22 Mayıs 2023 Pazartesi

ÜLKÜCÜLERLE YÜRÜYEN CANAN KAFTANCIOĞLU

MHP'nin siyasal İslamcılığa everilmesinin dayatılması karşısında biz demokrat Türk milliyetçileri olarak, kendimizi tanımlamamızdan aldığımız özgüvenimiz ile

geçmişe dönük yaptığımız empati ve sorgulamamızla vardığımız sonuç şu oldu;
Türk milletinin en dinamik, en özgüven dolu, en cesur ve en yaratıcı, verimli iki gençlik unsuru Türk milliyetçileri ve solcular (Marjinal terörist unsurlar hariç) geçmişte karşılıklı hasım haline getirilerek kanlarına ve canlarına kastettirildiler.
Devamında, daha sonraki yıllarda BOP projesi şekline dönüşecek yeşil kuşak projesi dahilinde sünepe, gerici siyasal İslamcı yapılanmanın önünün açılması ve nihayetinde 15 Temmuz ihaneti ve "15 Temmuz Allah'ın bize bir lütfu dur" şeklindeki itiraf anlamındaki şükran duyguları ile arkasından gelen siyasi gelişmeler ve devlet yapılanması.
Yukarıda sıraladığım cümlelerle bir Türk milliyetçisi olarak geçmiş, günümüz ve geleceğimize yönelik yaptığım/yaptığımız değerlendirmelerin bir benzerini Türk solcularının da yıllardır yaptıklarını biliyorum.
İşte Canan Kaftancıoğlu'nun bi
r grup Türk milliyetçisi, ülkücüyle beraber milliyetçi Atatürkçü sloganlar eşliğinde yürüyüş yapması sürecine gelinmiş olması; yine özellikle 15 Temmuz sonrası yaşanan her türlü olay ve sonuçlarının solcular ve milliyetçiler tarafından aynı perspektiften okunmasından olup, Türk milletinin geleceği için büyük bir kazanımdır.
Solcuların ve Türk milliyetçilerinin geçmişe dönük bazı ideolojik kavramların tasallutundan kurtularak ayrışmayı değil yeni ortak değerlerde bütünleşmeyi denemeye kalkıp olumlu sonuçları da görüldüğünden midir; buna mani olmak adına MHP'nin AKP'ye entegre edilerek siyasal İslamcılığa evirilmesi.
Canan Kaftancıoğlu'nun yürüyüşünden esinlenerek düşündüklerimi paylaştım. Bu fotoğrafları gören birileri panikleyip kabuslar yaşayacaklardır ama devamı gelecek ve bugün örümcek ağına takılmış "Yönetme aklı"nın yerini sorgulamacı, özür ve müspet akıl alacaktır.

GENÇLER LÜTFEN...

Ömrümüzün üçte birini, bir adamın tahakkümü altında onun emir buyurduğu, arzu ettiği şekilde düşündürülüp yaşayarak geçirdik. Çağa ve kendimize yakışmayan bir durum. Yazık ettik kendimize de neslimize de, en önemlisi de sizlere.

Oysa bu tek adama sadece bir defa şans vermeyi yeterli görüp, şimdiye kadar dört defa değişimi yaşamayı denseydik illaki sizlere daha iyi bir ülke bırakmış, gelecek sağlamış olacaktık.
Bizler, büyükleriniz kendimize güvenip bir şeyler yapmayı değil siyasi, ideolojik biat ve köleliği tercih ederek ömrümüzün üçte birini; sünepeliği, kifayetsizliği, özgüven eksikliği gibi aşağılık durumu kabullenerek yaşadık. Bir insan ömründe israf edilmiş çok önemli yıllar, yazık değil mi. Belki ödlektik, belki korkaktık, ne deseniz deyin haklısınız ama bu tecrübelerle sizlere bir şeyler anlatıyorsak lütfen önemseyin, not alın.
Ayıbımız ve utancımız çok büyük. Sizler bir devrim yaparak, geleceğinizi örümcek ağına takılmış yobaz beyinlerin tahakkümünden pekala kurtarabilirsiniz. Bunun için son şansınız da olabilir.
Annemizi, babamızı kaybedebiliyoruz...
Eşimizi, evladımızı; her türlü kıymetlimizi kaybedebiliyoruz. Henüz gençsiniz, bu kıymetlilerinizden kaybetmeye başlamamış olabilirsiniz ama inanın kaybettiğinizde dünya yıkılıp yok olmuyor, kimse aç kalmıyor, evler yanmıyor, ocaklar sönmüyor, dünya çökmüyor, kıyamet kopmuyor ve hayat bir şekilde devam ediyor.
Recep Tayyip Erdoğan da giderse de hiç bir kayıp olmayacak; nadasa terk edilmiş bir toprağın yeniden ekilmesi gibi umutlar yeşerecek. İnanın ki; "Bu değişim kararlılığına keşke yıllar önce inanmış olsaydım" diyeceksiniz.
Ömrünüzün üçte birini sadece bir adama şans vererek geçirmek; ah keşke benim gibi altmış yaşında olup da yaşanabilecek ne kadar güzelliği bunca yıl kendinize haram ettiğinizi fark edebilseniz.
Benden büyüklerim evlatlarınıza, torunlarınıza küçüklerim kendinize ve sonraki nesille şans vermek için Erdoğan ve tek adam tahakkümüne son verin, gönderin gitsinler. Seksen beş milyonluk bu ülkede anaların doğurdukları daha nice yetenekli ve liyakatli yetişmiş evlatları var ki; sıra bekliyorlar onlara hep beraber şans verelim.