25 Aralık 2017 Pazartesi

AMAN DİKKAT...

KHK ile yapılmak istenen düzenlemeyle kendi milislerine "İktidarımızın devamı için yaptığınız ve yapacağınız her türlü karşı duruşunuzda resmi blr sıfatınız olmasa dahi, eylemleriniz nedeniyle soruşturma ve kovuşturmalara karşı sizleri koruyacağım; hiç endişeniz olmasın" denilerek, yandaşlara güvence verilmek istenmektedir. 
...
Aklı başında olan, üç satır yazıyı okuyup, anlayabilecek herkesin bu yeni KHK düzenleme düşüncesinin aynı zamanda gelecekte yaşayabileceğimiz toplumsal bir felaketin habercisi olarak görmek mümkündür.
...
Hep emperyalist güçlerden bahsedeceksin, hem de onların istediği kıvamda bir "Gezi" ortamı oluşturup, milleti birbirine kardıracaksın, sonra da burada rol alacak milislerini korumaya alacaksın öyle mi. Bu bir gözü dönmüşlüktür.
...
Çıkarılması düşünülen kanun hükmünde kararname ile bizim bilmediğimiz ama devleti yönetiyor olmaları nedeniyle iktidarın bildiği; yaşanacak muhtemel bir sürecin haberini vererek; özelikle benim gibi yazarak, çizerek, anlatarak toplumu iktidarın yaptıklarına karşı uyaran muhalifleri korkutma, dolayısıyla sindirmeye yönelik bir niyetin ifşadır. Bir psikopat milis yaratılacak bir bahane ile evlerimizi basıp, bizleri infaz ettiklerinde KHK ile korunabileceklerdir. Yani şu yazdıklarımızı yazamayacak hale getirilmek isteniyoruz.
...
"Milisler" sakına sakın Mavi Marmara'da ölenler için "Ne yapalım gitmeseydiniz, bana mı sordunuz" deyip, sahip çıkmayanlar size de sahip çıkmayacaklardır. Bugün için kanunlar seni koruyabilir ama her zaman için ilk fırsatta hukukun karşısına çıkarılırsın. Saddam'ın yaptıkları, Esad'ın yaptıkları, Kaddafi'nin ve Kenan Evren'in yaptıkları da kanuniydi ama hukuki değildi. Kanunlar yerel, hukuk normları ise evrensel dir. Dolayısıyla siz siz olun bu olağanüstü hal şartlarında davet edildiğiniz eylemlerin kanuna uygunluğundan ziyade hukuka uygunluğunu dikkate alın.
...
Bakınız; bir zamanlar hizmet, sonra cemaat, sonra paralel yapı, en sonunda fetö; arkasındaki en büyük gücü önce iktidar, sonra muktedir yaptığı AKP hükumetinden aldı; Ergenekon, Balyoz kumpaslarını kurdu. Bütün bunları nasıl yapıyordu; mevcut kanunlara göre. Ancak somut bir gerçek vardı; hiç birisi hukuka uygun değildi. Ve bugün fetö mensupları layık oldukları yerdeler, kuvvet aldıkları hükumet ise "Dışarıda" iktidarda.
...
Şimdi ey "Milisler" size sesleniyorum; o günlerde kanunlar suistimal edilerek, reisinizin savcısı olduğu malum süreçlerin bizi getirdiği akıbet belli. Yani demem o ki; zamanında "Cemaat"ten güç alan hükumet; fetö'nün yaptıklarının kanunların suistimal edilerek hukukun gözetilmediğini gördü ve savunmaya geçti, tedbirler aldı, yönetimde kaos oluştu ve maalesef 15 Temmuz ihanetine zemin oluştu. Yani demem o ki; kanunlara pek güvenmeyin, hukuku asla ihmal etmeyin. Bu sefer sadakatınızın suistimal edilmesine ve sizlerin azatlık kabul etmeyen köleler olarak görenleri "Bu kadar da olmaz yahu!" diyerek red edin ki; nizami çizgiye tekrar dönmeyi düşünebilsinler.
Mehmet Soral

soralmehmet@hotmail.com

GÜNDEME DAİR ''ORDAN BURDAN ŞURDAN''

