17 Ekim 2014 Cuma

BİR İNTİHARIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ



Bugün sosyal paylaşım sitelerinde birisinin intihar etmeden önce yaptığı konuşmanın videosunu izledim. Öyle bir konuşma yapmış ki sanki konuşmasının başında ‘’bu bir intihar notudur’’ diye belirtmese konuşmanın akışı ve şahsın mimikleri insanda hiçbir şüphe uyandırmıyor. Zaman zaman hepimizde olduğu gibi oldukça düzgün cümlelerle mutsuzluğunu anlatmaya çalışmış. Belki de ‘’gerçek nedene’’ inat böyle bir konuşma üslubunu seçmiş olabilir.
Biraz sonra intihar etmeye karar vermiş bir insanın bu kadar düzgün cümlelerle konuşmasına hayret ettim doğrusu. Şahsın ismini yazmadım zira intiharlar için ‘’model ’’ olmasın diye.
Anladığım kadarıyla imrenilecek kadar bir insanın mutlu olması için lazım olan asgari maddi imkanlara sahipmiş. Oldukça yakışıklı; kariyer sahibi; saygın bir mesleği var ve anlaşıldığı kadarıyla da entelektüel birisi.
Bu insan niçin intihar etmiş olabilir? Cinnet hali yoktur; yaptığı konuşmadan anlıyoruz. Oysa onun imkanlarına sahip olamadıkları için, bu gerekçelerle intihar etmiş çok insan vardır muhtemelen.
Benim tahmin edebildiğim ve videodaki konuşmalarından çıkarabildiğim tek eksikliğin ‘’inanç’’ eksikliği olduğunu düşünüyorum. İnanç derken illaki İslami manada inanç ve imanı kastetmiyorum.
Bütün mesele insanın cevabını bulamadığı sorun ya da sorularının hallini birisinin veya birilerinin takdirine veya sorumluluğuna havale ederek o sorun ya da sorulardan kurtulma ihtiyacı duymasıdır. İşte bunun için fizik ötesi bir alemde varlığına inanılan bir şeye; tanrıya ihtiyaç var. Tanrı'ya, Allah veya puta bağlanarak, Onunla rabıtaya geçilerek iç huzur yakalanabilir. Mesela nefsimize tamamen uymayan bir olayın neticesini İslami manada Allah'ın taktirine veya bir başka inançta birisi için güneş ve ateş tanrısının taktirine bırakmak; insanın iç dünyasında oluşan fırtınaların dinmesini ve rahatlamasını sağlıyor.
İnanmak veya inanmamak; akıllı ve düşünebilen insanın bunlardan en azından birisinin tercih etmesi gerekiyor.
Şahsen kendim için belirtmek isterim ki, mümkün mertebe insan olarak sorumlu olduğum; kendim, ailem, çevrem, tabiat ve Allah için yapabildiğim, becerebildiğim ölçüde sorumluluklarımın gereğini yerine getirmeye çalışırım ve gerçekleşen bütün sonuçlara; olumlu, olumsuz da olsa Allah'ın taktiridir der, teslim olurum. İslami manada iç huzuru yakalama ve kendin ile barışık olma hali ancak bu şekilde mümkün olabiliyor. Bu ‘’iç huzur’’ hali sanırım cinnet hali dışında insanın aklına kolay kolay intihar etme düşüncesini getirmeyecektir.
İnanç, aynı zamanda yanlış yapıldığında kendisine karşı mahcubiyet duyulabilecek fizik ötesi bir taktir edici, gözetleyenin varlığını kabul ediş değil midir?
Kanaatimce yalnızlık insan için en büyük sorun ve tehlikedir. ''inanç''lı olmak aslında hiçbir zaman yalnız olunamayacağı anlamına gelmektedir. Dua, şükür Allah ile konuşmak değil midir? İnsan için tehlike, yalnızlıkla başlıyor maalesef.
Belki bu manada ''zorunlu din dersi'' şu veya bu şekilde; ne şekilde tanımlanırsa tanımlasın; insanın gerçek manada ihtiyaç duyduğu ''inanç'' dersini alması gerekiyor, maalesef başka alternatifler bunun yerini ikame edemiyor.
Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com