10 Temmuz 2017 Pazartesi

BAK İMAM EFENDİ...

Bak imam efendi beni rahat bırak. Şurada huşu içinde namazımızı kılıp, dağılalım. Kalkıp, gitmemek için kendimi zor tutuyorum. Gene sahibinin sesi gibi, eline tutuşturulan bildiriyi kafamıza çivi çakar gibi okuyup durma. 
...
Ensar, muhacirlere kucak açmış da; osunu, busunu paylaşmış da; falanda, filanda. Yahu imam efendi, bu Suriyeliler nasıl muhacirler ki; kaçtıkları yerlere bayram tatillerine gidip, sonra geriye dönebiliyorlar. Demek ki bunlar muhacirlik konumunundan çıkmışlar. Ülkelerinde savaşması gerekirken; bilmem kaç milyonluk cep telefonları ile aniden Türk kızlarının önlerine çıkarak abuk, sabık sorular sorup, aldıkları tepkilerin görüntülerini YouTube'de yayınlayıp, onların haysiyetleri ile oynayan şerefsiz muhacir bozuntularına ne diyeceğiz.
...
Kendi çocuklarımız emek verip, para harcayarak girmeye çalıştıkları Üniversitelere Suriyeli gençler sorgusuz, sualsiz nasıl girebiliyorlar. Acil rahatsızlıklarını anladık da; protez dişlerine kadar bedava olması neyin nesi.
...
İmam efendi, işin doğrusu senin eline o metni tutuşturanların niyetlerinden emin değilim. Ensar mıyız, enayi miyiz belli değil. Eğer kastettiğiniz manada muhacir iseler ilk önce kamplarda barınmalıdırlar, biz de yüce Türk milleti olarak kendimize yakışanı yapalım ama durduk yerde binlerce yıllık emek, kan ve göz nuru ile atalarımın yurt edindikleri bu topraklara, elde ettikleri kazanımlara yüz binlerce insanı ortak edemeyiz.
...
Muhacir denince hemen aklıma; zorda kalmış, zavallı, sığınmaya muhtaç insan geliyor. Yahu senin muhacir dediğin insanlar neredeyse seçkin insanlar konumumda olup, ülkemizin her türlü imkanlarından sonuna kadar yararlanabiliyorlar. Anadolu kulübüne, Fenerbahçe kulübüne bile üye olmak için binlerce lira üyeliğe kabul parası ödenirken, Suriyeli muhacirlere ülkemin bu kadar nimetini hangi fedakarlıklarına karşılık sunuyoruz. Madem ki bu kadar imkanlarımıza ortak ediyoruz, şu kızlarımızı taciz eden Suriyeli gençleri niçin PKK veya YPG üzerine göndermiyoruz.

...
Dört sene önce oğlum için aldığım öğrenci kredisini, ödeyemediğimizden faizi ile birlikte yapılandırma yaparak emekli maaşımdan taksitle ödüyorum. Diğer oğlum ise üniversiteli olmaya hala çalışıyor. Ya Suriyeli genç; 1500 TL'lik bedava burs ile istediği üniversiteye kaydını yaptırabiliyor. Bu ne demek; kendi ülkende muhacir olmak değil de nedir. Bu arada Irak Türkmen çocukları Suriyelilere verilen bu haklardan yararlanamıyorlar.
Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com

ADALET YÜRÜYÜŞÜ VE OLUP BİTENLER ÜZERİNE

Viagra'nın keşfi ve Demokrasiye etkisi
Tansiyon ilacı diye icat edilen "Viagra" 'nın başka bir derde deva olduğu keşfedildi, daha çok o amaçla kullanılır oldu. 
...
Şimdi de Bahçeli-Erdoğan ikilisinin icadı olan "Partili Başkanlık Sistemi" Türk Demokrasi Tarihi'ne geçecek sürpriz gelişmelere neden oldu, bundan sonra da muhtemelen olacaktır. 
...
Yaklaşık her sene kurultay yaparak bir türlü istediği kıvamda lider çıkaramayan CHP; nihayetinde Bahçeli ve Erdoğan sayesinde, üstelik de 25 gün boyunca, yaz sıcağında 450 km yürüyebilen bir lider kazandı. Artık belli ki CHP'nin her vesile ile kurultaya gitme alışkanlığı sona erecek, sinerjisini boşa harcamayacaktır. Bu Durum biraz da Deniz Baykal ailesine yarayacak; Sayın Hanımefendi belki de elli senedir ilk defa kocasının gözlerine bakarak iki kelam edebilme fırsatı bulacaktır.
...
Yine Viagra'nın icadı değil de, keşfi üzerinden gidecek olursak; biz "Hayırcı Türk milliyetçileri" olarak biat kültürünü terk edip; lider bilip, kendisine sadakat nikahı kıyıp, azatlık kabul etmeyen iflah olmaz gönüllü köleliğimize kendi arzumuzla son verip, Ergenekon'dan çıkışın hazırlığındayız çok şükür. Artık Türk milliyetçileri öz güven dolu; düşünüp, fikir üretebiliyor ve bira araya gelip, projeye dönüştürerek, eylem yapabiliyorlar.
...
Kime niyet, kime kısmet. Kim derdi ki; Viagra keşfedilecek, demokrasi gelişecek(!)


