13 Eylül 2016 Salı

PEKİ 15 TEMMUZ'A NASIL GELDİK NE YAPMALI

Önceki yazılarında da devamlı vurguladığım üzere; Türkiye"de yapılan tüm darbeler "Milli duruş ve direnç gösteren" unsurlara karşı yapılmıştır ve yine iddia ediyorum ki; darbeler sonrası hangi parti iktidara gelmişse başrolde olanların kesinlikle ABD/CIA ile işbirliği içinde oldukları kesindir.
....
Milli direnç gösteren unsurlar derken sadece biz ülkücüleri değil, ulusalcı solu da kasdediyorum. Yani kısaca Türk sağı ile "Yetmez ama evetci liboşlar " sürekli ABD ile işbirliği yaparak ihanet etmişlerdir. Bunlar Türk'ün kendi dinamikleri üzerinden hareket ederek ayağa kalkmasına, kendi kendine yeter duruma gelmesine; doğrusu balık tutmasını öğrenmesine mani oldular, fırsat vermediler. Bu arada biz Türk milliyetçilerine hep sağcı denildi. Bizi bizim irademiz dışında tanımlayanlar " Uysa da, uymasa da siz busunuz" dediler. Oysa bizler sağcı olmayıp ülkücü, Türkcü, Turancı hislerden beslenen Türk milliyetçileriyiz. Ancak bizler aynı zamanda müslüman kimliğimiz ile elbet de ahiretde defteri sağ tarafından verilenlerden olmayı arzulayıp, özen gösteren insanlarız.
...
Peki 15 Temmuz'a nasıl geldik. AKP'ye 17/25 Aralık operasyonu niçin yapıldı.
...
Apoyu verip, Gülen'i alan ABD Cemaat ile işbirliği yaparak yeni bir Türkiye projesi için Erdoğan liderliğinde AKP.projesini gerçekleştirdiler. (Dilipak ve Ali Bulaç'ın beyanatlarından) Ancak 1 Mart tezkeresinin reddi ile başlayan süreç her şeyin alt üst olmasına neden olmuştur. Oysa Erdoğan "Ben BOP eşbaşkanıyım da" demişti. Bu durum ABD de "Benim projem nasıl olur da akamete uğratılır" duygusu yarattı; buna binaen projenin en başında anlaştığı "Paralel yapı" ile tekrar masaya oturarak projenin üzerinde tatilata gittiler; o da beraber iktidara taşıdıkları AKP'yi tekrar iktidardan indirmeye yönelikti.
...
Sonuç olarak ABD"nin kendisi ile işbirliği yapan yerli işbirlikciler yüzünden millet ve devlet olarak her defasında ağır bedeller ödüyoruz. Erdoğan bunun pişmanlığını yaşayarak kendince tetbirini almak istedi ancak partisi bile kendisini yeterince anlayamadı ve maalesef ABD, fetö ihanet çetesi ile ittifak yaparak 15 Temmuz Darbesini gerçekleştirdiler.

 ...
Bir hususa dikkat çekmek isterim ki o da; darbe öncesi de, sonrası da MHP ve muhalifler üzerinden gündem oluşturma bir türlü sona ermiyor. Çünkü ABD bu darbeler öncesi ve sonrasında murâd ettiği sonuca ulaşmasına mani olacak muhtemel millî duruş ve direnç gösterecek unsurları etkisiz hale getirmek istiyor. İşte bu nedenle Meral Hanım'ın estirdiği bu kuvvetli rüzgarı fark eden ABD; Meral Akşener Genel Başkanlığındaki MHP'nin güçlenip, başına bela olmaması için kendisi hakkında bilerek "Paralelci" iftirasını sızdırdı.
...
Cumhurbaşkanı Erdoğan yaşadığı bunca tecrübeden sonra tahmin ediyorum ki ABD'ye "Her istediğim zamanda Türkiye'ye operasyon yapamam artık, Türkler uyandı ve kendi dinamiklerine döndü" dedirtmek ve ders vermek istiyor. Bence bu cesaretli iyi bir gelişme ancak bunun için "Yenikapı ruhu"nu diri tutması, kripto fetöcü'lere malzeme olabilecek hukuki hatalardan kaynaklanan mağduriyetlere fırsat vermemesi; Türk milliyetçilerinin top yekün devlete desteğini alabilmesi için MHP'nin kendi iç bünyesinde yaşamakta olduğu sürece müdahele edilmemesi gerekmektedir. Birlik ve bütünlük içinde güçlenmiş MHP'nin ABD karşında hükümete, dolayısıyla devlete desteği daima her zamankinden daha güçlü ve caydırıcı olacaktır. Nitekim Yenikapı ruhu bu manada dosta düşmana karşı güç gösterisi olmuştur.
MHP'de her geçen gün iç huzurunun bozulması, ayrışmadan kaynaklanan kutuplaşmanın artması; MHP'nin meclis dışında kalmasına ve tek ses olamayan Türk milliyetçilerinin tarumar olmasına neden olacaktır. Buna mani olmak için de MHP de her geçen gün elzem hale gelen demokratik yolla değişim talebinin müdehalesiz şekilde gereğinin yapılması gerekmektedir.
Mehmet Soral

