30 Ağustos 2023 Çarşamba

26 AĞUSTOS MERAL AKŞENER KONUŞMASI...?

26 Ağustos Meral Akşener konuşması üzerine...?

Daha önce yazdım; beklentileri bizatihi kendisi yukarılara çeken Meral Hanım partiyi de kendisini de zora sokmuş; büyük mana yüklenen 26 Ağustos konuşması umulanı vermemiş, hatta sinerjinin artması değil dağılması gibi bir neticeye yol açmıştır.
Uzatmayacağım; bundan sonraki süreç böyle devam ederse her vesile ile Meral Akşener 'in hatalarının tartışılacağı aşikar olan bir sürecin ne Meral Hanım'a ne de İYİ PARTİ'ye herhangi bir yararı olmayacaktır.
Meral Hanım, saygınlığını korumak ve bundan sonra daha da iddialı olabilmesi için en kısa zamanda yapılacak ilk cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylığını ilan edip onursal başkan olarak aktif siyasete ara vermelidir. Siyasi kimliği ve şahsi önceliklerden azade "Fikir adamı" kimliğini öne çıkararak her türlü sivil dayanışmalar içerisinde, sosyal etkinliklerde yer alarak halkın içinde olmaya özen gösterip cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanmalıdır. Tavsiye ettiğim bu süreç devam ettirilebilirse partili olmasına rağmen milletin ortak hissiyatının koruyup kollayacağı seçilme şansı yüksek bir aday olacaktır.
En kısa zamanda olağanüstü kongreye gidilerek yukarıda ifade etmeye çalıştığım sürecin başlaması hem Meral Hanım hem de İYİ PARTİ ve tabiki ülkemiz ve milletimiz için hayırlı siyasi gelişmelere vesile olacağını düşünüyorum. "İki tek adam"ın muktedirliğinin vesayeti uğruna kutuplaştırılarak birbirine değil tahammül etmeyi, ayrıştırılarak nefret boyutuna taşınmış milletin tekrar kucaklaşabilmesi için Erdoğan'dan sonra bir Hanımefendinin yani "Kadın duyarlığı ve hassasiyeti"nin cumhurbaşkanı olması gerekiyor ona da bugün için yetişmiş kadın siyasetçi olarak Meral Akşener'in yakıştığını görüyoruz.

Kılıçdaroğlu'nun varlığı muhalefetin her türlü ittifakını başarısız kılacaktır

Kılıçdaroğlu'nun iradesinin hakim olduğu ne partiye, ne de ittifaka kesinlikle ve kesinlikle oy vermek içimden geçmiyor.

Muhalefet olarak maksimum düzeyde sinerji yüklü ve umut dolu girdiğimiz seçimde; hiç bir ankette, millet ittifakı cumhurbaşkanı adayları arasında ismi üçüncü sırada bile çıkmadığı halde siyasal İslamcı artıkları ile 5'li WhatsApp grubu kurarak ismini dayatıp boyumuzun ölçüsünü aldıran Kılıçdaroğlu'na bencilliğini tatmin için tekrar tekrar aparat olmanın bir anlamı yoktur.
Bay Kemal ''Bay kaybeden'' olmuşsa ne gereği var hep aynı yerde eşelenmeye. Genel başkanı değişmiş bir CHP durumunda; "olayın birleşenleri" değiştiğinden sonucun da farklı çıkacağı hükmünden hareketle kararım da değişebilir ama "Bay kaybeden" ile asla...

Meral Hanım masadan kalktığının ertesi günü Kılıçdaroğlu İmamoğlu ve Yavaş'a "Biz aday değiliz" twit'ini attırdı. 6'lı masa defalarca toplanıp dağılırken; Kılıçdaroğlu niçin önceki gün ve aylarda bu iki isimin cumhurbaşkanlığı adaylıkları telaffuz edilirken aynı twit'leri attırmadı; çünkü işin sonunda kendi ismini dayatmak gibi bir içten pazarlığı vardı da ondan. Sanırım Meral Akşener 'in yanıltan da Kılıçdaroğlu'nun bu içten pazarlığı olmuştur.

