ABD başkan
adayı BIDEN'in sekiz ay sonra hatırlanan sözleri
Şimdi
muhalefetin BIDEN denen bu şerefsize en ağır dille cevabını vermelidir ki;
cumhur ittifakı buradan malzeme çıkarmasın.
Erdoğan ve
cumhur ittifakı da BIDEN denen şerefsizin sözlerini işlerine gelmediği
durumlarda muhalefete gönderme yapmak için iğrenç bir enstrüman olarak
kullanmaması gerekir ama kesinlikle kullanacaktır.
Mehmet
Metiner hemen resim bile verdi. Öyle konuşuyor ki; sanki BIDEN asist yapmak
üzere, kendisi de gol atma hevesi ile beklemedeymiş gibi. Hani neredeyse;
"Millet ittifakı karşısında kaybedeceğimizi öyle anlamıştık ki; aynen fetö
ile kemalistleri muktedir olmak için birbirine kırdırdığımız gibi bu sefer de
kendimizi ABD üzerinden mağdur göstermek istedik. Hele ki İYİ PARTİ aldı başını
öyle gidiyordu ki; buna önlem almanın dışında yapacak bir şey yoktu. ABD ile bu
senaryo yazıp, BIDEN'i de figüran olarak kullandık" demek istiyor gibiydi.
Muhalefetin daha ne diyeceği, ne düşündüğü belli bile değilken o bindirdikçe
bindiriyor.
Evet,
normal şartlarda benim bu düşünceme "Saçmalamak" denebilir ama AKP
muktedir olmak uğruna neler yapmadı ki; kadim Türk ordusuna yapılan Ergenekon
ve Balyoz kumpaslarının siyasi ayağı, hatta sorumlusu olunca ben de yorumumu bu
tecrübe üzerinden yapıyorum. O zaman fetö falan da yoktu. Peki ne adına o
kalleşçe düzenlenmiş kumpasların savcısı olmuşlardı. Bunlar
"Saçmalık" değil, yaşanmış gerçekler değil miydi.
Dolayısıyla,
kadim Türk Ordusuna kumpas kuranların ABD menşeli her türlü tezgahın içinde
figüran olabilme ihtimali yüzde yüzdür. Ayrıca BIDEN malum sözleri sekiz ay
önce söylemiş ama ne hikmetse tercüme edilmesi süreci bugüne kadar sürmüş.
Muayyen süresi geçtiği için hamile olduğunu anlayan kadın misali; ne oldu da
BIDEN'in bu aşağılık sözleri bugün cumhur ittifakı nezdinde anlam kazandı.
Cumhur
irtifakı olarak telaşınıza anlam vermek mümkün, gayet de insani bir telaş
içindesiniz ama algı kumpaslarınıza o kadar alıştık ki; yaptığınız hiç şey bize
essah gibi gelmiyor artık.
Sekiz ay
önce konuşmadıysanız bugün susun bari. Daha da rezil olmak için devlet çabası
mı gerekiyor. Koskoca dış işleri bakanı sekiz ay beklemiş bugün tepki
gösteriyor, olacak iş mi. En azından duymadık, görmedik, bilmiyoruz veya
söyleyene "Seni adam saymadığımızdan, söylediğini de umursamamıştık"
deyin, kibirli bir eda ile durumu kurtarmaya çalışın.
Şimdi
bekleyelim görelim bakalım; BIDEN denen o şerefsiz malum sözleri sarf ettiği
günlerde ABD'de devletimiz adına görev yapan başta büyük elçimiz olmak üzere
diğer görevliler, kimler vardı ve kaç tanesi görevden alınacak veya istifa
edecekler. Eğer görevden almak veya istifa etmek gibi bir gelişme olmazsa bizim
anlayacağımız şu dur; cumhur ittifakının bu skandaldan haberi vardı, işine
geldiği zaman muhalefete karşı kullanmak için göstermesi gereken tepkiyi
sakladı.
Veya idda
ediyorum ki; fetö, başta cumhurbaşkanı olmak üzere hükumeti kandırmaya devam
ederek, devlet adına bu tür yanlışların yapılmasına için kumpaslarına devam
ediyorlar. Dış İşleri Bakanımız, Türkiye'nin eyalet valisiymiş gibi cümleler
kuran BIDEN'e 8 ay sonra bugün cevap verme ihtiyacı duymuşsa; bu gecikmeli
tepkinin arka planında devletimizi küçük düşürmeye matuf fetö aklının olduğunu
ve hükumet içinde bu olayda olduğu gibi yanlış yönlendirmelerle etkinliklerini
sürdürdüklerini düşünüyorum. Gecikmeli tepkinin akılla izah edilebilir bir
başka tarafı var mı sizce.