soralmehmet@hotmail.com

SAYIN MHP GENEL MERKEZİNE

Sayın MHP Genel Merkezine,
Sayın Meral Akşener'i seven, sayan ve kendisine güven duyan birisi olarak; MHP iç siyasetinde gayet edepli, seviyeli bir üslupla değişim taleplerinin sözcüsü konumunda Olağanüstü kongre talebinin gereği için her türlü engellemelerinize rağmen mücadelesini vermiş olan ve bundan sonra da verecek olan Meral Akşener Hanım'a karşı "ihraç Kararı'nızı haksız, hukuksuz ve antidemokratik buluyorum. ...
MHP'nin halen kayıtlı üyesiyim. Ben de sizin "Alayınızı" ülkücü edep ve adap gereği bulunduğunuz makam ve mevkilerden ihraç ettim. inanın ki benim ihraç kararımın hükmü ne ise sizinki de odur; yanlız bir farkla siz gasp ettiğiniz mekanlarda o kararı aldınız, ben ise mütevazı evimde.
....

Kimse MHP de bölünme, parçalanma derdinde değil. Bizler Bahçeli'ye yemin edip, sadakat nikahı kıymadık ki.

18 yıllık mıymıntı ve sünepe siyasete alternatif bulmak; ülke gerçeklerini okuyup, anlamlandırıp sonra da siyaset üreterek yeni bir yapılandırmaya gidip, bir türlü iktidara iddialı bir şekilde konuşlanamayan mevcut statükonun son bulması için anayasamızda teminat altına alınmış olan demokratik haklarımızı kullanarak "Başkalaşmadan değişim" talebimizi dile getirip, mücadelemizi veriyoruz. Orta da ne kınanacak, ne de gücenecek bir ayıbımız yoktur.

....
Sayın Bahçeli size; Erdoğan'ı başkan yaptırtmayacağız; bunu bilesiniz. MHP Türk milliyetçilerinin uhdesine tescil edilmiş bir parti olup, Bahçeli sülalesinin malikânesi hiç de değildir. 

Bugünkü Balgat müdavimlerinin tüm gayretlerinize rağmen MHP bölünüp, parçalanmayacak; ancak siz Genel Başkan olduğunuz sürece de yapılacak her seçimde siyasi partiler yasasını ve özelde de sizi protesto etmek amacıyla ailemin diğer üç ferdiyle birlikte oy kullanmaya gitmeyeceğimizi şimdiden beyan ediyoruz. Nasıl olsa sizin bu partideki varlığınız ile ailemin vereceği oy MHP'nin konumunu hiç bir şekilde değiştirmeyeceğine göre bu sefer sizin buyurduğunuzu değil, kendi bildiğimizi yapacağız.

