17 Temmuz 2023 Pazartesi

TARİKATLAR OPERASYON APARATI MI

Tarikatlar devletin dizayn aparatı mı
Tarikatların siyasal nedenlerle var olduklarını, toplumun en azından belli bir kısmını istendiği şekilde yönlendirmek düşüncesiyle aparat amaçlı, devlet tarafından varlıklarına göz yumulduğunu hatta desteklendiğini düşünüyorum.
1980 darbesi sonrası özellikle yolu MHP ve Ülkü Ocakları'ndan geçen herkes öyle veya böyle MHP davası ile ilişkilendirilerek aksiyoner bir hareketin mensupları olarak zindanlara atıldılar; eğitimleri yarım kalsın, tamamlayamasınlar diye. Bu arada siyasal İslamcıların ise önleri tamamen açıldı ki; sonraki dönemlerde iktidara geldiklerinde yetişmiş kadroları oluşsun diye.
Türk milliyetçilerinin yetişmiş mensupları hapisteyken dışarıda kalan genç mensupları ise olur da abilerinin kaldıkları yerden mücadeleye devam ederler diye buna mani olmak adına beyinlerini din ve inanç problemleriyle ile meşgul ederek adeta "Günahlardan arınmak için tövbe almak" amaçlı bir müessese icad edilerek "malum dini tarikat"a bilerek planlı bir şekilde yönlendirildiler. Ne garip ki; bu planlanmış projenin bir ayağı da hapishanelerde etkin kılınmış; hapisten çıkan bir grup ülkücü, hareketin mevcut haliyle "yeterince İslami olmadığı" saikla farklı siyasal oluşumların temellerini atarak adeta Türk milliyetçiliği Hareketi artık düşürüldüğü yerden kalkamasın istendi.
Bu yol ve yöntemlerle Türk milliyetçiliği hareketi üzerine nihai amaçlarına erişemeyeceklerini anlayan plan ve proje sorumluları MHP'nin misyonunda güncelleme yaparak değişime gittiler, o da;
"Devletin varlığı, milletin bütünlüğü için ihtiyaç duyulduğunda doğal refleksi koruyacak kadar asgari düzeyde MHP'yi vesile kılarak Türk milliyetçiliği hareketinin varlığını daim kılmak, yine MHP'yi vesile kılarak iktidara talip olacak kadar büyümesine, özgüven sahibi olmasına müsaade etmemek"

Askıda ekmek...?

"Askıda ekmek" ve "Camiye yardım"a son verdim. AKP'yi sürekli iktidarda tutan şey ondan memnuniyet ise....
O AKP'ye verilen oylar aynı zamanda bizlerin de niyetlerimizi ve davranış biçimlerimizi güncelleyip, onaylama veya onaylamama anlamına geldiğine göre...
Buradan çıkardığım sonuç; ne camilerimizin ne de insanımızın bizlerin yardımına ihtiyaçlarının olmadığıdır.
Artık kendime yardım etmeye karar verdim; "Askıda çay" usulünü uyguluyorum. Her sabah demliğe üç yemek kaşığı değil iki yemek kaşığı çay koyuyorum ki; yapmış olduğum tasarruf ile bir zamanlar randevulaştığım çay bahçelerinde yine arkadaşlarım ve dostlarımla buluşup onlara çay ısmarlayabileyim diye.

Türk milliyetçisiyim sağcı değilim

Adam "Türk milliyetçisiyim ve sağcıyım" diyor. Allah diyene selamet versin ama ben itiraz ediyorum, kabul etmiyorum.
Sağcı cahil, yeniliklere kapalı, biraz da yobazdırlar, Türk milliyetçileri ise aydındır, çağı iyi takip eder, okurlar. Fikir ve düşünce üretirler. Realist ve aksiyonerdirler.
Türk milliyetçileri çıkar hesabı yapmadan, mağdur olma pahasına devletine ve milletine sahip çıkarken sağ hep ihanet içinde olmuştur. Onları bulundukları yerden kımıltacak sadece dini argümanlardır, diğer değerlerin hiç önemi yoktur. Seccadelerini serip namaz kalacakları yerlerinin olması onlar için yeterlidir. BOP onlar için en büyük seccadedir.
Aşağı yukarı tüm darbelerin döllenmesi, devamında girişimleri veya gerçekleşmesi de sağın rahminde olmuştur.
Çok tuhaf; sağ darbe p.çlerini kendi rahminde peydahlarken müsebbibi olarak da özellikle hep cumhuriyet değer ve kazanımları ile yetişmiş solu ve Türk aydınlarını görmüş, suçlamıştır. Yine ne tuhaftır ki; özellikle CHP bu anlamda yeterli etkin, yetkin, vizyon sahibi genel başkan ve yöneticilerine sahip olamama talihsizliği ile üzerine yıllardır süregelen algılarla giydirilen bu kirli gömleği bir türlü çıkarıp atamamıştır.
Millet ittifakı belki bu kısır döngünün panzehiri olabilirdi ancak gene tekrarlayacağım; CHP'nin süregelen kurumsal vizyonsuzluğu (5'li WhatsApp grubu kurarak sağ'ın eksiğini tamamlama senin neyine) ve diğer ittifak birleşenlerinin basiretsizliği ile kastettiğim şans heba edilmiştir. CHP kısmen, MHP ise tamamen "Sağ'laşmış"lardır.

Can Atalay'a sahip çıkmamız insanlığımızdandır

Neymiş efendim; Can Atalay'ın hapisten çıkarılıp meclise girmesini bir milliyetçi olarak nasıl istermişim, bu sosyalist TİP aşkım da nereden geliyormuş.

Herkes bilmelidir ki; milliyetçi, ülkücü, Türkçü veya turancı olmadan önce insanım. Önce insan olmak, sonra insana layık sıfatlara talip olmak, elde edince de hakkını vermek lazım.
Türk milliyetçisi, ülkü ocakları başkanı rahmetli Sinan Ateş'in katledilmesi sonrasında fikir namussuzluğu yapıp suskunluğu tercih edenler karşısında elbette "Sinan Ateş'in katilleri bulunmalıdır" diyen fikir namusuna sahip Ahmet Şık'ı da Can Atalay'ı takdir ederim, mağduriyetlerini dile getiririm.
Sinan Ateş'in hatırasına sahip çıkan Türk milliyetçisiyim ama aynı zamanda yine Sinan Ateş'in katillerinin takipçisi olacağını ilan eden Ahmet Şık'ı, Can Atalay'ı takdir edecek kadar hümanist ve demokratım. Böyle olmaya yüreği yetmeyen, özgüven sahibi olmayan biatcı köleler beni sorgulamak sizin haddinize düşmez.
Önce insan olun... sonra ne olursanız olun. Sinan Ateş için vah bile diyemediniz... utanmazlar.