17 Şubat 2009 Salı

Gazeteyi sonundan okumak.


Bir sitemim var dostlar, ucuzluğa, vudumduymazlığa, aşırılıklara..
Oldum olası, gazeteyi son sayfasından başlayarak okuyan insanlardan hoşlanmamışımdır. Bu tür insanları umursamaz, atalarımızın da dediği gibi 'vurdumduymaz kör Ayvaz', olarak görürüm. Gazetenin manşetini okumadan, bir önceki günün yaşanmış önemli olaylarını öğrenme merakını gidermeden nasıl olur da tersten okumaya başlarlar hayret ediyorum. Bu insanlar, ülkemizin içinde bulunduğu ya da karşı karşıya kaldığı problemler karşısında ne tavır alırlar, ne düşünürler diye doğrusu merak ediyorum, merak etmekle birlikte pek de endişe duyacaklarını sanmıyorum. Bence ülkesi ve milleti için endişe taşıyan insanların sayısı arttığı sürece ülke olarak arzuladığımız düzeye ulaşacağız, ancak gazete okumakta olduğu gibi, her şeyi tersinden yapmaya devam ettiğimiz sürece de bir yere varacağımız yoktur.

Yukarıdaki ifadelerimden de anlaşılacağı üzere benim endişem Türkiye de özellikle futbolun, düşünen beyinleri dumura uğratmaya başlıyor olmasıdır. Rekabet adına yapılan çirkin davranışlar ve sarf edilen sözler çok samimi arkadaşları bile birbirine küstürmektedir. Televizyonlarda tartışılan hakem hataları ve kaçırılan goller kadar en azından birzada ülkemizin problemleri tartışılmış olsa, sözkonusu tartışmalar için harcanan zamanın bir kısmı sivil toplum örgütleri içerisinde yapılacak çalışmalara ayrılsa fenamı olur. İnanıyorum ki ne zaman en iyi futbolcumuz ayni zamanda bankacı, duvar ustası, mühendis yada din adamı olabilirse işte o zaman ülkemizin geleceğinin parlak olacağını düşünüyorum. Talep ettiği transfer ücretinin kaç haneli sıfırdan oluştuğunu bilemeyecek kadar bilgiden yoksun futbolcu denen insanların (istisnalar hariç) bugünkü sosyal konumlarını hak ettiklerine inanmıyorum. Hatta bu futbolcuların sosyal popüleritesine aldanıp onlarla evlenen,iyi yetişmiş, tahsilli ama bir okadar da talihsiz güzel kız, yaşamayı güzel ve zevkli hale getiren fikir ve düşünce zenginliğinden yoksun futbolcu eşlerinin zayıf birikimleri karşısında, hayal kırıklığına uğrayıp, mutsuz olabilmektedirler.

Maalesef ülkemizdeki futbol anlayışı ve sektörü, her geçen gün en enerji dolu kitleleri milli ve ulvi değerler karşısında tutarsız, duyarsız ,tepkisiz kuru yığınlar haline getirmektedir.

Yani kısaca bir şairimizin dediği gibi 'statyumları dolduran insanlar gol yerine ol diye bağırsalar Türkiye'nin halledemeyeceği sorunu kalmaz' diyorum.

Bazen de deli gönül diyor ki birazda sen gazeteni son sayfasından başlayarak oku ki dinlenesin(!)
Aslında gazete okumak dinlenmektir biraz ama bilader bizimkilerde dinlenmeye hiç fırsat vermiyorlarki.

Mehmet Soral