14 Ekim 2017 Cumartesi

BİLGİYİ CEHALETE ŞAMAR OĞLANI YAPTILAR

Ne zaman ki yazı ve yorumlarımda birilerinin siyasi cehaletinden bahsedecek olsam; hemen AKP yandaşları linç girişiminde bulunarak "Vay, sen nasıl olur da millete cahil, bilgisiz dersin" diyorlar. Oysa bizim kasdettiğiniz tamamen "Bilmeme"nin eksikliğini vurgulamaktadır. 
...
AKP oy hesabı ile "Cehalete" vermiş oldukları pirim nedeniyle cahillere müthiş bir özgüven kazandırdılar. Her fırsatta sürekli "Cehaletin" gönlünü okşayacak cümleler kullandılar. Adeta sokağa tüküreni değil de uyaranı "Sen milleti nasıl rencide edersin" diyerek horlayıp, hatta tehdit bile edilmişlerdir.
...
AKP seçmen psikolojisini çok iyi analiz edip, her defasında bundan kendi lehine en iyi sonucu nasıl alabileceğinin hesabını yaparak bu günlere gelmiştir ; "Rencide edildiğini düşündüğü tükürene" sahip çıkmayı tercih etmiştir. Oysa gerçek olan bu ülkeye yere tükürmeyen insanın lazım olduğudur. Doğal olarak "Tükürene" sahiplenme duygusunun yansıması da oy şeklinde oluyor. Yıllarca bu böyle devam etti. Ve maalesef ülkemizde "Bilenler" "Bilmeyenlerin" şamar oğlanı yapıldı.
...
Beni lince tabi tutmak isteyen ukala, hatta ahmak; yüreğin yetiyorsa senin bilgi ve donanımın yetersiz diye karın tokluğuna çalıştıran şerefsizlerin takibini yapmayan devleti yönetenlerden hesap sor. Sorgularmısın; bu kadar oyun kıymetliyse; niçin sokağın süpürgesi hep senin eline tutuşturulur.
....
Kim ne derse desin; siyaset cehaletten beslendiği sürece Türkiye'nin gelişmesi ve batı standartlarında demokrasiye de ekonomik düzeye de ulaşılması mümkün değildir. Çünkü siyasetin cehaletten, cehaletin siyasetten nemalanması gibi kendi kendini besleyen bir kısır döngü söz konusu.


Yeni parti kurma ihtiyacı
Parti kurma ihtiyacı; diğer bir anlamıyla, tek adam diktasına geçit vermemek; "Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sisteme" tekrar dönmek için verilecek mücadelede ihtiyaç duyulan kurumsal bir kimliğe sahip olma zaruretinden doğmuştur.

Yeni oluşumu hafife almak cehalettendir
Meral Akşener hareketi; tek adam rejimi ile Türk milletinden gizlenen siyasal İslam ajandasının Cumhuriyet değer ve kazanımlarını ortadan kaldırmak üzere dizayn edilmiş olan; coğrafya belki aynı kalacak ama üzerindeki Türk'e göre, Türk'ten gelen ve Türk için olan tüm değer ve tanımlamaların başkalaştırılması düşüncesine hayır deme inisiyatifidir.
... 
Kısa zamanda yeni partinin öncüleri tarafından bu gerçeğin çokca anlatılması gerekiyor. İşin bu tarafı ihmal edilirse korkarım millet yeni partinin amaç ve kurulma gerekçelerini anlayamayacaklardır.
...
Dolayısıyla, içinden geçmekte olduğumuz süreci dikkate aldığımızda benim için parti programı ve tüzüğünden ziyade ortaya konan bu inisiyatifin arkasından gitme kararlılığıdır. 


Sevişirken soyunmak
Din adamı denen birisi "Sevişirken soyunmayın" demiş.
Pezevenk; elinden gelse karı kocayı aynı yatağa bile sokmayacak da; çocuk nasıl olacak, nesil nasıl devam edecek ona çözüm bulamamış anlaşılan. 
...
Yahu bunlar din adamı mı; cinsi sapık mı. Kafalarını apış arasından bir türlü çıkaramıyorlar.
...
Hiç olmazsa milleti yatağında baş başa, rahat bırak pezevenk. Varsa sözün hak, hukuk, adalet, ahlak vicdan üzerine; onu söylesene...


Yeni oluşuma uygulanan ekran yasağı ödlekliğin paralelinde acımasızca devam ediyor
Daha önce TV'ler de sürekli izlediğimiz, Türkiye'nin yetişmiş değerli akademisyenlerinden Ümit Özdağ, Sinan Ogan, Özcan Yeniçeri, Yusuf Halacoğlu gibi isimleri artık TV'ler de görüp, dinleyemiyoruz. Bunların yerine ikame edilen aktrol rektörleri dinlemekten gına geldi. 
... 
Alanlarında popüler olan bu isimlere; hele ki özel TV kanallarının kendi inisiyatifleri ile ambargo koymuş olmaları mümkün değil. Belli ki siyasi tehdit ve yönlendirme ile oluyor. 
... 
Bütün bunların müsebbibi; demokrasiyi gasp edip, tüm nimetlerini kendi siyasi ikballerine konumlandıran Erdoğan-Bahçeli hegemonyasıdır. Ama az kaldı; yeni partinin yaratacağı sinerji ile demokrasi tekrar özgürlüğüne kavuşacak, "Özgürleşen demokrasimiz" sayesinde oluşacak olan yeni siyasal yapılanma ile tüm dünya iç ve dış siyaseti ile itibar kazanıp, güven telkin eden bir Türkiye ile muhatap olacaklardır. 


ABD'ye misilleme
ABD onu yaptı, biz de bunu yapalım mantığı sonuç vermez, olsa olsa aciziyet görüntüsü verir. ABD ile ilişkilerin ne düzeyde devam ettiği belliyken, devlet olarak kendimizce gardımızı alabileceğimiz unsurlar ile bunlar üzerine oluşturulacak politikaların daha önceden belirlenmiş olması gerekirdi.Yapılacak şey; notları sürekli tutup bir gün fırsatını bulup, taşı gediğine koyabilmektir. Ama önceden iyi kestirmek gerekir; bir taşa, bir de gediğe bakmak lazım zira gedik küçük, taş büyük olabilir.
...
15 Temmuz'dan en fazla onbeş gün sonra ABD'ye İncirlik'te bir operasyon yapmak gerekirdi. O günden bugüne ne oldu; hiç bir şey. Adamlar ülkemizde darbe yaptılar, şüphemizi bile doğru dürüst dile getiremedik ancak onların bir çalışanları tutuklanınca hesap sormaya fütursuzca cüret edebiliyorlar.
...
Çok değişken dış politikaya bir de çark etmeler eklenince; düşmanların istedikleri gibi horozlanmaları onlar için hiç de zor değil. 

Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com