19 Ekim 2016 Çarşamba

GÜNDEME DAİR ÜÇ BEŞ KELAM

Darbe gecesinden çakma kahraman çıkarmak

Birinci ordu komutanının "Sayın Cumhurbaşkanım beni Bahçeli'ye sorun" yalanının ve bunun gönüllü taşoranlarının çakma kahramanlıkları ancak dört ay sürebildi. Tüh be, senaryolarda yarım kaldı. Oysa daha yazılacak nice senaryolar vardı. Bu çakma ama güçlü yalanlar MHP de bir sürecin daha savuşturulmasını sağladı nasıl olsa. Önemli olan da budur zaten. 
...
Bu çakma kahramanlıklar anlatılırken, hatta kitaplara bile girmişken sessizliği tercih ettiler. Demedilerki "Estağfurullah efendim, olurmu öyle şey, bunların hepisi uydurma" ama nefis işte, çakma da olsa hoşlarına gitmişti.  ...
O gece darbe etkisiz hale getirilmeye çalışılırken aynı anda yine o gecenin çok önemli iki yalanı üzerinden MHP'nin istikbaline yönelik senaryolar devreye sokuldu.
O yalanlar,
1- Devlet Bahçeli'ye bir kahramanlık payesi çıkarıp, güçlendirerek değişim taleplerine karşı güçlü kılmak.
2- Daha Cumhurbaşkanı havadayken Meral Akşener'i "Yurtda Sulh Konseyi" Başbakanı ilan ederek yine aynı şekilde Meral Akşener'i yıpratmak ve değişim talebine engel olup, etkisiz kılmak. l
Peki şimdi ne oldu; çakma kahramanlar madara, mağdurlar kahraman.
...
Bir dört ay daha geçtikten sonra belki de birileri çıkacak "Aslında Fetö darbenin görünen veya gösterilen kısmıdır; esas olan şunlar, şunlardır " derlerse hiç de şaşırmam.


Bahçeli'nin her söylediği; ülkücü vicdanın kabullendiği manasına gelmez.
Sayın Bahçeli diyor ki "Başkanlık sistemine dair meclise bir metin gelirse; biz de gerekeni yaparız"
...
Sayın Bahçeli, iddia sahiplerinin en azından dört aydır gündeme getirmeye cesaret edemedikleri bir konunun sizin aracılığınız ile gündeme getirilmiş olması; metnin meclise gelmesi durumunda tavrınızın ne da olacağı aşikar. 
Sizin bu atraksiyonlarınız kişiliğiniz ve size kılınan vazife ile örtüşüyor ama ideolojik manada biz Türk milliyetçilerinin umurumuzda bile değil. Demokratik usullerle bunu bize kabullendirmeniz mümkün olmadığı gibi sizinle beraber hareket etmemiz de mümkün değil. Size bunları vazife kılanlar da bütün bunları çok iyi bilsinler.
...
Alternatifini düşün yaz, ortaya koy; peşinden gelmezsem namerdim.
Bizi bir sürü gibi peşine takıp, akibeti belli olmayan diyarlara doğru götüremezsin. İllaki sistem değişikliğine gidilmesi gerekir diyorsan; yerle yeksan ettiğin "Aksakal"lılarımızı biraraya getir adını da bize özgü ve orjinal olmak üzere "Kaanlık" mı dersin, "Türk Otağı" sistemimi dersin artık ne dersen; alternatif sistem çalışması yap/yaptır millete sun.
...
Başka fikir sahiplerinin kendilerince birşeyler hazırlayıp sonra da bizlere dayatacakları yaptırımlara evet veya hayır diyerek fikir beyan etmek; ideolojik fikir hareketinin en aciz durumudur ki; bu hal sadece Rahmetli Başbuğ'un değil bu harekete fikren, zikren emeği geçmiş herkesin kemiklerini sızlatır; bilesiniz.
TV ve Sosyal medyada ileri sürdüğünüz düşünceleriniz ve şahsınız üzerine methiyeler düzenler niçin sadece Türk milliyetçileri değil de Aktroller; hiç düşündünüz mü. Biz düşündük.
...

Çocuk gözünü açtı Sayın Bahçeli; bunu da bilesiniz. 

Gerçekten Gülen'in iadesi isteniyor mu?
Yahu bir gecede darbe yapıp, halkın oyu ile seçilmiş başbakanları değiştirebilen irade; lütfen buyurunuz talimat veriniz, "İdam kalksın" önergesi meclise gelsin. Bunu yaptıracak güç sizde var. Niçin evleyip, geveleyip duruyorsun.
...
Sizin "İdam gelsin kararı önüme gelirse ben imzalarım" demeniz aslında ABD'nin Fethullah Gülen'i iade etmemesi için kendisine gerekçe oluşturmanız demektir. . 
...
O adam gelir gelmez elbette hemen asılmayacak; mahkeme edilecek ve mahkeme sürecinde "Neler isteyip de aldığı" süreci anlatırken muhakkak başka şeyler de anlatacak ve bu da hiç bir şekilde işinize gelmeyecektir.
...
Yani demem o ki; idam konusunda mevcut durum devam etse bile Erdoğan ve hükümet sürekli "idam geri gelecek" dedikodusu yaparak veya yaptırarak ABD'ye "Sakın Gülen'i iade etmeyin" demek istenmektedir. ABD dünya kamuoyunca "Türkiye de idamın geri geleceğini bile bile niçin Gülen'i iade ettiniz" eleştirisinin olacağını bahane ederek, iadeyi hiç bir zaman düşünmeyecektir. Erdoğan'ın da istediği tam da budur. 


