27 Eylül 2015 Pazar

SAYIN AYDIN DOĞAN

Sayın Aydın Doğan,
Bugün adamın birisine verdiğin cevapta diyorsun ki "ben yaşadığım, doğduğum yer itibariyle vatansever, olabildiğince milliyetçiyim" Ancak siyaseti özellikle takip eden birisi olarak tesbitim o ki; Türk milliyetçiliği ve MHP den esirgediğin ne varsa başkalarına verdin. En son bölücü Kürt hareketine saz çaldırıp, kelam ettirerek kendilerince başarıyı yakalamalarına vesile oldunuz(!)
Ne vardı yani; Türk milliyetçilerine biraz omuz verip, sahip çıksaydın ya; sermayen mi azalırdı? Senin şimdiki baş belanı da az beslemiş değilsin hani. O'nu yanına alıp Almanya Hüriyet tesislerinin açılışına katılım görünümlü ama Türk siyasetini dizayn etme amaçlı müşterek gizli çalışmalarınızı unutmuş değiliz. Rahmetli Ecevit ve MHP uzerine 2000'li yıllarda başlarına örmüş oldugunuz çorabı örüş biçimini ve desenini çok iyi hatırlıyoruz. Hasta ve olabildiğince uzamış tırnakları kesilmeyen Ecevit potresini acımadan Allahsızca, kitapsızca anlatan yazarlarınız marifeti ile bugünkü belalına "haydi gel, sana yol açtık" dediniz ve kendi belalınızı kendiniz yetiştirdiniz. Oysa ne umutlarla O'na omuz vermiştin değil mi? Sana ilk el ense çekme girişimi neredeyse sermayenden fazla kesilen vergi cezaları ile oldu ve bir kement gibi boynuna geçirerek, istediği zaman istediği yönde kullandı. Peki Türk milliyetçileri sana ne yaptılar da kendillerinden bu kadar uzak kaldın, el uzatmadın. Liboşlaşmış "milliyetçiler" dışında kimseye iş, aş vermediniz. Türk ten gayri her şey olabilen ve 12 Eylül 1980 öncesi MHP kininden beslenmiş üç beş yavşak gazetecilerinizin aklına uyup, Türk milliyetçilerinin kapınızdan geçmesine bile tahammül göstermediniz.

Hala işyerlerinizde ekmek parası kazanan çalışanlarınızın hatırına ve yine hala yerli sermaye olmanızın hatırına şimdilik sözlerimi burada kesiyorum. Umarım "ben ne halt ettim de şimdiye kadar MHP'ye destek olmadım ki" deme aşamasına gelmişsindir.
M.S
Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com

MHP GENEL MERKEZİNE AÇIK MEKTUP

Sayın MHP Genel Merkezi,
Alllah'ınızı, kitabınızı, dininizi, imanınızı seviyorsanız; ne olur yerli yersiz, olur olmaz durduk yerde; listelere aldığınız, almadığınız, çizdiğiniz veya çizmediğiniz; canına ot tıkadığınız veya tıkamadığınız isimler üzerinden sabrımızı zorlayan demeçler verip, yorumlar yaparak ortalığı karıştırıp, enerjimizi boşuna tüketmeye vesile olmayın lütfen.
...
Sizlerin söyleyeceğiniz sözleriniz var da bizlerin yok mu sanıyorsunuz? Birşeyler söylemekten, birşeyler anlatmaktan acizmiyiz ki; yazamadığımızı veya anlatamadığımızı zannediyorsunuz.
...
Bağrımıza taş basıp, öfkemize selavat getirip; Türk Milliyetçiliği Hareketi'nin kurumsal kimliği MHP'ye her şeyimizle seferber olup, çalışmak için tüm hazırlıklarımızı yaparken lütfen ne olur çekilin aradan; hatda gidin oturun evinizde ama lütfen bizi ''yormayın'' biz gerekeni yaparız.
Hiç bir şey yapamıyorsanız, susun.
...
yeter artık.
Mehmet Soral

