11 Mayıs 2016 Çarşamba

ALGIYA TESLİM OLMAK YOK YOLUMUZA DEVAM

Eskiden liselerde mantık dersi okutulurdu. Oğluma sordum "Hayır baba şimdi öyle bir ders yoktur" dedi. 
...
Bugün siyaset dili ve taraf olmak adına zerre kadar mantık yürütmeden hüküm verme kolaycılığı aldı başını gidiyor. Demek ki bu hal topluma o kadar sirayet etti ki; mantık yürütme durdu; dersini de müfredata koymayı zorunlu hale getirdi.
....
Meral Akşener diyor ki; "Beni partiye çağıran, aday gösteren, seçtiren ve MHP vitrinini benimle süsleyen; hakkımda verilen tüm kararlara imza atan sen olduğuna göre; eğer gün gelip paralelci olmuşsam; onun da kararını sen vermiş olmalısın" diyen en basit bir mantık yürütmeyi Sayın Akşener'e suç isnat etmek için vesile kılmak tek kelime ile zavallılık, acizliktir. Güya bu sözler partiden ihraç için gerekçe sayılacakmış. Vah zavallılar var. 
....
Diğer bir mantık yürütme acizliği de; Paralel'in MHP'deki değişim taleplerine sahip çıkmaları, desteklemeleriymiş. Peki işin doğası gereği ne yapmaları beklenirdi. Canlarına ot tıkayan, hala da mütemadiyen devam eden bir hükümet baskısı varken, elbette kendilerini bu baskıdan kurtaracak alternatif arayışlara girmeleri; bunun için de en makul olanı alternatif arayışlara omuz vermek, mümkünse hükümet alternatiflerine destek olmaktır. Böyle bir ihtimalin emaresini MHP üzerinden esen rüzgarda gördüklerinden işin doğası gereği MHP adına rüzgarı estirene destek vermeyi düşünmüş olabilirler. Bundan cemaat MHP'yi ele geçirdi veya destekliyor anlamı çıkmaz.
...
Basit bir empati yapalım. Eğer birisine öfkemiz varsa ve bir üçüncü kişi öfke duyduğumuz kişinin keyfini kaçırırsa biz de bundan keyif alırız. 
Dolayısıyla MHP adayları ile cemaat arasında olmayan bir ilişkisi yaratmanın mantıkla bağdaşır tarafı yoktur; mesele cemaatin bu olup bitenden keyif çıkarma çabasıdır;  bunun dışında yapılmak istenen; zorlama ile özellikle de Meral Hanım'ın ismi üzerine; yıpratmaya yönelik olumsuz algı oluşturmaktır.
...
Sayın Bahçeli'nin Hasip Kaplan ile el sıkışmasına bizler o zaman ne demiştik; "Medeni bir davranış şekli, gayet normal" 
Ancak "Paralel aday" algısı yaratanlara ve günümüz siyaset diline göre Sayın Bahçeli'nin o zamanki davranışının günümüzde nasıl manalandırılması gerektiğini "Cemaatin adayı" algısına teslim olmuş vicdanlara sormak isterim. 
....
2002 yılından beridir bütün olup bitenler ABD projesi dahilinde başlamış ve devam etmektedir. Türk milliyetçileri olarak estirdiğimiz rüzgarın arkasında duralım ve sızıntılara fırsat vermeyelim derim. 
...
Mütemadiyyen "Kim genel başkan olursa olsun, seçilemeyen adaylar, seçilen adayın başkanlık davanında olacaklardır" sözünü tüm adaylara söyletelim. Sanırım Meral Hanım özellikle bunu yapacağını vurguladı. Bunu başarırsak, büyük ölçüde esen rüzgar için negatif algı oluşturanların önü kesilecektir. Yılma Durak büyüğümüzün dediği gibi malum yapılanmaya haddinden fazla güç ve ehemmiyet atfetmek büyük kavgalar vermiş, tarihe maal olmuş Türk milliyetçiliği hareketine yakışmıyor.
...
Çer çöp hesabı yapmaya devam edersek; gittikçe daha da hissedilebilinir hale gelen siyasi boşluğu; AKP ve Erdoğan'ı tamamen gözden çıkaran ABD Türkiye üzerine ummadığımız bir senaryoyu yazıp, gündeme taşıyabilir. Buna fırsat vermemek, zemin hazırlamamak lazım. Şimdi birileri diyecektir ki; adaylardan birisi, ABD-Cemaat projesi ise. Çok makul bir sorudur ancak ben diyorum ki böyle bir ihtimali ortadan kaldırmak ve esen rüzgarımıza "Çengel atmak" isteyenlere fırsat vermemek, güven oluşturmak için "Hangi aday seçilirse seçilsin tüm adaylar başkanlık divanında veya en azından parti yönetiminde olacaklardır" sloganı benimsenip, söylemler bu ilke üzerinden sürdürülmelidir.
Algıya teslim olmak yok; yolumuza devam.
Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com