18 Ağustos 2016 Perşembe

ALDIRMA GEÇ DİYEBİLSEM

Olup bitenlere kör olabilsem.
Yapan yapmış, eden bulmuş sana ne; 
Aldırma geç diyebilsem.
Mehmet Soral
18.8.2016

ONLARA KANDINIZ BİZE İNANMADINIZ

2004 yılında milli güvenlik kurulu "Fethullah Gülen cemaati"nin mevcudiyetinin yarattığı şüphe ve tedirginlik uzerine yapılanmasının takip edilmesi hususu karara bağlanmış. O zaman bu madde henüz ığdış edilmemiş ordunun tavsiyesi ile konduğu aşikar. Çünkü az bir süre sonra cemaat tehlikesi üzerine kitap yazanlar dahi hapise atıldı. O günden bugüne kesintisiz devam eden AKP hükümeti yazılmış kitapları da, alınan milli güvenlik kararını da dikkate almamıştır ta ki 17/25 Aralık'a kadar.
...
Nerdeyse "17/25 Aralık hayırlı bir darbe girişimi"dir diyesim geliyor. Çünkü Cemaatin ciddi manada üzerine gidilmesi ve bizzat hükümet tarafından tehlikeli adledilmesi bu darbe girişiminden sonra olmuştur.
....
(Her ne kadar darbe desek de, hükümetin 4 Bakanının hala mahkeme edilmeyen ama cemaat için darbeye bahane edilen gerekçeleri de unutmamak lazım).
....
17/25 Aralık darbe girişimi 15 Temmuz darbe girişiminin gücünü kırmıştır; Allah tan kırmıştır; zira şimdi Türkiye 16 Temmuz da ABD tarafından atanan bir vali tarafından yönetiliyor olabilirdi.
....
Cemaat-Hukümet ilişkilerindeki ilk problem cemaatin "Siz nasıl olur da bize karşı tetbir amaçlı milli güvenlik kurulu kararları arasına madde koyarsanız" sorgulamasından çıkmıştır.
...
Yani demem o ki başınıza/başımıza ne geldiyse "Kandırılmaktan" ziyade "Doğru söyleyene inanmamak"tan gelmiştir. Onlara kandınız, bizlere inanmadınız. Bi de Allah Türk milletini seviyor. Bu kadar badire atlatıp da hala varlığımızı sürdürebiliyorsak bunun nedeni olsa olsa Allah'ın Türk milletine tanıdığı bir iltimasdır.
Mehmet Soral

SEN BİZİ AZADLIK KABUL ETMEZ KÖLELERİN Mİ SANDIN

Yenikapıda demokrasi, milli birlik ve bütünlük adına ahkam keseceksin; sonra seni bulunduğun makamlara taşıyan insanların aynen bir zamanlar senin için yaptıkları gibi bir başkası yanında iradelerini ortaya koymalarına tahammül edemeyeceksin; adeta kin ve nefret kusarcasına; bir telaş içinde akibetine tedbir almaya yönelik ''Tedbirli ihraç'' sürecini başlatacaksın. ''Paralel'' iftirası tutmayınca son çareniz bu mu olacaktı. "Madem içeriye tıkatamadık, o zaman biz gereğini yaparız" der gibisiniz.
...
Demokrasi, milli birlik ve bütünlük adına sürekli inanmadıklarınla amel ediyorsun; samimi değilsin; İnansan sonuçlarına da katlanmaya yüreğin yeter ama inanmıyorsun ki. Demokrasi; hele ki seçim, senin en büyük kabusun ama bu korkuyla daha ne kadar yaşayacaksın ki.
...
Acelen nedir; neyi kimden kaçırma telaşındasın. Bizler "Kongreniz ne oldu" suallerine; "Şimdi derdimiz bu değil ki; derdimiz ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntıyı salimen atlatmaktır" derken; sen öne fırlayıp puan mı kapmak derdindesin. Bu son hamlen bizi birbirimizin yüzüne bakamaz hale getirmek midir. İşte bunu başaramayacaksın muhterem.
...
Bir belgesel izlemiştim. Tarla faresi bir seferde çok yavru doğuruyor ancak bir süre geçtikten sonra karnı acıktığında ilk önce en zayıf yavrusunu yiyerek açlığını gideriyor.
Bilmem, anlatabildim mi?
...
Galiba sen bizi; irademizi sana ipotek ettirip, sadakat nikahı kıyan, azat kabul etmez kölelerin olarak görüyorsun ama Cüneyt Öztürk kardeşimin dediği gibi seninle olmak, sana katlanmak zorundamıyız; hiç de değil.
Mehmet Soral