22 Ağustos 2022 Pazartesi

SEDAT'IN CEZASINI HALKI VERİR KİME NE

Sedat'ın Cezasını Halkı Verir Başkaları Değil

Cumhur ittifakı sözüm size; eğer muhalefet söyleyip siz de Başkaları o zaman daha kolayı var; bırakıp gideceksiniz, ne yapılması gerektiğini sizin yerinize düşünenler yapacak. Bu gidişiniz için bir sene beklemeye gerek yok, erken de olabilir bir sakıncası olmaz.

Muhalefet senelerce demişti; "Esad'a Esed demekten vaz geçin, ikili ilişkileri tekrar başlatılıp Suriye'nin bütünlüğü korunsun, iç barış sağlansın" dedikçe iktidar "Katil Esed ile mi görüşeceğiz" diyerek, muhalefetin görüşme önerilerini "Katille işbirliği yapmak, paye vermek" şeklinde lanse ederek muhalefeti itibarsızlaştırmayı tercih ettiler.
Esad katilse gereğini Suriye halkı düşünecekti bize ne ki. Biz de sizden memnun değildik, senelerdir. Sayenizde devletin kılcal damarlarına kadar yerleşen, cumhuriyet tarihinin en büyük yapılanmanın ihanetine tanık olduk, 15 Temmuz'u yaşadık ve son günlerinizde de ekonomik kaos ve neden olduğu bunalımı yaşıyoruz. Peki bu halimiz Suriye halkı dahil kimi ilgilendiriyor. Muhalefetiz diye hangi milletin himmetine sığınıyoruz; asla, sizi, size rağmen demokrasinin imkanlarını sonuna kadar sabırla kullanarak sandığın dibine çakmanın hazzını yaşayacağımız günlere hazırlanıyoruz.
İsrail ile de karşılıklı büyükelçilerin atanması kararı alındı, iyi oldu. Siyasal İslamcı ihvancı Arap zihniyeti inadı ile gereksiz şekilde İsrail ile ilişkiler bozuldu bugünlere geldik. Gelinen nokta, muhalefetin senelerce dile getirdiği tavsiyelerine o günlerde değil bugün uyulmuş olmasıdır.
Gerçi yerle yeksan ettiğiniz; siyasette edep, adap ve etik değerler gereği muhalefete bir özür ve teşekkür borçlusunuz ama ne gezer; adamın birisi çıktı "Senin üzerinde Hz. Peygamberin sıfatlarını görüyoruz" dedi, bir diğer angut "Onu görünce Allah'ı görmüş gibi oluyoruz" dedi Estağfurullah, hadsizler" bile demedin, hoşuna gitti, aldın kabul ettin.
Seni Hz. Peygamber'e, Allah'a benzetenlere bir sözün olmaz ama ola ki birisi Türkçe ezandan bahsetse yaygarayı kopararak ortalığı velveleye verip gerek parti gerekse şahıs olsun dünyayı başına yıkmaya kalkarsın.

Devlet nedir hükümet nedir bilmeden yönetmek...?

Erdoğan devlet nedir, hükümet nedir, devletin kurumları nedir ve buralarda görev yapan insanların yetki ve sorumlulukları nelerdir bilmiyor olmalı ki; CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu'na "Şimdiye kadar hangi hastaneyi yapıp, açılışını yaptın söyle bakalım" diyor.
Hastanene yapılmasına hangi kurum karar verir, planlamasını yapar bilmemesi mümkün değil ama öyle bir tek adam ruhu ile hemhal olmuş ki; muhalefetin liderini de eşdeğer sorumlulukta görüyor; "Ben yaptım sen niçin yapmadın" der gibi.
Bu CEHAPE var ya bu CEHAPE; Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı döneminde hiç bir şey yapmadı(!)Ama gerçek olan şu; özellikle kendi seçmenini her söylediğine inanan "Cahiller" olarak görüyor olmalı ki; Kılıçdaroğlu'nun hiç bir zaman hastahane yapılmasına karar verme konumunda olmadığı halde, olmuş da becerememiş gibi algı operasyonu yapıyor.

