5 Mart 2017 Pazar

''TÜRKİYE TOPLUMU'' İÇİNDE SIĞINTI TÜRK OLMAK

Değerli "Evetci" ülküdaşlarım, 
Sizin adınıza, ekranlarda sözüm ona evet'in faziletlerden bahseden Aktroller; sizlerin,benim ait olmaktan onur ve şeref duyduğumuz Türk milletini bir yağından ibaret görüp, adına "Türkiye toplumu" diyorlar. Sizler, bizler ve Tüm Türkler bu yığıntının içinde sığıntı olmak için mi evet blokunda yer alıyorsunuz. Esas ''Evetci Blok''un niyetleri; ifade etmeye çalıştığım ayrıntıda gizli olduğunu lütfen anlayın ve sizler de empati yapınız. Aktrol ısrarla Türk milleti yerine ''Türkiye toplumu'' demek için özen gösterirken; sizler ülkücü olarak bu adamın ısrarındaki ayrıntıya niçin dikkat çekmiyorsunuz?

İnanın ki sizleri anlamak için sürekli empati yapıyorum; tek gerekçeniz ''sadakatınız'' olabilir diyorum, başka da bir şey aklıma gelmiyor. Ancak sadakat çok ulvi, güzel bir şeydir; ta ki ihaneti görene kadar. Varsa beka sorunu iki yıl beklenmez ki; anında gereği yapılır. Öyle değil mi?

Lütfen #Hayır 'ı anlamak için biraz daha ülkücü vicdanla, ocaklarda kazandığınız öğreti ile empati yapmaya çalışınız. Ha, şunu da ifade etmek isterim ki; tercihlerimiz ne olursa olsun, ezelden gelip ebediyete kadar sürecek olan ülküdaşlık hukukumuz ve birbirimize sarılmışlığımızı koruyup, yaşatmaya devam edeceğiz. Önemli olan16 Nisandan sonra bir araya geldiğimizde verdiğimiz karardan utanç duyarak, birbirimize mahcubiyet hissetmememizdir.

Şunu kesinlikle bilmeliyiz ki; biz ülkücüler arasında gönül bağımız sivil toplum örgütleri vasıtasıyla devam etse bile; ''Evet'' çıkması durumunda, işin doğası gereği iki partili sisteme geçilecek; siyasi arenada sadece CHP ve AKP'nin kalacağı aşikardır. MHP'nin kurumsal kimliğinin hiç bir anlamı ve önemi kalmayacaktır. Belki bir süre AKP, CHP arasında gidip gelecek iktidarlarda ihtiyaç duyulduğunda denge sağlamak, (Dilim varmıyor ama) dolgu malzemesi olmak gibi bir misyonu üzerimize giydireceklerdir. Kaçınılmaz böyle bir akibeti; bu devleti kuran Türk milliyetçiliği iradesine yakıştırmak hangi vicdana sığar, bu vabalin altından kim kalkabilir. Lütfen bir daha düşünün; tekrar tekrar düşünün.
Allah'a emanet olunuz.
Tanrı Türkü korusun ve yüceltsin.


Tebrikler Deniz Baykal
Deniz Baykal zeki bir politikacı olduğunu Almanya toplantılarını iptal ederek göstermiştir. Eğer Almanya'daki etkinliklerini iptal etmeyip devam etseydi ve Almanya da izin konusunda bir problem çıkarmasaydı; kesinlikle AKP, CHP'nin veya #Hayır blokunun arkasında Avrupa var diyerek, kampanya yürütecekti. Baykal buna mani olduğu gibi aynı zamanda hükümete "Siz de kendi ülkemizdeki #Hayır kampanyamızı engelleyici tutum içinde olmayın" demek istemiştir.

An gelir ki, insanı kendisi ile üstelik de acımasızca yüzleştirebilir.

MHP Milletvekili Atilla Kaya'nın #Hayır kampanyasına dair Denizli de yapacağı toplantının iptal edilmesi ayıbını açıklamadığınız sürece; Almanya'nın, Bakan Bekir Bozdağ'ın yapacağı toplantıyı iptal etmesi ayıbını ne bize ne de Almanlara anlatabilirsiniz. Almanya dönüp "Sizin Atilla Bey'e gösterdiğiniz gerekçelerle iptal ettik" derse ne cevap vereceksiniz. İşte demokrasi böyle bir şey; öyle bir an gelir ki, insanı kendisi ile, üstelik de acımasızca yüzleştirebilir.

Abudik Gubidik işler

Yapmayın canım, arada sırada da abudik gubidik işler olmuyor değil.

Mesela 2002 yılında muhteremin siyasi yasaklı olması nedeniyle genel başkan olduğu halde milletvekili adayı olamadı. Sonra parlamenter sistemin nimeti ile ve her vesile ile aşağılayıp, horladığı CHP'nin katkıları ile siyasi yasağı kalktı. İşte bundan sonra abudik gubidik işler başlıyor.
...
Siirt'ten seçilen AKP milletvekili istifa ettirildi, Siirt'in bilmem neresinde sandık kurulmamış olması, bağımsız seçilen Jed Fadıl'ın üçkağıtçılığı da bahane edilerek milletvekilliği düşürüldü ve nihayetinde Siirt seçimleri iptal edildi. Seçimler yenilendi, adaylar yenilendi, muhterem aday gösterildi ve bu şekilde milletvekili seçilerek başbakan oldu.

Evet doğru söylemiş, demokratik parlamenter sistemde işte böyle abudik gubidik işler yapılarak, umudun firar edip, imkansızlığın hakim olduğu anlarda insana yeniden çare üretip, umut kapısı açabiliyor.


Allah'ım sen her şeye kadirsin.
Nasıl ki altmış bin ABD askerinin Irak'a girebilmelerini sağlamak üzere ülkemizin güneyinde konuşlandırılmasını teminen 2003 yılında "Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması için Hükumete yetki verilmesine ilişkin başbakanlık tezkeresi" aynen bugünkü gibi AKP hükumeti tarafından yüce meclisimize dayatılarak geçirilmek istendiğinde; bunu isteyenlerin hesaplarına karşın senin de bir hesabının olduğunu göstererek mani olduğun gibi; ne olur 16 Nisanda da bir belirsizliğe doğru götürülmek istenen güzel ülkem için benzer akıbetin tecelli etmesini yüce Türk milletinin geleceği için nasip eyle.

Allah'ım inanıyorum ki; yüce Türk milletini sevdiğin için malum tezkerenin geçmesine mani oldun. Çünkü biliyordun ki; 15 Temmuz da murad edilen neyse; o günlerde de ülkemize konuşlandırılmış altmış bin ABD askeri fetö ile aynı şeyi yapacaklardı ve çok kalleşçe arkamızdan vurulacak; üstelik de meclisimizin kararı ile adeta bu güzel ülkemizi ABD'ye ellerimizle teslim etmiş olacaktık. Belki de kandırıldığımızı dahi fark etmeye fırsatımız olmayacaktı.

Ama yeterli sayıda vekilin ellerini ve vicdanlarını mühürleyerek buna müsaade etmedin. Şimdi de yukarıda ifade etmeye çalıştığım endişelerime istinaden; halisane, bir o kadar da masumane dua ve niyazımı kabul etmeni şefaatine, merhametine sığınarak talep ediyorum, kabul eyle Allah'ım. He ne kadar çeşitli musibetlerle bize gerekli dersi her defasında verdiğin halde, hala uyanamamamızın vebalini taşıyorsak da; sen esirgeyen, bağışlayan, affedensin.

Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com