22 Nisan 2024 Pazartesi

İYİ PARTİ KONGREYE GİDERKEN...?

Bizler İYİ PARTİ'nin kuruluş serüvenine; hele ki yıllarca MHP içinde bastırılarak köreltilen siyasi duygularımızın Meral Akşener farkındalığıyla yanardağ gibi aktif hale gelmesi; her birimiz için tarifi zor siyasi heyecanımızla sürece dahil olmamızı sağladı.

Amma velakin; iki kutuplu olarak dizayn edilen sözde demokrasimize bu denli heyecan yüklü bir siyasi yapılanmaya öyle veya böyle müsaade edilemezdi ve nitekim o minvalde de partinin hem içinden hem dışarıdan müdahalenin her türlüsü denendi, başarılı da oldular ama istedikleri sonuca hala ulaşabilmiş değiller.

İYİ PARTİ'yi düştüğü yerden kaldırıp büyütecek olan misyonundan vaz geçmemekte ısrar etmesi olacaktır ki; o da olağanüstü kongrede partinin kurulmasının meşru alt zeminini oluşturan gerekçeleri içselleştirip olabildiğince MHP'nin izdüşümü olmaktan uzak, vatan ve millet severlik paydasında bütünleşme ana ekseninde diğer farklılıkları ana ekseni zenginleştirici detaylar olarak gören bir genel başkanın seçilmesine ihtiyaç vardır. Meral Akşener de pekala bunu başarabilirdi ancak zaman, hakkında oluşmuş negatif algıları yıkıp düzlüğe çıkması için yeterli değil. İYİ PARTİ'yi dışarıdan takip etmesinin saygınlığını artıracağını, zedelenen itibarını tekrar kazanacağını düşünüyorum. Kendisini hep eleştiriyoruz ancak hangimiz aynı kumpaslara ve linçlere maruz kalmış olsaydık psikolojimizi muhafaza edip sağlıklı düşünebilirdik.
Yukarıda kendi duygu ve düşüncelerim doğrultusunda ifade etmeye çalıştığım İYİ PARTİ misyon ve vizyonuna ilişkin en anlaşılır açıklama duygu ve düşünceleri şimdiye kadar Meral Akşener'den bile değil Tolga Akalın'dan dinlediğimi düşünüyorum. Mehmet Tolga Akalın'ı yakinen tanımam ancak kendisini İYİ PARTİ'nin kuruluşuna meşruiyet kazandıran gerekçelere son derece vakıf olup içselleştirerek İYİ PARTİ misyonunu ve bundan hareketle vizyonunu en anlaşılır şekilde ifade edip anlatan birisi olduğunu gözlemliyorum. Tanıdığım adaylar arasında Tolga bey gibi cümleler kuranı görmedim, statükonun devamından öte partiyi iddialı bir konuma taşıyabilecek vizyona sahip olmadıklarını düşünüyorum.
"Güvenlikçi değil üretken ve inşa eden milliyetçiliği savunuyoruz" cümlesi ona ait olup yine kendisi adına farkındalık yaratan, beğendiğim bir ifade. Yine bir başka önemsediğim tarafı, milletvekili olmamasına rağmen olanların istifa ettiği bir süreçte yandı, bitti, kül oldu denilen partiye genel başkan olma isteğini külfete talip olan bir inanmışlığın ve adanmışlığın ifadesi olarak görüyorum. Şahsen tasavvur ettiğim İYİ PARTİ ve onunla hedeflenen Türkiye için farkındalık yaratabilecek, özgül ağırlığı yüksek "entelektüel milliyetçi" birisi olarak görüyor, beğeniyorum.

