4 Aralık 2013 Çarşamba

BALAYINDA AŞKIMIZ BİTTİ

Ve böylece; iktidarın muktedir olmadığına hep beraber şahit olduk. Cemaatin istediği oldu. Dershanelerin kapatılma süreci 2015 yılına kadar uzatıldı.
Bugün ''Today Zaman''gazetesi genel yayın yönetmeni, Bülent Keneş ile yapılan söyleşiyi izledim. Anlaşılıyor ki Cemaat-Hükumet çatışması hiç de bitmeyecek gibi. Sanki konuşan CHP’li muharrem İnce veya MHP’li Oktay Vural dı. Gezi Parkı eylemleriyle ilgili düşüncesi sorulunca; ''gezi eylemleri bir neden değil sonuçtur. Antidemokratik uygulamalara tepkinin ifadesidir. Vurmalar kırmalar da tamamen bu sürecin dışındadır'' ifadesini kullandı.

Bir zamanlar ordunun vesayetini diline pelesenk yapanlar görüyoruz ki onlar da ''Cemaat''in vesayeti altına girmiş durumdalar. Kısaca Cemaat'in vesayeti devam ediyor. Her güç güç değildir, niteliği olmadıktan sonra. Bugün cemaat nitelikli bir güçtür. Bu güç kelle hesabıyla hesaplanamaz. Belki %1-3 arası oyu var ama görüyoruz ki %48 oyum var diyen iktidar karşısında gücünün ciddiyetini göstermiş, hissettirmiş olmalı ki karşılıklı restleşmede bayağı yol almış, gözdağı vermiş durumdalar.
Hükumeti cemaat karşısında taviz verdiren, ''tamam canım niye kızıyorsunuz, hallederiz'' geri adımını attıran sebep kastettiğim nitelikli güçtür.

Cemaat mensupları; nitelikleri çok yüksek, yetişmiş, becerikli, kabiliyetli, iş bitirici eğitim düzeyleri yüksek insanlardan oluşmaktadır. Mensubiyet şuuru; (özellikle tabanı için) fedakarlık ve inanmışlık üzerine kurgulanmış. Sadece imam hatipli değiller, aynı zamanda çağı okumasını bilen, çağın nimetlerini kendi meşrepleri doğrultusunda kullanabilen ve bütün bu melaikelerini ''hükumete hükmetme'' de kullanma konusunda hayli maharetli olduklarını göstermişlerdir.. Hükumet bunu, özellikle Ergenekon ve Balyoz davalarında fark etti. Farkında olmadan ama cemaat’in bilinçli olarak başlatıp, devam ettirdiği malum süreçlerin tetiklenmesine hiçbir zaman cesaret edemeyecekleri her hallerinden belli olan hükumet, (içinden geldikleri gelenek 28 Şubat sürecine selam durmuştu) hazır kucağında bulduğu ''vesayet rejimi''n den hesap sorma cür'etini sahiplendi. Hükumet bu sürecin kendi beceri ve kabiliyetinden kaynaklandığını ''Türkiye ortalaması algı''ya yutturdu. Yani demem şu ki, Cemaat her şeyini kurgulayıp, icat ettiği makineyi, kullanmasını öğrettiği hükumete verdi, o da istediği gibi kullanıyor ve işine gelmediği için de aletin geçmişini sorgulamıyor. Fırsat bu fırsat, faydalanmak varken niçin sorgulasın değil mi? Belki de sorguluyor ama çaresizlik, itirafın önünü kesiyor.

Peki Cemaat bunu nasıl yapıyor. Bence bunu tek bilen ''Baransu''. dur. Hükumet-Cemaat aşkında, balayına çıkan aşıkların valizini taşıyan ile aynı balayında biten aşkın valizini taşıyan ''uşak'' aynı kişi olduğuna göre bu aşkın niçin bittiğini bilen adres sizce belli değil mi? Ulusal ve milli direniş gösteren bütün unsurlara karşı yapılan sindirme ve yok etme operasyonlarında hep adres ABD çıkıyor. Malum belgelerin deşifre edildiği gazetenin önemli bir ismi uzun yıllar ABD de yaşamış(belki şu anda da yaşıyordur) ve kocasının Amerikalı olması, Cemaatin karargahının da ABD olduğuna göre fazla kafa yormamıza gerek var mı? Hoca Efendi’nin niçin Türkiye ye gelmediğini son yaşadığımız olaylardan sonra daha iyi anlamış olmuyor muyuz?

Üstelik CHP genel başkanı ve heyetinin ABD ziyaretinde bulunmaları, ABD de ki cemaat yanlısı ''Türkiye Amerikan İşbirliği Teşkilatı'' ile görüşmeleri ve daha sonra üç ayrı Yahudi lobisi ile randevulaşmaları bizlere yeterince ipucu vermiyor mu?

Ben tekrar tezime dönüyorum; ABD her ne kadar bugün Kılıçdaroğlu Başkanlığındaki CHP heyetini kabul etmiş olsa da nihai amacı Sarıgül’ü CHP’nin başına getirmektir. Mahalli seçimlerden sonra bu süreç başlayacaktır. İşte Hükumet-Cemaat kavgasının altında yatan gerçek budur.
Hükumete karşı oluşan tepkinin meşru zemine çekilmesi ve bunun sivil inisiyatif ile başarılabilinmesi için Cemaat devreye sokulmuştur. Hükumete hesap sorma, hizaya çekme hareketinin muhalif her kesimde oluşturacağı sempatiyi üzerine çekecek olan cemaat; bu sinerjiyi Mustafa Sarıgül’e aktaracaktır. Böylece Cemaat, AKP yerine Mustafa Sarıgül Genel Başkanlığındaki CHP’yi destekleyecektir. Çok garip değil mi dostlar?

Dershaneler bahane, Sarıgül için her yol şahane.
Bütün ümidim Cemaat’in ABD’ye çalım atmasıdır. Ne diyelim, inşallah olur. Çünkü siyasetle bunu başaramadık, aksine siyasette başarılı olmak için ABD birçok siyasinin veya partinin meşru adresi oldu.

Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com