17 Ocak 2015 Cumartesi

AHLAK SANDIKTAN DEĞİL VİCDANDAN ÇIKAR

Erdoğan, önceki gece de AK Parti grup başkanvekilleri ve yönetim kurulu üyelerine verdiği yemekte;
Davutoğlu'nun gündeminde olan ''şeffaflık paketi'' üzerine yapılan sohbet sırasında
'' Mal bildiriminde de çok dikkatli olunmalı. Böyle giderse görev alacak il ve ilçe başkanı bulamazsınız. Bu konularda ekonomiyi dikkate alarak karar verilmeli.'' demiş.
Bu bir itiraf değil mi Allah aşkına.
Yani AKP il ve İlçe yönetimine gelenlerin mal varlıklarının peşinen artacağının ön kabulü değil de nedir?
Hemen 1998 depremi sonrası Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin aldığı ilke kararı aklıma geldi.
Neydi o; ''MHP il ve İlçe yönetiminde bulunan hiç kimse deprem konutlarının yapım ihalelerine girmeyecek'' olmalarıydı.Hatta o zaman yazmış olduğum bir yazımda ''ne yani, MHP'li mütahhitler aç mı kalsınlar; onların çoluğu, çocuğu yok mu'' diye Sayın Bahçeli'yi eleştirmiştim. Ancak bu karara rağmen MHP Yalova İl teşkilatından ihalelere giren olmuş ve bunun üzerine Devlet Bahçeli malum İl teşkilatını görevden alarak, kendince cezalandırmıştı.
Oysa T.C vatandaşı herkesin yeterli şartları yerine getirmeleri şartı ile sözkonusu ihalelere girme hakları vardı.
İşte Devlet Bahçeli bu ilkeli davranışın devamını getirdi ve o günün AKP'li milletvekillerinin, zamanın MHP'li imar ve iskan Bakanı Koray Aydın'ı Yüce Divan'da yargılanması önergesine destek verdi; Koray Aydın'a da ''yargılan aklan ve gel'' dedi.
Koray Aydın yüce divanda yargılandı; 11 üyeli Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesinin de tam mutabakatı ile suçsuzluğu tescil edildi.
Gelelim günümüze ve korunan, yargıdan kaçırılan, üzerilerine şal atılan bakanlara.
Nerdeeeeeeeen; nereyeeee.... değil mi?
Gerek Bahçeli, gerekse MHP yönetimi bu denli yüksek ahlak anlayışını referans kabul edip, özellikle son günlerdeki malum 4 AKP' li eski bakanla ilgili yaşanan süreçte'' tepe tepe'' kullanmayı düşünmediler. Oysa AKP'nin ahlakını dizayn edenler, kitabını yazanlar; şerefsizce, ahlaksızca, alçakca; kısaca her türlü iğrenç yöntemlere tenezzül edilerek kurulan kumpasın ''çocuğunu'' seçim meydanlarında kullanarak ''bunlar özel değil, genel genel'' diyerek alçaklığa kuvvet, pisliğe maya olmayı seçmişlerdi.
Anlıyoruz ki sandıktan çıkan, vicdanlardan çıkanı görmüyor; sesini duymuyor. Demokrasi denen şey de bu pisliğe teşne oluyor; nasıl bir şey anlamak mümkün değil.
Mehmet Soral