Lider çevresine, ''Benim arkamda liderim var'' güvencesi verendir.
Kılıçtaroğlu, başta Enis Berberoğlu olmak üzere yol arkadaşlarına; "Benim arkamda liderim var" güvencesi vermektedir.
...
Engin Alan Paşa'yı Ergenekon kumpasına teslim edip, ziyaretine bile gidemeyenlerin; bugün fetö üzerinden hayırcı Türk milliyetçilerine kara çalmak isteyenlerin liderlik adına Kılıçtaroğlu'nun 450 km'lik yürüyüşünden, azim ve kararlılığından ders çıkarmaları gerekir.
...
Böyle yazıyorum diye benim siyasi düşünceme kendi kıt akılları ile konum belirleyenler; ben Kılıçtaroğlu'nun yaptıklarını yazıyorum. Peki yıllardır yapamadıkları üzerine kerametler atfedip, methiyeler düzdüğüm ve liderim dediğim insan için "Tarifini yaptığın bu insan nerede ki biz farkında değiliz" demediniz.
...
Odalara girip, koltuklara gömülüp, masaların altına sinenlerin nesini anlatacağız ki. Elbette yürüyeni, yani eylemde olanı anlatacağız. Türk demokrasisi adına Kılıçtaroğlu dirayetinin yarattığı heyecan bir başka parkurda, Meral Akşener ve ekibi ile devam edecektir.
Ülkem de böyle güzel şeyler de oluyor, kıskananlar çatlasın. 


İdam üzerinden mastürbasyon
Her seçim arifesinde "idamın geri gelmesi" üzerinden mastürbasyon yapıp, sonra da istediği sonucu aldıktan sonra unutanlar; getirin idamı meclise imza atmayan odur, budur, şudur diyenler; ulan ben mi getireceğim meclise. Neyi, kimi, niçin bekliyorsunuz.
...
Gencecik bir anneyi yanında ve karnındaki iki çocuğu ile tecavüz ettikten sonra katleden alçaklığın, caniliğin müsebbibi sizsiniz. 18 yaşındaki "Bebenin" vekil olamamasını dert edinip, referanduma koyuyorsun da; körpecik bir anneyi iki çocuğu ile katleden canilerin yaşıyor olmasını nasıl kabullenebiliyorsunuz.
...
Aslında gerçek odur ki; "Keser döner, sap döner; gün gelir hesap döner" ihtimali sizin başınıza gelebilecek en korktuğunuz ihtimaldir. Dolayısıyla, hiç bir zaman idamın geri gelmesini; Fethullah Gülen için de dahil istemeyeceksiniz.


Adalet yürüyüşünü HDP üzerinden okumak ahlaksızlıktır
Ey...naraları atarak oturduğu koltuktan ahkam kesmedi. Bir şeye karar verdi ve gereğini yaptı. Azim ve kararlılıkla yürüyor. 
...
Efendim yürüyüşe o katıldı, bu katıldı diyerek kara çalmanın bir anlamı yoktur. Aynı safta, kendi irademiz dışında nice şerefsizlerle yanana gelip, namaz kılıyoruz ama namazı bırakıp, camiyi terk etmeyi hiç düşünmedik. Kılıçtaroğlu da yürüyüşüne ilk başladığında "Ben falanca yerden adalet yürüyüşüne başlayacağım, bu yürüyüşün amacı doğrultusunda aidiyet hisseden herkes yürüyebilir" dedi. Falancalar, filancalar peşimden gelemez" demiş olsaydı asıl o zaman kendisi ile çelişkiye düşerdi.
...
Kılıçtaroğlu'nu tebrik ediyorum. Şimdi birileri bana saf mı değiştirdin diyebilirler; hayır, asla. Gözlerimiz körelmiş olabilir, hiç olmazsa vicdanımıza sahip çıkalım. Ben bunun gereğini yapıyorum. Mesele bu kadar basit. 


Adalet yürüyüşünün müsebbibi işte bu çelişkidir İnsanları yürüten; eğer doğru ise, aynı suçtan Enis Berberoğlu'nun tutuklanıp, Tuğrul Türkeş'in eli kıçında geziyor olmasıdır. Enis Berberoğlu'nun "O tırlar ISID' a gidiyordu demesi ile Tuğrul Türkeş'in "O tırlar vallahi de, billahi de Suriye Türkmenlerine gitmiyordu" demesi arasında ne fark var. Hiç olmazsa Tuğrul Türkeş'i çağırıp, sual edin, sen ne demek istedin deyin. 17/25 Aralık sonrası "Asya Bank' a para yatırmışsın" denilerek insanlar hapsedilirlerken, "O tırlar vallahi de billahi de Türkmenlere gitmiyordu" diyen insanı nasıl masum görebilirsiniz. "Sen bizim köyün yolcususun, atla bakım" kayırmacılığı ile ne adalet tecelli edebilir, ne de darbenin siyasi ayağı deşifre olabilir. Dolayısıyla adalet arayışları; hak, hukuk, adalet haykırışları devam edecektir.
Mehmet Soral