soralmehmet@hotmail.com

13 Eylül 2015 Pazar

7 HAZİRAN GECESİNİN GİZEMİ


Oslo görüşmeleri ile ''hainliği toptan fiyatına ucuza'' alanlar başkalarına hainlik adına bir şey bırakmadılar ki; ama hala utanmadan, sıkılmadan kendilerini pirüpak kalanlarımızı hainlikle suçlamaya devam edebiliyorlar.
Pisliğinize ortak aradınız kimse yanınıza, yörenize yanaşmadı.
Sizi gidi uyanıklar sizi; proje ile geldiniz, proje ile devam ''ettiriliyorsunuz''. Projeyi elinize tutuşturanlar illa ki MHP'nin de içinde olduğu bir hükümet ile murat edilen Federasyon veya Konfederasyon yapılanmasını gerçekleştirmek istiyorlar. Bunun ilk aşamasını 57. hükümete MHP'yi de ortak ettirerek sağladılar. Nasıl mı oldu; AB'ye uyum gereği onbeş günde onbeş yasa çıkartıldı. İkiz yasaların çıkarılması çok önemliydi; bunu da başardılar. İkiz yasalar; azınlıkların siyasal ve kültürel hakları ile halkların, kendi kaderini belirleme (self-determinasyon) hakkını tanımayı öngören iki sözleşmedir.
Günümüze geldiğimizde; ''ikiz yasalar'' ile kapısı aralanan ''Kürt etnik bölücü hareketi''nin nihai hedefi olan özerklik veya konfederasyon'' yapılanmasından, bağımsız Kürdistan'a doğru giden süreçte MHP; geçmişteki tecrübelerinden ders çıkararak yeni bir hükümete ortak olmayı düşünmemiştir. Siz bakmayın AKP'nin ve Cumhurbaşkanının bugünkü PKK veya HDP'ye karşı tutumuna. Eğer MHP bugün koalisyon ortağı olsaydı ''barış süreci'' MHP'nin de içinde bulunduğu hükümet marifeti ile ama MHP'ye rağmen başka bir sürece evirilecek; bağımsız Kürdistan'a doğru yola çıkılmış olunacaktı. MHP bu sefer bu tuzağa düşmemiştir; düşmediğindendir ki hainlikle suçlanmaktadır. MHP'nin siyasi duruşu AKP-(HDP/PKK) kavgasını sağlayarak bazı planları alt üst etmiştir. 7 Haziran seçim gecesinde Sayın Bahçeli'nin acele olarak nitelenen demecindeki gizli sır da burada saklıdır. Peki AKP-(HDP/PKK) niçin karşı karşıya geldiler; bunun cevabı da Oslo görüşmelerinde saklı. Millet olarak hala görüşmelerin detayını bilmiyoruz; belki de anlaşmış olmalarına rağmen birinin diğerine attığı müthiş bir kazık vardır.
Dolayısıyla; ucuza çalışan kiralık üçüncü sınıf gasteci ve TV yorumcuları marifeti ile sürekli MHP ve Devlet Bahçeli'ye karşı linç kampanyası sürdürülmektedir. Bu ucuz sünepe, besleme zümre PKK'nın on maddesini şanlı tarihimizin simgesi olan sarayımızda kabul edenlere ''niçin MHP'nin 4 maddesini kabul etmediniz'' sorusunu sormazlar.
Mehmet Sora
soralmehmet@hotma

8 Eylül 2015 Salı

KADAYIFIN ALTI KIZARANA KADAR...

