31 Mayıs 2013 Cuma

TAKSİM GEZİ PARKI VE ŞERİAT



Değerli dostlar;

''Bir sabah ansızın gelebilirim'' demeye gerek kalmadan, geleceklerini dün söylediler, bugün gerekeni yaptılar ve gittiler. Ülkemizin entelektüel insanı hala ülkenin şartlarına göre protesto yapmayı öğrenemediler. Yine benim iddiama göre ''Türkiye ortalaması algı''ya hitap etmeniz gerekiyor. Batılı hümanist düşünürlerin söylemleri ve usulleri ile Türkiye de hak aramak, protestolarda bulunmak sonuç getirmez. Lütfen artık bunu anlayalım. Mademki birileri bizleri ''Allah'la, Kuran'la'' aldattı, sende onu yapacaksın. Peki ne yapmak lazımdı; Taksim gezi parkında kurulan çadırlarda, hafızlar tutulup sabaha kadar Kuran okunabilirdi. Kurulan her çadırın önüne seccade serip namaz kılınabilirdi. Ha, diyebilirsiniz ki, yapacağımız sahtekarlık olurdu. Parasıyla değil mi kardeşim. Tutarsın üç beş hafız olur, biter. Bunları yapmazsanız kusura bakmayınız savaşı kaybetmeniz kaçınılmazdır.
Şaka bir yana, özellikle laik entelektüeller ''şeriat korkusu'' ile sürekli söylem ve eylemlerini aşırılıklara taşıyarak, kendilerini suistimal etmek isteyenlerin gücünü ''kar topu'' misali her geçen gün büyüttüler ve adeta bir ejderha haline getirdiler. Şimdi bu ejderhanın daha küçükken sırtını sıvazlayarak sevenler bile artık korkuyorlar, ''hani ben seni küçükken severdim, hatırladın mı?'' hatırlatmaları bile fayda etmiyor. Özellikle ''yetmez ama evet''çilere sanki oh olsun diyesim geliyor, Allah biliyor ya.

Değerli dostlar;

Yıllarca bir kesim tarafından ''şeriat gelecek'' söylemleri ile bir tehlikenin geldiğinden bahsedildi. Alnının akıyla, bileğinin gücüyle okulunu okuyup, birincilikle bitiren ve bunun karşılığı olarak kep giyme ve ödül alma merasiminde başörtülü diye tören sırasında bir görevli tarafından cebren ve şiddet uygulayarak zorla başörtüsü başından sıyrılıp alınan genç kızımız ve daha benzerleri. Asker ocağına başörtülü anası tarafından teslim edilen asker o kutsal ocağa kabul edilirken, 45 gün sonra aynı ocağa ziyarete giden aynı ana sadece başörtüsü var diye kışlaya alınmamışsa... İşte bu insanlara yapılanlar; bahsettiğim ejderhanın büyümesine, gelişmesine ve ne yazık ki hepimizin özgürlük ve inanç alanımıza müdahale edilmesine vesile olmuştur. Oysa bu yapılanlara çok seviniyorlardı, şeriat getireceklerinden korktuklarınız. Onlar adeta ''kadayifin altının kızarması''nı bekliyorlardı… ellerini ovuşturarak. Kışlaların önü başörtülülere kapandıkça, sınav sırasında başörtüsü var diye dışarı çıkarılmalar yaşandıkça... ne güzel hizmet ediyordunuz, gelmesinden korktuğunuz şeriatı, getirmek isteyenlere. Ama bugün görüyoruz ki, şeriat gelmedi ama zulüm geldi. Hem de pervazsızca ve ahlaksızca uygulanan tekniklerle, yöntemlerle. Uçkur düşkünlerinin bilmem nerelerine taktıkları kameralarla... adice, şerefsizce. Aileden birisinin yaptığı edepsizliği diğer bütün aile fertlerine şamil kılarak yapılan alçaklıklar. Bunlar şeriatın neresinde var sevgili dostlar. Bence bu zulümden kurtulmak için hep beraber şeriatı isteyelim(!), Hiç olmazsa orada kısasa kısas var.

Değerli dostlar;

İnanınız ki bugün şeriatı getirmelerinden korktuklarınız, en fazla onlar şeriatın gelmesini istemezler. Bu lüks sefa içinde yaşamayı hangi şeriat kabul eder. At nalı gibi güneş gözlüklerinin arkasına saklanıp, yüksek topuklu, kırmızı tabanlı ayakkabılarla binilen jeep'lerden kim inmek ister? İki farklı semtte, iki farklı hatunu olanlar...sizce şeriat isterler mi? Ara sıra uğranılan, part-time zevkler için kiralanan rezidanslardaki tek odalı ofislerden vazgeçilir mi? Ülkede bu kadar yoksulluk ve eğitimsizlik varken, terörün en büyük kaynağı eğitimsizlik ve fakirlikten, Çamlıca ya büyük masraflarla ''Türkiye ortalama algı düzeyi''nin potansiyel oy gücünü elde tutabilmek adına yapılan devasa camiye yapılan harcamanın hangi şeriat da yeri vardır?
İşte şeriatın gelmesinden korkup, korktuklarını ejderha yapan sevgili dostlar,
bu korktuklarınız bile sizin kadar şeriatı istemezler, bilesiniz. Kısaca hepimiz şeriatı istiyoruz, zulme dur diyebilmek için.

Değerli dostlar;

Şeriat zorla yaşatılmaz da, dayatılmaz da. ‘’O’’ ancak nefislerde ve hür irade ile yaşanır. O nedenle hiç bir zaman şeriatın geleceğine de, getirmek isteyenlere de inanmadım. Çünkü bu iddia da bulunanların hiçbirisinin şeriatı yaşadığına inanmadım, şahit de olmadım. Elbette ki samimi insanlara rastladım, dostlarım da oldu. Allah aşkına, sormak isterim size; yaş ağacın kesilmesine engel olmak en büyük şeriatçılık değilmidir? Fakirlikten okuyamayan, borç girdabında kıvranırken, bulanıma girip ailesini katleden insanlar varken, çaresiz bitap düşmüş insanlar etrafımızı sarmışken, Çamlıca ya yapılan camiye ''dur'' demek şeriatçılık değilmi dir?

Aklımızı devşirmemiz ve Türk milleti üzerinde toplum mühendisliği yapanların oluşturduğu suni konjoktürel şartlarda özellikle ''millilik ve gayri millilik'' konusunda inisiyatifimizi ortaya koyarken çok dikkatli olmamız gerektiğine inanıyorum. Şeriat geliyor korkusu ile işte geldiğimiz nokta burası dostlar.

Mehmet Soral
31.05.2013