10 Nisan 2013 Çarşamba

''TÜRKİYE ORTALAMASI ALGI''


Karayılan diyor ki;

''Devlet, geri çekilme sürecini meclisten geçecek bir düzenlemeye göre yapmalıdır. Ancak devlet buna gerek yoktur diyor, bunu kabul etmemiz mümkün değil''
.
PKK kendi mantığı içinde tutarlı. En azından hükümete, daha doğrusu  başbakana güvenmiyor. Çünkü onlarda farkındalar; iki farklı Tayyip Erdoğan var. Bu durum elbette ki güveni ortadan kaldırıyor. Beklide PKK şöyle düşünüyordur.
‘’Başbakan, Oslo da beraber  müzakereler yaptığımız halde bunu inkar etti. Yapan da iddia eden de, ispatlamayan da şerefsizdir dedi. Bugün muhalefeti susturmak adına bu inkara yeltenen yarın da aynısını bize yapabilir’’
.
Başbakan ''çekilme''nin meclis kararları ile devlet arşivine kaydedilmesini bilerek istemiyor. Çünkü bu devlet yaşadığı sürece, bir gün kendisinden hesap sorulacağını kendisinin yaşattığı örneklerden hareketle düşünüyor ve tedbirli hareket ediyor. İnkar edemeyeceği belge bırakmak istemiyor. Öyle ya, kendi komutanlarına inanmayıp, PKK'lı gizli tanıklara inanılarak onlarca asker içeri alınmadı mı? Bütün bunlardan birileri ders çıkarırken elbette ki başbakanda ders çıkarıyor olmalı. Başbakan çok güçlü olduğuna inanmakla beraber bürgün hesap sorulabilineceği ihtimalini de hiç göz ardı etmiyor.
.
Başörtülü kızlarımızı Beyazıt Camisi önünde zincirlere vurdurarak oy toplayan zihniyet, aradan on yıl geçmesine rağmen hala ''başörtüsü serbestliği'' konusunda kanuni düzenleme yapılmadı. Bir tane dahi başörtülü kadını milletvekili adayı olarak göstermedi, Neden? çünkü günü geldiğinde bunları ''malzeme'' olarak kullanabiliriz diye  AKP'nin kilerinde saklıyorlar. Her ne hikmetse, bu konularda düzenleme yapamayanlar 300 küsur askeri içeri alabiliyorlar.
Ancak sanki ''başörtüsü serbestliği'' konusunda kanuni düzenleme yapılmış gibi başbakandan kaynaklanan bireysel kaygılar , hükümetten kaynaklananın bürokratik kaygılar nedeniyle herhangi bir engelleme yoktur ve ''Türküye ortalaması algı'' bunun farkında değil, her şey yolundaymış gibi. Yani tabiri caizse günü birlik politikalarla hükümet ediliyor ve bürokrasi çalışıyor.
.
İşte örneklemeye çalıştığım bu çelişkiler; başbakan ve hükümet adına muhatap olduğu kurum, kuruluş ve belki de devletlerde güven konusunda ciddi kaygılar oluşturuyor. PKK bile T.C. Devletini bu devleti yönetenlerden daha ciddiye alıyor. ''Başbakan dedi, Beşir Atalay istedi yaptık olmaz. Senden sonra gelenlerle muhatap olduğumda seninle yaptığımız her türlü görüşme ve anlaşmanın bağlayıcılığı olmalıdır'' diye düşünüyor ve atını sağlam kazığa bağlamak istiyor.
.
‘’Türkiye ortalaması algı’’, başörtüsü serbestliği meselesinin hala kanuni düzenlemesinin yapılmadığının farkında değil. Aynı algı mevcut yasalara göre elini kolunu sallayarak sınır dışına çıkmasın istenen PKK’lıların görüldükleri yerde imha edilmesi gerektiğini algılamıyor. Şu anda bir asker bir PKK’lıyı öldürse, asker için kanuni yaptırım nedir? İşin garibi bu soruları PKK da soruyor, vatandaş olarak biz de soruyoruz. İşte devlet bu kadar gayri ciddi yönetiliyor. Maalesef sözünü ettiğim ortalama algı bu muhasebeyi yapmıyor, şartlandırılmış refleksle hareket ediyorlar.
.
‘’Türkiye ortalaması algı’’ hükümete ‘’kardeşim daha ne istiyorsun, yeri geldiğinde benim oyum %53 diyorsun da niçin bu meseleyi halletmiyorsun’’ diye sormaz. Ya da ‘’hükümet yapmadı, devlet yaptı’’ derken ‘’kardeşim devletin yaptıklarından haberi, bilgisi olmayan hükümetten hükümet mi olur?’’ diye sormaz.
.
‘’TÜRKİYE ORTALAMASI ALGI’’nın şahsen demokratik olmasına ve demokrasiye inanmasına güvenmiyorum. Bu algının gözü bir şal(örtü) ile kapatılmış. Bazen bu şalı elinde tutanlar; bu algıya, işlerine geleni göstermek için şalı çekiyorlar ve tekrar kapatıyorlar. Bunun çaresi ebetteki algılama düzeyini yükseltmektir. Seçilen ‘’akil adamlar’’ listesine ve onların konumlarına baktığınızda ‘’Türkiye Ortalaması algı’’ derken umarım neyi kaydettiğim anlaşılmıştır.
Mehmet Soral