24 Eylül 2014 Çarşamba

ÇEK ELİNİ BAŞÖRTÜMDEN


Sorun başörtüsü meselesi değil; sorun arsızlık, hırsızlık, namussuzluk sorunudur.
On yaşındaki kız çocuğunun başının açık olup, olmamasını sorun yapan zihniyet;
''hayır işi için rüşvet vermek dinen meşrudur'' diye fetva veren insanın yarattığı toplumsal inanç kaosu daha mı önemsiz?

Türk milletine bu fetvayı dayatanlar; on yaşındaki başı açık/kapalı kızımızın derdi sizi mi gerdi? Ah, keşke zerre kadar imani bir endişeniz olsa; ne gezer.

İnşallah ilmini, bilimini inkar ederek bir emrivaki ile kendisinden; günahlarınızın, arsızlık ve namussuluklarınızın üzerine bir şal gibi örtmek üzere aldığınız fetvanın Allah indinde karşılığını, ilelebet cehennemdeki yeriniz baki olacak şekilde alacaksınız.

Hiç umutlanmayınız kİ on yaşındaki kızımızın başörtüsü günahlarınızın kefareti olarak sizleri kurtaramayacak, zira mesle ŞEKLİ değil, İMANI bir meseledir.

Sizler ki, hırsızı gördüğümüz halde ona hırsız dedirtmediniz; eşine düşmeyelim diye köpeklerinizi saldınız, üstümüze üstümüze. Oysa siz de İMAN olsaydı; hırsızı bize teslim ederdiniz, etmediniz zira hırsız çaldığını sizin eve götürüyordu; kapıyı açıp, içeriye buyur edenin ''başı kapalı'' diye ''yavuz hırsız ev sahibini bastırır'' misali
-sizin bu kapıda ne işiniz olabilir?
diyerek, yine ''iman''ı perdeleyip, şal ile örttünüz.

Sen ilk önce kızımıza İMAN'ı anlat; Allah aşkını, Peygamber sevgisini anlat sonra işin şekli boyutuna geçersin. Sevgi ve aşkı anlatırken başın açık/kapalı durumunun bir avantaj veya dezavantaş durumu sözkonusu değil. Şahsen inanıyorum ki kaynağını ''aşk'' ve ''sevgi'' den alarak olgunlaşan ve kamil derecesine yükselen ''iman'' senin hiç bir dayatmana ihtiyaç duymadan, tıpkı suların akıp, yolunu bulduğu gibi yolunu bulacaktır. Yeterki...

Gölge etme başkan ihsan istemez.

Mehmet Soral