9 Kasım 2018 Cuma

GENE Mİ TÜRKÇE EZAN MESELESİ

Türkçe ezan meselesi ve siyasal İslam
Ne olmuş yani; kılınacak namazın kabulü için ille de ezanı duymak mı, yoksa namaz vaktinin girmesi mi önemlidir.
...
Namaz imani-i olmaktan ziyade "işaret, duyuru, haber verme" mahiyetindedir. Önemli olan imanı ilgilendiren eksikliklerin telafi edilmesi değil mi dir. 
...
Bakın, Ateizm veya Deizm hiç tartışılıyor mu; elbette hayır. Çünkü "siyasal İslam" bu tartışmadan nemalanamaz da ondan. Çok iyi biliyorlar ki; Türkiye ortalama algı düzeyi için Ateizm veya Deizm kavramları onların umurlarında bile olamaz.
...
"Siyasal İslamcılık" öyle bir anlayışıdır ki; bunların lider konumunda olan, kendisine biat edilen kişiye atfen "Bunda peygamberin sıfatları var" dediğinde tepki göstermezler, Peygamberlik makamının aşağılanmasına ses çıkarmazlar ama imani anlamda "Olmazsa olmaz" özelliği olmayan "Ezanın Türkçe okunması" konu edildiğinde; adeta bunun dinden çıkmak gibi toplumda yüksek sesle dile getirip, yaygara koparırlar.
...
Dolayısıyla, ne demek istediğini anlamadan; sadece güzel Türkçe'mize sahip çıkmak, dinimizi Türkçe düşünüp, Türkçe anlamak adına ezan konusunda yaptığı konuşma nedeniyle AKP ile beraber olup kendi milletvekili Öztürk Yılmaz'ı lince tabi tutan CHP'yi kınıyorum.
...
CHP" maalesef gene bir seçim arefesinde, gene AKP'nin belirlediği gündem dahilinde istenilen yere ve yöne doğru savruluyor. CHP, bu davranışı ile AKP'ye adeta yalakalık yaparak "Ne olur bizi zor durumda bırakmayın; bakın işte Öztürk Yılmaz'ın cezasını verdik, ipini çektik" demek istemiştir. 

...
Adamın birisi partisinin lideri için "Onda Hz. Peygamber'in sıfatlarını görüyorum" diyor. Bir diğeri ise "Hz. Peygamber bile kibirlendi ama biz kibirlenmedik" diyor.
...
Bu ifadeleri kimler kullandı; siyasal İslamcılar. Peki hadlerini aşan, Hz. Peygamber'i bile kibirli olmakla itham eden bu insanlar, partilerinden kesin ihraç istemi ile disipline sevk edildiler mi hayır.
...
Peki bu toplumun Müslümanları niçin bu edep ve adapsızlığı sorgulamadı. Çünkü böyle bir edep ve adapsızlık siyasal İslamcılar tarafından gerçekleştirilmişti de ondan. Bu tür suistimallerin telif hakkının siyasal İslamcılara ait olduğunu toplum artık kanıksamış durumda.
...
Şimdi soruyorum; eğer bu toplum samimi bir Müslüman toplum ise; bu iki büyük sansasyonel edep ve adapsızlığı niçin problem yapmadı da; ezanın Türkçe okunması üzerine fikir beyan edenleri linç girişimine tabi tutmak istemiştir.
...
Şunu anlıyor ve hak veriyorum; dünyanın her yerinde Arapça ezan okunduğunda her dilden insan bu nidanın ezan vaktinin geldiğinin habercisi olduğunu düşünür, bilir. Müslümanların işini kolay kılmak adına gerekli olduğunu kimse yadsıyamaz. Ancak bu kolaylığı farz hükmünde görüp adeta İslam'ın terazisi yerine koymak, şuursuzca bir inancın tezahürüdür diye düşünüyorum.
...
Efendim malum milletvekili seçim arifesinde niçin böyle bir söz söylemiş. Yapmayın Allah aşkına; camilerin ahır yapıldığına dair ortaya bir tane belge koyamayanlar iftara atmaktan vaz mı geçtiler. Türkiye ortalama algı düzeyi böyle kaldığı sürece, toplum algıların peşinden sürüklendiği sürece; bu ortalama algı düzeyindeki topluma yeni bir peygamberin geldiği bile yutturulabilir. Nereden mi çıkardım; "Biz Hz. Peygamber gibi kibirlenmedik" diyeni tekrar tekrar milletvekili yapan aynı toplum "Ezan Türkçe okunmalı" diyeni linç etmeye kalkışıyorsa; bu sonuca varmak çok mu zor.