"400 milletvekili verirseniz....." derken aslında muhatabı PKK mı dır? Yani gizli bir niyetin dışa vurumu olup; PKK'ya "senin isteklerini yerine getirebilmek için benim savunduğum başkanlık sisteminin gelmesi gerekir ancak bu durumda birden çok resmi dili, çok dilli eğitimi, Türk bayrağının bir yerine simgeniz olan işareti koyabilir, bölgenize özerklik taniyabiliriz. " diyerek, "eylemlerinizi devam ettirirseniz bu taleplerinizi yerine getirmemiz mümkün olmaz" demek mi istiyor?
Ya da;
"Kadayıfin altının kızarması" için bunca şehit sayısını yetersiz görüp; seçmenlere "Sıra sizin evladınıza gelmeden beni başkan yapın" mı demek istiyor.
..
Arzetmiş olduğum bu fikirler normal şartlarda sağlıklı bir düşünce olmasa da benim hiç bir kabahatim yok; zira muhatabımızın evveliyatını bildiğimizden, olup bitenleri de bu doğrultuda yorumluyoruz; aksi durumda böyle düşünüyor olmaktan utanç duyardım.


Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com

3 Eylül 2015 Perşembe

''BÖREK YAPMAK İMANDAN'' MI?

Ayşen Gürcan
“Müslüman bir kadının börek yapmasını bilmemesi halinde ailesinin dağılacağı”
demek yerine;
'' bir ev hanımının börek yapmasını bilmesinin aile mutluluğuna katkı sağlayacağı aşikardır''

dense; daha kavrayıcı, toparlayıcı olacağı muhakkak.

Aslında Sayın kadın Bakan'ımızın dile getirdiği konu bir aile için özellikle Türk aile tipine uygun davranış biçimi, beklentisidir. Ancak bu insanlar aynı zamanda güncel yaşamlarını ''siyasal İslamcılık'' adına sürdürdükleri için ister istemez ''Müslüman bir kadın'' vurgulamasını zorunluluk hali olarak görüyorlar. 

Sayin bakanın malum sözü üzerine eleştirmek adına o kadar abuk sabuk paylaşımlar gördüm, yazılar okudum ki, neredeyse "börek yapmasını bilen kadınlar eğitimsiz ve aptal olanlardır" diyecekler. Hele birisi vardı ki; mini etekli, oldukça dekolteli bir hatun; elinde oklava börek açıyor. 
Ayşen Gürcan

Aslında kimsenin muradı bunlar değil ama ülkemizdeki siyasi bölünmüşlük o kadar keskinleşti ki siyasi görüşlerimiz "siyasi körlüğe" dönüştü. Bu halimiz de sağlıklı bir durum değil.

Mehmet Soral
 soralmehmet@hotmail.com

İBRİKTEN AKAN ''KAHIR''

Ne yani; babanın mezarına su döktürdün diye seni affedebileceğini mi sandın?
Aslında o ibrikten dökülen bir
''kahır'' bir evladın babaya yaşattığı utancın, dolayısıyla sıkıntının ter damlacıkları olsa gerek. Hayırsız evladın koskoca bir hazineye bezirganları davet etmesi gibi bir şey.
Bu kadar basitliği, bayağılığı ancak sen yapabilirdin. Buna şaşırmadım da; önünde kılavuz olduğun adama ne demeli acaba; ona şaşırdım. 
Savunduğu bütün değerlere hakaret edip, sonra mezarına gidip su dökeceksiniz öyle mi?
Sana yakışan, Hukümet olmuş bir MHP'nin yönetim kadrosu ile o mezar ziyaretini gerçekleştirmendi.
Bu kadar riyakarlığa pes doğrusu.
Rahmetliği mezarında olsun rahat bırak artık. Muhtemelen şimdi O; ''ismi''nin hatırına ''evlatlarına'' yaşatmış olduğun zulmün rahatsızlığı içinde.
''Ölümüz'' üzerinden menfaat devşirmeye çalışan zavallı, acizler.

Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com

1 Eylül 2015 Salı

YAPMA BE İHSAN HOCA

İhsan Öskes denen zavallı; doku uyumsuzluğundan CHP de tutunamadı; istifa etti; Devlet Bahçeli'ye methiyeler düzerek yalakalık yapıp MHP'ye gecmek istedi; yüz bulamayınca bu sefer AKP geçmek için daha önce CHP'deyken israf abidesi okarak değerlendirdiği "AK SARAY" a methiyeler düzerek reis' e yalakalik yaptı. ..
...
Sayın Öskes'in bir müftü olarak CHP den milletvekili seçilmesi aslında birileri tatafından "dinsiz, imansız"diye iftira atılan (benim de bazı düşüncelerinden dolayı eleştirdiğim) Türkan Saylan'ın vasiyetine uyarak cenaze namazını kıldırmasına; bu ülkenin bir vatandaşı olarak çok ümitlenmiş, sevinmiştim. Bunun manası Turkiye de algı değişiminde "devrim" yaşanıyor demekti. CHP üzerine "dine, imana uzak" algısı değişecek ve Cumhuriyetimizin geçmişi birileri tatafından bu değerler üzerinden sürekli olarak itilip, kakılmayacaktı. Evet, MHP'liyim ama ülkem adına sevinmiştim. ...
..
Maalesef Öskes bu ümitlerimi maf etti. CHP bu manada masumdur ve kendisi üzerine yanlış algı ya sahip olanları; Öskes'i içine alarak kendisine yüklediği misyon ile utandırmıştır. Üsküdar'ımızda Belediye Başkanlığı seçiminde CHP'lilerin Hoca'ya sayıda kusur etmeyip, çalıştıklarına şahidim.
...
Kendisinin CHP de olması Türkiye'miz için bir şans dı ama bu fırsatı madara etti; hem kendisini hemde kendisinden beklentilerimizi.
Sayın Öskes bu yalpalamanız siyasetçi olarak makul olsa bile din adamı olarak size hiç yakışmadı.
Yazık ettin kendine. Nereye gidersen git eski itibarını elde edemeyeceksin maalesef.

Belki de CHP den ayrılığına haklı gerekçelerin olabilir ama ayrıldıktan sonraki yaşadığın gelişmeler çelişkilerle dolu devam ediyor.
Mehmet SORAL
soralmehmet@hotmail.com

HIRSIZLIĞIN İTİBARI

Şu rezilliğe bakınız ki; başta İslam dini olmak üzere bütün dinler ve hümanist düşünceler hırsızlığı yasaklarlar, muhatabına en ağır cezanın verilmesini hükmederler. Ancak insanlık için en aşağılık niteleme olan bu "sıfat"a Türkiye de "değer" atfedildi. Nasıl mı? Bu milletin malını, mülkünü çalıp gasp eden bakan, iş adamı ve Türk milletinin mal ve imkanlarının peşkeş çekildiği ne idüğü belirsiz kıçı bezli Acem çocuğundan hesap sormak isteyenlerin; yani MHP'nin ne yapmak istediği açık ve net iken; anlaşılmaz tavırlı, uzlaşmaz olarak ilan edilmesi çok manidar degil mi? Oysa istenen belli; ARSIZ, HIRSIZ,NAMUSSUZ VE ŞEREFSIZLERIN HESAP vermesi.
İşin yine bir başka garip tarafı; CHP'nin yaşanan süreci bilmesine; AKP'nin gerçek niyetinin ne olduğunu Sayın Kılıçdaroğlu vasıtası ile öğrenmiş olması ve ''AKP erken seçim istiyor, bizimle koalisyonu bile konuşmadılar'' şeklinde kamuoyuna açıklamış olmalarına ragmen; onların da AKP kuyruğuna takılarak MHP'yi uzlasmasizlikla suçlamalarıdır. Herhalde bu "savunma, koruma"nın nedeni 30 Ağustos Bayrami törenlerinde Davutoğlu-Kılıçtaroglu muhabbetinde gizliydi. Ne diyelim hayırlı olsun. Hırsızlığı ve namussuzlugu affetmeyen MHP ve Sayın Bahçeli'yi tebrik ediyor ve aynı zamanda 1 Kasım sonrası AKP-CHP Hükümetini ilan ediyorum.
''CHP-AKP kamuoyu algı yönetimi'' hırsız, arsız ve namussuzluğun müsebbibi olanları yargı önünden kaçırmışlardır.
Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com