23 Ocak 2021 Cumartesi

SEÇİM OLSA NE YAZAR...ENDİŞELİYİM

696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 121'inci maddesi ile "15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi ve sonrasındaki eylemlere müdahale eden sivillerin cezai sorumluluklarının kaldırılması" gibi bir anlamda sorumsuzluğun güvence altına alınması ile bundan sonra birilerinin bu güvenceye dayanarak "Göklerden gelen bir sözden" kendilerince makul gerekçe yaratıp, durumdan vazife çıkararak inisiyatif ortaya koyabilecekleri riskinin söz konusu olduğu...

Ve yine;
Güvenlik açısından cadde ve sokakların kamera kayıtları ile yirmi dört saat takibi mümkünken, buna ilave olarak canlı takiple gece bekçiliği gibi çok eskiden uygulanmış bir güvenlik uygulamasına tekrar dönülmesi...
Ve yine;
Diyanet İşleri Din Hizmetleri Genel Müdürü Yaşar Yiğit'in "Gençleri, dini istismar eden FETÖ benzeri yapılardan korumak için Camilerde Gençlik Kolu Projesi uygulamaya konuldu. 85000 Cami var. İlk etapta 1500 Camide alt yapı çalışmaları tamamlandı" diyerek hazır kıta bir anlamda sivil yapılanmadan bahsetmesi...
Ve yine;
Kanun hükmünde kararname ile TSK, (Türk Silahlı Kuvvetleri) MİT, (Milli İstihbarat Teşkilatı) ve EGM (Emniyet Genel Müdürlüğü) Taşınır Mal Yönetmeliği’nde değişiklik yapıldı. Değişikliğe göre “terör ve toplumsal olaylar”da TSK’ye ait silah ve taşıtlar, bakan onayıyla Emniyet ve MİT’e devredilebilecek olması...gibi
Türk milletine güvensizliği ima eden bu denli endişe dolu yönetme iradesinin baskıcı olmaması mümkün olabilir mi, asla. Tedbirlerin hepsinin içe dönük olmasından anlıyoruz ki; öncelik iktidarı korumak ve kollamaktır. İşte bu noktada beni endişelendiren; Türk milletinin diğer yarısını illet ve zilletlikle itham edip tanımlayan yönetme konumundaki bir iradenin emir ve komutasında hareket edecek olan bu güvenlik yapılanmasının; işler yoluna gitmediğinde, mesela seçimin kaybedilmesi halinde "Hiç bir şey olmamış olsa bile bir şeyler olmuştur" gibi kaybedişin telaşı ile sarf edilebilecek muhtemel anlamsız cümlelerden kendilerine bir vazife çıkararak neler yapabilirler. Muhalefetin böyle bir konjonktüre karşı güven verici söylemlerine en azından kendi adıma söyleyebilirim ki; ihtiyacım var. Yine benzer endişeyi Emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk de taşıyor olmalı ki; "TSK’nın silahlarını polisin kullanabilmesine yönelik yönetmelik değişikliğini “AKP'nin olağanüstü bir duruma hazırlığı" olarak gördüğünü ifade etmiştir.
Meral Hanım sürekli halkın içinde cadde sokak geziyor. Toplumun davranış biçimlerini gözlemleyip, psikolojik halimizi tahlil ediyor olmalı ki; mümkün oldukça kadın olmanın da avantajını kullanarak, edep ve adap diline özen gösterip kutuplaşmadan mütevelli gerginliğe neden olmayacak siyasi konjonktürün tesisi için çaba gösteriyor.
Meral Hanım'ın her ne kadar "Memleket masası kurulması" önerisinden "Güçlendirilmiş parlamenter sistem"e dönme görüşmelerine davet anlamı çıkarılmış olsa da; esas gayesinin kutuplaşmayı gidermek ve aciliyet arz eden milli meseleleri görüşmek ve çözüm bulmak olduğunu düşünüyorum.


