16 Eylül 2017 Cumartesi

TEOG'MU; O DA NEYMİŞ...

15 yıl boyunca hiç bir AKP'li bakanın; temelinde kendi iradelerinden hasıl olan hiç bir icraatın sahibi olduklarına inanmıyorum. 
...
Milli Eğitim Bakanı bir gün önce basın toplantısı düzenliyor; TEOG sistemi üzerine hiç bir kelam etmiyor ancak ertesi günü Cumhurbaşkanı ''TEOG da neymiş, eskiden TEOG'mu varmış, içime sinmiyor, kaldırılmalıdır'' diyor. Sayın Cumhurbaşkanı, madem ki böyle bir düşünceniz var; hiç olmazsa bir hafta falan bekleyin de sonra açıklama yapın. Koskoca Bakanı niçin bu kadar refüze ediyorsunuz ki. Sayın Bakanın buna tepkisi istifa etmek şeklinde olmalıydı ama kesinlikle bunu düşünemezler; zira bu tür muameleyle karşılaşabilecekleri ihtimali onların ezelden beridir genel kabulleri zaten. Tek istisna; o da Abdullatif şener dir; ona da bedelini ödettiler zaten.
...
CHP TEOG sistemini getirmiş olsaydı; Sayın Cumhurbaşkanı belki de ancak bu şekilde memnuniyetsizliğini ifade edebilirdi.
...
Gerçekten müthiş bir kişilik. Her konuda baş sorumlu olacaksın, sonra da bir şeyler umulduğu gibi olmayınca; ''Kim demiş; kim istemiş; ben mi demişim; ne zaman demişim; nasıl demişim'' şeklindeki suçüstü halinin dışa vuruluşundan hiç sorumluluk hissetmeme haline sık sık şahit olabiliyoruz.
...
''Eskiden TOG'mu vardı'' diyeceğinize; ''Biz bu işi beceremedik'' deseniz de; itirafın erdemliğinden faydalansanız olmaz mı?
...
Düşünebiliyormusunuz ''Cemaati tüm devlet kurumlarına siz yerleştirdiniz'' dendiğinde bile ''Kim yerleştirmiş, ne zaman yerleştirmiş, nasıl yerleştirmiş, bunu diyenler halt etmiş'' diyebiliyorlar.
...
Adam Gülen ile sofra da kebap yiyor; ağzının kenarından kebap sosu akıyor; ''Ahan da bu resimde ne yapıyorsunuz'' dendiğinde ''Cemaat kırk yıldır var'' savunmasına geçiyorlar. Hiç bir mazeret bulamasalar bile ''CHP camileri ahır yaptı''ya getirip şirretçe bir provokasyonla savunma yapabiliyorlar. Tamam da; be muhterem, sizden başka hiç kimse cemaatin aklına karpuz kabuğunu sokmadı veya sokmaya cür'et edebilecekleri bir ortamı sağlamadı ki. Artık şunu itiraf edin ki; ABD'nin pezevenkliğinde gerçekleşen bir izdivaçtan peydahlanan neticeler ülkemizi bugünkü haline getirmiştir.
Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com

DİNDAR İNSAN MI GÜZEL AHLAKLI İNSAN MI...