Diğer bir
husus; diyelim ki Erdoğan veya cumhur ittifakı BIDEN denen adamın sözleri
karşısında kulaklarının üstüne yattılar, peki muhalefet nasıl oldu da bu olup
bitenlerden hiç haberi olmadı. Eğer o malum sözler sarf edildiğinde muhalefet
gereğini yapmış olsaydı, Erdoğan veya cumhur ittifakı da bugün mağduriyet
algısı üzerinden skandal sözleri kullanma şansını elde edemeyecekti.
Yine mi
Abdullah Gül
CHP yine
Abdullah Gül etrafında dönüp duruyor. Kümeste bir tavuk bir horoz misali.
CHP bu
kadar mı çaresiz yahu. O zaman dükkanı kapatın gidin.
"CHP
olarak AKP patentli hiç bir isime cumhurbaşkanı adayımız olması şansını
vermemiz "Başımıza silah dayansa bile söz konusu olamaz" demenin size
çok mu şey kaybettireceğini düşünüyorsunuz.
Abdullah
Gül, sinsice sürdürdüğü siyasi hayatında hiç bir zaman net olamadı ama her
konjonktürü de lehine kullanarak hiç de hak etmediği mevkilere gelmiştir.
Devletin
yönetim sistemi değişti. Bu değişim sürecinde fikrinin ne olduğunu bile
açıklamaktan imtina etmiş bir insanın CHP olarak hangi hakla itibarlı görüp
tekrar tekrar milletin başına taç yapmak istersiniz.
Yoksa,
Kılıçdaroğlu
cumhurbaşkanı olmak istemediğine göre bir CHP'linin cumhurbaşkanı olması
durumumda kendisinin CHP Genel başkanı olarak kalması gibi absürt bir durumu
kaldırmayacağı için mi, hep kazanamayacak adaylar üzerinde dönüp duruyor.
Kılıçdaroğlu
Muharrem İnce'yi kazanacağı için değil, kazanamayacağı için aday göstermiştir.
"Gel bakalım Muharrem" sözünde saklı olan mana da budur. 2018 yılında
Erdoğan karşısında millet ittifakı adına en güçlü aday Meral Akşener di.
Erdoğan'nın tavrı ve yandaş medyanın gayreti de bu minvalde olmuştur. Meral
Hanım henüz parti kurulmadan önce adaylığını açıklamıştı. Dolayısıyla CHP'nin
yeni bir isim arayışına girmesi o gün de anlamsızdı, bu gün de anlamsız.
İYİ
PARTİ'nin kuruluş gerekçesini bir daha hatırlatmak istersek
Devlet
tarafından kendi bekası için varlığı sürekli istenmiş ama bir kadar da büyümesi
ve güçlü olması hiç istenmemiş Türk milliyetçileri, ülkücülerin "Yeter
artık biz de bu ülkeyi yönetmek istiyoruz" diyerek alışagelmiş ve adeta
kabullenilmiş mukadderata itiraz adına gerekeni yapmak üzere inanmışlık ve
adanmışlıklarını ortaya koyarak devreye soktukları bir projesidir.
Kısaca İYİ
PARTİ sadece ülkücülerin partisi değil, ülkücülerin; iktidar olmak için tabanı
daha da geniş tutarak, vatanseverlik ve millet severlik paydasında bütünleşen
herkesi bir araya toplamayı amaç edinmiş bir partidir. T.C Devleti ve Türk
milleti dendiğinde aidiyet duygusu ile içtenlikle muhabbet besleyebilen
herkesin bu çatı altında yeri vardır, aidiyet hissedebilirler. Bundan gerisi kişiye
özeldir.
Kim
olduğumuzu soranlara hatırlatma ihtiyacına binaen tekrar dır.
Sağlık
çalışanı emekçilerin emeğine saygısızlık daha ne kadar devam edecek
TV'yi
izliyorum. Corona nedeniyle verdikleri mücadele sırasında şehit verdiğimiz
sağlık çalışanlarının tek tek görselleri verildi. İçim yandı. Yakınları için
empati yaptığımda kahroldum.
15 Temmuz
şehitlerimiz için önlem almak mümkün değildi, zira haince tasarlanmış, kalleşçe
bir kalkışmaydı. Ama ya; sağlık çalışanı şehitlerimiz...
Çok ciddi
ve sıkıntılı pandemi sürecinde ne gerek vardı; en az 150 bin insanın yaklaşık
bir hafta boyunca Ayasofya camii olarak ibadete açılacak diye çevre iller de
dahil otobüslerle Ayasofya ve çevresine taşınmasına. Bu etkinlik pandemi
sonrasına bırakılsaydı Ayasofya elimizden mi alınacaktı.
