26 Mayıs 2013 Pazar

''OY''UN GÜCÜ...



Değerli dostlar;

Bu görüntülere cür'et edenlerin müsebbibi olmamanın huzuru içindeyim. Bürgün bu ülke, o tişörtlerde yazılı isim etrafında bir bölünmeye ve ayrışmaya giderse; bu süreçden sorumlu olan iktidara oy vererek destek olan insanların ahrete göçleri vicdan azabına dayanamamaktan olacaktır korkarım. Öyle ya; bu devleti devlet yapan, bu toprakların üzerinde yaşayanları millet yapan güç ,kudret ve ödenen bedellerden doğan ''hak''ın helalliğini almadan geçip gidenler, bu görüntülerin fütursuzca sergilenmesine vesile olmadılar mı? Benim en büyük üzüntüm, çok sevdiğim bir kaç yakın dostumun ''Allah ile aldatılarak'' onların oylarından alınan güçle, bugünkü sürece payanda edilmiş olmalarıdır.

''Allah ile aldatmak veya Kuran ile aldatmak'' derken şunu demek istiyorum. Geçtiğimiz hafta Milli Eğitim Bakanlığı, yaz kıyafeti genelgesinde, milli eğitim birimlerinde başörtüsü ile çalışılmayacağı genelgesini yayınladı. Çıt çıkmadı, herhangi bir tepki görülmedi. Peki başka bir iktidar olsaydı; mesela MHP veya CHP olsaydı ve bu genelgeyi yayımlasaydı kıyamet kopmazmıydı? Beyazıt camisinde, cuma namazı çıkışı zincirlere kendilerini bağlamış başörtülü genç kızlar protesto eylemleri yapmazlar mıydı? Ama ortalık güllük, gülistanlık ve o eski görüntülere şahit olmuyoruz artık. Eğer diğer siyasi iktidarlarda yaptıkları eylemler ''iman''dan olmuş olsaydı bugünde aynısını yapmaları gerekmezmiydi? Demek ki iktidara gelmek için gerekli olan ''oy gücü''ne ulaşabilmek için insanlarımızın öncelikle kutsadıkları değerleri suistimal etmek gerekiyormuş. Benim sorguladığım samimiyettir. Elbette ki birilerini provoka etmek değil amacım, bilakis ''normalleşme'' adına güzel bir gelişme. Keşke bu ''tepkisizlikte'' samimiyet, güven ve inanmışlık olsa. Çünkü hiç kimseyi ''imanımın'' bekçisi tayin etmiş değilim. İslamiyet derin bir hoşgörü deryası ve herkes oradan nasibi kadar sebeplenir. Her türlü eylem, düşünce ve tasavvurundan insanın kendisi sorumludur. Haşa, Allah(c.c)dinini koruyamadı da benim gibi aciz kuluna mı iş düştü? Ben kimim ki, neyim ki; siz kimsiniz nesiniz ki, İslam adına nizam vermeye kalkışıyoruz. Bildiğimiz doğruları; hürriyetleri kısıtlayarak, tehditler savurarak anlatamayız. Zira kul korkusuna, otorite ve yöneten korkusuna dayalı inanmışlık aslında münafıklık değimlidir? Demek ki en güzeli, hür irademiz ile ortaya koyduğumuz samimi kimliğimiz, ne olduğumuzdur. Herkes nefsine hakim olsun, haddini bilsin ki millet düzelsin.
Ne dedik, nereye geldik. Allah'a emanet olun.

Mehmet Soral
26.5.2013