Mademki CHP matematiği devre dışı bırakıp duyguları öne aldı; Kılıçdaroğlu'nun egosunu tatmin etmek öncelik olabiliryorsa bu sefer de aynı mantığı İYİ PARTİ üzerinden gerçekleştirmeyi düşünelim; İstanbul, İzmir, Ankara Büyük şehirlerde İYİ PARTİ adayı desteklesin.
CHP'liler "olur mu canım" diyecekler. Olur olur, bal gibi olur; aynen kazanamayacak aday olduğu yapılan her tür ankette belli olan Kılıçdaroğlu'nun aday olmasında olduğu gibi. Kaybetmenin bir riski yoksa(Kılıçdaroğlu özür bile dilemedi) neden olmasın.
Şaka ile ironi ile anlatmak istediğim şu; emekli adamım, işim gücüm okumak, yazmak, siyaseti takip etmek. Diyalog halinde olduğum insanların duygu ve düşüncelerinden, okumaya çalıştığım siyasi konjonktürden çıkardığım sonuç; kurumsallaşmayı ihmal ederek CHP'ye eklemlenerek sürdürülen siyaset İYİ PARTİ'ye büyük bedel ödetmiştir. İYİ PARTİ tabanı CHP ile tekrar ortak hareket edilmesini makul ve mantıklı karşılayacak morale ve motivasyona kesinlikle sahip değil.
Kılıçdaroğlu'nun CHP genel başkanı olmadığı bir konjonktürde kanaatim o ki; O'nun adaylığını dayatması ile yaşanan seçim hüsranının öfkesi ancak diner ve muhalefette yeni bir işbirliği imkanı ve umudu oluşur diye düşünüyorum.

son söz; bu bir bilgi değil çıkarsamadır; eğer 21 yıldır bütün dezavantajlara rağmen iktidar değişmiyorsa/değiştirilemiyorsa muhalefet ile aynı yerden kontrol edildiklerindendir.
Mehmet Soral

21 Ağustos 2023 Pazartesi

CHP VE İYİ PARTİ BERABER MÜMKÜN MÜ

CHP ile zor...?

CHP'nin en büyük sıkıntısı Kılıçdaroğlu'nu aşabilecek karizmatik bir genel başkan adayı alternatifinin olmamasıdır. Sürekli tekrarlanan; Kılıçdaroğlu ile CHP'nin hep kaybettiği. Ancak ben de diyorum ki ismi öne çıkan dop dolu karizmatik birisi CHP genel başkanlığına aday oldu da Kılıçdaroğlu gene mi genel başkanlığı bırakmadı.

Ekrem İmamoğlu karizmatik olduğundan değil, kıyas Kılıçdaroğlu ile yapıldığından CHP iç siyasi konjonktüründe ismi öne çıkan birisi. Herhangi ideolojik alt yapısının ve birikiminin çok da aman aman olduğu söylenemez; açıkgöz veya cingöz diye nitelendirebileceğimiz; sıradan bir Karadenizli mütahit zekası ve karakterinin siyasetteki izdüşümü.
CHP'nin Kılıçdaroğlu ile iktidar olması artık mümkün değil; en belirgin tanınırlığı hep kaybeden olması değil mi. İmamoğlu'nun genel başkan olması durumunda az bir farkındalık yaratma ihtimali olsa bile CHP'nin yine iktidar olması mümkün olamayacaktır, kaldı ki eli g.tünde türbe önünde resim verdi diye hakkında dava açılan bir siyasinin bulunduğu bugünkü noktadan daha ileriye gitmemesi için her türlü şekilde önü kesilecek, CHP genel başkanlığı yolu kapatılacaktır.
Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu dışında ismi telaffuz edilen üçüncü bir isim Özgür Özel; genel başkanlık için oldukça toy, karizma zayıf, mizacı yumuşak; partinin birinci adamı olamaz belki ama her partinin yönetim kadrosunda kesinlikle olması gereken, belagati güzel pratik zekaya sahip her partide olması gereken bir isim.
Her ne kadar, her CHP'li tarafından değişimden söz edilse de; "peki kiminle, nasıl bir değişim olacak" dendiğinde "Ahanda bu isimle şöyle şöyle bir değişim" denebilecek genel kabul gören birisi hala yoktur. Kastedilen değişim nedir; daha mı sosyalist, daha mı liberal veya daha mı dindar olunacak. Kılıçdaroğlu'nun helalleşme manifesto değişim adına iyi düşünülmüş ama gecikmiş bir girişim olduğu için tereciye tere satma babında olunca sonuç alınamadı.
CHP seçmenini konsolide edip diri tutmaya yönelik motivasyon için tabanda gerekli olan sinerjiyi ateşleyecek morali göremiyorum. Yüksek moral ile çıkılmış bir savaşı kaybetmiş CHP seçmeni çok yorgun ve bitkin düşmüş vaziyette. Konumunu mevcudun ötesine taşıması çok zor görünüyor. Kılıçdaroğlu ile mevcudu muhafaza durumu devam ederse aksine mevcudu kaybetme süreci daha da derinleşecektir diye düşünüyorum. Hiç bir ankette cumhurbaşkanı adayları arasında ismi ikinci sırada dahi çıkmayan, millet ittifakına bile bile kaybettiren Kılıçdaroğlu aynı inadı genel başkanlık için sürdürmesi durumda anlaşılan o ki genel başkanlığı tamamen bırakana kadar CHP siyasi olarak nadasa yatacak gibi. İYİ PARTİ CHP'nin muhtemeldir ki içine sürüklenmekte olduğu bu hali kendi lehine dönüştürüp ana muhalefet partisi olabilir ama bunu becerebilecek bir yönetim kadrosuna sahip olmadığını da gözlemliyorum... maalesef.

