29 Kasım 2013 Cuma

TÜRK SİYASETİ YENİDEN Mİ DİZAYN EDİLİYOR?


Başbakanın baş danışmanı Yalçın Akdoğan ''Cemaat'' e yönelik 2004 yılında alınan Milli Güvenlik Kurulu kararlarının hükumet tarafından icraata geçirilmediği için ''yok hükmünde'' olduğunu söyledi. Bu durumda ben Cemaat’in yerinde olsam , ''yapma yahu… düşünme, tasarlanma aşamasının ötesine geçmemiş ihtilal girişimlerini bahane ederek siz ve biz, el ve güç birliği yaparak yüzlerce insanı Silivri’ye tıkamadık mı? Bu yüzlerce insanın tasarladığı ama gerçekleştiremedikleri eylemleri ''yok hükmünde'' saymadık, görmedik'' derim. Ama diyemezler elbette. Anlaşılıyor ki, ABD hem hükumeti, hem de Cemaat’i ters köşeye yatırmış durumda.

Artık ABD’nin gözünde AKP hükumetinin son kullanım tarihi Tayyip Erdoğan'ın siyasi ömrü ile dolmaktadır. ABD; cemaat ile başka bir siyasi parti üzerinden ''Türkiye üzerindeki egemenliğini'' sürdürmek isteyecektir. Bunu şimdilik CHP ile yapmak istediğini anlıyoruz. CHP yönetiminin bugünlerde ABD ziyareti bundan olsa gerek. Tekrar önceki yazılarımdaki iddiama dönüyorum; bütün senaryo Sarıgül üzerinedir. ABD bu işi fütursuzca, alenen yapıyor gözükmemek adına Sarıgül’ü değil, Kılıçtaroğlu başkanlığındaki CHP’ye randevu vermiştir. Daha sonra, doğal bir süreçle Sarıgül CHP genel başkanı olacak ve yıllar önce Cemaat-Sarıgül diyaloğu CHP-Cemaat dayanışmasına dönecektir. Bu nihai amaç son genel seçime yetiştirilecektir.

Diğer yandan MHP üzerine sürekli oyun tezgahlayan ABD bir türlü istediği sonucu elde edemiyor, Bahçeli’yi ABD’ye getirtemiyor. Cemaat kanalıyla ''Başbuğ Türkeş de Gülen hareketi ve Gülen hakkında iyi şeyler düşünüyor, söylüyordu'' manasına gelen video görüntülerini sosyal medyada yayınlıyorlar.

Bir Türk milliyetçisi olarak bende rahmetli Türkeş Bey’in kastettiği Cemaati tutuyor ve övüyorum. 1980 öncesi çatışmalarda hedef olmamak adına ''ışık evleri''n de apolitik sohbetlere katılıyorduk. Bazen milliyetçi duyarlılığımız gereği, gayri ihtiyari, sohbetlerde imalarda bulunduğumuzda adeta aforoz ediliyor, ''burada siyaset konuşamaz, siyasi görüş empoze edemezsiniz'' şeklinde uyarılıyorduk. Bu hümanist duygularla sadece Allah rızası için faaliyet gösteren ''Cemaat'' karargahını ABD’ye kurduktan sonra tamamen ters yüz olmuştur. ''Dalından yere düşen yaprağın haline saatlerce bakar ağlayabilirim'' diyen Gülen Hoca Efendi; benimde cezalandırılmalarına yüzde yüz inandığım üç beş asker bozuntusu, millete rağmen her şeyi dayatabileceğine inan ''güruh''un yüzünden yüzlerce vatan evladı askerin zindanlara atılmasına ses çıkarmamasına ya da buna vesile olan mensuplarını uyarmamasına şaşıyor, hayretle karşılıyorum.

Şimdi hareketin banisi rahmetli Türkeş Bey’in malum videoları sosyal medyada yayınlanarak; ABD, ''Cemaat sopası'' ile Türk milliyetçileri nezdinde cemaat sempatizanlığı oluşturmaya çalışarak, MHP’yi düşündüğü arenaya çekmek istediğini fark edebiliyoruz ama Sayın Bahçeli buna fırsat vermiyor, buradaki ketumluğuna beklide uzun zamandır ilk defa yüzde yüz hak veriyor, takdir ediyorum. Bugün geldiğimiz noktadan, 2000’li yılları okumaya çalıştığımızda; Sayın Bahçeli'nin verdiği mücadelenin değerini daha iyi anlayabiliyorum. Şaka değil; 400 küsur Türk ordusu komutanı, subayı esir durumda. Yine aynı yıllardan sonra, ABD projelerine karşı çıkması muhtemel olan bütün unsurlar, kurum ve kuruluşlar, şahıslar bertaraf edilmek için her türlü tezgahlar kurulmuş, dümenler çevrilmiştir. Rahmetli Ecevit’e yaşatılan sağlık sorunları, Deniz Baykal ve MHP’ye yönelik kaset olayları. Dervişin gelip, pırrrrrr diye gitmesi, Enis Öksüz’ün istifaya zorlanması, Hüsameddin Özkan’ın DSP’yi bölüp, kenara çekilmesi, o yıllarda ABD den randevu alamayan Cumhurbaşkanı ve Başbakanlara karşın, daha AKP kurulmadan ABD lobileri ile görüşen, Avrupayı karış karış gezen, partisini hemen kurup, bütün ülkede en kısa zamanda en lüks binalarda teşkilatlanan Tayyip Erdoğan'ın siyaset sahnesine çıkması.
İşte bütün bu süreçlerin şahidi Bahçeli, yeni politik süreci de buna göre takip ediyor, siyasetini de buna göre yaptığını düşünüyorum.
Yani Sayın Bahçeli, ''yemezler artık'' diyor.
Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com