8 Eylül 2013 Pazar

2020 OLİMPİYATLARI VE TÜRKİYE GERÇEĞİ


Dikkatinizi çekmek isterim ki, olimpiyat oylaması Türkiye de değil, ülke dışında yapıldı.  Yani herhangi bir şekilde iktidar gücünün; yargıya, bürokrasiye ve sermayeye karşı tehdidi söz konusu değildi. Sonuç, doğal bir süreçle tecelli etti. Akıbeti belli oylamaların kazandırdığı alışkanlık bakıyorum birilerini hayal kırıklığına uğratmış görünüyor ama gerçek bu.
Belli ki ''olimpiyat komitesi''nin dikkate aldığı kıstaslar çok önemli. Sanırım en önemli unsur ülkenin güvenliği ve istikrarı. Yeterince değerlendirmede bulunmak için Türkiye ye dışarıdan birisi olarak ve empati yaparak bakmak lazım.
*Mevcut spor tesisleri genellikle şehir merkezlerinde.
*Neredeyse ülkenin bütün parkları kaçakların, göçeklerin iskanı olmuş.
*Bütün komşularınla sorunlusun.
*Sınırların güvenli değil, girip çıkanı belli değil.
*İzleyicilerin tribünlerde tezahüratlarına sınır getirilmesi veya sivil polis ile takip edilmesi
*Kombine bilet satışlarında ''müsabakalarda; vallahi de billahi de hükümeti protesto etmeyeceğim'' imzalarının alınması.
*Terör örgütleri ile ilişkilerin günü birlik, gayri kanuni ve ''ben istedim olacak'' mantığı ile devam ediyor olması. Bu şekilde devam eden sürecin akıbeti konusunda hiçbir şeyin belli olmaması. (PKK, HAMAS,PYD)
*Geleneksel Türk Dış politikasının terk edilmesi ve sürekli sürprizlere açık olması
*Ordusu ile kavgalı ve ordusuna güvenmeyen bir hükümet anlayışı devam ediyor olması
*son zamanlarda uluslararası yarışmalara katılan sporcuların neredeyse tamamının dopingli çıkıyor olması.
*Futbolda şike söylentileri ve dava süreçleri ile rezilliğin, kepazeliğin üçbeş yıldır dünyaya duyurulması.
*En masum protestolar karşısında kullanılan orantısız polis gücü ve hatda can kayıpları.
*Her vesile ile hükümet edenlerin konuşmalarında dini referanslara vurgu veya alıntı yapılması.
*Yeşile düşmanlık
*İkide bir hükümet edenlerin ‘’savcıları göreve çağırıyorum’’ tehditleri
*Hükümete karşı otosansörlü basın. Neredeyse hergün istifa ettirilen gazete yazarları
*Anamuhalefet liderinin bile mezhep farklılığından vurulmaya çalışılması(Suriye konusunda Kılıçdaroğlu’na sen alevisin onun için Esad’ı destekliyorsun diyor)
……….
Daha bir çok neden sıralayabiliriz elbette ki.
Şimdi bir de aynı kıstasları göz önüne alarak, elimizi vicdanımıza koyup birde Japonya’yı düşünelim.
****
Bizlerde bir söz vardır. Diyelim ki delikanlı bir kızı sevmiştir, kızda onu. Evlenmek isterler. Delikanlı konuyu annesine açar. Sevdalı ama işi gücü yok, evlenmek için durumu müsait değildir. Belli ki, yapacağı evlilik sıkıntılı olacak.
Vicdanlı, ana yüreği taşıyan ‘’ana’’ oğluna döner der ki;
‘’oğlum elin kızının günahına girme, sebep olma’’ der ve gerekli mesajı da vermiş olur.
Dolayısıyla, olimpiyat komitesi de bize bunu demiş oldu.
Ben kendi adıma Allah razı olsun diyorum.
Spor bakanına söyleyini kına falan da aradığım yoktur.
Kendi egolarını tatmin için, şişim şişim şişmek için olimpiyatları, şunu bunu fırsat bilmesinler. Türkiye de demokrasi için yeterli zemini, müsait tutun yeter.
Siyasi partiler yasasında lider hegomanyasını ortadan kaldıracak düzenlemeleri yapın mesela.
N eyse…..
İnşallah sonuç dünya barışı, sevgi ve kardeşlik için bütün hayalperest liderlere rağmen hayırlara vesile olur.
Mehmet Soral

8.9.2013