüşü hakim kılınarak aday gösterildi ve kaybetti.
Meral Akşener her zaman doğru tespitler yaptı ancak millet ittifakı birleşenlerinin yanlış dayatma şeklindeki stratejileri nedeniyle itirazları karşısında linçe uğrayarak kendisini anlamayı değil anlamamayı tercih etmişlerdir.
Kılıçdaroğlu dayatmasından en büyük yarayı alan İYİ PARTİ olmuştur. Partinin toparlanması ve iddialı hale gelebilmesi için ittifaka falan son verip bağımsız ve bağlantısız siyaset yaparak kendi rüştünü bizatihi kendisinin göstermesi gerekir diye düşünüyorum.
Parti içi meseleye gelince; Meral Akşener bizatihi ikamet ettiği Üsküdar'da hiç bir program yapmadığı gibi evine gidip gelirken bir gün dahi arabasından inip mahalle manavından alışveriş yapmamıştır. Varını yoğunu ortaya koyarak, kuruluşundan beridir partiye emek verenleri, parası olanlar karşısında temayül yoklamasına sokup onları eletip refüze ederken yine hangi gerekçe İ.Naim Şahin'i Ordu'dan birinci sıra millet vekili adayı olmasını dayattı.
Bu cümlelerimin arkasından sıralayabileceğim o kadar çok şeyler var ki; gün o gün değil, iki örnek cümlemle aslında çok şey anlattığımı düşünüyorum.

Ümit Özdağ- Sinan Oğan ortak stratejisi

Sinan Ogan ve Ümit Özdağ farklı bir strateji ile Erdoğan'ın yanında oldular.
Ümit Özdağ ve Sinan Ogan bir gün önce aynı masada kahkahalar atarak fındık fıstık yiyorlar bir gün sonra nasıl oluyorsa Sinan Ogan cumhur ittifakına yanaşıyor, ondan bir gün sonra da Ümit Özdağ millet ittifakının yanında yer aldığını açıklıyor.
Ama katılımını ilan ettiği gün öyle bir demeç veriyor ki; "Ben buraya geldim ama birileri de buradan acilen gitsin" dercesine daha önce Kılıçdaroğlu'na oy vereceklerini deklare eden HDP seçmenini tahrik edip oy kullanmamaya, Kılıçdaroğlu'nu tercih etmemeye zorladı.
Bu eğer kasıt değilse peki nasıl bir kötülüktür, birisi bana izah etsin.

Sinan Ogan, yaptığın yanlışın vahametinin sonuçlarını sağa sola saldırarak ortadan kaldıramazsın. Kimse seni aramadı, bizatihi bizleri kendi dağıttığın kartvizitindeki adresine davet ettin, biz de geldik seni bulamadık.
Dolayısıyla "Niçin bizi kandırdın" diyorsak haklı nedenimiz budur. Hiç olmazsa yeni kartvizitine "Küllüye" yaz ki; arayan kolay bulsun.

CHP'nin içinde Truva atları

Siyasal İslamcıları meclise hem AKP, hem de CHP beraber taşırsa sahanın mağlubu belli değil mi.
Laiklik ve Atatürk ile barışık Haydar Baş'ın oğlu Hüseyin Baş'ı gerek İYİ PARTİ gerekse CHP listelerinden birinde yer vermediler ama Sadullah Ergin'e Cumhuriyet değer ve kazanımlarının kalesi Çankaya'da birinci sırayı verebildiler.
HDP'nin gölgesi, siyasal İslamcıların kamburu, paranın cazibesi, vefasızlığın çalımı ile akıbetimizin böyle olacağı aşikardı.
Kırk yıl sana inanmış ve adanmışları tasfiye et, yerlerine Recep Tayyip Erdoğan hegemonyasının on yılının ortağı olan siyasal İslamcıları listene al, meclise taşı... CHP hiç kusura bakmasın; Kılıçdaroğlu'nun dürüstlüğünün kazanmak için yetmeyeceği belliydi.
Tarafların seçim stratejisi göçmenler ve güvenlik üzerineydi ama en az Erdoğan kadar bu iki unsurun vebalinden sorumlu Davudoğlu millet ittifakının ortağıydı...
CHP'den seçilip de partilerine dönecek siyasal İslamcıların CHP'ye sadakatleri bakalım nereye kadar devam edecek. Bence CHP için turpun büyüğü geriden gelecek.
En az üç yıldır tüm TV programlarında CHP için yandaş besleme cumhur ittifakı trollerine karşı nefes tüketip mücadele eden bir tek CHP'li araştırmacı, akademisyen, fikir adamı veya gazeteci vekil yapılmadı veya kazanabilecekleri sıradan aday gösterilmediler. Muhtemelen Sadullah Ergin hazretlerinin kazanmasını garanti altına almak içindi(!)

