22 Mart 2023 Çarşamba

YAVUZ AĞIRALİOĞLU...?

Yavuz Ağıralioğlu İYİ PARTİ'nin kuruluşundan bugüne kendi siyaset tarzını iki minvalde sürdürmeye özen gösterdi; zaman zaman ismini zaman zaman da kurucuları arasında olduğu İYİ PARTİ'yi siyasetinin merkezine oturtarak gündeme ilişkin olup bitenler üzerine fikir ve düşüncelerini açıklamıştır. Belki de bilerek bu siyaset tarzı ile kendisine konforlu bir hareket alanı açmıştır.


Her TV programında, beraber katıldığı AKP trolü gazeteci, akademisyen veya araştırmacı kılıklı insanların kendisine itiraz ederlerken bile "Yavuz Bey sizin bizim nezdimizde farklı bir yeriniz var" derlerken trol müsamahasının ve övgüsünün arkasındaki neden acaba istediği her an AKP'de yeri hazır anlamındaki bir rahatlığın sağladığı konfordan mıdır; bugünkü gibi fevri çıkışları...?

Yavuz Ağıralioğlu'nun cümlelerini tek tek dikkate aldığımızda itiraz edilecek hiç bir husus yoktur. Yanlış şey söylemedi, yanlış siyaset yaptı. Ülke geleceği üzerine öngördüğüm risk algım olmasa ben de aynı cümleleri takır takır tekrarlayabilsem keşke ama mümkün değil. Meral Akşener o cümlelerin alasını daha da güçlü ifadelerle sarf etmesi mümkündü; 6'lı masada imasını dahi yapınca linçe tabi tutuldu, meramını anlatmasına hem parti içinden hem de dışından fırsat verilmedi. Çünkü genel başkan olarak partinin genel siyaseti ve sonuçlarından doğrudan sorumlu olan, sırtında küfeyi taşıyan kendisiydi. Yavuz Ağıralioğlu'nun sırtında taşıdığı herhangi bir küfesi olmadığı gibi aksine kendi ismi üzerine sürdürdüğü siyasetinin sağladığı konforlu alanın üzerinde siyasetin keyfini çıkarma lüksüne sahip.

Parti kurulduğundan beridir yaptığı her bir fevri çıkışlarının bedelini Meral Hanım'ın taşıdığı küfeye havale ederken akabinde sürekli ego ve duygu tatmini için beylik laf arayışlarına girmiştir.

Yavuz Bey uzun yıllar dernek, vakıf gibi doğrudan fikir ve düşünceleri doğrultusunda faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri içinde sorumluluk almış görevler ifa etmiş. Buralarda yüksek belagati ile serbest kürsü edebiyatı yapa yapa paşa gönlüne göre dizayn ettiği ortamlarda istediğini söyleyip, istediğini de anlata anlata; ortak akıl ile oluşturulan belli bir disiplin dahilinde de yürütülen parti genel siyasetine uyum sağlamayı istemediğini veya zorlandığını gördük.

Yavuz Ağıralioğlu bugünkü aynı sözlerle aynı duruşunu Meral Hanım'ın masadan kalktığı veya ertesi gün ortaya koymuş olsaydı; meramını anlatamadan linçe uğrayan Meral Hanım'ı linçten çekip kurtaracağı gibi sırtındaki küfenin yükünün birazını da kendisi yüklenmiş olacaktı ve "Masayı deviren Meral Akşener değil bakın partisinin önemli bir milletvekili de benzer şeyleri söylüyor" denecekti. O halde soruyoruz; Yavuz Ağıralioğlu için o gün niçin bugün oldu.

Velhasıl kelam; Yavuz Ağıralioğlu kusura bakmasın siyaset yapmıyor ego ve duygu tatmini için kendine has siyaset tarzı ile siyasi arenada sörf yapıyor. Eğer varsa bir bildiği veya alternatif siyasi gücü; İYİ PARTİ'nin millet ittifakından çekilmesi durumunda hangi formülle Recep Tayyip Erdoğan'nın bir daha seçilmesi ihtimalini ortadan kalmış olacaktır.