''Camiler ahır yapıldı'' iftirası devam ediyor
Savaş devam ediyor, ordunun atlı birlikleri de dahil olmak üzere hareket halinde. Gün sona ermiş, gece karanlığı bastırmış. Bir yerde konaklayıp, dinlenmek lazım. Binek hayvanlarını cami avlusu ve dahilinde yemleyerek, dinlenmeye almak; askerin de cami içinde istirahate çekilerek, yeni günün sabahında sevk ve nakliyeye hazır olması gerekiyordu. 
...
Bu manzarayı ''Camiler ahır yapıldı'' şeklinde tasvir edip anlatmak bir iftira atma alçaklığı olduğu gibi aynı zamanda Türk-İslam medeniyetini inşa etmiş Türk milletinin buna rıza göstermiş olduğu anlamı çıkar ki; bu olsa olsa Müslüman Türk milletini aşağılamaktır. Söylendiği gibi camilerinin ahır yapılmasına rıza gösterebilecek bir millet; neyin uğruna emperyalizme karşı savaşma gereği duymuştur öyleyse.
...
''Camiler ahır yapıldı'' iftirasını dillerine dolayanların cinsine, cibilliyetine bir bakın, çıkacak sonuç; her birinin İstiklal savaşından kalan kılıç artıklarının torunları olduklarıdır. 

...
Yahu daha dün "Üstleri çıplak, altları deri pantolonlu erkekler; başı türbanlı, kucağında bebeği olan bir bayanın üzerine topluca işediler" diye meşhur Kabataş yalanını uydurmadılar mı. Avukatları bile ar edip, davadan çekilmedi mi.
...
Peki, bunların kılıç artığı dedelerinin geçmişte "Camiler ahır yapıldı" demiş olmaları çok mu garip; hiç de değil. "Katranı kaynatsan olur mu şeker, cinsi cinsine çeker"miş. Yapacak bir şey yoktur.


Siyasi süreçleri dizayn eden Devlet Bahçeli mi dir.
Lütfen unutmayalım, 7 Haziran 2015 seçimleri ile AKP'nin tek başına iktidarı sona ermişti. Tek adama giden yol tıkanmıştı. Ancak bu duruma çok üzülen Bahçeli alelacele 1 Kasım erken seçim tarihini vererek, AKP ve "Tek adamı" kalıcı kılmış, muradına da etmiştir. 
...
Hele ki Türk milliyetçileri bu anekdotu hiç unutmayacak. Çocuklarım bütün bu olup bitenlere şahit oldular. Onlardan özür dileme fırsatım oldu ancak torunlarımın kulağına özür dileme niyetine ezandan sonra "Türk siyasi tarihinde blr Devlet Bahçeli gelip, geçmiştir. Hayellerimizi maf eden bu ismi sakın unutmayın" diye fısıldayacağım.


İktidarın siyasal gücü ile millet tanımının değiştirilmesi çabası
Bu ülkenin vatandaşlarının %80'ni kendisini Türk olarak tanımlıyor ancak buna rağmen Türklüğe vurgu yapılmasından rahatsızlık duyanlar, hükumeti de arkalarına alarak niyetleriyle ilgili sonuç almak istiyorlar.
...
Çok garip bir durum söz konusu. Sorulduğunda kendisini Türk olarak tanımlayan AKP seçmeni; Recep Tayyip Erdoğan'a sahip çıkmak adına Andımızın kaldırılmasını savunuyorlar.
...
Burada şuna lütfen dikkat edelim; detaylarda saklanan çok ince bir ayar çekme niyeti var. Andımızın kaldırılması ile başlayıp, başarabilirlerse Türk milletinin adını değiştirme kadar varacak süreci; AKP'ye olan seçmen sadakatını kullanarak başarmak istiyorlar. Yani AKP'nin konsolide olmuş öyle bir seçmen sadakatı var ki; siyasi tercihinin önceliği Türk kimliğinin de önüne geçmiştir.
...
Ya Balgat mukimi ve avanesi ne yapıyor; AKP'nin ajandasını tutup, icraatlarına katkıda bulunmaya devam ediyorlar; ne adına, devletin bekası adına. Peki Türk milletinin bu denli itilip kakılmasına cüret etme aynı zamanda bir beka sorunu değil de nedir. AKP'nin Andımız konusundaki tutumuna karşılık Cumhur ittifakının derhal sona erdirilmesi gerekirdi.