İYİ PARTİ'ye Gelince...?

Meral Akşener hem kendi tabanını hem de siyaset kurumunu büyük bir beklentiye soktu. Hatta öyle ki; bu anlamda kendisini bile zora soktu. Şahsen benim beklentim, siyaset kurumunda şimdiye kadar gündeme alınıp, dile getirilmeye cesaret edilememiş iddialarla gündemi kontrol altına alıp yönlendirebileceği bir sureci başlatması halinde farkındalık yaratıp dikkat çekerek yeni siyasi bir süreci başlatabilirse ancak o zaman 26 Ağustos'un akılda kalacak bir özelliği olacaktır. Mesela masadan kalktığı gün yarattığı gündem şiddetinde ama masaya dönülmeyen bir çıkış.
Kurulduğundan beridir siyasetteki varlığını CHP'ye eklemlene eklemlene sürdürme görüntüsü İYİ PARTİ'nin kurumsallaşıp iddialı hale gelmesine mani olmuştur. Bu anlamda önümüzdeki mahalli seçimlerde ya her yerde aday göstermeli, kurumsallığının güçlenmesi için; ya da hiç bir yerde aday göstermeyip her yerde cumhur ittifakı karşısında en güçlü adayı destekleme kararı almalıdır.
Önümüzdeki mahalli seçimlerde bir daha kaybedeceği aşikar olan CHP'nin seçmeninin 2028 yılı cumhurbaşkanı ve parlamento seçimlerinde tercihlerinin İYİ PARTİ olacağı neredeyse kesin gibi.
CHP'ye eklemleme yüzünden AKP'den İYİ PARTİ'ye oy akışına mani olan husus ise HDP'nin millet ittifakı üzerindeki gölgesi olmuştur. Bu hal İYİ PARTİ'nin kurumsal iddialarını rahatça dile getirerek siyaset üretmesine mani olmuştur.
Meral Hanım 26 Ağustos'da "Biz mahalli seçimlere girmeyeceğiz, benim cumhurbaşkanı adaylığım ile 2028 genel seçimlerinde tek başımıza iktidar olmaya hazırlayacağız" şeklindeki bir manifesto ile çıkış yaparsa mevcut konjonktürde ancak farkındalık yaratmış olur, aksi durumda mevcut hal kan kaybederek devam edecektir. Bu şekilde CHP'nin her zaman örtülü ittifakı HDP'nin gölgesi ve ithamları altında siyaset yapmaktan kurtulacak, kendi belirlediği alanda istediği siyaseti üretebilecektir.
Netice itibariyle İYİ PARTİ'nin başarılı ve iddialı olabilmesi için ne CHP ile ne de bir başka parti ili ne ilişkili ne de iltisaklı olarak ittifak halinde hareket etmemelidir; kurumsallığı tamamlamak için bunu yapmak zorunda.

7 Ağustos 2023 Pazartesi

DEVLETİN Mİ MİLLETİN Mİ MİLLİYETÇİSİYİZ

Devletin mi milliyetçisiyiz, milletin mi...!