Yavuz Ağıralioğlu şunu bilmelisin ki; HDP bugünkü gücüne güç eklese bile Türk milletinin doğal refleksi her türlü şekilde onu bertaraf edebilecektir, şimdiye kadar olduğu gibi ancak "Din kutsalının dokunulmazlığı" suiistimalinin neden olduğu gaflet uykusundan Türk milletinin tam da uyandığı bir anda, oluşan pozitif sinerjiyi dağıtmaya matuf, cumhur ittifakına da moral verecek olan çıkışınla BOP projesi sürecinin tamamlayıcı önemli bir aparatı olma konumuna düşeceksin, iyi düşün.

Vekil ve saygınlık

Eskiden bulunduğumuz ortama bir vekil teşrif ettiğinde aklımıza ilk gelen ceketimizin önünü iliklemek olurdu, şimdi ise aklımıza ilk gelen protesto etmek için rahat pozisyona geçmek oluyor.
Hakkını veren için çok kutsal bir görev ancak özellikle önce ANAVATAN PARTİSİ ile başlayan "Kendi sınıfını yaratma" düşüncesi AKP ile fütursuzca devam edince bu partilerin ördüğü organize ağın sınıf dayanışması fark edilir şekilde devlet bürokrasisine yerleşti. Bu menfaat kozası doğal olarak önce vekiller üzerinde örülüp yaygın hale getirildi. Tiksinti yaratan kayırmacılık vekiller üzerinden izlene izlene saygınlıkları yerle yeksan oldu. Genel algı, saygıyı hak etmedikleri şeklinde.
Genel başkanın müsaade ettiği kadar aklı, fikri, üretkenliği kısaca adamlığı olan insanlardan oluşan bir hizmet alanına dönüştü. Üzerlerine giydirilmiş bu algıdan tenzih edebileceğimiz, her türlü yozlaşmaya rağmen örmek vekiller elbette var; CHP Zonguldak milletvekili Deniz Yavuzyılmaz mesela ilk aklıma gelen.
Aslında günümüz vekilleri için "Vekil" değil, iradesi genel başkan tarafından peşin satın alınmış "siyasi köle" tanımı yapmak daha uygun düşüyor. O nedenle "Vekil" insanı ayağa kaldırıyor "Köle" ise insanı rahat pozisyona geçiriyor; bilmem anlatabildim mi.

Niçin milletvekili aday adayı olmadım

Bir çok dostum, arkadaşım hatta karşıt fikir ve görüşte olduğumuz ancak insani ve medeni ilişkilerimizi seviyeli bir şekilde sürdürdüğümüz insanlar dahi niçin milletvekili aday adaylığı için başvuru yapmadığımı sorup, tavsiye ediyorlar. Yakıştıran dostlarıma çok teşekkür ederim.
Değerli dostlar emekli bir insan olarak güncel yaşamı evi ile mahalle bakkalı arasına sıkışmış, günü kurtarma derdine düşüp, sosyal yaşamı oldukça kısıtlanmış birisi olarak bırakın her ilçe için bir otobüs giydirmeyi, mağazaya gidip yeni bir pantolon giymeye dahi mecalim yok, vekillik benim neyime(!)
Ama söz; devletimin herhangi bir kurumunun çöpünü toplamak için dahi namuslu ve onurlu bir bürokrata ihtiyaç duyulursa ben varım.

10 Mart 2023 Cuma

DEMİRTAŞ'IN ISMARLAMA MEKTUBU

Evet, kirli operasyon her zaman olduğu gibi gene erken başladı. İYİ PARTİ'ye kuruluş aşamasından bu yana kurduğunuz kumpaslar sayesinde kazandırdığınız tecrübelerle bu oyun da bozulacaktır.