Her ana evladının en kıymetlisi ve kutsalı dır

Adam milletin anasına küfür etti ne yaptınız; dolara endeksli köprülerden geçiş garantili neredeyse ömür boyu kazanca bağladınız. Nasıl olsa adam sizdendi ve küfür edilen analar karşınızdakilerin analarıydı değil mi.
Her ana değerlidir, evlatlarının kutsalıdır. Kendinizi ne kadar seçilmiş, Allah'ın icazetli kulları olarak görüyor olmalısınız ki; ana, kadın, kız deyince sadece kendinizinki aklınıza geliyor ve canınız incindiğinde sizin için "İcazetliler hukuku"nün devreye sokulmasını talep ederek, öfkenizi tatmin yoluna gidiyorsunuz.
Şükürler olsun ki aranızdaki güç paylaşımından mütevelli karşılıklı itirazlarınız niyetlerinizi de ortaya çıkarıyor. Anlıyoruz ki şimdiye kadar ülkemizde bir de "Seçilmişlerin Hukuku" varmış. Size özel bu hukuk devreye girmeyince fetyad-ı figan ettiniz.
Çaresizliğin söylettiği "Anamız ağladı"ya cevabınız "Ananı da al git" olmuştu. Sizin de gün geldiğinde hatta geldi, geçiyor bile bu millet "Pılınızı pırtınızı; saltanatınızı sülalenizi toplayın gidin" dediğinde; işte o zaman "Ananı da al git" demenin ne anlama geldiğini daha iyi anlayacaksınız.
Tüm analar evlatlarının kutsalı olduğu gibi anasına küfrettirmeyen her evlat da bir annenin topluma kazandırdığı çok değerli bir kıymettir; hele ki bu evlat aynı zamanda bir yönetici olursa.

Atatürk'e lanet Hanedan'a saygı ve hürmet


Sultan ll. Abdulhamid'in torunu Dündar Osmanoğlu Suriye'nin başkenti Şam'da 90 yaşında vefat etti.
Dündar Osmanoğlu'nun gıyabi cenaze namazı 22 Ocak Cuma günü cuma namazına müteakiben İstanbul’da Ayasofya, Fatih, Süleymaniye ve Yavuz Selim camilerinde kılınacak. Osmanlı Hanedan ailesi mensupları dua ve taziyeleri ise saat 12.00’de Ayasofya Camisi’nde kabul edecek. Tarihimize ve ecdada hürmeten düşünülmüş güzel bir jest.
Ancak......
Osmanlı Hanedanlığının suyunun suyu bir ferdinin vefatı nedeniyle adına aynı anda dört camide gıyabi cenaze namazı kılıp, Ayasofya'da taziye programı düzenleme kararı alındığı bir süreçte eğer bundan az bir zaman önce Ayasofya'nın ibadete açılışında Türk milletinin kurucu başbuğu Mustafa Kemal Atatürk'e lanetler yağdırılmışsa; buradan en aciz akıl ve zekanın bile çıkaracağı sonuç; Mustafa Kemal Atatürk'ün şahsında cumhuriyet, onun değer ve kazanımlarına karşı kin ve öfkenin varlığının yanında bu değerleri tamamen ortadan kaldırmak ve siyasal İslamcı vesayetin oturtularak devletin adı, milletin de tanımının değiştirilmesine kadar varacak bir süreç için ant içildiğidir.

Kasasında 1.5 milyon EUR çıkan cumhur ittifakı bürokratı


Kasasında 1.5 milyon EUR bulunan Cumhur ittifakı ataması bürokrat eğer bir CHP'li belediyenin ataması olsaydı aman Allah'ım; 15 Temmuz kadar olağanüstülük olmasa da cumhur ittifakı trolleri buradan ne senaryolar çıkarıp ne yaygaralar koparırlardı değil mi. Hatta bu da yetmez daha güçlü ses getirsin diye "Türkçe ezan" ve "Başörtüsü" üzerinden bulup buluşturup bir mağduriyet yaratarak onu da eklerlerdi. Prof. Mehmet "Karga" ve Prof. Yaşar "Cartcurtoğlu" da siyaset bilimcileri olarak keyifle analizler yaparlardı değil mi.
Ne o yandaş troller; kalemleriniz oynamıyor, dilleriniz lal oldu, gözleriniz de ama. Genel haliniz olduğu için mi suskunluğunuz buradan geliyor. Sizin arsızlığınız bu namussuzluğu da örtbas erecektir, bu güç sizde var.
Peki muhalefet ne yapıyor; bu oldukça büyük sansasyonel olayı yeterince fark edememiş olmalı ki; Cumhur ittifakının belirleyeceği yeni bir gündemin peşinden koşmak için hazırlık yapıyor.
Not:
Aslında "AKP ataması bürokrat" demek isterdim ama Devlet Bahçeli "Et ile tırnak gibiyiz" deyince vebali sadece AKP'ye yüklemek adil olmayacağından "Cumhur ittifakı ataması bürokrat" diyerek vebali pay ettim.
Mehmet Soral
soralmehmet@gmail.com