24 Ağustos 2013 Cumartesi

''BİR ALEVİ DEYİŞİ AŞK İLE KILDIRDI BANA NAMAZ''

Değerli dostlar;
Özellikle son zamanlarda kıldığım namazdan, tuttuğum oruçtan haz alamamanın sıkıntısını yaşıyordum. Biliyorum ki yaptığımız bütün ibadetlerde şekil şartlarından ziyade mana önemlidir. Tadı alınmadan, istenmeyerek yenen yemeğin insana bir faydası olmayacağını ‘’kul’’ olarak biliriz ama haz alınmayarak kılınan namazın umarız Allah indinde vardır bir ‘’değeri’’. Öyle bir namaz kılayım ki, Allah sevgisinden (korkusundan değil), peygamber aşkından; akan göz yaşlarım benden önce secde yapsınlar yere. Ama ne gezer. Kılayım da aradan çıksın, öteleyeyimde önümden çekilsin sıkıntısı olmadan, ''aşkımla'' buluşmaya gidercesine koşabilsem, nefes nefese...buluşma yerine, namaza.
Sizlerle paylaştığım Musa Eroğlu'nun bu sazlı sözlü okuduğu ''deyiş'' ister inanın ister inanmayın bana namazdan umduğum hazzı verdi ve Allah sevgisini doyasıya hissettim ve doyasıya ağladım. Allah sevgisi ile beni ağlatan başta bu deyişi yazan ve söyleyen herkese can-ı gönülden tebrik ediyor, teşekkür ediyorum. Allah'a giden yollara ne dikenler diktiler, ne taşlar döşediler Allah adına ama O'na kavuşmamacasına. Bugün çok daha iyi anlıyorum ki Allah'ı anlatan en güzel sözlere mezhep taassubu ve kontrolü elden kaçırmama adına küfür demişler. Şimdi aklı evvel birtakım zevat benim mezhebimden şüphe edecekler. Varsın etsinler, ben ''Allah'ımı arıyorum bütün engellemelere rağmen''.
Ey aklı evvel!...
Biliyormusun, bir alevi deyişi aşk ile kıldırdı sunniye namaz.
Diyeceksinki ''küfürle'' namazmı kılınır?
Küfür küfür diye hep küfrettirdiler bize
sözün güzeli ''küfürde'' gizliymiş meğerse
bize farketirmediler
dostlar.
Mehmet Soral

İlme değer veren,
öyle bir ehli imanım
Kötülüğü hor görmiyene,
ona hiç kaynamaz kanım.
Şeytanı görmedim nasıl,
hangi millet, hangi asıl
o yaklaşmaz bana hasıl,
ezelden ona düşmanım.
Yetmişiki huri bilmem,
verseler de yine almam
çünkü ben hakından gelmem
geçimi dar bir insanım.
Kabeye param yok niçin
hak her yerde olduğu için
eğer bunda varsa suçum
kabe ben, ben insanım.
Benden sorma abdest namaz,
sabırlı ol dinle biraz.
Arapçam kısadır pek az,
sade Türkçedir lisanım.
İbret böyledir, ferdim
İnsanlığa ermek derdim
ben gönlümü dostta verdim
sanma ki buna pişmanım.

Sazlı-sözlü olarak aşağıdaki ling'den dinleyebilirsiniz..
http://youtu.be/c-Jdg4ZQrJg

22 Ağustos 2013 Perşembe

ŞEHİT KIZIMIZ SERAP'A MEKTUP


Sevgili Serap;
Seni unutalı aslında çok zaman oldu değil mi? Yine senin gibi körpecik yaşında ve tamamen ülkesini şimdiye kadar yanlış yönetmiş ve hala devam etmekte olanların demokrasi üzerine yaptıkları hataların bedelini ödettikleri Mısırlı Esma sayesinde hatırladık. Maalesef bedel ödetmek için Ülkemizde seni, Mısır da Esma’yı seçtiler; insanlıktan nasibini alamamış alçaklar.
Serap’cım itiraf ediyor ve kahroluyorum ki, senin için ağlamadı(k) Esma’ya olduğu kadar.
Doğrusu çok kıskandım Mısırlı Esma’yı.
Biz senin için ağlayamadık, Esma’ya olduğu kadar Serap. Oysa ne acılar çekmiştin günlerce. Bazende düşünmedim değil; yanan yüzünün, körpecik teninin alacağı yeni halin sana yaşatacağı bir ömür boyu sürecek ızdırabı. Belki de alev topunun sıcaklığını hissettiğinde yüzünde; artık sana bakmayacak delikanlılar geldi gözünün önüne. Bu acılarla yaşama şansını bile bitirdiler senin Serap.
Beklide en büyük acıyı şimdi yaşatıyoruz sana değil mi Serap?
Mısırlı Esma sayesinde mi hatırlamalıydık seni? Bunun utancı ile mi senin için ağlamış olacaktık Serap…
Evet Serap, senin için ağladım ama utancımdan.
Sana ağlamamız için yeterince acımı çekmemiştin Serap?
Niçin ağlamadı(k) senin için? duyuyormusun beni. Elbetteki duymayacaksın; bu kirli, utangaç ve vicdansız sesimizi cennetin en güzel köşesinde, şehitler diyarında.
Serap’cım hemen yanında seni ateşler içinde kavuran kahpelerle mücadele ederken şehit olmuş ağabeylerin var. Onlar için de yeterince ağlamadı(k) , cenazelerine istediğimiz gibi katılamadık biliyormusun? Ağıtlarımıza da tahrik dediler, cenazelerimize giden yollarımızı kestiler Serap....