Demirtaş Meral Akşener e hitaben açık mektup yazıyor; millet ittifakına oyunu vermiş, İYİ PARTİ'yi kazandırmış sonra da diyet istiyor...Ne alaka. İYİ PARTİ ve Meral Akşener'in HDP'ye karşı olan mesafesi defalarca açıklanmış olmasına rağmen nereden çıktı bu alelacele mektup işi.
Bu mektup, kan ve doku uyumu olanlara CHP ve AKP'ye değil de niçin ille de Meral Akşener'e...?
Daha önce İmralı'dakinin ısmarlama mektubunu kimse takmayınca bu sefer aynı muradı Demirtaş üzerinden temin etmek için mi; Demirtaş'a "Ismarlama mektup" yazdırıldı.
Tesadüf mü; 6'lı masada kriz çözülür çözülmez önce HDP eş başkanı Mithat Sancar TV'ye "Çıkarılıyor" ertesi gün Meral Akşener aynı TV'ye zaten çıkacaktı, onun ertesi günü de Demirtaş tutuklu olduğu hapishaneden mektup yazıyor.
Demirtaş beyefendi, sizin oyunuzun adresinin en uzak olduğu parti İYİ PARTİ olduğu halde niçin İYİ PARTİ'yi muhatap aldınız. Açılım saçılımda en iyi kan ve doku oyumunu sağladığınız AKP olduğu halde niçin İYİ PARTİ. Ama şunu bilmelisin ki; Türk milletinin birleşeni "Kürtlerin" oyları analarının ak sütü gibi helal olup elbette İYİ PARTİ'yi tercih edeceklerdir.
Kusura bakma, Meral Akşener'in siyasi zekası seni de yener, eline yol haritası verenleri de yener. İYİ PARTİ'yi bir girdabın içine çekmek isteyebilirsin ama yutturamazsın. Partini ve kendini görünen akıbetten ancak ve ancak böyle kurtulabileceğini telkin edenler geçmişte sana "Meral Akşener ile kahvaltı yapmak isterim" dedirtmişlerdi ama sonuç alamamıştın, şimdi de alamayacaksın. Git onlara "Yutmadılar" de.

Anladım ki; HDP ve Demirtaş davaları, işlemiş oldukları suçlar nedeniyle değil, günü geldiğinde siyasi rant için rehine pazarlığı misali uzatılıyor bir türlü sonlandırılmayıp bekletiliyor.
Bu nedir yahu; geçtiğimiz seçimde birisine, bugün ise bir başkasına ısmarlama mektup yazdırılarak HDP'yi siyasi konjonktürün üstüne pimi çekilmiş bomba gibi atarak muhalefet imha edilmek isteniyor.
Demirtaş'ın özel uçakla sıla ziyaretine götürenler anlaşılan o ki "Kıyak geçme sırası şimdi sen de; al kalemi yaz Meral Akşener'e...." demişler o da yazmış.

Kökten CHP'liler Meral Akşener'i anlamayı değil suçlamayı tercih ederek ayıp ettiler

CHP'lilerin Meral Akşener kini ne ara bu kadar oluştu çok merak ediyorum doğrusu. Sanırım gövdesi CHP'de beyni ise HDP'de olanlar bunu yapıyor olmalı.
Meral Akşener'in yarattığı sinerjiye tutunarak ayağa kalkan CHP olmuştur, tüm CHP'liler bunu çok iyi bilmelidir.
CHP'liler Kılıçdaroğlu genel başkanlığı sürecinde süreklilik arz eden geleneksel hale gelmiş yenilgiler silsilesini sorgulamaya tam başlamışlarken, CHP'ye aidiyet duygusunu besleyecek motivasyon kaynaklarının asgariye indiği bir süreçte İYİ PARTİ'nin kurulması süreci yaşanıyordu.
Meral Akşener, İYİ PARTİ'nin seçimlere sokulmaması gibi bir kumpasın olduğunun bilgisini alınca anında Kılıçdaroğlu'na seçime girebilmesi, grup kurabilmesi için 15 vekil transferi teklifinde bulunmuş Kılıçdaroğlu da büyük bir jest yaparak bunu kabul etmiştir. 15 vekil transferi ile demokrasiye sahip çıkmak adına yapılan bu jestin yarattığı sinerji CHP'ye aidiyete motivasyon kaynağı oldu, CHP'den yeni kurulmakta olan İYİ PARTİ'ye kayışları durdurdu. Yani demem o ki; elbette 15 vekil transferi İYİ PARTİ'nin kurumsal kimliğinin oluşmasında büyük katkısı olmuştur ama yarattığı sinerji ile CHP'nin de o günkü konjonktürde derlenip toparlanmanın önünü açmıştır. O nedenle milletvekilliğinde İYİ PARTİ'ye oy veren aynı CHP'liler cumhurbaşkanlığında Meral Akşener'e oy vermedikleri için Meral Hanım'ın aldığı oy %7 olmuştur.
Ancak bu jestin diyeti, örneğin İYİ PARTİ'nin ittifakı ile büyük şehirlerin belediye başkanlıklarının kazanılmasıyla defalarca ödenmiş olmasına rağmen her vesile ile tekrar tekrar diyet hatırlatılması karşısında; İYİ PARTİ ve Meral Akşener'in CHP'ye katkısının, desteğinin ne anlam taşıyıp, ne boyutta olduğunu CHP'li dostlara hatırlatabilmek için millet ittifakına ihanet mi etmemiz isteniyor.
Kılıçdaroğlu'nun adaylığının açıklanmasından sonra CHP genel merkezinde Meral Akşener'in ittifaka katkılarına binaen vefasını gösterip onura ederek takdirini dile getirmesi kendisine yapılan ayıbı kısmen telafi etmiştir.
Meral Hanım, yaptığı çıkış ile ittifak zemininin bir daha test edilerek olası bir siyasi depreme karşı ittifakın geleceğinin güven altına alınmasını sağlamıştır, iyi de olmuştur.
Mehmet Soral

