19 Haziran 2023 Pazartesi

GÜNDEME DAİR

"Siyasi sağ"ın ocağından türeme siyasal İslamcılık ile döllenen her siyasi yapıdan neşet olanı iflah olmaz bir akıbet beklemektedir. Bunun en son örneğini CHP'de gördük. MHP zaten çoktandır siyasal İslamcılığa entegrasyon sürecini tamamlamış durumda.

Bilinen gerçek nedir; bu döllenmeye en müsait olmayan hatta aksine en uzak olup karşısında savaş veren CHP'nin olduğu değil midir.
Kemal Kılıçdaroğlu ile ovalaya ovalaya yumuşatılarak iyice gevşetilen CHP, siyasal İslamcıların Cumhuriyet tarihi boyunca biriktirdikleri kin ve öfkelerinin intikamını almanın hazzını yaşamaya elverişli hale getirildi. A.Latif Şener son konuşmasında bunu itiraf edercesine adeta "Nasıl da koyduk ama" modundaydı. CHP listesinden meclise giren Siyasal İslamcıların cumhur ittifakı ile beraber olup yapacakları anayasa değişikliği çalışmalarında bunu daha da ileri götürdüklerini görüp yaşayacağız. Başta CHP olmak üzere herkes bu duruma şimdiden hazır olmalılar.
CHP'liler, "Meral Akşener niçin masadan kalktı" sorusunu sorarlarken aynı anda niçin "Hangi güç; siyasal İslamcılığı reddiye üzerine kurulup onlara karşı devrimler yapmış partimizin listelerine 37 siyasal İslamcı vekilin konmalarını dayatıp seçilmelerini sağlamıştır" sorusunu sorup çelişkiyi dile getirmezler. Meral Akşener'i o masada tahrik eden, bir anlamda CHP'nin siyasal İslamcılar tarafından hortumlanması planının sonuçlarını ön görüp, kendisinin etkisiz eleman diğerlerinin de has eleman konumuna sokulmuş olmalarıdır.
Velhasıl kelam; adamlar BOP denen öyle bir proje hazırlamışlar ki; sudaki balık misali hepimiz içindeyiz, dahil edilmişiz ama farkında değiliz. Zaman zaman depremler olup sular çekilince işte o zaman fark edebiliyoruz; biz kimiz, yaşadığımız ortam neresidir, neden varız...gibi.

Ne Yaman Bir Çelişki

Ne yaman bir çelişki; cumhuriyet tarihi boyunca kurulmuş olan devletin işletmelerine sahip çıkmayıp tek tek özelleştirilirken; Bayraktar ve TOGG gibi özel sektör markalarını devletin resmi işletme markalarıymış gibi sahiplenmek...?
Sonra tek adam üzerine bir şeyler söyleyip yazınca da alayımız Erdoğan düşmanı ilan ediliyoruz.
Yukarıdaki çelişkinin cevabını sadece ve sadece antidemokratik ülkelerde buluruz, nedir o; otoriter, tek adamlı devletlerde "Bir numara egemen" devletin her türlü imkanını özel kamu fark etmez kendi varlığı gibi görür.
Hemen Aydın Doğan medyasının 2000'li yıllardaki akıbeti geldi aklıma; evirdiler çevirdiler, ne yapıp edip ağır vergi cezaları ile adamı yıldırıp medya sektörünün dışına iterek holdinginin medya ayağını sattırdılar. Bunun kısa tarifi; güç benim, o halde her şey benimdir.
Devam ediyorum; "Allah'ın bir lütfu ambalajlı 15 Temmuz ihaneti" sonrası fetö'nün bütün medya ayağı da yandaş sermayenin eline geçiyor, ne tesadüf değil mi.
Ne yapalım, dokunulmazlıkları olan ancak yürekleri yetmeyen vekiller bu soruları sorup çelişkileri dile getirmeyince bizler sorup, dile getiriyoruz.

