15 Mayıs 2017 Pazartesi

MİLLETİN DİNİNİ BAŞINA ''BELA'' EDENLER

Siyasal İslam ve AKP Zihniyeti sürekli Türk milletini "Dini" ile başını belaya sokmuştur. Bu millet, tarihin akışına baktığımızda aslında çok bir şey istemedi ki; her defasında uhrevi bir yolculuğa hazırlandı ama maalesef; dini lezzeti tadamadan kafası gözü yarılarak hayal kırıklığına uğrayıp, geriye dönmek zorunda kaldı. 
...
''Güvenilir yer, güvenilir insanlar'' ön kabulü ile ''Günahtan uzak dursun; yetimliğini ve yoksulluğunu hissetmesin, dezavantajını yaşamasın, tahsil yapsın'' diye bilmem şu cemaate, bu meşrebe teslim edilen ana kuzusu evlatlara; devleti yönetememenin, kandırılmanın bedelini ödettiriyorlar. Allah'a daha yakın olacağını sananlar kendilerini hapishanelerde buldular. Bu sonucu hak edip, etmediklerini bilemem ama sosyolojik bir gerçek var ki; o da ne geldiyse başlarına dine, inanca; hatta buna bağlı ahlaka olan güvenceleri yüzünden gelmiştir. İşte bu nedenle ''Milletin dinini başına bela ettiler'' diyorum. Yahu be kardeşim; ön kabulümüz olan en güvenilir yer dini mabetler ve din adamları değil midir. Sıradan bir vatandaş bu ön kabul ortada iken ''Bütün dini mabetler ve din adamları yoldan çıkmıştır, gayri meşrudurlar'' dese; bu sefer de onlara ''Bunlar külliyen kafirdir'' demiyecekmisiniz. 
...
İnsanlarımızın inançlarından kaynaklanan imani teslimiyet yüzünden çekmediği zulüm kalmadı. Bunu söylerken elbette dini özgürlüğün kısıtlanmasını değil aksine; dini özgürlüğün tanıdığı imkanları kullanarak, daha uhrevi bir hazza ulaşmaya giden masum insanlara, bu yolculukta din simsarlarının çengel atması ile uğranılan yol kazalarında tahribata uğrayan dinimizi ve imanımızı kastediyorum. 
...
Bu millet, imani tarafı terk edilmiş dini ritüeller üzerinden tokatlana tokatlana, işin tasavvufi tarafını tatmasına hiç bir zaman fırsat verilmedi. Çünkü bu din bezirganları şuna inanıyorlardı ki; İslam dininin tasavvufi yönüne meyil eden insanları siyasallaştırmak bugünkü kadar kolay olmayacak, belki de hiç olmayacaktır. Çünkü tasavvufa dalan insan; soracak, sorgulayacak, muhakeme edecek ve karar verecek. Oysa ''Siyasal İslam''a böyle insan yaramaz; başlarına iş açarlar. 
...
Bugün ''Din'' veya ''Dinimiz'' dediğimiz olgu; sihirli bir değnek gibi her türlü şekilde önce siyasi, sona da ranta dayalı gücü elde etmek için adeta vasıta bilinen bir emtia haline getirildi. Artık sararan bir yaprağın; dalından kopup, yere düşene kadar geçen süreçte yaşadığı serüveni; Allah'ın gücü ve kudretine atıf yaparak anlatan ne din alimi var, ne de devlet politikası. 
...
Dolayısıyla bundan sonrası için benim korkum; "İslamcı referanslı yapılanmaların hükumetten güç ve destek aldığı" ön kabulünden beslenen kripto cemaat veya gruplaşmaların yaygınlaşarak, bunlar arasındaki çıkar çatışmalarının daha sonra tekrar kaotik ortamı tetikleyecek olmalarıdır. Nitekim bunun örneğini geçtiğimiz günlerde Umre ziyaretinde bir cemaatin mensupları arasında yaşanan kavgada gördük. 
...
Camiden çıkan insanlar bir sonraki vakit namazını beklerken hiç bir zaman bu dinin bir de ahireti ilgilendiren tarafının olduğu bilinci üzerinden sohbetlerine rastlamadım. İnsanlar siyasal düşüncelerini o kadar içselleştirmişler ki; her inanç, düşünce ve fiili yaşamlarını bunlar üzerinden anlatıp, olayları bunlar üzerinden yorumlayabiliyorlar. 
...
Özellikle AKP ve Erdoğan; taraftarlarını daima konsolide etmek, ''Dindar insanlara'' cami girişinde, cami çıkışında, çay ocağında sürekli siyasal sohbetler yaptırarak neredeyse bir buçuk yılda bir seçim süreci başlatarak seçmenini diri tutmak gibi kendilerine has genel bir tarzı benimsemişlerdir. Artık evet bloku neredeyse tek başına AKP seçmeninden oluştuğu ve de hayır blokunun her siyasal zeminden destek görüp, her geçen gün güçlenmesi nedenle; 2019 yılı beklenmeden erken seçime gidilebileceğini düşünüyorum. Buna anladığımız kadarıyla MHP de hazırlanıyor. AKP ve MHP oluşturdukları ittifakı daim kılmak ve en azından bu ittifaktan kaynaklanan güçlerini korumak için MHP Genel Merkezi kongre sürecini en kısa zamanda tamamlamak istiyor. Bunun nedeni hayırcı Türk milliyetçilerine yeni bir parti kurma sürecini ve fırsatını vermemek. Oysa MHP'nin bu tavrı yeni sistemde hayırcı Türk milliyetçilerine daha çok güç verecek, hayır blokunu daha da konsolide edecektir. Buradan hareketle yeni parti kurulması düşüncesi; hayır blokunun dağılmaması adına iyi düşünülmesi gerekmektedir. Belki şu veya bu şekilde meclise girebilecek bir parti kurulabilir ama aynı zamanda hayır cephesinin kazanabileceği bir cumhurbaşkanlığı da kaybedilebilir. Bu süreci çok iyi götürmek lazımdır. 
Mehmet Soral

soralmehmet@hotmail.com