...
Kimse MHP de bölünme, parçalanma derdinde değil. Bizler Bahçeli'ye yemin edip, sadakat nikahı kıymadık ki.
Mehmet Soral

soralmehmet@hotmail.com

TV'LER TÜRK MİLLİYETÇİLERINE NİÇİN EKRANLARINI KAPATTI

Tüm kanalları izliyorum; atlayarak tabi ki. Malum gündem fetö, din ve Cumhuriyet değerleri...
...
Siyasal İslamcısı, koministi, liboşu; sağcısı, solcucu....
Hepisi TV'lere çağrılıp, fikirleri sorulup, değerlendirmeleri alınıyor ama Türk milliyetçileri, ülkücüler ne düşünüyor hiç kimse çağrılmadıkları için öğrenemiyoruz.
Ümit Özdağ
Özcan Yeniçeri
Sinan Oğan
Yusuf Halacoğlu
Kürşat Zorlu
gibi aşina olduğumuz Türk milliyetçisi isimlerin hiç bir TV'ye programlara çağrılmamaları; hadi bunlardan da vaz geçtik; bunların yerine ikame edecek başka Türk milliyetçisi gasteci, akademisyeni; özellike MHP de olağanüstü kongre talebinin hukuk gasp edilerek gündemden düşmesinden beridir göremiyor, izleyemiyor oluşumuz oldukca manidar değil mi?
...
Darbe olmuş; o olmuş,bu olmuş, şu olmuş...
Kardeşim ben onu, bunu bilmem; her darbeden sonra olduğu gibi ne olmuşsa Türk milliyetçiliği ideolojisine yani T.C Devletini kuran temel felsefeye ve Türk Ordusu'na olmuştur.
...
İşin en garip tarafı; varlığı hasbel kader hissedilen, kurumsal manada Türk milliyetçiliği ideolojisini temsil eden MHP'nin; misyonunu terk edip, kendini besleyen kaynaklara bigane kalması(Milliyetçi sivil toplum örgütleri ile bağlar tamamen koparıldı) iyice "Büzüşmesi"ne ve aslının dışında başka bir şey olmasına neden olmuştur.
...
Peki bu malum süreçte her fikir ve meşrep mensuplarına ne düşündükleri soruluyorken niçin ülkücülere hiç bir şey sorulmaz.
Bence biz Türk milliyetçileri olarak bu sorumun cevabını bulabilirsek ancak ondan sonra 700 küsur delegenin talebine rağmen MHP de olağanüstü kongrenin niçin yapılmadığını anlayabiliriz.
...
Bu darbe; üst aklı ABD olan ve onun işbirlikci taşoranı Fetö yapılanmasının Türk ordusuna ve T.C Devletini kuran Türk milliyetçiliği iradesine karşı yapılmıştır. İşte bu nedenle darbe girişiminden bu yana ordunun organik yapısında (Anayasaya aykırı olmasına rağmen) köklü değişiklikler yapılmakta ve aynı paralelde Türk milliyetçiliği adına hiç bir söz, eylem ve savunmaya yönelik bir şeye şahit olamıyoruz..
...
İşte bu nedenle birileri için mesele; MHP"nin genel baskanının değişmesi değil; mesle T.C Devletini kuran iradenin inisiyatifini ortaya koymasına fırsat vermeden, başını kaldırmadan ezmektir. Bunun emaresi Meral Hanım'ın şahsında fark edildiği için başta Sayın Bahçeli olmak üzere Aktroller tarafından lince tabi tutulmuştur; çünkü araştırma yapmışlardı ve Meral Akşener'in genel başkanlığında MHP'nin oyu %20-25 aralığında görünüyordu. Yine kendilerince bu tehlike hala devam ettiği için Meral Akşener'i üstelik de tedbirli olarak ihraç için disipline verdiler. Belki de darbenin başarılı olması için Meral Akşener rüzgarını kesmek gerekiyordu. "Meral Akşener Paralelci" iftirası da doğrudan fetö'ye aittir. Görünürde bu durum MHP yönetimi ve AKP'nin konjuktürel olarak işlerine geldiği için "İnanma rolünü" oynadılar.
Fena da oynamadılar hani...
Mehmet Soral