3 Mart 2023 Cuma

İYİ PARTİ'YE KUMPAS

Meral Hanım sürekli "6'lı masanın mutabık kaldığı isim millet ittifakının adayı olacak" dedi ve devamında "Kazanacak aday" vurgusunu da yaparak olabildiğince riski bertaraf etmeye özen göstermiştir. Eğer kazanamama riskini tamamen ortadan kaldıran cumhur ittifakı ile açık ara farkın oluştuğu kanaati 6'lı masada hakim olmuş ise mesele bitmiştir Kılıçdaroğlu pekala aday olabilir.

Ancak Kılıçdaroğlu Meral Hanım kadar ittifak ruhuna sadakat konusunda doğru çizgide yürümedi. Meral Hanım masanın ruhuna ve ilkelerine sadık kalmak adına en değerli kurmayının bile istifasını isterken Kılıçdaroğlu o anlamda aynı hassasiyeti göstermemiş, hatta gördük ki isminin öne çıkarılması için sözcülerini öğütlemiş. Anladık ki; Kılıçdaroğlu bütün süreç boyunca eninde sonunda kendi ismini dayatacağının hesabını yapmış.
Meral Hanım, kendisi ve İYİ PARTİ adına 6'lı masanın aldığı kararın bundan sonraki siyasi süreçte sonuçları itibariyle her türlü vebalinden sorumlu olmayacaklarını ilan ederken aynı zamanda 2 Mart toplantısında "Biz 5'li masa olarak devam edeceğiz" diyenlerin dayatma saygısızlığını ifşa etmek zorunda bırakıldığını kamuoyuna açıklamak zorunda kalmıştır.
Dün yapılan toplantıda Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın adaylıklarının konuşulmasını istemeyen Kılıçdaroğlu niçin her iki isimin adaylıkları bir senedir kamuoyunda tartışılırken "Bu arkadaşların aday olmaları söz konusu olamaz" demedi. Demeyerek hatta sessiz kalarak kamuoyunu İmamoğlu ve Mansur Yavaş lehine beklentiye sokmuştur. Meral Hanım, maalesef Kılıçdaroğlu'nun bu iki isime karşı olan sessizliğinin, tepkisizliğinin hatta ketumluğunun oyuna gelerek kamuoyunun da beklentilerini dikkate alarak İmamoğlu ve Yavaş'ı millet ittifakının adayı olabilecekleri tespitini yaparak bu minvalde strateji yürüttü. 6'lı masada herkes Meral Hanım'a vefasızlık yapabilirdi ama Kılıçdaroğlu yapmamalıydı. Meral Hanım'ın Bağımsız Türkiye Partisi'ni millet ittifakına katılması önerisini kabul etmeyen Kılıçdaroğlu bugün sol partiler dahil her kesimi masaya davet etmesine ne diyeceğiz, egoistçe süreç yürüterek nihayetinde istediğini elde etmiştir.
Meral Akşener somut kamuoyu göstergelerine göre aday tespitini önermiştir. Kılıçdaroğlu her ankette diğer iki isimin gerisinde çıkmasına rağmen kendi ismini dayatarak 5'li masa ile hareket etmeyi tercih etmiş, 6'lı masayı dağıtmıştır.
Nihai görüşüm; bu devleti, cumhur ittifakının "İki tek adam"ının tasallutundan kurtarmak; Atatürk'e sadakat gereği emanet ettiği Cumhuriyeti korumak kollamak, onun değer ve kazanımlarını tekrar aslına rücu ettirebilmek için Erdoğan karşısında belirlenen en güçlü ismin arkasında kayıtsız şartsız durmak cumhur ittifakına muhalif herkesin boynunun borcu olduğunu düşünüyorum.