AKP ve Erdoğan'ın Devlet Bahçeli'ye Ahde Vefa Adına Minnet Borcu

Bence AK PARTİ kuruluş ve var oluş sürecinde Devlet Bahçeli'nin katkısına hürmeten ahde vefa gereği kutlamada baş konuk olmalıydı.
Unutmadık...
BOP projesi dahilinde yeni kurulan AKP için MHP'nin baraj altına itilmesini...
Ve devamında sanıldı ki; Türk milliyetçileri olarak Devlet Bahçeli'ye biat edeceğiz, azatlık kabul etmeyen iflah olmayan köleleri olarak her dediğini yapacağız...yapmadık.
Demokrat Türk milliyetçileri olarak biatı ret ettik, organize olup proje geliştirdik. "Vatan ve millet severlik paydasında" bütünleşebildiğimiz değişik siyasi görüşlere sahip insanlarımızı da aramıza alarak "İYİ PARTİ Projesi"ni geliştirdik.
Sonra ne mi oldu; devletin kurumları ile kurulan tuzağı; bu devleti kuranların partisi CHP ile demokrasi dansında cumhuriyet tarihinin en şahane figürünü göstererek bozduk.
İYİ PARTİ'nin olmadığı sadece CHP ve Cumhur ittifakının olduğu siyasi arenanın resmini çizin ve lütfen tekrar tekrar bakın; görünen ne; ...bir felaketin resmi değil mi.
Meral Akşener ve partisi, Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli tarafından abluka altına alınması planlanmış Türk demokrasisine derinden nefes aldırarak yerle yeksan edilen Cumhuriyet değer ve kazanımlarının aslına rücu etmesi için umut olmuştur. Allah ondan ve tüm "İYİ"lerden ve vefasızlık yapmayalım "partner"i CHP'den de razı olsun.

Cemaatler Siyaset ve Devlet Yönetiminde Ne Kadar Müdahil Olmalı
Cemaat ve tarikatların siyaset ve devlet yönetiminde etkin olmasını en yüksek oranda %88.2 tehlikeli bulan İYİ PARTİ seçmeni. Bu oran en azından kendi adıma söyleyebilirim; yanlış yerde olmadığımı gösteriyor.
Diğer partiler
AKP % 56.9 (Hiç akıllanmamışlar)
CHP % 86.9
HDP % 75.1
MHP % 69.8 (AKP'ye uyumu burada da gördük)
Kaynak: MetroPoll araştırma.

Devlet Bahçeli'den Taziye Mesajı

Zulüm 1938'de bitti diye başlık atan bir gazetenin vefat eden mensubu için özel taziye twit'i atan Devlet Bahçeli, bayrağımızı yakan AKP'leşmiş devletimizin beslemesi nankör Suriyeliler için hala bir twit atıp, beyanatta bulunmuş değil.
Ha bu arada Akit icra kurulu başkanlığı konusunda sıkıntı yaşarsa; problem olmasın Sayın Devlet Bahçeli kendisine bağlı bir "ülkücünün" ismini verebilir(!)

Bahçeli, sosyal medya hesabından paylaştığı mesajında, "Akit Medya İcra Kurulu Başkanı Sayın Mustafa Karahasanoğlu'nun vefatından duyduğum üzüntüyü bilhassa paylaşıyor, merhuma Cenab-ı Allah'tan rahmetler niyaz ediyorum. Ayrıca muhterem ailesine, sevenlerine Akit Medya Grubu'na, sabır ve başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet olsun." ifadelerini kullandı.
Mehmet Soral
soralmehmet@gmil.com


10 Ağustos 2022 Çarşamba

GENÇ TEĞMEN BU YÜKÜ KALDIRAMADI

Genç Teğmen Bu Yükü Kaldıramadı

Bir insan önce kendi onur ve şerefine sahip çıkmalı ki; sonra devletine ve milletine dair inanmışlığını, adanmışlığını değerlendirebilelim. Yok öyle; CHP'nin sana kazandırdığı emaneti CHP'ye iade etmeyeceksin yani milletvekilliğinden istifa etmeyeceksin sonra vatan millet edebiyatı temelinde ahkam kesip cumhur ittifakına övgüler düzeceksin... Bu mu delikanlılık, bu mu kumpas davasında sorgu makamı karşısında inanmış ve adanmışlıkla dik teğmen duruşu.