Buraya
gelip sonra da geldikleri yerlere dağılan insanların sizce ne kadarı vaka
sayısının artmasına sebep olmuşlardır. Bu insanlar ve gereksiz zamanda
Ayasofya'nın açılışını organize eden sorumlular; sağlık çalışanı şehitlerimizle
nasıl helalleşmeyi düşünüyorsunuz. Artık çok geç kaldınız değil mi.
Aziz
sağlık çalışanı şehitlerimiz, bu ihmalkarlıkta hiç dahilim olmamakla birlikte
bu milletin bir ferdi olarak sizlerden en samimi duygularımla özür diliyor, her
birinize ayrı ayrı Allah'tan rahmet diliyor, mekanınız cennet olsun diyorum.
Cumhurbaşkanı
"Mühür kimdeyse sultan o dur" derken; ben tek adamım diyor
Bunu neye
istinaden söylüyor; Ali Babacan'ın kendi bakanlık dönemindeki ekonomik
göstergelerin başarısına atıf yaparak, günümüz ekonomik göstergelerini
eleştirmesi nedeniyle söylüyor. Yani Ali Babacan'a demek istiyorki "Sen
benim talimatlarımla iş yapan adamdın. Her şey bana ait, sana ne oluyor"
diyor.
Ben hep
diyorum ya; Allah bunlara milletten saklamaya çalıştıkları tüm kabahatlerini
tek tek itiraf ettirip, söyletecek. Aynen, AKP reklam ve propaganda başkan
yardımcısının "Biz siyasi olarak her ne kadar iktidar olduysak da muktedir
olamamıştık. Fetö ile işbirliği yapıp, onun kadroları ile muktedir olduk, sonra
da askeri vesayeti sona erdirmek için onlarla kemalistleri birbirine
kırdırdık" itirafında olduğu gibi. Şimdi de muhterem diyor ki; "Ben
tek adamım. Mühür bende olduğuna göre her icraatın sonuçları da benim adıma
yazılır" diyor. Zaten biz de öyle diyoruz "Sen tek adamsın ve biz bu
ucube sistemi 97 yıllık cumhuriyet değer ve kazanımlarımıza yakıştıramıyor,
itiraz ediyor ve bir an önce ekibinle birlikte çekip gitmenizi istiyoruz. Bir
daha senin bu itirafındaki sıfatını topluma ve sana hatırlattığımızda bizlere
kızma, tehdit etme lütfen.
Muharrem
İnce "Kürt, Kürtler, Kürt sorunu" sözlerini niçin kullanıyor
AKP yandaş
medyası ve trollerinin yüz ve vücut hatlarındaki kıpırdanmalardan anlıyoruz ki;
Muharrem İnce vakası kendilerine adeta onunla yapılan bir izdivacın heyecanı
veriyor sanki.
HDP
seçmeninin kendilerine hiç bir şekilde teveccühlerinin olmayacağından o kadar
eminler ki; o teveccühün millet ittifakına yönlenmemesi için "Kürt,
Kürtler, Kürt sorunu" sözlerini sık sık kullanarak işe başlayan Muharem
Ince'nin olabildiğince arkasında durarak, cumhurbaşkanlığı seçiminde
belirleyici olacak olan HDP oylarının Muharrem İnce vasıtası ile bölüneceği
beklentisi ile cumhur ittifakı lehine sonuç almanın hesabını yapıyorlar.
Muharrem
İnce bu gereksiz ayrımcılığına, hatta "Kürt, Kürtler, Kürt sorunu"
lafları ile HDP seçmenine selam gönderme adına bölücülüğe devam ederse ve
devamında gene cumhur başkanı adayı olursa; önce kurumsallığı içinde yer alarak
ismine değer kazandıran CHP'ye en büyük ihaneti yapmış olur, sonra da yıllarca
cumhuriyet değer ve kazanımlarına istinaden AKP'ye karşı saydığı sövdüğü her
sözünü yalamış yutmuş olur.
Sen
"CHP'de Atatürk'ü sevmeyenler var" derken, nasıl oluyor da Atatürk'ün
ulus devleti inşa ederken gösterdiği çabalarla cumhuriyetin kazanımı haline
getirdiği millet tarifinin ruhuna suikast edercesine; "CHP her şeyden önce
Kürt vatandaşlarımıza teşekkür etmelidir" diyebiliyorsun. CHP bu ahmakça
ayrıma niçin gerek görsün ki. Senin bu milleti onlar, bunlar, şunlar diye
bölmeye ne hakkın var.
Devlet
Bahçeli ise kullanılan bu ayrımcı dili kınaması gerekirken aksine İnce'nin
arkasında durup, onu yüreklendirici ifadeler kullanıyor.
CHP,
Muharrem İnce çalısından kurtulmalıydı ve şükretsinler ki kendi eliyle ayağıyla
çekti gitti. Sakına sakın adam yerine koyup, disipline bile vermesinler. Zerre
miskal ilgi göste
soralmehmet@gmail.com