PKK ile yapılan görüşmeler, fetö le de olur mu?
PKK ile üç kez sözde barış süreci için diyaloğa girildi; silahlar susup, KCK yapılanmasına fırsat verildi. En son ise Dolmabahçe mutabakatı, Apo'nun "10 emri" ile vali ve kaymakamlara; "Hele elleşmeyin, bir süreç başlattık, akamete uğramayın" talimatı ile malum bölgemizde PKK tarafından cadde ve sokaklar tutuldu, barikatlar kuruldu, bazı evler sığınak ve mühimmat deposu haline getirildi. Evler arası tüneller açılıp, hendekler kazıldı. Halk kendi evinde PKK tarafından esir alındı. Ev ahalisi militanlarla aynı odaları, mekanları paylaşmak zorunda kaldı.
...
Yüreği "Yufkalı" Bülent Arınç ise bu hali "Biz PKK'yı o kadar kendi haline bırakmıştık ki; militanlar ellerini kollarını sallayarak askerlerimizin önünden geçiyorlardı.
...
Bunlar hislerime dayanarak yaptığım bir çıkarsama olmayıp; bizatihi Cumhurbaşkanı ve zamanın Başbakan yardımcısı tarafından yapılan itiraflardır.
....
Şimdi sormak isterim; FETÖ ile de böyle bir süreç yaşanabilir mi; 16 yıllık geçmişe dönük olup bitenleri; neden ve sonuçları bakımından analiz ettiğimde; hükumetin çok değişken, İstikrarsız; çelişki dolu hükumet etme biçiminin yarattığı güvensizlik nedeniyle yaşanabilir diyorum. 


Önemine binaen yeniden hatırlatmak üzere.
Erken seçim ihtimali de dikkate alındığında; mevcut siyasi partiler yasası gereği kısa zamanda teşkilatlanmayı tamamlayabilme telaşı ile benim de tespitlerim olduğu üzere; İYİ PARTİ teşkilatlanmasında eleştirilebilecek atamalar elbette oluyor ancak sürecin doğası gereği bizlerin irademizi ortaya koyarak, seçme şansımız yoktur. Ancak bu atama yönetimler tamamladıktan sonra olağan kongreler başladığında artık seçicilik devreye gireceğinden o zaman eleştiri halkımızı kullanma imkanını bulacağız. Bu aşamaya kadar teşkilatlanma sürecini salimen atlatabilmek için Meral Hanım ve genel merkeze rahat çalışma ortamı sağlamak, tüm inisiyatifi onlara bırakmak lazımdır.
...
Dolayısıyla tüm eleştiri haklarımız saklı tutmak kaydıyla; notlarımızı alıp, olağan kongre süreçlerinde gerektiğinde onlara dönerek, parti tüzüğümüzde yazılı üyelik haklarımıza dayanarak, seçicilik hakkımızı sonuna kadar kullanıp, en liyakatli yönetici ve kadrolarımızı teşkilatlarımıza taşıyacağız.
...
Şu aşamada şahit olduğumuz eksiklikler, yanlışlar olsa bile önlem adına yapılacak müdahaleler partiye zarar verebilir. Doğal olarak bizlerin de olağan kongre süreçlerinde yaşanacak rekabet ortamlarına Genel Merkezce müdahalenin yapılmaması en doğal hak ve beklentimiz olacaktır. Bugünkü konjonktürde eleştirilerimizi, beğenmezükcü yaklaşımları bırakıp, daha sonraki parti içi demokratik haklarımızın takipçi olmayı düşünelim derim.
Mehmet Soral

soralmehmet@hotmail.com