22 Mayıs 2023 Pazartesi

ÜLKÜCÜLERLE YÜRÜYEN CANAN KAFTANCIOĞLU

MHP'nin siyasal İslamcılığa everilmesinin dayatılması karşısında biz demokrat Türk milliyetçileri olarak, kendimizi tanımlamamızdan aldığımız özgüvenimiz ile

geçmişe dönük yaptığımız empati ve sorgulamamızla vardığımız sonuç şu oldu;
Türk milletinin en dinamik, en özgüven dolu, en cesur ve en yaratıcı, verimli iki gençlik unsuru Türk milliyetçileri ve solcular (Marjinal terörist unsurlar hariç) geçmişte karşılıklı hasım haline getirilerek kanlarına ve canlarına kastettirildiler.
Devamında, daha sonraki yıllarda BOP projesi şekline dönüşecek yeşil kuşak projesi dahilinde sünepe, gerici siyasal İslamcı yapılanmanın önünün açılması ve nihayetinde 15 Temmuz ihaneti ve "15 Temmuz Allah'ın bize bir lütfu dur" şeklindeki itiraf anlamındaki şükran duyguları ile arkasından gelen siyasi gelişmeler ve devlet yapılanması.
Yukarıda sıraladığım cümlelerle bir Türk milliyetçisi olarak geçmiş, günümüz ve geleceğimize yönelik yaptığım/yaptığımız değerlendirmelerin bir benzerini Türk solcularının da yıllardır yaptıklarını biliyorum.
İşte Canan Kaftancıoğlu'nun bi
r grup Türk milliyetçisi, ülkücüyle beraber milliyetçi Atatürkçü sloganlar eşliğinde yürüyüş yapması sürecine gelinmiş olması; yine özellikle 15 Temmuz sonrası yaşanan her türlü olay ve sonuçlarının solcular ve milliyetçiler tarafından aynı perspektiften okunmasından olup, Türk milletinin geleceği için büyük bir kazanımdır.
Solcuların ve Türk milliyetçilerinin geçmişe dönük bazı ideolojik kavramların tasallutundan kurtularak ayrışmayı değil yeni ortak değerlerde bütünleşmeyi denemeye kalkıp olumlu sonuçları da görüldüğünden midir; buna mani olmak adına MHP'nin AKP'ye entegre edilerek siyasal İslamcılığa evirilmesi.
Canan Kaftancıoğlu'nun yürüyüşünden esinlenerek düşündüklerimi paylaştım. Bu fotoğrafları gören birileri panikleyip kabuslar yaşayacaklardır ama devamı gelecek ve bugün örümcek ağına takılmış "Yönetme aklı"nın yerini sorgulamacı, özür ve müspet akıl alacaktır.

GENÇLER LÜTFEN...

Ömrümüzün üçte birini, bir adamın tahakkümü altında onun emir buyurduğu, arzu ettiği şekilde düşündürülüp yaşayarak geçirdik. Çağa ve kendimize yakışmayan bir durum. Yazık ettik kendimize de neslimize de, en önemlisi de sizlere.

