22 Ekim 2014 Çarşamba

YÜKSEKLİĞİN YARATTIĞI ''ALÇAKLIK''

Türk devlet adamları sanki geleneksel hale gelen bir huy edindiler. Yurt dışına çıktıklarında, ne halt ediyorlarsa; dönüşte özel uçaklarında fazla yüksekten uçuyor olmalarından olsa gerek; yüksekten atıp, tutarak; Türk Milleti ve Devlet geleneğine ters düşen beyanlarda bulunup, demeçler veriyorlar. Genellikle uçaklarında yalaka basın erbabı kişiler bulunur ve devlet adamının kıçının çıplaklığını ''aman efendim blue jeen'iniz de üzerinize ne güzel oturmuş'' diyecek kadar övgüler arasında gerçeği saklayarak gaz verirler; tahmin edilmeyen, bazen cesaret isteyen, zaman zaman da aptallığa delalet eden abuk sabuk beyanatlar verdirirler.
Bunun en son örneğine ''cüce adam erdegen''in Afgan-ı Diyardan dönerken verdiği demeçte gördük.
''Biz PKK'yı da, PYD'yi de terör örgütü olarak görüyoruz; dolayısıyla PYD'ye yardım yapamayız, ABD' de yardım yapamaz.''
Aradan iki veya üç gün geçiyor, bir de öğreniyoruz ki Türkiye üzerinden açılacak bir koridor ile Peşmergeler PKK'nın Suriye kanadı PYD'ye silah ve insani kuvvet sevkiyatı yapacakmış.
Bu işin varacağı nokta şu; ABD'nin PYD'ye verdiği silahlar PKK'ya aktarılacak; PKK-PYD birlikteliği çözüm sürecinde Türk Devletince (maalesef) muhatap kabul edilecek ve barış süreci bir başka boyuta taşınmış olacak. Zaten Demirtaş demedimi ki ''eğer PYD saflarında ölen bir gerillanın cenazesi Türkiye de kalkıyorsa, barış sürecinin ilgi alanını Türkiye ile sınırlayamazsınız''
Hani sorunumuz Türkiye de Kürt sorunuydu. Oysa esas sorunun ''Ortadoğu'nun Kürt sorunu'' olduğunu bugün geldiğimiz nokta itibariyle daha iyi fark edebiliyoruz. Özellikle ABD tarafından yapılmak istenen şey malum sorunu Türkiye ile sınır komşusu olan Ortadoğu devletlerinin müşterek sorunu haline getirip, özellikle Türkiye'yi çaresizlikten zorunlu kabullenişe doğru iterek, bedel ödettirilerek nihayetinde bir Kürt devleti kurulması isteniyor.
Anlaşılan şer planı başkaları yapıyor; kabul edilişini de gerek havada gerekse karada fark etmiyor, devlet adamlarımıza beyan ettiriyorlar.
Bu kadar çelişkiyi yaşayıp, yaşatacak adamı da çok kolayca buluyorlar.
Kendisine yapılan emrivaki ve dayatmalar karşısında;
Bunu söylemek,
Bunu yapmak,
Bunu kabul etmek bana yakışmaz;
Söyleyemem
yapamam,
kabul edemem;
diyebilecek; prensipli, dirayetli ve dik duruş sergileyebilecek vatansever devlet adamlarını ne zaman görebileceğiz.
Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com