Milletvekilleri Cesur Değiller

Dokunulmazlığı olan ödlek milletvekilleri; sizlerin korkaklığınıza, ödlekliğinize inat hep dile getirmeye devam edeceğim....
Bu son seçimde Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur ittifakı BOP projesi dahilinde Suriyelilerden devşirme oylarla kazandırılmıştır.
İlk önce Cumhuriyetin asli koruyucu unsuru olan, Cumhuriyet değer ve kazanımlarına sadakati en üst noktadaki Türk ordusunun doğal refleksi olan güçlü mukavemeti Ergenekon ve Balyoz kumpasları ve devamında "Allah'ın bir lütfu olan 15 Temmuz" ihaneti sürecinde tasfiye edildi; subayları, paşaları ve sivil öncü, örgütçü vatansever ulusalcılar, Türk milliyetçileri zindanlara atıldılar.
Ancak, BOP dahilinde Türkiye üzerine düşünülmüş kumpas için Türk Ordusu'nu pasife etmek yetmezdi; Türk milletinin iradesine karşı da bir kumpas düşünülmesi gerekiyordu, o da yapıldı; savaş bahanesi ile zorunlu göç adı altında Suriye'den üç buçuk milyon, bugünlerde ise muhtemelen seçmen sayısı ile altı milyona ulaşan "Seçmen göçü" sağlandı. İddiam o ki; Recep Tayyip Erdoğan'ı tekrar seçtiren, her daim potansiyel oy olarak varlıkları hazır ve nazır tutulan Suriyelilerden oluşan oylardır.
Ödlek ve korkak muhalefet, onların genel başkanları ve dokunulmazlık zırhını giymiş milletvekilleri; sizlere soruyorum "İki buçuk milyon Suriyeli, seçmen olabilmeleri için vatandaş yapıldılar" desem "Ancak bunların nerelerde, hangi sandıklara dağıtıldıkları bilinmiyor" desem bana "Hayır Mehmet Soral öyle bir şeyin olması mümkün değil" diyemiyorsanız sizler alayınız Recep Tayyip Erdoğan ile tiyatro oynayıp bizlere de izletiyorsunuz demektir.

Kısa Kısa

Harbi, samimi Türk milliyetçileri var, bir de "Türk milliyetçiliği yapmak üzere görevlendirilmiş memurlar" var. Maalesef bu görevli memurlar harbilik görüntüsü vererek sahtekarlık yapıp yüce bir davanın mecrasından kaymasına neden oldular. Acaba bunu kaçımız fark edebildik.
...

Ne İmamoğlu'ymuş be; AKP'yi korkudan zangır zangır titretiyor olmalı ki; döne döne siyasi yasaklı hale getirmek için açılmış davanın yedeğini açıyorlar.
...
Hiç bir siyasi parti, ideoloji, görüş dağıttıkları kartvizitlerindeki adreslerinde durmadılar, onları arayanlar da yerlerinde bulamadılar.
...
"Cevizoğlu modeli" türedi; geldiği yere küfür ede ede yukarılara tırmanma; baca deliğinde pisliğe bulaşa bulaşa tırmanma; kir pas içinde rezil bir görüntü; mide bulandıran.

12 Haziran 2023 Pazartesi

İYİ PARTİ GENEL KURULA GİDERKEN

İYİ Parti Genel Kurula Giderken...?

Elbette bu partiyi Meral Akşener'den daha iyi yönetebilecek birisi gelsin isterim ancak parti kurulalı altı yıl olmasına rağmen bunu misyon edinmiş vizyon sahibi, ismi öne çıkan bir başka isim/isimler henüz yoktur.
Meral Hanım'ın artık genel başkanlık konumundan liderlik konumuna yükselmesi gerekiyor. Türkiye'de liderlik kıtlığı var. Recep Tayyip Erdoğan'ı tüm dezavantajlarına rağmen o'nu aşabilecek bir başka lider maalesef çıkmadı. Masadan kalkma eylemi aslında bir lider refleksiydi ancak devamını getiremedi, istemeyerek de olsa masaya döndü.
İstişare her zaman tasvip gören güzel bir usuldür amma velakin liderlik de olağanüstü şartlarda bireysel olarak inisiyatif kullanabilme iradesinin ortaya çıkardığı güçlü bir sıfattır. Meral Hanım "Masadan kalkma" eyleminde aklının ve vicdanının emir buyurduğunu değil genel tasvip gören istişareye baş vurdu; doğru tespiti, CHP'nin linç girişimi ve etrafındaki siyasi tecrübeleri yetersiz kurmaylarının yanlış telkinleriyle zorlama bir strateji ile süreç heba edildi.
Meral Hanım mevcut konumunu çok iddialı söylemlerle güncellemesi gerekir. Benim şahsi kanaatim o ki; aşırı nezaketi Kılıçdaroğlu'nun yüzüne "Sen kazanabilecek bir aday değilsin" demesine mani oldu. İttifak süresince nezaketini koruyarak her yolu denedi fakat başaramadı. Kılıçdaroğlu CHP'yi hortumlatma pahasına cumhurbaşkanı adaylığından vaz geçmedi.
Buna mukabil 6'lı masada; Meral Akşener'in değil görüşünün tasvip görmesi, 5'li WhatsApp grubu kurularak alternatif bir süreç devreye sokulup bir anlamda partisi de kendisi de refüze edilip hatta aşağılanmışlardır.
Parti tabanının, Kılıçdaroğlu'nun ve 6'lı masanın diğer birleşenlerinin bol keseden vekil rüşvetleri ile belirlenen yeni sürece dair onların niyetlerini sorgulamadan toplu istifalar şeklinde tepki göstermesi; Meral Akşener'de altından kalkamayacağı bir vebalin müsebbibi olmak gibi bir hissiyat oluşturunca masaya geri dönmek zorunda kalmıştır.
Şimdi o günlerde kendisi üzerine sifon çekmeye kalkan hadsiz CHP'lilere gecikmiş cevabını vermek, hem de parti tabanının aidiyet duygusunu motive etmek için "Millet ittifakı süreci"ne ilişkin, hafızasına kaydettiği resimleri anlatmasını, muhabbetleri dinletmesini bekliyoruz. Kılıçdaroğlu'nun hala kendi adaylığı ile seçimi kaybettiğimiz gerçeğinden bihaber, çevresine iyimserlik pompalayarak adeta "Ne oldu ki" rahatlığı karşısında artık bunu yapmak şart olmuştur.
İYİ PARTİ, ne CHP dayatması, ne HDP gölgesi, ne de siyasal İslamcıların hatırını dikkate alarak icra etmeye çalıştığı zorlama siyasetini terk ederek tamamen ve tamamen kendi özgün siyasetini geliştirip Türkiye'nin gündemine getirmesi gerekir. Yapılacak olan genel kurul bunun için iyi bir fırsat olacaktır.