Oysa bu tek adama sadece bir defa şans vermeyi yeterli görüp, şimdiye kadar dört defa değişimi yaşamayı denseydik illaki sizlere daha iyi bir ülke bırakmış, gelecek sağlamış olacaktık.
Bizler, büyükleriniz kendimize güvenip bir şeyler yapmayı değil siyasi, ideolojik biat ve köleliği tercih ederek ömrümüzün üçte birini; sünepeliği, kifayetsizliği, özgüven eksikliği gibi aşağılık durumu kabullenerek yaşadık. Bir insan ömründe israf edilmiş çok önemli yıllar, yazık değil mi. Belki ödlektik, belki korkaktık, ne deseniz deyin haklısınız ama bu tecrübelerle sizlere bir şeyler anlatıyorsak lütfen önemseyin, not alın.
Ayıbımız ve utancımız çok büyük. Sizler bir devrim yaparak, geleceğinizi örümcek ağına takılmış yobaz beyinlerin tahakkümünden pekala kurtarabilirsiniz. Bunun için son şansınız da olabilir.
Annemizi, babamızı kaybedebiliyoruz...
Eşimizi, evladımızı; her türlü kıymetlimizi kaybedebiliyoruz. Henüz gençsiniz, bu kıymetlilerinizden kaybetmeye başlamamış olabilirsiniz ama inanın kaybettiğinizde dünya yıkılıp yok olmuyor, kimse aç kalmıyor, evler yanmıyor, ocaklar sönmüyor, dünya çökmüyor, kıyamet kopmuyor ve hayat bir şekilde devam ediyor.
Recep Tayyip Erdoğan da giderse de hiç bir kayıp olmayacak; nadasa terk edilmiş bir toprağın yeniden ekilmesi gibi umutlar yeşerecek. İnanın ki; "Bu değişim kararlılığına keşke yıllar önce inanmış olsaydım" diyeceksiniz.
Ömrünüzün üçte birini sadece bir adama şans vererek geçirmek; ah keşke benim gibi altmış yaşında olup da yaşanabilecek ne kadar güzelliği bunca yıl kendinize haram ettiğinizi fark edebilseniz.
Benden büyüklerim evlatlarınıza, torunlarınıza küçüklerim kendinize ve sonraki nesille şans vermek için Erdoğan ve tek adam tahakkümüne son verin, gönderin gitsinler. Seksen beş milyonluk bu ülkede anaların doğurdukları daha nice yetenekli ve liyakatli yetişmiş evlatları var ki; sıra bekliyorlar onlara hep beraber şans verelim.

20 Mayıs 2023 Cumartesi

MERAL AKŞENER'DEN MEALEN

 Meral Akşener 'in basın toplantısının mealen özeti...

Erdoğan ve Bahçeli'den oluşan iki tek adamın iradesi ile Türk milletinin başına musallat edilmiş olunan bugünkü ucube sistemin ülkemizi içine sürüklediği yıkımın bundan sonra da devamı halinde içinden çıkılamayacak bir felakete dönüşmemesi için...

14 Mayıs'ta meclis çoğunluğunu elde etmiş Cumhur ittifakının her türlü şerrinden devletimizi ve milletimizi korumak için 28 Mayıs'ta 2. turda Cumhurbaşkanlığı makamını devletin sigortası konumuna getirmek lazım. Meclis çoğunluğunun Cumhur ittifakından oluşan bir meclis aritmetiğinde Cumhurbaşkanının millet ittifakından olması, Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı olması bir anlamda bekaya dair her türlü riski ortadan kaldıran denetleyici gözetleyici unsur olacaktır.

Bugün, Türk siyasetinde milliyetçilik kavramı en çok konuşulup manasına sarılıp medet umulan bir kavramsa, siyaset kurumu bu kavram üzerinden dizayn ediliyorsa bunun anlamı şudur...

Belli bir zamandan beridir (BOP dahilinde, AKP iktidarı ile başlayıp MHP'nin ona entegre olması ile devam eden) ülkenin kötü yönetilmesi ile içine sürüklendiği akıbetten kurtarılması ihtiyacı ve düşüncesi Türk milliyetçiliğinin insanlarımızın iç dünyasında doğal bir refleks olarak tezahürünü sağladı.

Ülkenin korunması ve kollanması ihtiyacının en riskli hale geldiği zamanlarda Milliyetçilik doğal refleks olarak kendini gösterir; bu günlerde yaşanan da budur; ülkenin istikbali büyük bir risk altında.

