Tayyip Erdoğan bu ülkede muktedir olduktan sonra belki bir çok inisiyatifi,
gücü kendi kontrolüne alabilmeyi başardı; karşısında muhalif olan her düşünce
ve kurumun alternatifini oluşturmayı başardı ancak bir şeyi başaramadı ve bu
durum da kendisini sürekli rahatsız etti , etmeye de devam ediyor; o da ‘’kendi
entelektüelini’’ yaratamadı. İnanın ki kendi yandaş yazarlarının dediklerini
dikkate de, ciddiye de almıyor. O'nun için bir Taha Akyol, Enis Berberoğlu,
Ertuğrul Özkök gibi entelektüel bilgi ve birikime sahip gazeteciler gerekli.
Elbet de kendisini ölümüne desteklemiş başta ‘’yetmez ama evet’’çiler, sonra
liberaller vardı ancak bunlar da bildiğimiz Erdoğan’ı taşımaktan yorulunca,
desteklerini çektiler hatta eski muhabbetleri bugünlerde iyiden iyiye nefrete
dönüştü.
…
Ne kadar uğraşsa, maliyeti sıfır paralarla yandaş medya oluşturmuş olsa
da; bir Doğan Medya’sı kadar entelektüel zenginliği oluşturamadı. Çünkü bazı
şeyler paranın gücü ile olmuyor işte. Ekranlarda sürekli çemkiren; savunma
refleksi dışında karşısındakine inanırlık ve güvenirlik anlamında somut bir şey
veremeyen; üç beş günde ''mal edilen'' gazetecilerle elbette Aydın Doğan
Medyası ve yazarları ile rekabet etmesi mümkün olamazdı.
Erdoğan biliyor ki kendi yandaş medyası ''Dış Dünya'' da itibar görmüyor,
yazarları okunmuyor; dolayısıyla referans olarak da değerlendirilmiyorlar.
…
Erdoğan baktı ki bu iş böyle olmayacak; Hürriyet Gazetesini ‘’Truva Atı’’
olarak değerlendirmek istedi ve ilk önce Akif Beki’yi bişekilde transfer etti;
şimdi de Abdulkadir Selvi’yi. Biliyoruz ki daha önceki yıllarda da istemediği
gazetecileri kovdurmuştu.
…
Erdoğan; Hürriyet Gazetesi gibi bir amiral geminin kendisine sahip çıkması,
en azından kendisine yakın birkaç ismin orada olması için zaman zaman Doğan
Grubuna geçmişe dönük petrol ithalatı ve vergi mevzularından kaynaklanan
hatırlatmalar, sıkıştırmalar yaparak adeta Abdulkadir Selvi’yi transfere
zorladı.
…
Eğer Aydın Doğan zamanında sermaye-siyaset ilişkilerini ''pijama ile
karşılama'' ahlaksızlığı ve seviyesizliğine indirgemesi bugünkü baskı ve zulümle
karşılaşmazdı. Anlaşılıyor ki patronlar sermayenin demokrasiye katkısını insana
hizmet olarak değil; haksız kazanç ve kayırma için tehdit unsuru olarak
değerlendirdikleri sürece sermayenin varlığını ve gücünü sürdürebilirliğinin
garantisi yoktur.
…
Eğer bütün bunlar Erdoğan’a istediği sonuçları sağlamazsa Aydın Doğan Medya
dan çıkana kadar baskı devam edecektir.
…
Vallahi ne diyelim; demek ki pijamalı kıyafetlerle hükumetler kurup,
devirenler veya hileli yollarla yetimin hakkını gasp edenler ; bir gün gelir
ilahi adaletin önüne çıkmadan bu dünyada da hesap verip, ettiklerini
bulabilirler.
Mehmet Soral