2 Aralık 2016 Cuma

''DİNİMİZİ BAŞIMIZA BELA EDENLER''

Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk eğer yaşıyor olsaydı belki de Adana da yaşanan facia üzerinden; ''Bu milletin dinini başına bela ettiler'' diyecekti. Saygı duyduğum bir insandı, O’nun yerine ben söylemiş olayım. 

Bu arada yaptığım ironiyi fark edemeyip, beni külliyen kafir ilan edecek olanlara hakkımı helal etmeyeceğimi de peşinen söylemiş olayım.
...
Birçoğunu biliyor, hatta tanıyorum. Yetim kalmış, fakir fukara çocuklarının tahsillerini tamamlamak; dinini, diyanetini öğrenmesini ve aynı zamanda bir tabak sıcak çorba içebilmek imkanına kavuşmak; doğruluk, dürüstlük ve genel ahlak açısından şüphe götürmeyen itimadın sağladığı ''Sanılan'' güven ortamına emanet edilen çocukların başlarına gelmeyen kalmadı. 
...
Daha iyi Müslüman, mümin olmak ve Allah'ın rızasını kazanmak; yaşadıkları aile dıramlarını unutmak adına servetlerini bile feda ederek cemaatlere giren binlerce insan bir de baktılar ki fetöcü olmuşlar.
Devleti ve milleti yönetenlerin yönetemezlikleri yüzünden bu insanların ''Dinleri başlarına bela oldu''
...
Neyse, gelelim asıl meselemize.
Aslında öğrendiğimize göre bölgede niteliklii yeterli sayıda çok yurt varmış. Yangın çıkan yurt barınma ihtiyacının paralelinde aynı zamanda dini eğitim ihtiyacını da karşılamaya yönelikmiş.
...
Bütün mesele ailelerin çocuklarının milli eği



tim müfredatı yanında dini bilgileri de öğrenmelerini istemelerinden kaynaklanmaktadır.Bu boşluğu değerlendirmek isteyen dini cemaat ve dernekler ''Allah rızası için hayırlı işler yapıyorlar'' ön kabulü ile elde edilen dokunulmazlık zırhına bürünüp, eksiklikleri konusunda herhangi bir yaptırım veya tehdit hissetmeden icraatlarına devam ediyorlar.
...
Dini eğitim, öğretim bir ihtiyaçtır ve devlet ne yapıp, edip bu ihtiyacı maksimum düzeyde karşılamalıdır ki; aileler çocuklarının dini eğitimi için ''Merdiven altı'' yapılanmaların suiistimallerine açık hale gelmesinler. 
...
Aileler hiç de o kadar uzun süreli dini eğitim beklentisinde de değiller. İster inanın, ister inanmayın bütün suiistimallerin nedeni; Müslüman bir ailede çocuğun en azından namaz kılacak kadar yeterli sayıda sure ezberleyebilmesi ve Kuran-ı okumasını (anlamaya yönelik hiç bir şey yoktur zaten) öğrenmesi isteğidir. Yine ister inanın, ister inanmayın; imam hatip ortaokul ve liselere gönderilen çocuklar bu ihtiyaca binaen gönderiliyorlar; imam veya din adamı olsunlar diye değil. Namaz surelerini ezberleyip, Kuran-ı okumayı öğrensinler diye bir çok öğrenci istemeden, ailelerinin dayatması ile imam hatip okullarına gönderiliyorlar ve maalesef çocukların hayalleri de, istikballeri de maf oluyor.
...
Bu sorun ilkokul düzeyinde halledildiği an problem kalmayacaktır diye düşünüyorum. İlkokullarda cumartesi öğlene kadar gerekirse taşımalı usulle bu ihtiyacın giderilmesi için fırsat yaratabilinir. 

Belki de bu formüle yine dini gerekçelerle karşı çıkılacaktır; zira bu işte vergisiz kazanç gibi büyük bir rant var. Çünkü bunların vergisi peşin ödenmiş ‘’Allah rızası’’ dır sözüm ona. Aksi durumda devletin de, milletin de, hatta dinimizin de başı beladan kurtulmayacaktır. 
Mehmet Soral

soralmehmet@hotmail.com