T.C Kimliğinin anlamı ve değeri

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşı kimliğinin mana ve önemi; binlerce yıldan bugüne atalarımızın kanları, canları ile oluşturdukları şerefli ve onurlu ortak aidiyetin ta kendisidir.
Hiç bir pazarlık, alış veriş ve aşağılık ilişkinin kirli parası ile temin edilmiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı benim vatandaşlığım ile eşit olamaz, ret ediyorum. Bu şekilde haklarıma ortak ettiklerinizin hepsine ve size hakkımı haram ediyorum.
Millet ittifakı, AKP iktidarı döneminde "kirli ve utanç parası" karşılığı verilmiş olan tüm vatandaşlıkları iptal edeceğini ilan etmelidir

Seçim ve sayım güvenliği

Ben onu bunu anlamam arkadaş;
Kem küm, zart zurt...ne bu yahu. CHP, madem ki size her türlü riskin hatırlatılmış olmasına rağmen vebalini kabul ettiğinize göre siyasi seçim namussuzluklarına karşı mücadele vermek için de Canan Kaftancıoğlu, Ekrem İmamoğlu inanmışlığı ve adanmışlığı örneğinde olduğu gibi benzer mücadeleyi parti üst kademesi olarak vermeniz lazım.
Islak imzalı tutanaklar hem YSK hem de muhalefet partilerinde olduğuna göre; muhalefet kendi ellerinde bulunan ıslak imzalı tutanakların konsolide edilmiş hali ile YSK'nın konsolide edilmiş sonuçlarıyla karşılaştırılıp farklılıklara itiraz edilmesi çok mu zor.
Aynı şekilde, tüm sandık sayısı ve nerelere kurulduğu da belli olduğuna göre YSK'nın seçim sonuçlarına ilişkin sağlama yapılması ile muhalefet partilerinin seçim verilerini takip eden ekibinin cumhur ittifakı ile işbirliği gibi bir olası hainliğin dışında bir hilenin olması mümkün olmadığına göre...
Geriye tek seçenek kalıyor...
BOP dahilinde bu ülkeye zorunlu göç ettirilen Suriyelilerin kabulü insani olarak değil projenin eş başkanının iktidarının devamı için siyasi nedenlerle sahiplenilmişlerdir, gönderilmeleri de mümkün değil zira hepsi önce bu günler için Türk vatandaşı sonra da seçmen yapıldıklarını düşünüyorum. Millet ittifakı benim bu tahminine, emin şekilde "Mümkün değil" diyemediği sürece buradan kaynaklı bilinmezlik nedeniyle seçim sonuçlarına ilişkin şüphe hep devam edecektir.
Anlaşılan o ki; seçim sonuçlarına ilişkin her verinin sağlamasını yapmak mümkün; mümkün olmayan bu ülkede yaklaşık altı milyon göçmenin ne kadarının önce vatandaş sonra da seçmen yapılmış olduğudur. Millet ittifakı bunun cevabından emin olmadığı sürece kaybetmeye de hazır demektir.
Mehmet Soral

11 Mayıs 2023 Perşembe

MUHARREM İNCE SİNAN OGAN

Muharrem İnce siyasi ikbalini kurtararak güzel bir karar verdi; cumhurbaşkanlığı adaylığından çekildi.

Muharrem İnce'nin, Cumhuriyet çocuğu oluğunu iddia edip onun değer ve kazanımlarına inanıp, onları koruyup ve kollamayı kendine misyon edinmiş birisi olarak seçim arifesinde oluşan konjonktürün Recep Tayyip Erdoğan'nın lehine gelişmesine vesile olması gibi affedilemez bir sürecin müsebbibi olmayı göze alamadı.
Kazanamayacağı kesine yakın olan, tasvip edilmeyen Cumhurbaşkanı adaylığı uğruna partisinin her geçen gün kan kaybetmesi karşısında en azından partisinin prestijini kurtararak kısmen de olsa devam etmekte olan oy kaybını durdurmayı tercih etmiştir, hayırlı olsun.