soralmehmet@hotmail.com

GÜNDEME DAİR SATIR BAŞLARI


Belgesel Yapanın Aklakı önemli
Habertürk TV de Fetö belgeseli izliyorum. Zavallı yapımcı; Gülen lehinde konuşan insan olarak bula bula rahmetli Başbuğ Alpaslan Türkeş'in bir konuşmasını bulabilmiş.Gülen'in ABD'ye g itmeden önceki bir döneme ait ve Türk milliyetçiliği misyonuna uygun yapılan yurt dışı etkinliklere övgü içeren bir konuşma. Ne garip, AKP döneminde; AKP'li olup da sözümona "Hocaefendi" lehinde konuşan bir tek kişi dahi bulamamışlar. Ulan insan azıcık da olsa; meslek namusuna sahip olur be....
...
Bunlar... 
Neyse; ahlaksız adamlar değil mi?


Sen Fetöcüsün
Şimdi de AKP'liler yeni bir savunmaya yönelik karşı taarruz mekanizması geliştirdiler; kim ki hükümet/AKP karşıtı görüş bildiriyor; o kişiyi anında fetö'cü ilan ediyorlar. Akıllarısıra fetö sopası ile muhalifleri terbiye edecekler. Ben de diyorum ki "Ulan biz Ülkücüyüz, cemaate dair şüphelerimizi yıllar öncesi dile getirirken sizler AKP'nin cemaatle yaptığı izdivacın hazzını yaşıyordunuz"
Bizler sizi de; cemaati de; her ikinizin izdivacından peydahlanan çocuğu da biliriz. Dolayisıyla, elleriniz o kadar kirli ki; bize atacağınız taş elinize yapışır kalır.


Muhalefetin hiç mi suçu yoktur
Bütün bu olup bitenler sıfır terörle teslim alınan devlet yönetiminden sonra oldu. Millet bütün bu kan, göz yaşı ve darbelerin müsebbibi olanları sevdi, yetmedi oyunu artırarak her seçimde desteğini artırdı. 
...
En son yapılan anketlere göre AKP'nin daha doğrusu Erdoğan'ın oyu %60'lara dayanmış. Demek ki bütün bu olumsuzluklara rağmen canının acıması, göz yaşlarına ve darbeye çanak tutan müsebbiblerinin kimler olduğu belli olmasına rağmen hükümete destek devam ediyorsa; burada eksikliği muhalefette bulmak lazım.
...
Başta Sayın Bahçeli olmak üzere muhalefet; devletin geldiği içinden çıkılmaz hal karşısında birinci derecede sorumluluk almaya cesaret edemiyorlar. Sayın Bahçeli hükümete destek vererek devlete hizmet anlamında gerekeni yaptığını düşünüyor ve iktidar olmak isteyen Türk milliyetçilerinin taleplerini gereksiz, hatta maceraperestlik olarak görüyor. Dolayısıyla muhalefetin bu mevcut durumu kabullenişi; milletin alternatif iktidar arayışına mani oluyor ve doğal olarak devletin bu denli kötü yönetilmesine rağmen CHP de, MHP de devleti yönetmek için millet nezdinde itibar görmüyorlar.
...
CHP ve MHP'nin yapamadığını muhalif sivil toplum örgütleri, gazeteciler yapınca OHAL nedeniyle bir çok insanın canı yanıyor, yanacağa da benziyor.
...
Evet, devlet çok kötü yönetiliyor ama muhalefet de hiç yoktur ortalık da. Adeta hükümete " Aman yeter ki enkaz bizim üzerime kalmasın; gerekirse biz de size yardım edebiliriz" der gibiler.
...
Her zaman için iktidarı cüretlendiren muhalefetin yetersizliği olmuştur. 2006 yılından beridir Türk milliyetçileri MHP de değişim istiyor ancak Sayın Bahçeli her pahasına buna mani oldu. Otoritesini kaybetmemek için mahalle bazında başlamak üzere; genel başkan olduğundan beridir bir defa olsun delege seçimi yapılmadı. En son mahalle delege seçimini mahalle kırathanesinde rahmetli Başbuğ zamanında yapmıştık. Demek ki 19 sene boyunca MHP'de demokratik usuller terk edilmiş durumda. Bunun üzerine bina edilen her şeyin demokrasi açısından meşruluğu tartışılır. Partisi içinde dahi demokratik usul ve yöntemleri uygulamaktan aciz, ismi üzerinde tabanının güvenini kaybetmiş parti liderleri ve O'nun partisinin millete umut olmaya hakkı olmayacağı gibi doğal olarak yetkisi de hiç olmayacaktır. 