Arsızlık Hudut Tanımaz
Sizlere bir şey söyleyeyim mi; eğer yakın bir gelecekte AKP "Paralel yapıyı kurup, başına da Fethullah Gülen'i getiren CHP dir" derlerse inanın hiç şaşırmayacağım.
...
TV'ye çıkan Aktroller sanırım bu konuda özel eğitimden geçirilip, sonra TV'lere çıkarılıyorlar. 
Bunlar nasıl insanlar biliyormusunuz; diyelim adam cinayeti işlemiş, elinde kanlı pıçak, üstü başı kan revan icinde, cesetin başında hala "Ben yapmadım, görünen halim katil olduğum manasına gelmez" diyebilen tipler.
Böyle tipler karşında CHP temsilcilerinin doğal olarak kimyaları bozuluyor, şaftları kayıyor; dilleri peltekleşip sonra da ne dedikleri anlaşılmaz oluyor. Ben olsam ne yaparım; dayanamam söverim, sonra da sütütyoyu terk ederip, çeker giderim herhalde. Ya MHP milletvekilleri ne yaparlar; onlar TV'lerde yoklar ki bir şey de yapabilsinler.

BAHÇELİ VE BAŞKANLIK SİSTEMİ ÜZERİNE

Tam da basın ve medya yoluyla ''Bylock'' kullanan ve darbenin siyasi ayağında olan AKP'lilerin deşifre edilmesini zorlama konusunda algı oluşup, oturmuşken Sayın Bahçeli'nin ''Başkanlık sistemi''ni gündeme getirmesi; kendisine isnat edilen teamüllerine ''Cuk'' diye oturuyor aslında. Nasıl mı?
....
Oluşturulmuş olan ancak bir türlü demokratik usullerle ülkücü vicdanın sınavından geçmesine fırsat verilmemiş olunan ''Devletin ve milletin çıkarlarını parti çıkarlarından önde gören Devlet Bahçeli'' algısının sahibi Sayın Bahçeli'nin başkanlık sistemi üzerine durduk yerde yaptığı atraksiyondaki mantık; ''Bylock kullanan 80 AKP milletvekili deşifre olurlarsa AKP den istifa etmek, hatta tutuklanmaları zorunlu hale gelir; dolayısıyla hükümet düşer, ülkede kriz doğar, zaafiyet oluşur ve hala tamamen etkisiz hale getirilememiş Fetö yapılanmasına ikinci bir kalkışma için fırsat doğabileceği'' ihtimali. Sayın Bahçeli buna mani olmayı devleti ve milleti için görev kabul görmüş olabilir. Sayın Bahçeli'nin genel teamüllerine göre böyle düşünmesi beklenebilir. Bu benim şahsi inancım, tesbitim değil; Sayın Bahçeli'ye atfedilen ''Sıfat/sıfatların'' beklentisidir. Dolayısıyla ülkücü vicdanın terazisinde tartılması başarılamamış ''Bahçeli'' algısı üzerine bu senaryo pekala oturtulabilinir.
...
Eğer bu senaryonun doğruluğunu kabul edecek olursak; peki ülkücü bir vicdan olarak sormak istiyorum; Sayın Bahçeli şayet bu kadar ülke ve millet yararına atraksiyonlar geliştirme, çözüm yolları bulmayı görev kabul etmişse, kabiliyeti buna müsaitse bu hünerlerini niçin tüm ülkücüleri kucaklayarak yapmak istemiyor da bu hizmetinden başka siyasi parti veya çıkarların nemalanmasını sağlıyor.
...
Belki de işin arka pilanında ''Bylock'' kullananlar arasında sözde darbe sonrasının Başbakanı Meral Akşener'in isminin çıkmamasının yarattığı hayel kırıklılığı ve atılan iftiralar karşısında masumiyetinin anlaşılacağı korkusu olabilir mi? Kamuoyu vicdanında atılan iftiralar nedeniyle aklanmış bir Meral Akşener'in tekrar estireceği rüzgar elbette korkulacak bir rüzgardır ve şahsen Sayın Bahçeli'nin gündemi değiştirme telaşını buna bağlıyorum.
Ayrıca Meral Akşener MHP'ye genel başkan olmanın ötesinde ülkücü vicdanın sesi olma konumunda olup, her ne kadar partiden ihraç edilmiş olsa bile ülkücü vicdanlardan ihraç edilemeyeceğinden; yüklendiği misyonun gereğini her tür engellemeye karşı yerine getirmeye devam etmektedir. Diğer muhalif MHP adaylarının suskunlukları devam ediyor. Böyle bir misyonun gereğinin yerine getirilmesi konusnda ketum davrandıkları için onlar hakkında bir yorum yapamıyorum; bunu da özellikle belirtmek isterim.
Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com
BeğenDaha fazla ifade göster
Yorum Yap