Ah Serap’cım Ah…
Sana ve diğer şehit ağabeylerine ödetilen bedeller üzerine kurulmuş pazarlık sofralarında; sizleri hatırlayacak vicdan, akacak gözyaşı olsaydı bu sofralar kurulurmuydu hiç? Kurulmazdı elbet. Ağlamışsa sana ancak anan ağlamıştır Serap… kalanımız ise yalan.
Esma’yı kıskandın değil mi Serap?
Ben de…
Kim kıskanmazki ''naklen'' verilen gözyaşlarını...
Her ikiniz de nur içinde yatın.
Mekanınız zaten belli.
Günahkar ağabeyin
Mehmet Soral.
....
Not: Serarp, PKK'lılar tarafından ateşe verilen otobüsde yanan lise öğrencisi şehidimiz.

19 Ağustos 2013 Pazartesi

MISIR'IN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ VE HOCALI KATLİAMI


Bir kaç gündür sanırım ''genç hareket''(bunlar da kim? olsa olsa ısmarlama bir hareket sanırım) Saraçhane meydanında, Mısırda olup bitenleri protesto ediyorlar.
Görebildiğim kadarıyla, hükümetin de bütün desteğine rağmen beklenen, ümit edilen katılım ve protesto gerçekleştirilemedi. Çünkü protestonun özünde milletin içinden gelen, tamamen doğal olan bir istek ve katılım yoktur. Ama her şeye rağmen ''mazlum ve mağdur''un
yanında olmak adına güzel bir eylem.
Bu arada ben kendimi sorguluyorum ''neden orada değilim?'' diye. Hemen aklıma Taksim meydanında ''Karabağ soykırımı''nı protesto ve Karabağlı kaçkınlara destek mitingi geldi. O miting bugünkü hükümetin o günkü içişleri bakanının sonunu getirme sürecinin başlangıcı olmuştu.
Yani Türk'ün derdine sahip çıkan bir bakana böyle bir bedel ödettirilmişti.
Sonra bütün Arap dünyası gözümün önüne geldi. Hangi Arap ülkesinin hangi meydanında ''Hocalı katliamı'' için ne yapıldı? Daha dün gibi hatırlıyorum, Irak da Tusumatu da aynı anda onlarca insan katledildi üstelik hepisi de Irak Türkmenlerinin en aydın, en seçkin insanlarıydılar, yine hangi Arap Ülkesinde, hangi meydanında ne yapılmıştı?
Başbakan ''one minute'' dediğinin haftasında veya o günlerde Doğu Türkistan da bir gecede 600 Türk yok edildi, hala akibetleri belli değil. Yine soruyorum hangi Arap ülkesinin, hangi meydanında ne yapılmıştı.

Lawrance denen sahte imamın peşine düşüp; Sina çöllerinde ''su, su...''diye yalvaran Osmanlı askerinden suyunu esirgeyenler için müslüman Türkler olarak insanlık adına yapabileceğimiz çok şey olabilir ama ben şahsen artık sorgulayarak yaşamak istiyorum, hatası olana da hatasını hatırlatmak istiyorum.

Yok öyle yağma arkadaş. İnsanlık adına ''Türk''den her şeyini esirgeyeceksin ama yine insanlık adına darda ve zorda kaldığında Türklerden her şeyi bekleyeceksin.

Mazlumun ve mağdurun yanında olmak Türk'ün şiarıdır ama kimse kusura bakmasın ahmaklık da şiarımız olamaz.
Doğu Türkistan da, Musul da, Kerkük de Türklere yapılan zulüm hala devam ediyor ve yarın Saraçhanede protesto mitingi yapalım desek, Mısır için toplanan insanlardan kaç tanesi gelir, Türk'ün derdi ile dertelenirler sizce.

Yapılan haksızlıklar karşısında ''susan şeytan'' olmamak adına Türk milletinin insanı duygularından kaynaklanan merhametinin engin sularında herkese yetecek kadar su var ama kadir kıymet bilenleri de tanımamız gerekir şüphesiz.

Kıraldan çok kıralcı olmanın bir anlamı yoktur. Adama sorarlar kendi soyun sopun için ne yaptın diye.

Dün İz TV'de bir belgesel izledim.
Kosava da bir Türk düğününden görüntüler vardı. Gelin almaya gidilirken en önde elinde Türk bayrağı ile yürüyen bir genç vardı. Hemen empati yaptım doğal olarak. Türkiye'nin neresinde hiç bir endişe duymadan, elimizde Türk bayrakları ile yürüyebiliyoruz. Bu endişe, duygu ve düşünceleri yaşamamızın müsebbibi olanlar ''ısmarlama miting''lerle yapacakları protestoların yapacağı yankı milletin içinden gelmediği için ancak bu kadar olacaktır. Bütün korku, ''Mursi gibi geldim ama Mursi gibi gitmek istemiyorum'' düşüncesidir. Şayet içinizde böyle bir korku varsa, ''siyasi bilinç'' anlamında süper bir gelişme içerisinde olduğunuz muhakkak. İnşallah ''Büyük Şeytan''a herifçe karşı duruşun bir ön çalışmasıdır bütün bunlar. Bunu başarmanız sadece ''ısmarlama kalabalık''la olacak iş değil, milletin her kesimini kucaklayacaksınız, inandıracaksınız ve herkesi yanınıza alacaksınız ki bu korktuğunuz başınıza gelmesin. Arap milletine methiyeler düzerken, Türk milletini ağzınıza almaktan imtina ederseniz, ''aman eşbaşbakan ne der'' diye korkarsanız,
''büyük Şeytan''a dur diyebilme şansınız yoktur. Yüzde ellinin üzerinde oy almanız yeterli değil, yeterli olan milletin birliği ve bütünlüğüne ''iman'' etmiş, sizden de hiç ama hiç ''ihale'' almamış inanmış insanların desteğini almanızdır. Takdir sizindir.

Mehmet Soral
17.8.2013