Emanetin Başkasına emanet Edilmesi
Peki partinize güvenip, inanılarak verilen oylarla elde ettiğiniz yönetme yetkisini; milletin huzuruna çıkıp; güven, ahlak, erdem, beceri kısaca liyakat sınavından geçip, milletin oylamasından geçmemiş "Cemaat" denen sivil bir "Güçle" niçin paylaştınız. Emaneti başkasına emanet ettiniz.
...
Milletin sana bir süreliğine emanet ettiği iradesini başka güçler ile paylaşman kendisine yapılan bir saygısızlık değilmiydi. Aynen tarım kredisi olarak alınan paranın hovardalıkta harcanması gibi bir şey olmuyormuydu.
....
Yukarıda AKP'nin anlatmaya çalıştığım hatası kandırılmadan önceki yaptığı hataydı. Evet, milletin iradesini suistimal etmek "Alnı secde gören, Allah'a yakın" olduklarını iddia edenlerin yapmaması gereken bir hataydı ve bu hata 15 Temmuz'a giden, millete ağır bedel ödeten Cumhuriyet tarihimizin en büyük hatalarından birisiydi.
....
Dolayısıyla ilk önce milletin iradesine yapılan ihanet; devamında vatana ve millete yapılan ihanetine giden yol oldu. Kandırılmış olmak bir sonuçtu; asıl olan milletin hesabında olmayanı başka bir hesaba dahil etmekti.


Konjukturel Tehdit
Bana "Sen ne yapmak istiyorsun, başını belaya mı sokmak istiyorsun" diyorlar.
...
"Hep korkulanı yaptığım için Mehmet Soral oldum" diyorum.
...
Allah herkesi doktor yapmaz ki; bu ülkeye "Bekçi" de lazim, "Çoban" da; değil mi?
...
Doktor da olamadık, çoban da; bari biz de başka bir şey olalım dedik. Ama hiç bir zaman sığıntı bir sünepe iken sırtımı güce yaslayıp, sahte kahraman olmayı düşünmedim.
...
Ne mutlu bana ki; hala muhalifim.
Tavsiye ederim insan kendini ''Adam'' hissediyor.


Köprüde Özçekim
Boğaziçi Köprüsünde özçekim; değil tır, bir otomobil durunca dahi doğal olarak hemen bomba imha ekipleri sözkonusu aracı hemen takibe alıp, gerekirse kontrolü şekilde patlatma ile köprü ve çevresi güvenli hale getiriliyor. Nitekim geçenlerde Boğaziçi köprüsünde benzini biten bir otomobil için aynı şekilde gereken yapıldı.
...
Peki Yavuz Sultan Selim Köprüsü'n de; tırı durdurup, özçekim yapan insanların devlet tarafından kıçlarına "Zararsızdır" diye kızdırılmış at nalından damga mı vurulmuş acaba.
Terör örgütleri malum köprüyü kapsam dışı mı görüyorlar. Yazık değil mi; karayolları ve polisin bu güvenlik zaafı yüzünden tır sürücüsü ve evladı özçekim yapalım derken kaza sonucu öldüler. Müsebbibi kim; elbet ki trafik polisi ve hele ki karayolları.
....
Peki diğer köprülerde gösterilmeyen bu müsamaha niçin Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nde gösteriliyor; çünkü yeni yapıldı. Özçekim yapanlar çektikleri görüntürleri paylaşarak Türkiye'nin her tarafına yayacaklar ve Tüm Türkiye de Hükümetin nedenli "Büyük hizmetler yaptığını" öğrenecek(!) Peki nerden böyle düşünüyorum. Bunları yeterince tanıdığımı düşünüyorum.
E.. tabi canım; ne var yani ara sıra da ölenler olacak. Hizmeti duyurmak lazım; can cazım.