22 Şubat 2017 Çarşamba

SÖYLENMEDİK NE KALDI Kİ

Durduk yerde Adana Büyük Şehir Belediyesi başkanı Hüseyin sözlü niçin gündeme getirildi. Mesela niçin Ankara'yı parsel parsel parselleyip de cemaate peşkeş çekenlerin üzerine gidilmez de ülkücü muhalif isimlerin üzerine üzerine gidilir. Bunun elbette ciddi bir nedeni olmalı, o da şudur.

Değerli dostlar yapılmak istenen şu ki; 
MHP Genel Merkezinin(Balgat'ın) özellikle 7 Haziran'dan bu güne istenilen kıvama getirilip, şekil verildikten sonra; şimdi de MHP kurumsal kimliği altında hasbelkader ayakta kalabilen, daha doğrusu kalmayı başarabilmiş isim ve kurumların MHP üzerinden yazılmış senaryoların icrasında ayakbağı olabilecekleri ihtimalleri nedeniyle bişekilde tasfiye edilmeleri istenmektedir. Bu tasfiyenin doğal bir süreçle gerçekleşmesini isteyen Bahçeli, baktı ki her geçen gün bu özlemi gerçekleşmiyor, insanlar inadına MHP'nin kurumsallığına sahip çıkıyorlar, bu sefer ''Madem ki muhalifsiniz gidin başka parti kurun, biz de AKP ile kolayca entegre olalım'' dercesine grup toplantısındaki konuşmasından zımnen bunu anlayabiliyoruz.

Değerli dostlar, ben bu ve önceki günlerdeki yorumlarımı şuna inanarak yapıyorum; Devlet Bahçeli MHP'nin misyonunu tamamladığını düşünerek, iki partili sisteme geçmek üzere kurgulanan senaryonun gereğini yapıyor. Bu düşüncesini tek başına ve partinin kendi iç dinamikleri ile başarmasının mümkün olamayacağını bildiği için ilk önce partideki güçlü figürleri tasfiye ederek, kendisine biat eden az bir grup ile dahili olduğu senaryoyu AKP ve tabi ki Erdoğan desteği başarmayı düşünüyor. İşin garibi MHP'yi bitirme sürecine sokanlar kendilerini savunmak için ''Ne yapalım, sistem değişti; doğal olarak iki partili sistem kendiliğinden oluştu'' diyecekleridir.


Türk milliyetçileri için sihirli olan ve kudsiye
t atfedilen ''Develtin bekası'' tanımlaması üzerinden vicdanlarımız devşirilmek isteniyor ancak elbette ahmak değiliz; devletin ''Uzatmalı Bekası''nın olmayacağı, beka sorunu yaratanların bunu bir takvime bağlamayacakları aşikarken, ''Size 2019 yılına kadar müsade ettik'' denmiş olamayacağına göre; dile getirilen beka sorunu uydurulmuş bir hikaye değilmidir. Böyle bir sorun varsa, an itibariyle de vardır. Kaldı ki Erdoğan sistem değişikliği için ''Ta Belediye Başkanlığım zamanımdan beridir hayal ettiğim, kafa yorduğum bir davamdı'' diyor.


Sistem değişikliğine yüreklenene kadar malum kasetler ile ilk önce MHP'nin kurumsal kimliğine suikast yapılmıştır; 1 Kasım seçimi arifesinde ise siyasi partiler yasası ve parti tüzüğünden kaynaklanan haklarını kullanarak, partisine sahip çıkmak isteyen ülkücü iradenin tecelli etmesine devletim tüm imkanları kullanılarak engel olunmuştur. Bunu Balgat ve Hükümet(Erdoğan) başarmışlardır. Eğer MHP de kongre gerçekleşmiş olsaydı; bugün referandum falan konuşuyor olmayacaktık.

Görülüyor ki bundan sonraki süreçte ise Hüsyin Sözlü gibi isimler başta olmak üzere; Türk Milliyetçiliği Hareketi'nin derlenip, toparlanıp tekrar ete kemiğe bürünmesi ihtimaline karşı het türlü operasyonlar yapılabilecektir.
Eğer bugün Halk TV dışında ulusal yayın yapan TV kanalları;Sinan Oğan, Yusuf Halaçoğlu, Meral Akşener, Koray Aydın, Özcan Yeniçeri, Oktay Vural, Ümit Özdağ'a ve daha bir çokj değerli Türk milliyetçisi isimlere 1 Kasım seçimlerinden bu yana sansür uyguluyorlarsa, bunun nedeninin Balgat-Hükümet(Erdoğan) tarafından yazılmış senaryo gereği olmayıp da başka neden olabilir Allah aşkına. 
Arkadaşımızın birisi yazmış; neymiş efendim Hüseyin Sözlü yeterli diplaması olmayan birisine falanca yerde, filanca görevi vermiş. Sanki dürüstlük bize, iktidar başkalarına haktır; öyle mi?

Geçiniz bunları beyler; 1150 odalı saraya 18 yaşından başlamak üzere 1150 tane Cumhurbaşkanı yardımcısının; üstelik de bunların istenirse Cumhurbaşkanının çocukları ve torunlarından da oluşabileceği ve de ''teknik'' olarak atanabileceğini mümkün kılan bir sistem; yani meclisten geçene kadar ''Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi'' , MHP'nin desteği ile meclisten geçtikten sonra da ''Cumhurbaşkanlığı Hülümeti'' denen ucube bir sisteme geçiliyor. Sistem denen şeyin bir disiplini vardır. Onbeş günde bir adı değişen ''Sistemin'' getireceği felaket, adının bir türlü konamamasından belli değil mi.
Mehmet Soral

soralmehmet@hotmail.com