Sayın Devlet Bahçeli 2002 seçimlerinde MHP'nin baraj altında kalmasını
başardıktan sonra "Başarısız olan istifa etmelidir" algısı yaratıp, alel
acele ( Bizlerin de göz yaşlarımız eşliğinde)
istifa ederek; Tansu Çiler ve Mesut Yılmaz'ın İstifa etmelerini
sağlayarak, merkez sağ boşaltıldı. Ama ne gariptir ki; bu operasyon
başarıldıktan sonra Sayın Bahçeli istifasını geri aldı. Çünkü dört aylık
hapis hayatı ile kahraman ilan edilen ve bu kahramanlık
üzerinden lider inşa edilmesi sürecine uygun olarak ''Merkez sağ''ın
boşaltılması ve Recep Tayyip Erdoğan'ın bu boşluğa oturtulması
gerekiyordu.
İşte o gün, bugündür Devlet Bahçeli,Türkiye'ye
BOP projesi altında dayatılan "Erdoğan senaryo"nun devreye girip,
bugünlere gelmesinin öncüsü ve tetikleyici olmuştur. Yani demem o ki;
Sayın Devlet Bahçeli hiç bir zaman Türk milliyetçiliği hareketinin
iktidar olmasını dert edinmemiş; döneminin cumhuriyet hükümetlerinin
ihtiyaç duydukları siyasi destekler için gerekeni yapmıştır.
Sanki bizim anayasamızda gizli bir madde var; ve sanki bu gizli madde
kozmik odada saklı, ihtiyaç hasıl olduğunda devreye sokuluyormuş gibi
bir gizemi var. Bu madde "Görünürde diğer partiler gibi varlığını
sürdüren ancak gerçek varlık nedenini millettin bilmediği ama derin
devletin bildiği bir parti olup; bu parti devleti bizzat yöneten diğer
partilere destek olup, adeta görünmeyen el gibi gerektiğinde hükümetlere
çalışır gibi bir hali sözkonusu. İşte bu parti MHP dir.
Türk milliyetçileri fark edip, alternatifler düşünmeye başladığı andan
itibaren "Devlet veya derin devlet" her türlü engeli devreye sokarak
''Oluşan şuru'' ürkütmek, dağıtmak istiyor.
Sayın Devlet
Bahçeli Türk milliyetçiliği ideolojisi doğrultusunda tarihin hafızasında
yer edecek hiç bir icraatı, eylemi olmamıştır. Türk milliyetçisi kanaat
önderlerinin hiçbirisi ile barışık değildir. Bu isimleri ilk önce
partiye almıştır, sonra da itibarsızlaştırma yoluna gitmiştir.
Allah aşkına bir siyasi partinin genel başkanının değişip,
değişmeyeceğine; kongresinin yapılıp, yapılmayacağına "Devlet" karar
verebiliyorsa o partinin kendine ait bağımsız siyaseti ve duruşu olur mu
hiç.
İşte, özellikle de AKP ve yukarıda izahına çalıştığım
görevli MHP desteği ile iki partili yeni sisteme geçilmesi süreci;
yıllardan beridir karşılığını aradığımız sorumuzun cevabını bulmamızı
sağladı. Kısaca gözümüz açıldı. Bağımsız, hür düşünen; iradesini
ipotekten kurtarmış Türk milliyetçileri; yeni bir oluşum etrafında irade
beyanı ile siyasette var olma mücadelesi başlatmıştır. İnşallah,
Allah'ın izniyle 1918 tükenmişliğinden 1919 umuduna doğru yelken açan bu
inisiytaif başarılı olacaktır. Bu hareket, oluşum Türk milleti için
belki de son bir şanstır.
Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com