Evet, sıra geldi Sinan Ogan'a, Muharrem İnce gibi benzer bir kararı da kendisi alıp Türk demokrasisini "Hiç bir şey olmamış olsa bile bir şeyler oldu" gibi akıldan ve vicdandan uzak şeytanın sorumluluk alanını bile zorlayan "Tehlikeli" bir sürecin yaşanması ihtimalini şimdiden ortadan kaldıran insan olarak tarihe geçip milleti rahatlatabilir.
Sinan Ogan'ın, Muharrem İnce gibi benzer kararı alması durumunda bir Türk milliyetçisi olarak bundan sonraki siyasi tercihlerinde kendisine destek olmak ahde vefa gereği boynumun borcu olacaktır aksi durumda, ise hele ki Erdoğan lehine gelişecek bir süreç söz konusu olursa Erdoğan'nın tüm kabahatlerinin vebalinin ortağı görülecektir.

Sinan Ogan MHP Genel başkanlığı adaylığından vaz geçmiş değil. Bu seçimde popülaritesi artırmak için Cumhurbaşkanı adayı olmayı düşünmüş olabilir. Böyle bir niyetle hareket etmiş olmasının Türk milliyetçileri tarafından makul karşılanıp anlaşılabilirliği cumhurbaşkanı olma iddiasından çok daha mantıklı ve tutarlı görülecektir.
Eğer ki böyle bir düşüncesi varsa; beklenen feragatta bulunarak Recep Tayyip Erdoğan'nın bir daha seçilmesine mani olmak adına sağlayacağı en küçük katkı Türk milliyetçileri nezdinde takdir görecek, MHP Genel başkanlığı için yolu açılacak, milletin diğer kesimleri ise bu feragatı hafızasına not alarak geçeceğimizi umduğumuz parlamenter sistemde Sinan Ogan Genel Başkanlığındaki MHP'ye desteğini gösterecektir.
Sinan Ogan'ın seçimi kazanıp cumhurbaşkanı olamayacağı açık ama dikkat çektiğim öneriyi gerçekleştirirse uzun vadede kesinlikle kazançlı çıkacaktır.

Mehmet Soral
soralmehmet@gmail.com

1 Mayıs 2023 Pazartesi

BAYRAKTAR KARDEŞLER (BAYKAR)

Bayraktar kardeşler (BAYKAR)

Bayraktar kardeşler çok sabır gösterdiler ancak Erdoğan'nın sürekli cumhur ittifakı ve Kılıçdaroğlu'nun üzerine saldırtma tacizine dayanamayarak, istediğini yapıp saçma sapan isnatlarla Kılıçdaroğlu'nu suçladılar.
Erdoğan, Bayraktar kardeşler, BAYKAR'ın Türk milletinin müşterek milli gurur ve övünç kaynağı olan başarılarının sanki muhalefet tarafından hazmedilmediği, takdir görmediği gibi bir algının oluşmasını istiyor bunun için de elinden geleni yapıyor.
Kılıçdaroğlu'nun savunma sanayi ve uzay teknolojine dair kendi programlarına ilişkin cümleler kurduğunda cumhur ittifakı trolleri ve Edoğan ıkına ıkına o cümleler içinden farklı anlamlar inşa edip algı yoluyla Bayraktar kardeşleri sözcü tayin edip pazarlama yolunu seçtiler.
Oysa ki; BAYKAR ve Bayraktar kardeşleri eleştiren hiç bir muhalefet mensubuna rastlamadık. Kılıçdaroğlu'nu tartışmanın içine çekerek hata yaptırmak istiyorlar ancak gerek Kılıçdaroğlu gerekse millet ittifakı tarafları bu tuzağa düşmeyerek, Bayraktar kardeşlerin başarılarını, babalarının Ergenekon ve Balyoz mağdurlarına sahip çıkmasını hatırlatarak ailenin vatanseverliğine vurgu yapıp Erdoğan'nın algı operasyonunu boşa çıkarmışlardır.