Şimdi sözde Türk milliyetçisi; iflah olmaz, azatlık kabul etmeyen biatçı köleler... bana kızacaklar; "olur mu öyle şey, devlet kutsaldır" diyeceklerdir.
Sözüm onlara; peki öyleyse, bugün beş arkadaş aynı kıyafetleri giyerek, tişörtlerimizin önüne ve arkasına "Bu yaşamak değil sürünmektir " veya "Yaşamak zorlaştı" veya "Faiz haramsa niçin hala var" ya da "İçimizdeki merhameti katlettiler" yazarak Üsküdar Meydanı'nda yarım saat beraber dolaşsak sizce karşılaşacağımız muamele ne olacaktır; muhtemelen sivil veya resmi polisler "Hayırdır hemşerim, amacınız nedir," diyerek, enselerimizde pençeleri ters kelepçe ile haydi karakola.
Böyle bir korkuyu Demokles'in kılıcı gibi vatandaşının boynunda hissettirerek yaşatan devletin milliyetçisi olunmaz. Her vatandaşına, yönetici muktedirlerinin şerrinden korunmak için otokontrol şeklindeki yaşamayı geleneksel hale getiren bir devletin milliyetçisi olunmaz.
Cumhuriyet, hatta Türk tarihinin en büyük ihanetinin yaşandığı 15 Temmuz'da iktidarda olan AKP, Erdoğan ve bakanlarını hukuk karşısına çıkarıp "Devleti yöneten sizlerdiniz, bu ihanetin zemini hazırlanırken sizler nerelerde nelerle meşguldünüz ki; fark etmediniz, önlem almadınız" sorgulamasını yapamayan ancak yine AKP referansları ile "Cemaat/fetö" öğrenci yurtlarında iş bulup soğan patates doğrayanları sorgulayıp ceza kesen, hapse atan devletin elbette milliyetçisi olamam.
Ben ancak devletin en güçlü makamlarında görev ifa eden cumhurbaşkanı, bakan, asker, polis ve diğer sorumluların dahi yaptıkları keyfilikler ve haksızlıkları karşısında hak ve hukukumu koruyan, kollayan hatta cezalarını anında kesen devletin milliyetçisi olurum. Hak ve hukukun yönetici zümre için baki, kalanımız için ise keyfi olduğu bir devletin milliyetçisi olmam.
Partileşmiş, AKP'leşmiş devletin önce aslına rücu etmesi gerekir sonra onun milliyetçisi olurum. Buna inanmak, mücadelesini verme azim ve kararlılığımız en büyük motivasyon kaynağımız olacaktır. Ama bu arada milletin milliyetçisi olmaya kesinlikle varım, elimden geleni de yapacağım. O nedenle her türlü ideolojik taassubu terk ederek her siyasi görüşe sahip insanın partileşmiş devlet karşısında milletin milliyetçiliğinde buluşup ortak mücadele vermemiz gerektiğini düşünüyorum.
Ezcümle; her an tokadını ensemde hissettiğim devletin değil, mensubu olmaktan onur duyduğum Türk milletinin milliyetçisiyim.

İYİ PARTİ niçin kuruldu partinin vekili nasıl bilemez

Neden İYİ PARTİ'de olduğunun bilincinde olmayan; partinin önünden geçerken sigara izmariti misali iki parmak arasına sıkıştırılıp içine atılmış insan misali seçilmiş bir vekil bakın ne demiş;

"CHP'ye gönül vermiş milyonlarca seçmeninin muhalefetine rağmen, 37 vekilini kendisine zıt görüşlü partilere hediye etti. Peki soruyorum; İYİ Parti aynı tabandan milliyetçi-muhafazakar vatandaşlarımızın oy verdiği sağ partilerle ittifak neden yapmasın?"
Fırlatılmış izmarit...
İYİ PARTİ kuruluş meşruiyetini senin İYİ PARTİ'yi yamamak istediğin Cumhur ittifakının bu milletin başına musallat ettiği mevcut ucube sisteme geçiş referandumuna hayır kampanyası ile başlayan bir itiraza dayandırmış, tüzüğünü bu minvalde hazırlayıp parti programını da bu minvalde düzenlemiştir. Ayrıca millet ittifakının ortak paydası da bu ucube sisteme karşı olmalarıdır.
İYİ PARTİ kurulma gerekçesini dayandırdığı meşruiyetini kaybetti mi ki; cumhur ittifakına katılmasını önerebilen vekilleri türedi. Adama bakar mısınız; seçildiği an akabinde hemen yıkmaya bakıyor. Özel sipariş, üstelik de turfanda.

Öyle yağma yok; bu partinin ete kemiğe bürünmesinde meşruluğunu anlata anlata vebal üstlendik. Cumhur ittifakının kıyısında köşesinde gezinip dansa davet beklemek gibi ihanetlerinizi sorgulayıp alayınızı vicdanımızda pekala ihraç edebiliriz, haberiniz olsun.