İktidar ve fetö'nün kumpası ile hapse atılıp (fetö'nün bu kişiyi kumpas için niçin seçmiş olması da ayrı bir soru) mağdur edileceksin, mağduriyetinin siyaseten müsebbibi olanlara karşı mücadele başlatmak için mağdur olduğun süre boyunca hep yanında olan, destek veren bir siyasi partiden milletvekili seçileceksin, sonra seçildiğin partiden ayrılıp bütün özlük haklarınla birlikte sana kumpas kurup mağdur edenlerle birlikte aynı çizgide buluştuğunu söyleyip, ne garip; ''Bağımsız'' siyaset yapacaksın öyle mi. 

Mesele ilkeli olmak, duruş ortaya koymak, takdir  etmek, inanmak, adanmak değil, mesele doğrudan kişilik bozukluğudur. Bu denli savrulma halinin muhakkak psikolojik nedenleri olmalı; zira maruz kaldığı kumpas ve hapis süreci her insanın kaldırabileceği bir yük değildir. Tezahürü çok ilginç oldu; mağdur edenlerle paralel olma, celladına aşık olma hali.

Sayın Çelebi Tüm siyasi atraksiyonlarının gerekçelerini, gelgitlerini sağlıklı bir bilinçle düşünerek kendince geçerli argümanlara dayandırıyorsan o zaman devamında yapman gereken; CHP seçmeninin sana emanet ettiği yetki ve kazanımları üzerinden çıkararak ait olduğu yere bırakmandır. Sonra göreceğiz geriye ne kalacağını; kumpas mahkemelerine karşı dik duruşu ile hafızalarda yer etmiş bir teğmenin kendisini ani değişim ve dönüşüm ile itibarsızlaştırmasını.

Neymiş efendim; 6'lı masaya yirmi soru sormuş hiç birisine cevap alamamış. Neymiş o sorular;

1-6 parti "Atatürk" ve "Türk Milleti" olmayan bir mutabakat metni imzaladınız mı.

2-Mutabakat metninde "1921 Anayasası kapsayıcı diğer anayasalar dar kalıp" dediniz. Ne demek istiyorsunuz? Kurucu felsefeye neden karşı çıkıyorsunuz? Kimin federasyon özlemlerini benimsiyorsunuz?

3-PKK/PYD-FETÖ terör örgütleriyle kararlı mücadele neden mutabakat metninde yer almamıştır?

4-Anayasa ilk 4 maddeyi değiştirecek misiniz?

5-" Ulus, üniter, laik devlete bağlıyız", "Hepimiz Türk milletine mensubuz" diyebiliyor musunuz?

6-Eşit yurttaşlık adı altında etnik yurttaşlık tanımını Anayasaya sokacak mısınız?

7-Resmi ve eğitim dili olarak Türkçe haricinde bir dil kabul edecek misiniz? Anadilde eğitimi savunan ortaklarınızla hemfikir misiniz?

8-İktidarınızda tezkerelere hayır verip Mehmetçiği Libya'dan, Suriye'den, Irak'tan çekecek misiniz? Operasyonları durduracak mısınız? Terör devletine müsaade edecek misiniz?

9-Sığınmacıların ülkelerine gitmelerinde hepiniz kararlı mısınız?

10-Yerel yönetimlere özerklik verecek misiniz?

11-Ekonomi yönetiminde (Eğitimde, sağlıkta, tarımda, savunma sanayisinde) kamucu olacak mısınız?

12-Çocuklarımızın geleceği Mavi Vatan'daki hak ve menfaatlerimizden vazgeçerek misiniz? "Mavi Vatan yayılmacılık" diyen vekile neden tepki göstermediniz?

13-S-400'leri ne yapacaksınız? Gönderecekseniz yerine neyle hava savunması yapacaksınız?