İnsanlığın mutluluğu için esas prensip; müşterek değer olan ''Güzel ahlakta bütünleşebilmektir''. Yani demem o ki insanlığın müşterek "Dini"; ''Güzel ahlak''tır. 
...
Din veya herhangi bir inanca dayalı mutluluk reçeteleri hiç bir zaman dünya insanları arasında ortak, istenen mutluluğu,huzuru sağlayamamıştır. 
...
Bırakalım dinler arası farklılığı, dinlerin kendi mezhepleri arasındaki farklılıklar bile dünya var oldukça kavga nedeni olmuş, olmaya da devam edecektir. İnsanlığın kalplerinin toplu vurduğu değer; güzel ahlak üzerine olduğu an ancak beynelmilel mutluluk sağlanabilir. Çünkü güzel ahlak her türlü din ve mezhebin üzerinde müşterek değeridir. 
...
Çok özür diliyorum; yukarıdaki cümlelerimi abdestli halimle yazıyorum; buna işaret etmemin nedeni de birilerinin ''Farklı şeyler söylüyor olmamı; abuk sabık nedenlere bağlayabilecekleri'' peşin hükmü ile zan yürütenlere karşı tedbir amaçlı belirtme ihtiyacı duydum. 
...
Bu ülkeye sevdalı Türk milliyetçisi birisi olarak; zamanın birinde, takriben yirmi beş sene önce bu ülkenin gerçeği olan alevi insanlarımızı yakinen tanıyabilmek adına bir cem evini ziyaret edip, yapılan ritüelleri takip ettim; kendi kendime ''Yahu hangi dayatma, insanları şu aşk ile yapılan seremoniden vaz geçirebilir; veya yanlış olduğuna ikna edebilir. Dolayısıyla, bir sunni olarak bunu bir zenginlik olarak görüp, bu zenginliği izlemenin zevkini yaşamanın dışında başka bir sorgulamayı yapmaya hakkımız da olamaz; haddimiz de olamaz diye düşünmüştüm. Kendimce yapmış olduğum bu tesbitlerim ufkumu çok açmıştır. 
...
Peki beni bu noktaya taşıyan ne olmuştur; ''Alevi kardeşlerimize mezhep taassubu ile değil, ''Güzel ahlak sahibi'' insan olarak yaklaşıp, onları empati yaparak, anlamaya çalışım. Bugün alevi dostlarımın beni çok iyi anladıklarını iliklerime kadar hissediyorum ve şahsen kendileri ile çok iyi bir diyaloğum var. Elbette onlar da benim mezhebi kişiliğim üzerinden çıkarımlar yaparak, hiç de tahmin edemedikleri kanaatlere ulaşmış olabilirler. 
...
Bu arada sunnilerin alevilere, alevilerin sunnilere inanç üzerinden görüş dayatmaları, birbirlerini dizayna kalkışmak kadar saçma bir şey olamaz. Bunu yapanlar aslında çözümü olmayan bir problemi ortaya atıp, tartışılmasından ego tatmini sağlayan kimselerdir. 
...
Mezhepler oto kontrol ile kendi aralarındaki tartışmalarla kendi düzenlerini kendileri sağlayıp, standartlarını belirleyebilirler. Dolayısıyla, insanları aynı dinde(Gönlümüzden herkesin Müslüman olması geçse de) bütünleştirmekten ziyade; ilk önce güzel ahlakta bütünleştirmek insan mutluluğuna giden yolda daha pratik bir çözümdür. İnanın ki şu anda tüm Müslümanım diyenler olarak ilk önce ''Güzel ahlaklı'' olabilmeyi başarabilmiş olsak; belki de tüm insanlık akın aakın İslam'a gelecek
...
Allah'ın rızasını kazanmak için iyi Müslüman olma çabamız kendimiz için olması gereken bir çabadır. Ancak Müslüman bir birey olarak kendimizin haricinde dünya insanlığının mutluluğu için katkımız olsun istiyorsak; ilk önce güzel ahlakımızla ne yapabiliyorsak onu yapalım; sonra devamında da ''Güzel ahlaklı, dindar insan'' olarak ne yapabileceksek onu yapmanın çabası içinde olalım ama illede ilk önce ''Güzel ahlaklı insan'' olmak gerekir.
Mehmet Soral

soralmehmet@hotmail.com

CENAZEYİ SÜRGÜNE GÖNDERMEK....

Aysel Tuğluk'un annesinin cenazesine yapılan muamele insanlık adına utanç vericidir. Hiç kimseye, bir yakınının günahlarının bedeli ödetilemez. Alevi Zaza halkı adına sözde Dersim katliamını kabul edip, devlet adına Tunceli halkından özür dileyenler; bir anneye evladının hatasının bedelini, ülkesinin Ankara denen bir ilindeki mezarından alınarak, Tunceli iline sürgün edilmesi şeklinde ödetilmesini nasıl izah edebilirler acaba. 
...
Bu işin içinde çok kirli bir hesabın ve provokasyonun olduğu aşikar. Ülkemizde "Dışlanan ve ötekileştirilen Kürt halkı" algısı oluşturularak, Kuzey Irak'taki referandum için oyların konsolide edilmesi ve nihayetinde Kuzey Irak'ın doğal uzantısı olan malum bölgemizin sözde "Kürdistan" bölgesi için entegrasyon sürecinin başlatılması niyeti vardır.
...
Cenazeye karşı bu iğrenç muameleyi yapan güruh, nereden cesaret almış olabilirler. Biz muhalifler, OHAL şartlarında bırakalım eylem yapmayı; yazarken ve söylerken bile kırk düşünüp, bir biçerken bu çete nereden beslenerek varlıklarını sürdürebiliyorlar anlamak mümkün değil.
...
Yine bir başka ayrıntı ise; özbe öz Türk olan alevi Zaza kardeşlerimiz üzerinde baskı yaratılarak, onları "Etnik ayrımcı Kürt hareketi" ile bütünleştirerek eylem ve amaç birlikteliğine itilmek isteniyorlar. Türk milliyetçileri olarak Türk milletinin Araplaşmasına karşı tek teminatımız olan Alevi kardeşlerimize sahip çıkmak, dertleri ile dertlenmek, mağduriyetlerini gidermek için yardımlaşma ve dayanışma halinde olmak zorundayız.
...
Ayrımcı olmayan, bu ülkeyi vatan bilmiş, sevdalısı olmuş; dini, cibilliyeti, mezhebi ne olursa olsun herkes ile kucak kucağa yaşamak bir Türk milliyetçisi olarak benim en büyük heyecan kaynağımdır. Siyasi oylar uğruna bir oraya, bir buraya savrulan etnik kimlikler bu ülkenin birinci sınıf vatandaşları olduğu güvencesi sağlandığı gün iç barış ve huzur sağlanacaktır.
Mehmet Soral

soralmehmet@hotmail.com