Suriyeli ve Yurt Dışı Seçmenler

Eğer gün gelir de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapılan Suriyeliler Erdoğan'dan vaz geçip, AKP'den bıktık derlerse ancak o zaman muhalefet kazanabilir

BOP'un başarılı olması için önce Ergenekon ve Balyoz kumpasları ile Türk milletinin cumhuriyet değer ve kazanımları üzerine inşa edilip kurumsallaşmış Türk Ordusu ve ona bağlı eğitim kurumları gibi mukavemet gösterebilecek doğal yapılar pasifize edildi, geriye tek önlem kalmıştı o da Türk seçmen iradesinin yapısının değiştirilmesiydi. Onun için Suriye'den ülkemize sözde güvenlik endişesine bağlanan toplu insan göçü yaptırıldı. Gelenlere verilen vatandaşlıklarla AKP iktidarını daim kılacak seçmen yapısı oluşturuldu.
Eğer bir içişleri bakanı emniyet yetkililerine "Mezbelelik yerleri yıkın, orada barınanların da kollarını bacaklarını kırın, gerekirse kanunu sonra çıkarırız" diyerek kanunsuzluğu devletin gücünü kullanarak meşrulaştırma örneğine hep beraber şahit olmuşsak; işleri bakanlığının mealen "Yabancılara iki yüz ellibin civarında vatandaşlık verdik" şeklindeki açıklamasının doğruluğunu kabul etmemiz en azından kendi adıma söyleyebilirim, mümkün değil. AKP, resmi rakamların çok çok üstünde bir buçuk iki milyon civarında dağıttığı vatandaşlıklarla ve yurt dışında yerleşik vatandaşların oyları ile sonuç almıştır. TÜİK rakamlarına güvenmeyen muhalefet nasıl oluyor da içişleri bakanlığının verdiği rakamlara güveniyor anlamak mümkün değil.
Ülkemiz dışında yaşayan çok sevdiğim vatandaşlarımız var, onları üzmek istemem ancak her insan para kazanıp vergisini ödeyip hizmet alıp hizmet verdiği ülke için oy kullanmalıdır.
Bu ülkenin ekonomik şartlarının getirdiği yıkımın bedelini burada yaşayan bizler öderken, bu şartların kendilerine sağladığı avantajlarla ülkemizde servet üzerine servet edinen yurt dışında yerleşik vatandaşlarla yurt içinde fırsat eşitliğine sahip değilken oy kullanmada eşit sayılmamız büyük haksızlık; olacak iş değil.
Yurt dışında yerleşik olup da oy kullanarak sonrasında her türlü bedelini bizlere ödetenlerin ülkemizde yaşayanlardan tek tek helallik almaları gerekir; artık kim verirse.

