27 Ekim 2016 Perşembe

FATMA ŞAHİN'İN BİR KONUŞMASINA DAİR...

Bu "Cemaat" denen yapıdan ilk şüphem; yıllar önce, zaman gazetesinde Herkul Milas denen adamın "Milliyetçilik bir ruh hastalığı halidir, bu tip insanlardan uzak durulmalı" şeklinde özetlenebilecek bir yazısından sonra netleşmişti. O zamanlar henüz AKP bile kurulmamıştı. Bu aşağılanmanın öfkesi ile zaman gastesini arayıp, benim paramla sizi bana sövdüremem deyip, aboneliğimi derhal iptal etmelerini istemiştim. Yine öfkem dinmeyince zamanda yazan Yavuz Bülent Bakiler'i arayarak Herkul Milas denen bu adama nasıl göz yumabilecekkerini sorgulamıştım. O da "Ha öyle mi; bi bakayım" demişti. (Şimdi de Atatürk'ün müslüman olmadığını söylemiş; o da ayrı bir garabet. Velevki müslüman değil; benim için Türk olması da yeterli. Öyle müslüman var ki; onların şerrinden Türklüğüme sığınırım)
...
Yani demem o ki; biz duruşumuzu inanç ve ilkelerimiz paralelinde belirleyip, yaşantımız da ona göre dizayn ederiz.
...
Sayın zamanın Bakanı ve günümüz Antep Belediye Başkanı Fatma Şahin Hanım yazımın eki olan konuşmasında; Fethullah Gülen için övgüye dair söylenmedik bir söz bırakmamış ve benim gerçekten tüylerim diken diken oldu dinledikce.
...
Her siyasal görüş geçmiş dönemlerde bu cemaati kendi perspektifinden takip etmiş, değerlendirmiş olsalardı; işin foyası ortaya çıkacaktı ama çıkmadı. Niçin; çünkü gücü elde tutup, iktidarda kalmak ve menfaat ilişkisini maksimum noktada tutmak gerekiyordu.
...
Belki de biz Türk milliyetçilerinin ve MHP'nin paralele dair zokayı yutmamamızın nedeni sorgulayıcı olmamızdı. Eğer AKP varlığını ve gayesini üzerine oturttuğu İslami geleneğe dair "İnanmışlık ve adanmışlık" üzerine değerlerini muhafaza edip, koruyup, kollamaya iktidar olmak kadar önem verseydi "Paralel zokası"nı yutmayabilirdi. AKP "Dinler arası diyalog" ucubesini duyar duymaz "Ne iştir lan bu saçmalık" diyebilseydi ama diyemedi, diyemediği gibi cemaat telkinleri ile "Üç mabet bir arada" ortak projeler üretip, uygulamaya koydular. İnanç ve ilkelerini kaybetmeyi iktidar gücünü kaybetmeye yeğlediler. Ama o zamanlar Türk Milliyetçisi bir Prof. ,Yümni Sezen Hocamız "Dinler arası diyalog" saçmalığına reddiye anlamında kitap yazdı; bu kitap bile AKP'yi uyandırmaya yetmemişti.
...
Siyasal alt yapını islami referanslara atıflar yaparak oluşturacaksın ama islam'a en büyükk darbeyi vuracak olan "Dinler arası diyalog" zoksını kabulleneceksin; olacak iş mi Allah aşkına. Buna karşı çıkmak sizin doğal refleksiniz olmalıydı. Yümni Hoca niçin yutmadı, ben niçin yutmadım. Çünkü o da, ben de her zaman için gücün değil inanç, ülkü ve ideallerimizin takipçi olduk da ondan.

Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com
https://www.izlesene.com/liste/fethullah-gulen

BAŞKANLIK İÇİN DEĞİŞİME ENGEL OLDULAR

Başta görüş ve düşüncelerine çok değer verdiğim abilerim, dostlarım olmak üzere bir çok ülkücü gönüldaşım; yapılacak bir seçimde MHP'ye oy verip vermeyeceği hususunda görüş belirtirlerken bütün muhalifliklerine rağmen "Yine çalışacağım, oyum elbette MHP'ye olacak; ya kime olacak ki" diyorlar. 
....
Oysa yıllardan beridir Sayın Bahçeli'yi o makamda tutan "Garantinin" müsebbibi bu zihniyet olmuştur. Her defasında MHP seçmeninin oy gücü, za
manın iktidarlarının müşgül durumlarında güç toparlanması için kaldıraç vazifesi görmüştür. Sürekli olarak irademizin gücünün bir başkalarının lehine ihale edilmesinden bıkıp, usanmadık mı.
...
Oyumun renginin güvencesini kimseye garanti edemem; hele ki son bir yıldır ülkücü iradenin değişim taleplerinin öncülerini yalan, dolan, entrika ve iftira ile suçlayıp giyotine gönderen, fetö sopası ile ülkücü kanaat önderlerini terbiye etmeye kalkan Balgat müdavimlerine hangi garantiyi verecekmişim ki. Hala bu zihniyeti, parti kurumsal kimliği ile özdeşleştirerek her şeye rağmen oyum MHP'ye demek; zulmün kanırtılarak devamına katkı sağlamaktır. Bu tür beyanatları, üstelik de hareket içinde ismi öne çıkmış kişilerin vermesi; Balgat mudavimlerini gelenekselleşmiş tarzlarının devamı konusunda cesaretlendirecektir.
...
İçinden geçmekte olduğumuz süreçte herhangi bir seçim ve referandum durumunda MHP yönetiminin yönlendirmesi ile kullanılacak oy Recep Tayyip Erdoğan'ın gizli ajandasında ne varsa onların gerçekleşmesine katkı sağlayacaktır. Şu anda Erdoğan'ın nasıl bir başkanlık düşündüğü bile açık değil, çalışması dahi yoktur.
...
Dolayısıyla kimseye oy garantim yok ama oyumun rengi belli. Referanduma ve Başkanlık sistemine evet diyen babamın oğlu da olsa oyum hayır olacaktır. Her defasında MHP için kullandığım irademin başka mihvallere ihale edilmesinden bıktım, usandım. 
...
Ayrıca siyasi bir parti olarak; avlunun kapısını açacaksın, sürüyü salacaksın ama sürüyü güdecek çonbanın bile ortada yoktur. Bir kurnaz sürüyü alıp, götürecek haberin yoktur. Çoban ortada yok, avlunun kapısını niçin açıyorsun be kardeşim.
Senin başkanlık sistemine dair hiç bir çalışman yoksa ve buna rağmen avlunun kapısını açıyorsan bunda senin bir kastın var ki; o da ülkücü iradenin yine birilerine peşinen ihale edilmiş olma ihtimalidir. İşte bu nedenle her şeye rağmen oyum MHP'ye dir diyemiyorum, diyenler de bu hareketin istikbali için iyi şey yapmadılarını söylemek isterim. Çünkü onlar şunu bilmelidirler ki; başkanlık sistemine geçilir se MHP siyasi partiler mezarlığına gömülecek, AKP ve CHP den oluşan iki partili sistem yeni demokrasi rejimimiz olacaktır.
Dolayısıyla; başkanlık sistemine geçebilmek için MHP'de değişim talebi engellenmiştir.
Hayırlı olsun (!)
Mehmet Soral