2 Nisan 2016 Cumartesi

İŞTE BEN BÖYLE SANATIN İÇİNE TÜKÜRÜRÜM

Bir aktör, çevirdiği filimde kızının arkadaşıyla aşk yaşayan bir adamı canlandırıyor. Beraber rol aldığı bayan, gerçek hayatta bir arkadaşının kızı olup, onun için “ çocukluğunu bilirim, babası arkadaşım. Bu yüzden öpüşme/sevişme sahneleri beni zorladı” demiş.
...
Sormak isterim hangi ahlak, hangi değer yargısı, hangi mide veya hangi sanat dalı böyle bir kepazeliği icra etmeye müsaade eder.
...
Bu ahlaksızlık falanca dini vakıfta yaşanan rezilliğin ''sanata giydirilmiş'' hali diye veya entelektüal ukalalığın bize ait olmayan hoşgörüsünün kamufle ettiği bir şey olarak mı görüp geçeceğiz.
...
Utanmaz adam, yine utanmadan sevişme sahnesinden bahisle ''zorlandım'' diyorsun. Arkadaşlık adına, vefa adına içinde ne kadar kalabildiyse o ''şeref kırıntısı'' adına lütfen ve de ancak ''zorlandığını'' mı söyleyebiliyorsun.
...
Dağda askerimizi silah ile şehit edip; şehirlerimizde aramıza canlı bomba olarak sızıp katliamlar yapan terör örgütleri yanında; maalesef sanat adına, bilmem ne ucubeler adına gizli emellerini saklayarak evlerimize giren, ekranlarda karşımıza çıkarak ahlak, ar ve namus üzerinden yapılmak istenen teröre ne diyeceğiz.
...
Düşünelim lütfen, bir kız çocuğu, üç veya beş yaşlarında. Caddeye bakıyor ''a, bak baba!..... amca bize geliyor'' diye sevinip, mutlu oluyor. Ve zaman geliyor bu küçük kız büyüyor bir filimde bu amcası ile sevişme sahnesini paylaşıyorlar.
...
Kesinlikle bu filim izlenmemeli ve ''entellektüel mantığın'' ve ''sanat hoşgörüsünün'' ırzına geçilerek, yaşanan namussuzluğa pirim verilmemeli.
...
Be hey şerefsiz, beraber rol alabileceğin başka bir kız mı bulamadın veya senaryoyu hiç mi okumadın.
...
Tencereler, kapaklar nasıl olup da birbirlerini bulmuşlar; ''mezhebi geniş'' analar, babalar ve çocukları nasıl olup da aynı otobüse binmişler.
...
Yuh olsun size de, sanatınıza da e mi.
Mehmet Soral

soralmehmet@hotmail.com