14-Savunma sanayi projelerinin devamı konusunda görüş birliğiniz var mı? SİHA'lardan rahatsız olan vekile neden tepki göstermediniz?

15-Ortak Cumhurbaşkanı adayı denkleminde Türk milletine soykırımcı, Atatürk'e katliamcı diyen PKK/PYD'yi terör örgütü görmeyen, bebek katili Öcalan için ışığımız diyen HDP olacak mıdır? HDP yönetimine bakanlık verecek misiniz?

16-Beraat edilmiş kumpas davaları yeniden kurgulayan Sn. Babacan'a neden ortak tepkiyi vermediniz?

17-Terörle mücadele yasası değişikliğinin kapsamı ve amacı nedir?

18- Cumhurbaşkanı'nı halk mı seçmelidir yoksa vekiller mi? Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'de u konuya bakışınız ne olacaktır?

19- Türkiye'yi 6 lider beraber yöneteceğiz diyorsunuz. Halkın seçtiği Cumhurbaşkanına 6 lider talimat mı verecektir? Yapacağınız protokol Anayasa'dan üstün mü tutulacaktır?

20-Birçok konuda farklı düşünen 6'lı yapının istikrarsızlığa yol açıp halkın refahını olumsuz ekileceğini düşünüyor musunuz?

sorulan sorular çok güzel ancak muhatabına göre anlamları değişecek olan sorular. Bana göre bu soruların sorulmasına vesile olan nedenlerin oluşması süreci hangi dönemlere rastlıyorsa o dönemlerin sorumlularına sormak lazımdı ki; o da AKP ve bir dönem sonra da cumhur ittifakı birleşenleridir. 

Sayın Çelebi önce Recep Tayyip Erdoğan'ın BOP eş başkanlığı ile ilgili son pozisyonu nedir; her şeyden önce bu soruyu sor cevabını al ki; 6'lı masaya sorularını sorabilmem için meşruiyet oluşsun. Çünkü o soruların sorulması ihtiyacını doğuran şartların müsebbibi ABD'nin BOP eş başkanlığı görevlendirmesidir. 

Bu soruları doğrudan T.C Devleti'ni yönetmeye talip her siyasi parti veya ittifaka sormuş olsaydın değil eleştiri, seni takdir bile ederdik. Ancak, adeta cumhur ittifakının trollerinin bir ültimatom gibi hazırlayıp eline tutuşturduğu soruları ''Hadi bakalım soruyorum, verin cevaplarınızı'' der gibisiniz. Biz zaten Prof. M.Şahin'den her gün dinliyoruz bu sıralanmış soruları, niçin zahmet ettin ki. Sonra devam ediyorsun; ''Bugünkü pozisyonum Cumhur'a daha yakınım''. Aynı soruları cumhur ittifakına sorup geçer not aldığın için mi cumhur ittifakı ile paralel hale geldin. El insaf yahu; sorunların müsebbibi olanlarla kol kola verip sanki nedeni 6'lı masayı oluşturanlarmış gibi çözümü onlardan beklemek veya onları sınava tabi tutmak; bırakalım ahlaki olmasını akli ve vicdani bile değil. 

 Türk Milliyetçileri Olarak bu süreci Aklımıza Mıh Gibi Çaktık

Türk milliyetçisi olacaksın, vatana ve millete sadakati kutsal bilip bunlar üzerine düzenlenmiş anayasa metnine bağlılık için yemin edeceksin... Ve gün gelecek, tek muktedir bir fani bu anayasa metnine sadakati çiğneyip, yetki gaspı ile gayri hukuki fiili durum yaratacak; bunu yapanı hukuki çizgiye, kendisine tanımlanmış anayasal yetkisini kullanmaya davet etmen gerekirken yüreğin yetmeyecek, aksine daha da fazlasını kendisine sunmak için MHP Genel Başkanlığını kontrollü yargı marifeti ile korunması kaydıyla öncü gönüllü olup "Gel beraber el ele kol kola verelim anayasamızı ve hukukumuzu arzularına göre dizayn edelim" diyeceksin, AKP ve Erdoğan'nın gündeminden bile düşen "Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi" denen ucube sistemi Türk milletinin başına musallat edeceksin.

