13 Kasım 2016 Pazar

BİLİM ADAMI, ÇOBAN VE DEMOKRASİ PARADOKSU

Cumhurbaşkanı Boğaziçi Üniversitesinin kendi bünyesinde yaptığı rektörlük seçiminde aday olan ve  %86 oy alanı değil, oylamaya dahi girmeyen, YÖK'ün önerdiği isimlerden birisini atadı.
...
Hani, Cumhurbaşkanı her vesile ile sandıktan çıkana saygı duyulması gerektiğine vurgu yapıyordu. Peki bugün bilimin eşiği, beşiği olan üniversitelerde rektörlük seçimlerinde bu olup bitenlere ne diyeceksinz sayın aktroller. 
Cumhurbaşkanı bu manada en çok oyu alanı atamak gibi bir hakkın teslimini düşünecek olsaydı inanınki 15 Temmuz gecesi olduğu gibi muhalifler bile kısmen de olsa yanında saf tutar, başkanlık sistemi adına ümitvar olabilirdik ama hepimize, "Başkanlık sistemi mi; Allah korusun" dedirtiyor.
...
Cumhurbaşkanı hep fiili durum yaratıyor ya; bu rektörlük seçimleri için de fiili durum yaratıp, en çok oy alan adayın atamasını yapsaydı ya. Mevcut demokrasinin bu millete dar geldiğini idda edip, daha ileri demokrasyi vaad edenlerin; yüzlerce bilim adamının hür iradeleri ile düşünerek seçip belirlediği adayın seçilme amaçlarına uygun olmadığı kararını vermek hangi ''Demokrasi namusu'' kaldırabilir.
...
Türkiye'nin halihazırda sahip olduğu demokrasi kültürü Başkanlık sistemini kaldıracak olgunlukta olmayıp, başkanlık sistemine geçilse bile her seçim sonucunda dikdatörler yenilenmesi dışında bir halt olmaz.



Devam ediyorum;
Türkiye de demokrasi kültürü içselleştirilmiş değil. Buna başkanlık sistemine öncülük edenler de dahil.
Türkiye de ''Olağanüstü Hal'' şartlarında; her gün bir yerlere baskın yapılarak, muhalefetin susturulması tehditi altında, insanlara salınan korku ile kim muhalefetliğini nasıl yapabilecek Allah aşkına. ''Baba yeter artık yazma'' diyen evlatlarımın tedirginlikleri benim yanlışlarımdan değil, ülke yönetiminin ta evimize kadar girerek; çocuklarımıza dahi yaşattıkları korkudandır
...
"Çoban'nın oyu benim oyum ile aynı mı sayılacak" diyenleri millete şikayet edip, "Seni aşağılıyorlar" diyen; bırakalım çobanı, akademisyen oylarını hiç hükmünde değerlendiren muhterem; çobanın oyuna sahip çıktığı kadar niçin akademisyeninkine sahip çıkmaz. İşte böyle bir zihniyetin öncülüğünde sistem değişikliğine gidilmesi tehlikelidir.
...
Gerek Bahçeli, gerekse Erdoğan; demokrasiyi kendi amaçları doğrultusunda kullandıkları sürece helal, başkaları için ise haram olarak görüyorlar. Kendisine içkiyi serbest, millete ise yasaklayan padişah gibiler



...
Yahu siz kimi kandırıyorsunuz be.
Biriniz Türkiye'nin en yetişmiş insanlarının %86'nın oyu ile seçilmiş akademisyenine bir "Çoban" kadar değer vermiyor; diğeriniz delegenin %60'nın yasalarla teminat altına alınmış hakkını gasp edip, kullanmasına izin vermiyorsunuz. Ve çok gariptir ki; demokrasimiz ile ilgili değişime; demokrasiye çifte standard getiren, içselleştirememiş sizlerin öncülüğünüzde gidilmesi Türk milleti için büyük bir talihsizliktir.
...
''15 Temmuz Darbe girişimi'' ile demokrasimize müdehaleyi fırsata çeviren, Eminönü meydanındaki eski karambolcüler gibi ülkücü iradenin tecelli etmesini bir karambolle, siyasi hasmımızla işbirliği yapıp, engel olanların eylem birlikteliği ve otoriteyi korumak adına güç birliktelikleri kesintisiz devam ediyor. ''Alo Fatih hatları'' devam ediyor. 19 Haziran 2016 dan beridir Ümit Özdağ, Sinan Oğan, Özcan Yeniçeri, Yusuf Halacoğlu gibi strateji ve tarih uzmanı kişiler, konjukturel ortamın da var olmasına rağmen; sadece ve sadece siyasi kimliklerinden dolayı CNN Türk, Habertürk, NTV gibi çok izlenen Merkez Medyaya ait kanallarında çıkarılmıyorlar veya davet edilmiyorlar. İslam'dan öte icat edilmiş din ile efsunlanımış beyin bana soruyor ''Meral Akşener ortalıkta gözükmüyor, milletten kaçıyor'' diyorlar. Oysa başkanlık sitemine gidilen yol kesinlikle kazanmaya yönelik olup, şartları da  bilhassa Erdoğan, Bahçeli ve hükümet tarafından belirlenip, uygulamaya konuyor. Dolayısyla çıktıkları bu yolda en büyük ciddi engel olarak MHP parti içi muhalefeti gödükleri için muhalefeti milletin önce gözü önünden, sonra da gönlünden uzak tutmak istiyorlar. Allah aşkına bir Ümit Özdağ veya Sinan Oğan'ın özellikle 19.6.2016 dan buyana Irak ve Suriye de olup, bitenlerle ilgili bir kelam edememe ihtimali olabilir mi; ama edemediler, ettirmediler; niçin, MHP de muhalif sesler unutulsun; milletin ve ülkücülerin vicdanlarına hitap edilemesin, MHP ülkücü vicdanın inisiyatifine geçmesin; dolayısyla başkanlık sistemine doğru sağlimen gidilebilsin.    
...
Dolayısıyla ülkesini ve milletini seven herkesin hayır demeye hazırlanması ve bu amaçla çalışma yapması gereklidir. Malum iki kafadara ne inanıyorum, ne de güveniyorum.
Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com