Dolar Duasına çıkmak

Bir grup insan bir şehrimizde doların çıkmaması veya düşmesi için "Dolar duası"na çıkmışlar.
Bire ahmaklar, siz bilmez misiniz; yağmurun yağmaması elbette Allah'tan ancak doların durumu Allah'ın "Verdiğim akılla yarattıklarımın en şereflisi kıldığım insan" dediği senin benim oylarımızla seçtiğimiz yöneticilerin beceriksiz ve basiretsizliklerine bağlı nedenlerle oluşmakta.
Evet, bu adamların oyları ile benim oyumun aynı sandıkta buluşması kadar çelişkilerle dolu başka bir zulüm olabilir mi. Eğer illaki toplu dua edecekseniz "Allah'ım bizlere bağışladığın aklımızı yerinde, zamanında ve gerektiği kadar iyi kullanmaktan aciziz, bize yardım et" diyerek toplu dua edebilirsiniz.
Allah, doların düşmesi veya çıkmaması için bir şey yapmaz; onu sen aklını kullanarak yapacaksın. Liyakatlisini seçemiyorsan seçebileceklere müsaade edeceksin. Allah sana hem akıl verecek hem de dolara müdahale edecek öyle mi; boşuna beklemeyin. Haşa, aksi durumda Allah'ın insanoğluna bahşettiği akıl denen melekeyi gereksiz ve fuzuli görmüş olursunuz ki; size derdin daha beterini verir, tepenizin üstüne diker, kusura bakmayın ben de o zaman oh olsun derim.
Allah'ın bile yarattıkları ile başı bu denli beladaysa bizlerin başına daha neler gelmez ki.

Bam telinde gezinirken...!

Yavuz Ağıralioğlu "Parti kurabilirim" diyor.
Adam işi çözdü; bu sisteme göre "Oyu olmadan partilerin vekil kazanmaları"nın mümkün olduğunu gördü. Bunu belki denersin ama daha ötesine de gidemez kalırsın.
"Belagat dansı" dışında bildiğin ne var; hiç bir şeyin yok. Başka siyasi vasıfların vardı da BBP'de Destici gibi kifayetsiz bir adamı aşamayıp niçin İYİ PARTİ'ye geldin. "İYİ PARTİ'de parladım" diyorsan haklısın ama ona rağmen onu aşarak kendini ispat edemezsin.
Kusura bakma, kitleleri heyecanlandırıp motive edecek bir bir sinerji göremiyorum sende. Kaldı ki; bu kadar siyasi yorgunluk ve akabinde bıkkınlık yaratmış siyaset kurumu artık çekici değil itici olmaya başlamıştır. Genel Başkan olmaya çok hevesli idiysen ve de bugünleri de tahmin etmişliğini iddia ediyorsan niçin bekleyip de Genel başkan adayı olmayı denemedin.
...

Şimdi göreceğiz Meral Akşener'e 6'lı masada 5'li kumpasın sonuçlarını.
CHP listelerinden seçilen AKP ve Fetö artığı siyasal İslamcı vekillerin Cumhur ittifakı ile bir olup anayasayı değiştirme çoğunluğuna sahip olup da neler yapacaklar.
Göreceğiz o zaman Sayın Kılıçdaroğlu; senin derin sinsiliğinin neden olduğu sonuçların CHP üzerindeki koyun melemesi şeklindeki tezahürünü. Göreceğiz; Meral Akşener'in üzerine sifon çeken Yavşak'ınızın bu sefer size dönüp ne diyeceğini.
Sizi gidi 5'li WhatsApp çetesi sizi. Bunun mahalli seçimleri de var, biz de size elbette bir şeyler göstereceğiz.
...

Erdoğan Anıtkabir defterine yazdığı metni okurken;
Aziz Atatürk
"Türkiye Cumhurbaşkanı olarak" şeklinde bir cümle kurdu.
Aziz Atatürk
"Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak ..." şeklinde olması gerekmiyor mu.
Peki soruyorum "Cumhuriyet" neye binaen gereksiz görülüp kaldırıldı.
Bu bir dil sürçmesi falan değil, epey bir zamandır Cumhurbaşkanı imzası "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan" şeklinde açılıyor ve muhalefetten hiç bir kimse bunun sorgulamasını yapmıyor.
Bir önceki yazımın konusuna atıf yapacağım "Muhalefet ve iktidar 15 Temmuz ihaneti sonrasının dizaynı konusunda anlaştılar " bizler de figüran mıyız.
...

Türk milliyetçilerinin inanmışlığı ve adanmışlığı üzerinde sörf yaparak kendini Külliye'ye atan Sinan Oğan, dış kapının dış mandalı bile olamadı.
Değerinin kendini oturttuğu yerden bir vazo misali düşüp parçalandı.
Yazık oldu vazoya.