25 Mart 2015 Çarşamba

KAÇAMAZSIN SAYIN ARINÇ, VEBAL SENİN PEŞİNDE

Sayın Arınç ne diyor...
''iki ay sonra siyaset benim için bitecek; kimse arkamdan başkaları için bilmem ama benim için arsız, hırsız vs. diyemeyecekler''
...
Sayın Arınç söylediklerin kendin için temenni ettiklerin, gönlünden geçenlerdir.
Ayıya sormuşlar;
-Bu yıl armutlar nasıl olacak?
şöyle, gerine gerine
-İyi olacak, iyi olacak.
-Nereden biliyorsun?
-Canıım öyle istiyor.
demiş.
Sayın Arınç, sizin gönlünüzden geçeni herkes geçirir ama durur bir de vicdan denen ''niğmet'' Allah ile dört duvar arasında kalındığında; sorgulamasını yapar, hükmünü verir. Bu manada hiç de masum olmadığınızı kendiniz fark edeceksiniz.
Suçlanan bir cemaate mensubiyetiniz ima edildi ''namahremime dil uzatıldı'' diye kıyameti kopardınız ama devletin namahremine, kozmik odaya girildiğinde; bundan hiç rahatsızlık duymadınız. Karısına iftira edilmesi nedeniyle tutuklu subayın bu iftirayı ar meselesi yapıp, intihar etmesine; ses çıkarmadınız. Kurumsal bir kimliği, bir inanç ve ideal, ülkü birliğini karalamak, zan altında bırakmak için birilerinin uçkurlarına kameralar takıldığında; ses çıkarmadınız. Avukatlığını yaptığınız ''ülkücü camia'' için bu haller bunların genel hali diyenlere ''sen ne saçmalıyorsun, ben onların avukatlığını yaptım'' demediniz. Şu anda kavga ettiğiniz ''adamın'' yapmadığı, etmediği çirkeflikler karşısında ses çıkarmadınız, hala bir çok pisliğin müsebbibi olduğunu ima ediyorsunuz ama bir türlü bildiğiniz halde itiraf etmiyor, malum zatın günahlarını saklamaya devam ediyorsunuz. Malum bakanları korumak adına mahkemelerin önlerine yattınız; hakkın, hukukun, adaletin tecelli etmesine mani oldunuz. Kendi itiraflarınız ile sabit olan; on yıl boyunca inisiyatifiniz ile devletin her kademesine yerleştirdiğiniz malum yapı ile müşterek işlediğiniz, göz yumduğunuz günahlar; kayırdığınız insanlar nedeniyle, gasp ettiğiniz haklar...
Dolayısıyla; siyaseti bıraktığınızda hakkınızda ifade edilmesini temenni ettiğiniz değerlendirmelerin yapılabilmesi için belki hala bir şansınız var; istifa etmek ve milletten helallik istemek ama iş bu noktada kalırsa siz aynı zamanda hukukçusunuz en masum halinizle bile ''kazaya, belaya sebebiyet vermek'' gibi bir vebaliniz var.
Mehmet  Soral

22 Mart 2015 Pazar

DİNLE BENİ ÖCALAN

Öcalan
"ulus devlet" yerine, "demokratik ortak ev" önermiş.
....
Çok geç kaldın be Öcalan. Bu toprakları vatan, insanını millet(ulus) haline getirmek için ödenmiş bedellerin zerresi bile senin bu hayaline geçit vermez. Koskoca vatanı ''seccadeyi serip üzerinde namaz kılmaya yetecek kadar yer'' olarak algılayıp, görenlerin ve ''ara sıra da ezan sesini duyalım yeter'' diyenlerin gazına gelip boyunu aşan isteklerde bulunma. Şunu iyi bil ki, senin sırtını sıvazlayıp, gaz verenler hep aldatılmaya teşne fırıldak insanlar olup; akıbetleri belirsiz, meçhule doğru yol almış giden zavallılardır. Sana tavsiyemiz; vaktin de müsaitken ''ey onbeşliler onbeşliler veya Yemen '' türküsünü sürekli dinlemen ve sonra da ''Türk milleti''n den ne isteyip istemeyeceğine karar vermendir. Bu yol senin için daha hayırlı bir yoldur. Hiç olmazsa karnın acıktığında Türk milletinin asaletinden kaynaklanan merhameti ile seni içine almış, sahip çıkmış; kızını almış, kızını vermiş; kendisi ile bir ve bütün görmüş ''Türk milleti''nin ayranını kabartma. EVİMİZİ inşa için bin yıldır bedel ödüyoruz; sen de dahil olmak üzere hala ödetiyorsunuz. Dolayısıyla kümesimize bile ortak olamazsın ama milletimizin şanı gereği çeşmemizden su içebilir, kümesimizden yumurta da alabilirsin. Onlarca millet bu topraklarda yaşayıp ve sonra da milletler mezarlığına defnedilmişlerken eğer bugün ''ben de varım diyebiliyorsan, bu cesaretin Türk'ün şevkat ve merhametindendir. Bu kadar fütursuzca taleplerini dile getirmen ancak bizim evimizde, hoşgörümüz sayesinde mümkün olmuştur. Buna rağmen kırk bin kişiyi katletmişsin. Sana bir ada tahsis edilmiş; emrine askerler verilmiş, hatunlar gönderilmiş; ziyaretçilerinin biri gidip, diğeri geliyor. Laboratuar kurulmuş, yemeklerin test edilip sunuluyor. 
Sana bir şey söyleyeyim mi; etnikdaşların bile bu lüks yaşamına tahammül edemezler ve belki de sadece bu korkudan sittin sene o lüks yaşamı terk etmeyi düşünmeyeceksin. Çozuklarınıza bir kelam öğretenleri boğazlayan kalleşler seni rahat mı bırakırlar sanıyorsun.
Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com