15 Temmuz bir istiklal savaşı mı dır.
Her vesile ile 15 Temmuz ihanetine karşı verilen mücadeleyi bir istiklal savaşı; birilerini de onun başkomutanı gibi sunmanın gayreti olsa da; inandırıcılığı olmaz. Siz günlüklere böyle yazdırabilirsiniz, hatta yandaşlarınızı konuşturabilirsiniz ama tarih sizin istediğiniz gibi yazmayacak bilesiniz. Millet kendince verdiği mücadelede samimi ancak siyasi iradenin vermiş olduğu mücadele tartışılabilir.
...
15 Temmuz süreci; siyasi irade ile bu iradenin hizmetine amade olan bir ihanet yapılanmasının (Siyasal İslam) bilerek ve isteyerek yaptıkları işbirliğidir. Ha, kandırıldık diyeceksiniz; o bizleri değil, sizleri ilgilendiren bir konu.
...
Bugün olup bitenlere, devletin(Aslında parti devleti diyelim) siyasi ve hukuki tercihlerine müdahale şansımız olmasa da; en azından İstiklal savaşında mücadele vermiş, şehitlerimiz ve rahmeti-rahmana kavuşmuş gazilerimizin hangi saiklerle verdikleri istiklal mücadelesi kendilerince biliniyor, tarih de şahit olmuş olsa da; o insanların haklarını korumak adına böyle bir yorumda bulunma ihtiyacı duydum.
...
Fetö ile mücadele bir İstiklal savaşı mücadelesi değil; ''Beraber çıktığımız bu yolda bunu bize nasıl yaparsınız'' gibi öc almaya yönelik mücadele görünümü arz ediyor. Niçin böyle düşünüyorum. Çünkü hala 15 Temmuz'un ertesi günü, yani 16 Temmuz sabahında; başta ''Yurtta sulh konseyi'' üyeleri olmak üzere bu ülkenin cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Bakanlar Kurulu kimlerden oluşacaktı; birileri biliyor olsa da biz vatandaşlar hiç bir bilgiye sahip değiliz. Bu bilinmezlik deşifre olana kadar, kimse kusura bakmasın; 15 Temmuz'un samimi asker, sivil şehit ve gazilerimiz hariç kim veya kimler kahraman, kimler vatansever, kimler istiklal mücadelesi vermiştir bilemeyiz.


Sinsice bir plan olabilir dikkat edelim
Aşağıdaki, kasten yaymaya çalışılan yanlış bilginin amacı, anlaşılan o ki; Türk milletinin etnografik yapısı üzerinde şüpheler yaratmaktır.
...
O yıllarda 13 milyonluk ülkemizde 1 milyon Ermeni ve Yahudi'nin vatandaşlığa kabulu demek; bugünkü 81 milyon nüfusumuzun evvelden olanlarda dahil en az 10 milyonunun Ermeni ve Yahudilerden oluşması lazım.
...
Kaldı ki; benim şahsi korkum Ermeni veya Yahudilerin nüfuslarının artmasından ziyade; kripto siyasal İslamcıların özellikle Andımız üzerinden Türk milletine karşı açmış oldukları sinsice millet tarifini değiştirme çabasıdır.
...
Ermeniler de, Yahudiler de bu milletin adının Türk milleti olarak tarifinden rahatsız olduklarına dair bir çabalarını görmedim ama "Siyasal İslamcılar"ın şerrinden Allah Türk milletini korusun. Dolayısıyla, lütfen örnek olsun diye yanlış bilgi olduğuna binaen paylaşmış olduğum bu tür paylaşımlara itibar etmeyin, şahsen yapmış olduğum izahat çerçevesinde çevrenizi uyarın.
...
Not:
Kürtlerle ilgili düşüncem aynen rahmetli Başbuğ'un düşündüğü gibidir; "Kürtler ne kadar Kürt ise bizler de o kadar Kürdüz, bizler ne kadar Türk isek onlar da o kadar Türk tür".
...
Kripto siyasal İslamcılar her ne kadar Kürt vatandaşlarımız üzerinden tartışma yaratmaya hevesli olsalar bile; biz Türk milliyetçileri buna kesinlikle izin vermeyip, oyuna gelmeyeceğiz. 

Mehmet Soral
soralmehmet@gmail.com