4 Haziran 2013 Salı

AMAN DİKKATLİ OLALIM, LEŞ KARGALARININ TAKİBİNDEYİZ


Başbakan'ın kompleksi ile baş edemeyen Arınç ve Gül O'nun yurt dışında olmasını fırsat bilip, akli selim hareket ederek toplantı yaptılar . Belli ki eylemlerle ilgili görüşmeler yapacaklar. Hayırlı bir gelişme olarak değerlendirmek gerekir. Zaten daha önce Arınç, ''özür dilemek gerekir'' Gül ise ''Demokrasi sadece seçim demek değildir'' diyerek adeta başbakana ''aklını başına al'' dediler ama başbakan ısrarla gaflarına ve tahriklerine devam etti. Acaba komplekslerine gem vurulamayan başbakan bilinerek mi yurt dışına gönderildi. Olabilir. Arınç da, Gül de ülke yönetiminde krizler konusunda daha tecrübeliler. Başbakan bu mana da hiç eşekten düşmediği için tecrübe sahibi değil. 57. hükümet zamanında ''ekonomiyi patlatma'', ''başbakanlık da yazar kasa parçalatma'' ''Kemal Derviş'in hükümet ortağı olarak dayatılması'' eylemlerini yaptıran ve kendisine siyasi arenada dikensiz gül bahçesi sunanların bugün diyet istediklerinin farkında bile değil. Belki de Devlet Bahçeli ''burnunun sürtülmesi'' için en iyi fırsat olan bugünkü ortamda, ülkenin istikbalinin karartılmaması ve yabancı istihbarat örgütlerinin eline fırsat verilmemesi için çok büyük bedeller ödeyen bir hareketin temsilcisi olarak temkinli hareket ediyor. Şu anda Devlet Bahçeli mi yoksa Tayyip Erdoğan mı başbakan varın siz karar verin. Devlet Bahçeli ortamı sakinleştirmeye, başbakan ise adeta tahrik etmeye uğraşıyor. Sanırım son çare olarak da kendisini yurt dışına göndermek de çare buldular.

Değerli dostlar;
Kendi seçmeni dışındaki seçmenleri, fikir ve düşünce sahiplerini, yani bizleri; aşağılayan, horlayan, küçük gören, çoğunluğa dayalı siyasi gücün yarattığı şımarıklıkla, tatminsiz egosu ile bizleri ezen hükümet ve özellikle başbakanın yaptıklarından yorulduk, usandık. Haklı olarak bazı olup bitenleri, eylemleri sanırım yorulmuş ve usanmışlığımızın yarattığı psikolojik hal içinde biraz da ''oh olsun'' diyebilmenin özlemi ile değerlendiriyor olabiliriz. Belki de bazı gerçekleri görememek fark edememek gibi tehlikeli bir sürecin içine de sokulmuş olabiliriz. Çünkü Türkiye de çok ciddi ''milli, ulusal'' problemler yaşandı ama kimsenin gıkı çıkmamıştı. Taksim eyleminde aynı anda birçok ülke TV'lerinde canlı yayınlar yapıldı, ülkemizin büyük illerinde gösteriler başladı. 51 yaşında bir insan olarak, hasbelkader belli bir siyasi görüşü olan, mümkün olduğunca Türkiye yi doğru okuyabilen birisi olarak diyorum ki bu eylemlerin tadında bırakılması gerekmektedir. Hükümet gerekli dersi (başbakan hiç almamış olsa bile) aldı. Bu manada hükümete ve başbakan'a ''destur çeken'' eylemcileri kutluyorum ve biokadar da leş kargaları gibi her zaman masumane duygularımızı, eylemlerimizi suiistimal eden yabancı istihbarat örgütlerinin tuzağına düşmemelerini temenni ediyorum. Eğer bu eylemleri tadın da bırakırsak, işte o zaman başarmış olacağız ve duygularımızdan nemalanmak isteyen leş kargası, fırsat düşkünü yabancı istihbarat örgütlerine tarihte yemedikleri bir tokadı suratlarına atmış olacağız. Siyasi hayatı boyunca PKK’lılara gerilla diyen, hiçbir zaman terör örgütü olarak değerlendirmeyen ve bir defa olsun PKK’nın akıttığı kan ve gözyaşları için üzüntü beyanında bulunmayan Sırrı Süreyya nasıl oluyor da ‘’üç beş ağaç’’ için bu kadar çırpınıyor. Öte yandan Türk olduğu halde Kürt milliyetçiliği yapması…Allah aşkına bunda bir tezatlık yok mu?
Bence eylemler amacına ulaşmıştır. Aslında kendilerine en büyük dersi ve uyarıyı Cumhurbaşkanı vermiştir. ‘’Demokrasi seçimden ibaret değildir’’ demiştir. Bunu söyleten kimler; yurdumuzun her tarafında yapılan ‘’Taksim gezi parkı’’ eylemlerinin kahramanlarıdır.
Kendilerini kutluyorum.
Mehmet Soral
04.06.2013