Devlet Bahçeli ve Erdoğan o kadar emindiler ki; MHP kongresi herhangi bir şekilde müdahale edilmeden imzaları toplanan toplam delegenin yaklaşık üçte ikisinin iradesinin tecellisi ile sonuçlandığında; kesinlikle ve kesinlikle yeni genel başkanının kim olduğu hiç önemli değil; MHP'nin o günkü vekillerinin yeni sistem için yapılacak referanduma gidilmesi oylamasında kararları hayır olacaktı, meclisten "Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" için referanduma gidilmesi kararı çıkmayacaktı. Daha sonra MHP'den ihraç edilen Cemal Enginyurt'un "MHP kongresini ben iptal ettirdim" itirafından anlaşıldığı üzere o günlerde yaşanmış süreci çok daha rahat okuyabiliyoruz.

Yani demem o ki; bugün sistemden kaynaklı yaşadığımız her türlü sıkıntının vebalinin en az yarısı, benim vicdanıma göre de daha fazlası Devlet Bahçeli'ye aittir.

Mustafa Kemal'in İslami Duyarlılığı

Atatürk 1 Mart 1924 TBMM'nin beşinci çalışma yılı münasebetiyle yaptığı konuşmada diyor ki..(Nutuk'tan)
"İslam dinini, yüzyıllardan beridir yapıldığı gibi bir siyaset aracı olma konumundan uzaklaştırmanın ve (onu) yüceltmenin pek gerekli olduğu gerçeğini de görüyoruz".
O gün bu tespiti yapan Atatürk, bugün "Zamları Allah yapıyor" diyenden ve ait olduğu güruhtan daha şerefli, daha onurlu, daha anlaklı ve imanlı bir insan olduğu yeterince anlaşılıyor değil mi. Kölesi olduğu efendisine sahip çıkmak için din adına ahkam kesen, Allah'ı bile suçlayan bu zavallıya Atatürk kimdir diye sorsalar "Ayyaş'ın biri" der pzvnk.
Büyük insan aslında o güne kadar "Siyasal İslam"a hizmet etmenin dışında pek faydası görülmeyen halifeliği kaldırarak bir anlamda İslam'ın misyonuna uygun bir "Halifelik"e soyunuyor, nedir o; ''Laiklik'' kavramı. İslam'ı suiistimal alanından çekip çıkararak gerçek iman sahiplerinin vicdanlarında özgürlüğüne kavuşturmak istemişti. Diğer taraftan Müslümanlar mağdur olmasın, tarikatlar yoluyla suiistimal edilmesinler diye de Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kurmuştur.
Ne garip ki; bugün Atatürk'ün bundan tam 98 yıl önceki tesbiti olan gerçek ile bir daha yüzyüzeyiz; siyasal İslam'ın tasallutu altında bir İslam inancı; "Hayat pahalılığını biz değil Allah yapıyor " ya da "Çalıyorlar ama yapıyorlar da" kabullenişine kadar savrulma hali.
Acil durum; devletimizi de, milletimizi de AKP hegemonyasından bir an önce kurtarmak, dinimizi de AKP'nin suiistimal alanından çıkararak Atatürk'ün yukarıda ifade ettiği gibi daha da yüceltmek için gerekeni yapmaktır.
Mehmet Soral

