28 Nisan 2016 Perşembe

VAH BENİM TURKLÜĞÜM VAH

Acizane bir tespitim var.
1980 öncesi içinde bulundukları siyasi konjonktür ve ailevi yaşam tarzları gereği kendilerini ülkücülere daha yakın hisseden veya onlarla beraber olmanın daha güvenli olacağı düşüncesi ile aynı davaya baş koyan; hatta ülkücülerle beraber hapislere girip, çile çeken bir grup var ki; bunlar 12 Eylül sonrası etnik kimliklerini sorguladıklarında; Türk milliyetçisi olmalarına mani olan ''Etnik kimliğe dayalı duygusal bir kopuş'' içerisine girdiler. 

Daha sonra bu duygu etrafında kümeleşerek; ''Hacı Alpaslan Türkeş''in liderliğindeki MHP de yeterince ''İslami referansların'' sahiplenilmediğini gerekçe gösterip, bir de yanına Başbuğ'un yaşlılığını bahane ederek  Büyük Birlik Partisinin zeminini oluşturdular.
 ...
 Parti kurulmadan önce yani hapisten çıkan Türk milliyetçilerinin etraflarına bakıp, olup bitenleri anlamalarına; anlayıp da organize olmalarına fırsat vermemek için herkesi bir ''tarikata'' doğru yönlendirmeye çalıştılar. Amaç, MHP kendi dinamikleri üzerinde doğrularak, korkulan gücüne kavuşmasın diye ve maalesef başarılı da oldular.
...
BBP de çok sevdiğim, değer verdiğim ağabeylerim, dostlarım var; onlara saygım sonsuz ancak ülkücü hareketin esaretten kurtulup da tam iktidara yürüyeceği zaman; 19 milletvekilini 20 yapıp, grup kurmak varken; 19 milletvekilini 13'e indirmek çok çok anlamlı olsa gerek. Yaşanan sürece bir de bu tarafından bakmak lazım diye düşünüyorum.
...
Her neyse bu mevzular çok tartışıldı ancak ''Etnik aidiyet duygusu'' nu Ülkücü Hareket'ten kopuş gerekçesi yapanlar hiç bir zaman bu duygularını itiraf etmediler; kendilerini ''İslamcı'' kimlikle tanımlayıp, özel de ''Etnik'' milliyetçiliklerini sürdürmeye devam ettiler. Bu tür, mazisi ülkücü olmakla bilinen kelli, felli insanlar her vesile ile MHP'nin kurumsal kimliğine saldırdılar.
...
Etnik kimliklerini saklamayanlar kadar ''Delikanlı'' olamayan ''Etnik özürlü'' ülkücü geçmişe sahip bir güruh var ki; bu aralar yine ağız birliği etmişcesine MHP'de gerçekleştirilmek istenen değişimin öncüsü kanaat önderlerine, adaylara Aktrollerin de yoğun desteği ile saldırı halindeler. Zaman zaman bunlar işi o kadar abartıyorlar ki; Osmanlıcılık yapıp, (çünkü o çok kimlikli yapıda kendisini bulabiliyor) cumhuriyet değerlerine hakaret dahi edebiliyorlar. Mesela bir tanesi var ki ''T.C Devletini Türk Milliyetçiliği iradesi değil, İngiliz iradesi kurmuştur'' demektedir.
...
Sonuç olarak...
Aslında MHP'yi hedefine alanlar Türklüğü hedef seçmişlerdir ve sürekli ''Vurun kafasına, sakın göz açtırmayın'' denilmektedir. Ve ne acıdır ki bunu daha çok ''İslami kimliğin'' arkasına saklanarak yapmaktadırlar.
...
Türk Milliyetçiliği’nden o kadar korkup, kin besliyorlar ki İslam adına ırkçılık diye yaftalayıp; aslında Kuran-ı Kerim'in Hucurret suresinde geçen ‘’Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık.’’ İfadesini dahi inkar edebiliyorlar.
... 
Biz kimsenin etnik kimliğini küçümsüyor, yadırgıyor değiliz. Karşı olduğumuz etnik kimliğini saklayarak Türk milletine düşmanlık yapmaktır. Ayette geçen bu ifadeye rağmen en sorumlu mevkide olan bir devlet adamı ‘’Türklük, Lazlık da neymiş, öbür tarafta kim olduğumuz mu sorulacak’’ diyorsa buradaki amaç Türklüğü refüze etmektir.
Vah benim Türklüğüm vah…
Ve ilaveten; Sayın Bahçeli'nin sanırım 2006 yılında söylediğinde not aldığım "Türkiye bir çiçek bahçesidir" sözünü de unutmadım, unutmayacağım.
Mehmet Soral