Muharrem İnce Sinan Ogan

Erdoğan karşında seçimi kumara dönüştüren Sinan Ogan ve Muharrem İnce dir.
Bizler yani muhalefet, yangın yerinde canımızı ve malımızı kurtarma derdindeyiz, Sinan Ogan ve Muharrem İnce ise "Bırakın eşyanızı, canınızı kurtarmayı; çok güzel bir şiirim var; ben okuyayım sizler de dinleyin" diyorlar.
Adaylıkları ile seçimin ikinci tura kalacağı aşikarken; Muharrem İnce ve Sinan Ogan eğer Edoğan'a her halükarda karşıtsalar niçin bu işin birinci turda bitmesini istemezler.
Sayın Sinan Ogan ve Sayın Muharrem İnce, eğer ki muradınız şu anki duruşunuzun size itibar kazandıracağını düşünüp, seçim sonrası kartların yeniden karıldığında buradan sizin için siyasi bir ikbal çıkaracağını düşünüyorsanız kesinlikle yanılıyorsunuz. Erdoğan ile açık ara farkla birinci turda seçimi almak lazım.
Bu inadınızı sürdürmeniz durumunda az bir farkın oluşması ile trafoya kedinin girmesi, atı alanın Üsküdar'ı geçmesi, hiç bir şey olmamış olsa bile bir şeylerin olması, öğleden sonra seçim yasasında keyfi değişikliklerin yapılması gibi fiili dayatmalara neden olabilecek benzer bir halin tezahürü ve YSK'nın da ayrı bir rakip olduğu gerçeğini dikkate aldığımızda neden olacağınız vebalin hesabını iyi yapınız. Atatürk ve Türk milliyetçiliğinden dem vuruyorsanız ya; tekrar tekrar düşünün lütfen.

TOGG ne kadar yerli

Bir arabanın yerli olduğuna ancak ve ancak bir tezgahın üzerinde ham alüminyum veya döküm kütüğünün; her neyse orasının burasının delinerek, kanal açılarak, çekiçlenerek, törpülenip işlenerek başka aparatların da eklenerek motorunun inşasına şahit olursam o zaman yerli üretim olarak görebilirim. "İlk yerli ve milli araba üretimi"nden benim anladığım budur. Yoğurt "Yerli ve milli üretim" dediniz de itiraz mı ettik.
TOGG ise; tanıtım görsellerinden fark edebildiğim kadarıyla ülke dışında sipariş üzerine üretilmiş otomobil parçalarının ülke içinde kurulmuş olan montaj fabrikasında birleştirilmiş hali. Bunun daha önce üretilmiş olan Anadol marka otomobil ile Tofaş ürünlerinden ne farkı var.
Peki kötü mü oldu, elbette hayır. Ekonomiye büyük katkı olacağı gibi binlerce insana istihdam sağlanacaktır. Burada yanlış olan bize ait olmayan emeklerle sağlanmış başarıların ürünlerinin siyasi saiklerle bize aitlermiş gibi gösterilmesidir.
TOGG hayırlı olsun, ülkemize bol kazançlar getirsin inşallah.

Hafız Safiye Ayla

Erkek hoca kız öğrencileri ile beraber; oldukça medeni bir görüntü. Bugün böyle bir görüntüyü hayal bile etmek mümkün değil. Bu günlerle kıyasladığımızda nereden nereye.... dememek mümkün değil. Bir an için bir medeniyetin enkazı altında kaldığımız hissiyatına kapıldım. Bu belgeyi paylaştığınız için teşekkürler Nuray Bilgili Hanım.
"Kuran okunması yasaklandı" diyen yalancı güruh, kim bilir hangi hainliğinizi inanç kisvesi altında devlete yutturmaya çalışmış olmalısınız ki; (Aynen bugün olduğu gibi) o hainliğinizi bertaraf etmek için devletin almış olduğu tedbirlerin adını din düşmanlığı diye anlattınız, anlatmaya da devam ediyorsunuz.

Resim: Kağıthane, Aziziye Camii'nde tertip edilen hafızlık merasiminde çekilmiş bu fotoğraf, aynı zamanda Safiye Ayla'nın bilinen ilk fotoğrafı.. 1930.