Türk Dünyası Ortak Simgesi Bozkurt

5. İslami Dayanışma Oyunları Açılış Törenin'de Cumhurbaşkanı, katılımcı sporcuları siyasi rabia işaretini yaparak selamladı. Oysa bir Türk olarak ev sahibi sıfatıyla siyasi bir simge ile değil
Türk Dünyasının ortak simgesi BOZKURT işareti ile selamlamasını isterdim.
İnşallah BOZKURT işaretini Türk olmanın gurur ve şerefi ile hiç bir şekilde gocunmadan yapacak devlet başkanlarımız da olacaktır.
Bozkurt işareti her ne kadar MHP'nin siyasi simgesi olarak tanınmış olsa da; bu işareti rahmetli Başbuğ Alpaslan Türkeş ile Azerbaycan cumhurbaşkanı rahmetli Ebulfez Elçibey'in Azerbaycan'nın başkenti Bakü meydanında yapılan bir açık hava toplantısında beraber yaparak Türk Dünyası'na armağan etmişlerdir. Ruhları şad mekanları cennet olsun.
Düzenlenen oyunların; katılan ülkelerin ve sporcularının akıllarında spor adına güzelliklerle hatırlanacak şekilde kalmasını, başladığı gibi aynı güzellikte bitmesini dilerim.
Mehmet Soral
soralmehmet@gmail.com


6 Ağustos 2022 Cumartesi

SEMİH YALÇIN VE ABARTILI ALINGANLIK

Şimdi biz Habertürk TV'de S/ Toper'i dinleyemeyecek miyiz(!)

Şimdi biz S/ Toper'in illet zillet nidaları ile "şenlenen" ekran muhabbetinden mahrum mu kalacağız(!)
Semih Yalçın öyle bir yaygara kopardı ki; sanki sinkaflı küfür edilmiş de tepkisini gösteriyor gibi. Olan ne; Habertürk TV'de bir tartışma programında görevden alınan ÖSYM başkanının MHP ile ilişkili ve iltisaklı olduğundan bahsedilmiş. Vay efendim; yayın sırasında söylendiği gibi bir durumun söz konusu olmadığını ifade eden twit atmış ancak okunmamış. T.Ciner'e bir öfke bir öfke ki; sayfalar dolusu kin kusmuş yine de yatışmamış gibi. Peki aynı T.Ciner'e "Beşli grup" mensubu olarak sağlanan iltimaslar ve sağlanan haksız kazançlar; sizin için görevden alınan eski ÖSYM başkanının MHP ile ilişkili ve iltisaklı gösterilmesi kadar da mı tahrik edici olmadı, hep seyirci kaldınız.
Senin genel başkanın "Anayasa Mahkemesi kapatılsın" dedi, ne tepki gösterdin. Kendisine "Siz ne dediğinizin farkında mısınız; Anayasa Mahkemesi'nin varlığı devletimizin, milletimizin ve tek tek bireylerin haklarını ve varlıklarının teminatı sağlayıp, takibini yapan en büyük mahkemedir" diyebildin mi. Türk Ordusu lağvedilsin ile anayasa mahkemesi kapatılsın demek arasında ne farkı var.
Bu denli gereksiz tepki ve aşırı alınganlık karşısında; acaba diyorum, bizatihi yöneticilerinin abartılı şekilde sürekli maraza çıkararak medya ve diğer platformlardan tecrit edilmesi gibi MHP'nin adının dahi anılmadığı bir sürece geçilerek siyasi ömrünü tamamlatmak mı istiyorlar. Öyle ya; gene bir seçim arifesindeyiz, gene MHP bu seçimden de güç kaybına uğrayarak çıkmalı senaryosu mu devrede.

Çalınan sorularla olunan memurluk...?

Çalınan sorularla devlet memuru olacaksın ve aldığın maaşla bir ömür boyu çocuklarına haram ekmek yedireceksin. Bire alçak, haramzade şerefsiz; sorulduğunda da Müslümanım dersin değil mi.
Eğitim öğretim hayatımdan gördüğüm ancak sonra kaldırılan dersleri hatırladım. Evlerde dikkatten kaçan edep, adap ve ahlaki bilgileri okullarda alabiliyorduk.
O dersler;
Hal ve gidiş dersi
Ahlak dersi
Vatandaşlık dersi
Felsefe dersi
Mantık dersi
Din bilgisi dersi(Tercihe bağlı)
Milli güvenlik dersi (Dersimize Albay rütbesinde asker gelirdi)
Bu dersleri gördükçe ancak "İnsan" olmaya aday olabiliyorduk.
Peki bugün bu derslerden kaç tanesi müfredatta var.
Mehmet Soral