Müsavat Dervişoğlu taşra siyasetçisi görünümünü bir türlü aşamadı; hep buyurgan, asabi ve dominant. Koray Aydın, bulunduğu her yerde özgül ağırlığını hissettiren ancak birinci adam olup istediği neticeye varamamayı istikrarlı şekilde sürdürmüş birisi olup bundan sonra da farklı bir şey olmayacaktır. Gerek Koray Aydın, gerekse Müsavat Dervişoğlu'nun genel başkanlığındaki İYİ PARTİ'nin kurumsallığı statükonun devamı mahiyetinde olacağından hazine yardımının sürmesi ile bir süre daha varlığı devam eder sonra ömrünü tamamlar. İYİ PARTİ böyle bir akıbeti kesinlikle hak etmiyor.

8 Nisan 2024 Pazartesi

ŞİMDİ NE OLACAK

Geldiğimiz nokta itibariyle Meral Akşener tespitlerinde haklı olmasına rağmen ki; bunun en önemlisi Kılıçdaroğlu'nun kazanamayacak aday olmasını öngörmüş olmasıydı ancak bu öngörüsü üzerinden belirleyip sürdürdüğü her türlü stratejiyi yanlış kurguladı maalesef.

Kılıçdaroğlu ve CHP'nin egoistçe ısrarlarının aday tespitinde belirleyici olması; DEVA, GELECEK, SADET ve DP'ye kırka yakın rüşvet mahiyetinde vekil verilerek yanlarına alırken ittifakın ana birleşeni İYİ PARTİ'nin de kumpasla masa dışına atılması ve sonrasında seçimi kaybetmek de dahil yaşanan tüm olumsuzlukların 6'lı masanın dağılması üzerinden Meral Akşener'e bağlanması, bundan Kılıçdaroğlu'nun azade kılınarak gerek CHP gerekse cumhur ittifakı trol ordusunun linçine maruz kalması; bu vahameti istediği şekilde topluma anlatıp ikna edemeyip üstelik de mağdur olması Meral Akşener'in tabiri caizse kimyasını bozdu.
İşte bu noktadan sonra öfkesinin esiri olup duygularını kontrol edemeyerek intikam arayışına girdi ve her yere kılıç salladı. Bu kılıç sallama sadece CHP, İmamoğlu veya Mansur Yavaş'a karşı değil kendi partisindeki insanlara karşı da oldu. Ortaya koyduğu çelişkili davranışlarla büyük ölçüde güven kaybına uğradı ve bu güvensizlik kendi kayıtlı üyelerinin bile partisine oy vermemelerine neden oldu. CHP yönetimi ve Kılıçdaroğlu'nun millet ittifakının kazanması için 2023 genel seçimlerinde ortaya koyamadıkları sağ duyuyu İYİ PARTİ tabanı ortaya koyarak partilerinin genel seçime "tek başına ve müstakil" girme kararına rağmen cumhur ittifakına kaybettirme stratejini benimseyerek tercihlerini CHP'den yana kullanmışlardır. CHP'nin başarısında İYİ PARTİ tabanı büyük oranda belirleyici olmuştur. Mahalli seçim sonuçlarını CHP'nin başarısı olarak değil, cumhur ittifakı birleşenleri MHP ve AKP'nin kendilerine karşı oluşan kin ve öfkenin konsolide olabileceği en güçlü parti CHP olduğu için İYİ PARTİ seçmeni büyük ölçüde CHP'yi tercih etmiştir.
Ben şahsen CHP kazansın diye İmamoğlu'na oy vermedim, cumhur ittifakı kaybetsin diye CHP'ye oy verdim. Umarım CHP bunun farkında olarak hareket eder; "Aslında İYİ PARTİ'lilerin desteğine hiç de ihtiyacımız yokmuş" havasına girmezler.

Meral Hanım'ın seçimli olağanüstü kongrede aday olmaması doğru bir karardır. Aday olmayarak partisinin tekrar toparlanması için önünü açmıştır. İki kutuplu ucube sistemin def edilmesi için üçüncü yol arayışına ihtiyaç vardır ki; bunun da ilk talibi İYİ PARTİ olmuştur, yeni bir genel başkan yeni bir yapılanma ile taleplerini genel siyasete taşıyarak yeni bir farkındalık yaratıp tekrar çekim merkezi olabilir.