31 Aralık 2016 Cumartesi

EGEMENLİK İFFET VE NAMUSTUR PAYLAŞILAMAZ

Milli Düşünce Merkezi’nin öncülüğünde başlatılan ‘’Birlikte Türk Milletiyiz Hareketi’’ adına düzenlenen; İstanbul’da Süleymaniye Darüzziyafe Resturan’da yoğun ilgi ve alakanın olduğu kalabalık bir topluluğa hitaben Eski Bakan ve milletvekili Sadi Somubcuoğlu, CHP eski milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ ve eski İstanbul Barolar Birliği Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal özellikle ‘’Yeni Anayasa Değişiklikleri ve Başkanlık Sistemi’’ üzerine söylenebilecek, anlatılabilecek ne varsa  siyasi ve hukuki açıdan anlattılar, değerlendirmelerde bulundular.

İzleyebildiğim kadarıyla almış olduğum notlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sadi Somuncuoğlu

Yapılmak  istenen 29 Ekim 1923’ün tasfiyesi ile ‘’Yeni Türkiye’’ye geçilmek isteniyor. Milletvekillerine yeminlerine sadık kalmalarını bekliyoruz. Egemenlik şimdiye kadar binlerce yıl süregeldiği üzere Türk Milleti’ne aitti; bundan sonra el değiştirerek tek otorite olacak olan Cumhurbaşkanına verilmek isteniyor.  Sistem değişikliğini kim istiyor; 1993 yılından beridir ‘’Türkiye sadece Türklere ait değildir’’ diyen birisi.  28 Şubat süreci  bu düşüncenin sahibinin önünü açmaya yönelik fırsat yaratmıştır. İngiltere hakemliğinde Oslo görüşmeleri  denen ihanet  süreci ve buna dair tutanaklarda yer alan ‘’Çatışmazlık’’ süreci , etnik kimlikler, özerklik ve  yeniden millet tarifinin yapılması gibi bir çok talepler görüşülüp, tartışılmış ve karşılıklı taahhütlerde bulunulmuş. Terör örgütüne İngiltere hakemliğinde uluslar arası meşruiyet kazandırılmıştır.
Şimdi yapılmak istenen; bu süreç içinde PKK marifeti ile bir türlü başarılamamış olan bölünme ve ayrışmayı  tam yetkili tek adam Cumhurbaşkanı marifeti ile başarmak istiyorlar.

 1876 dan beridir egemenlik hep Türk milletinin olmuştur. İlk defa devletin kimliği tartışılıyor. Türk milletinin kaderi bir faninin iradesine terk edilemez. Egemenlik aynen iffet ve namus gibidir; bölünmez, paylaşılamaz

Prof. Dr. Birgül Ayman Güler

Farklı görüşlerde olan ama ‘’Birlikte Türk Milletiyiz’’ duygusu etrafında bir araya gelmiş, oldukça kalabalık bir topluluğuz. ‘’Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milletinindir’’ diyenler olarak bir aradayız. Sistem değişikliği AKP-MHP işbirliği ile gündeme getirilip, CHP marifeti ile şerbetlenerek meşrulaştırılmıştır.

21 maddelik anayasa çalışmasını kim yaptı, siyasi sorumluları kim belli değil. Bu kadar berbat metni kim veya kimler hazırlamış olabilir; belli değil. Maddelere bakıyoruz, Venedik Komisyonu, yani AB dayatması maddeler. Venedik Komisyonu kararlarının aşamalara bölünmüş anayasa çalışması olarak görmek mümkün. Millete ABD’deki başkanlık sistemi gösterilerek bambaşka bir şey yapılmak isteniyor. Meclis kanun çıkarabiliyor ama Cumhurbaşkanı da ‘’Kanun Hükmünde Kararname’’lerle kanun çıkarabilecek. Cumhurbaşkanının KHK çıkardığında doğrudan resmi gazetede yayınlanabilecek ama Meclisin çıkardığı kanun resmi gazetede yayınlamadan önce Cumhurbaşkanının onayına sunuluyor. Meclisin üzerinde yetkilendirilmiş bir Cumhurbaşkanı.  KHK’nin iptali için meclisin 3/5’nin yani 600 milletvekili olursa 360 gibi oldukça yüksek bir sayıyı tutturmak gerekiyor.  Cumhurbaşkanının meclisi fesih etme yetkisi var ve yeni bir seçimde tekrar aday olabiliyor. Mesela her defasında görev sürecinin bitimine az bir süre kala meclisi fesih ederek ömrü boyunca kendisini Cumhurbaşkanı seçtirebilir.  Meclis Cumhurbaşkanının vesayeti altında olacak. Cumhurbaşkanına yardımcısı vekalet eder diyor ama hangi yardımcısı belli değil. Milletvekilleri Cumhurbaşkanına sözlü soru

 soramayacaklar; çünkü onlar yok hükmündeler adeta. Bakanlar seçimle gelen değil, Cumhurbaşkanı tarafından atama ile geliyorlar, millet seçmediği için sorumsuzlar. Şimdi milletvekilleri toplum ve devlet meselelerini görüşmek üzere meclis toplanabiliyor ancak yeni usule göre sadece toplum meselelerini görüşmek üzere toplanabilecekler. Şimdi 1/10 yani 55 milletvekili araştırma önergesi verebiliyorlar, yeni usulde salt çoğunluk aranacak. Cumhurbaşkanı meclisi fesih nedenleri belirtilmemiş.


