Milli Eğitim Bakanlığının okullarda kılık kıyafet serbestliği getirmesi aslında devletle kavganın başka bir yansımasıdır diye düşünüyorum. Acaba Atatürk’ün siyah renkli ‘’ilkokul önlüğü’’ giymiş çocuğa yazı tahtasında alfabeyi öğretirken gösteren resimden kaynaklanıyor olabilirimi? Şaka bir yana; Cumhuriyetimizin geçmişi ile sürekli kavgalı olmayı ve bu kavgadan pirim elde etmeyi alışkanlık haline getiren hükümet, gele gele en sonunda sürekli kavgasını verdiği kılık kıyafet meselesini ayrımcılık olarak getirip gündemimize oturttu.
Özellikle okullarımızda ayrımcılığa çanak tutacağı
kanaatindeyim. Bizler bu toplumda yaşıyoruz. İşgüzar ebe beylerin çocuklarını
diğer çocuklardan farklı kılma adına ne kadar saçmalıklar yapabileceklerini
tahmin edebiliyorum. Haftanın beş okul günü beş ayrı kıyafetle çocuklarını
okullarına göndereceklerini tahmin etmek hiçte zor değil. ‘’Serbestlik’’
kavramının sihrine kapılarak yapılmak istenen bu saçma uygulama inanıyorum en
kısa zamanda terk edilecektir.
1970 Yıllarda Kabataş Erkek Lisesinde öğrenciyken ‘’blue
jean’’ giyen arkadaşlarıma ne kadar imrendiğimi hatırlıyorum. Yaz tatillerini
iple çekiyordum. Çalışıp, kazandığım para ile ‘’blue jean’’ almak için. Çünkü o
yıllarda ‘’blue jean’’ kaçak geliyordu ve ancak seçkin aile çocukları yurt
dışında getirtebiliyorlardı. Hiç kullanılmamış Jean alamadım ama bir
arkadaşımın Jean’nini kiralayıp, ancak bu şekilde hevesimi giderebilmiştim.
Yeni düzenleme ile benim genç bir delikanlıyken yaşadığım bu ezikliği günümüzde
yaşayanların ya da yaşayacakların olmayacağını kim söyleyebilir. Hatta çoğumuz
yaşamışızdır. Zaman zaman arkadaşlarımız ile giysilerimizi değiştirerek kullanırdık.
Çünkü fakir veya ‘’orta direk’’ aile çocuklarıydık.
‘’Disiplin’’ ile ‘’dayatma’’nın karıştırılmasından kaynaklanıyor
bütün mesele. Okul bir eğitim ve öğretim yeridir, aynı askerlikte olduğu gibi.
Askerlikte disiplini sağlamak için tek tip kıyafet olduğu gibi okullarda da
disiplini sağlamak adına tek tip elbise tercih edilmelidir. Tektip elbise veya forma farklılıkları
ortadan kaldıran, eşitliği sağlayan kıyafet şeklidir. Bugün tek tip kıyafet
uygulandığı halde suistimal ettikleri gerekçesi ile birçok öğrencimiz disipline
veriliyorlar. Kıyafet serbestliği getirilmesi durumunda sınıflar adeta
‘’karnaval’’ görünümünde olacaktır.
Başbakan ‘’kimin gücü neye yetiyorsa onu giysin’’
diyor. Aslında bunu söylerken aynı zamanda ‘’kimlerin neye gücü yetmiyorsa onlar belli
olsun’’ demiş olmuyormu?
Düşünebiliyormusunuz bir öğrenci beş gün boyunca değişik kıyafetle okula geliyor
yanında oturan arkadaşı beklide hep aynı elbise ile gelmek zorunda kalıyor. Bu
psikolojik hali, ezikliği devlet çocuklarımıza yaşatmak zorunda mı?
Yıllardan beridir hep duyar yada okuruz. Terör örgütünün dağ
kadrosunun alt yapısını hep fakir ve bişeklide ezilmiş, horlanmış çocukların,
gençlerin oluşturduklarını. Gençlerimizin bu tarafları sürekli suistimal
edilmiştir. Bütün bunlardan ders alınmamışçasına üstelikte devletin aracılığı
ile ayrımcılığı tetikleyen yanlışlıklar yapılıyor.
Kısaca tek tip kıyafetli öğrencinin ‘’tarz’’ının kontrolünü
sağlayamıyorken, çok ‘’tarz’’lı kıyafetin kontrolü nasıl sağlanacaktır.
Öte yandan özel armalar, simgeler, işaretler yada
kıyafetler aidiyeti belirler .
Çocuklarımızın bu manada aidiyet duygularının gelişmesi için her okulun şimdi
olduğu gibi farklı tektip formaları olmalıdır.
Okullar arası yarışmalarda o okulun simgesel renkleri, kıyafetleri
onların en büyük gurur kaynağı olabilmektedir.
Daha çok şey söylenebilir. Anlıyoruz ki bu konu enine boyuna
araştırılmadan psikolojik, sosyolojik gerçekler göz önünde bulundurulmadan
aceleci bir yaklaşımla gündeme getirilmiş.
Okullarda kılık kıyafet tartışmasının başlatılması tamamen
gündemi değiştirmek adına yapılmaktadır. Bazı şeyler gözden kaçırılmak
istenmektedir. Çünkü PKK ile yeni bir açılım süreci başlatılmıştır. Toplum
olarak biz bunları tartışırken hükümette sihirbazlık yaparak kendi gizli
gündemini icra ediyor olacak. Aslında bütün mesele bu.
Mehmet Soral