Doç. Dr.Ümit Kocasakal

Millet ve memleket severler bir aradayız. Yurttaşlık kavramını çok önemsiyorum. Yurttaşlık kültürü tüm ayrımcılıkların panzehiridir. Sistem değişikliğini kim, niçin istiyor. İstikar için sistem değişikliğini dayatıyorlar. Peki AKP hükümetleri  15 yıldır ne istediler de yapamadılar. 15 senedir hükümet anlamında en uzun istikrarlı dönem değil mi. Bu istikrar parlamenter sistemle sağlanmadı mı? En istikrarlı yönetim dikta rejimleridir ki, bu mu isteniyor.

Sorun yeni anayasa değil, sorun var olan anayasaya uymamaktır. Türkiye yön duygusunu yitirdi. Yorgun ve bitkin. Bu anayasa değişikliği niçin BOP projesinin uygulama sürecinde gündeme getirildi ve gerçekleştirilmek isteniyor. Yeni anayasa Türk milletinin değil, emperyalistlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin talebidir. Son günlerde sıkışınca milli birlikten bahsedenler peki niçin Lozan ile kavga ediyorlar. Kişiye özel, tek adam sistemine Türk tipi başkanlık denmesi de Türk milletine hakarettir. Siyasi ve hukuki denetimi olmayan bu sistem diktatörlüktür.  Cumhurbaşkanı bir sabah kalkar, ruhi durumuna göre savaş ilan edebilir.  Meclisin ilgası yetkisinin tek kişiye verilmesi, anayasanın değiştirilemez ilkelerine aykırıdır.

Prof. Dr. Ümit Özdağ

Ben Devlet Bahçeli tarafından ihraç ettirilmiş bir vekilim, o halde gerçek MHP milletvekiliyim. Savaş dalgalarının kıyılarımızı vurduğu bir anda anayasa ve sistem değişikliğine niçin ihtiyaç duyuldu

Daha yeni sınır illerimizi ziyaretten geldim. Gazilerimizi ziyaret ettim. 11 leopar tankı, 2 zırhlı ve 1 helikopter kaybımız var. Gazilerimiz, ‘’ancak ordularda olan silahlar terör örgütünün elinde var’’ diyorlar. Aynı anda Kıbrıs da üzerimize çullanmak istiyorlar. Milleti bölmek için referandum süreci başlatıldı.

15 Temmuzun arkasındaki dinamik güçler devredeler. İçinden geçmekte olduğumuz süreç dikkate alındığında adeta birinci meclisi gibi bir meclis konumunda bir meclis olması gerekirken Ukrayna tipi bir meclis görünümü var. Sürekli kurucu meclise hakaret ediliyor. İnsan milletin tarihine bu kadar düşman olabilir mi?  Kuvvetler ayrılığının olmadığı anayasa olur mu; olsa da Recep Tayyip Erdoğan Anayasası olur.  Mecliste 330 sayısı bulunamadığı sürece Cumhurbaşkanına bir şey sormak mümkün olmayacaktır. Muhalefete, bizlere karşı basında ve TV’lerde aşırı ambargo uygulanırken yeni anayasa tartışmaları nasıl yürüyecek, mümkün değil. Böyle bir anaysa değişikliği gerçekleşse bile, Türkiye’yi yönetmek mümkün olmayacaktır.
 Yeni yapılan değişiklikle anayasanın 123, ve 126. Maddelerine göre Cumhurbaşkanı canı  isterse ülkenin bir bölümünde özerklik ilan edebilir.  


Bu yetkiyi elde etmek isteğinin arkasında ileride federal yapıya gidilme isteğidir. Bütün bunlar Oslo sürecinde alınan kararların uygulamaya sokulmasıdır. İstiklal Savaşı’ından çıkan bu meclis Recep Tayyip Erdoğan’a yenilmeyecektir. Atatürk’e dahi verilmeyen bu yetki Erdoğan’a da verilemez; O’na dahi üç aylığına verilmişti ve sadece Deniz, Hava,  Kara birliklerinin komutası içindi. Daha sonra değişiklik yapıldı. Ordu komutanlığı; barışta genel kurmay başkanlığına, savaşta ise hükümet adına Cumhurbaşkanına verildi. Kantin asteğmeninden başkomutan olamaz. Bu anayasa değişikliği gerçekleşirse şayet daha sonra halifelik konusu gündeme getirilecektir.

Biz beş milletvekili ile beraber çok sayıda MHP milletvekili anayasa değişikliğine hayır diyecektir. Beni partiden ihraç ettiren Devlet Bahçeli aynı şeyi Bülent Didinmez  marifeti ile beni Ergenekoncu ilan etmişti, şimdi de Ortadoğu Gazetesinde bir yazarlarına Fötöcü olduğum yazdırdılar. Bunların yaptığı korkaklıktır. Burada iki tane paşam var ve Ergenekon, Balyoz davaları sürecinde fetö denen bu örgüte karşı verdiğim mücadelemi biliyorlar. Onun için korkaklar üzerime gelmeye devam ediyorlar. Artık susmayacağım, yeter artık.

Ümit Bey panel de son konuşmacıydı.
Program, katılımcılara plaketlerinin takdimi ile nihayetlendi.

Mehmet Soral