28 Mart 2018 Çarşamba

AHMET HAKAN BUNU ÇIKTIĞI YERE GİRMEK İÇİN YAPIYOR

Ahmet Hakan "Satıldığı" yeni patronuna yaranmak için Meral Hanım'ın "Siz İsmet Paşa'ya rahmet okutuyorsunuz" sözünü güya eleştiriyor.
... 
Ahmet Hakan, İsmet Paşa'ya hakaret eden yok. Olmadığını, yine sana bizzat İnkilap Tarihi bölümünde ders vermiş Meral Hanım anlatabilir.
...
Söylemek istenen şu; yine bir zamanlar Türkiye'de henüz demokrasiye geçiş çabaları sürerken yaşanmış olan, rahmetli İsmet İnönü dönemindeki "Açık oy, gizli tasnif" uygulamasına atıf yapılarak, bugün demokrasimize ve seçim sistemine yapılan zulme dikkat çekilmiştir.
...
Ha, şunu da söyleyelim; eğer Meral Hanım'ı hatalı görüp, yermek için yıllardır sövdüğünüz İsmet Paşa'ya artık sövmekten vaz geçip, övecekseniz merak etmeyin Meral Hanım bunada katlanır.
...
Meral Hanım üniversitede yıllarca İnkilap tarihini ve elbette İsmet Paşa'yı da anlattı. Eğer akademisyenliğe devam edecek olsa; İsmet Paşa'nın Recep Tayyip Erdoğan gibi narsist duygularla hareket etmiş olsaydı, Suriye bataklığında olduğu gibi ikinci dünya savaşının baş aktörü olurduk ancak bugünleri de görmemizin mümkün olmayacağını anlatmaya devam edecektir.
...
Elbette siyasette leş kargalarının didiştiği, sırtlan ittifakı oluşturup, aslanların önünden kırıntı kapma telaşında olanların varlığını bilmesi gereken Meral Abla, İnönü'ye atfen o cümleyi keşke kullanmasaydı.
...
Ancak, yıllarca iki istiklal savaşı kahramanını "İki ayyaş" ifadesi ile aşağılayanlar; 10 kasımda ağıtlar yakıp, milli bayramlarda hastalanmaktan vaz geçtiklerinde nasıl ki Atatürkçü olamıyorlarsa; Meral Hanım'ın da zamanın ruhuna uygun yaptığı bu kıyaslama da hiç bir zaman onun, T. C Devleti'nin cumhuriyet değer ve kazanımlarına bağlı ve bunlara inanmış ve adanmışlığın hem dersini hem de kavgasını veren Meral Hanım'ın itibarına halel getirmez.
...
Ahmet Hakan muhtemelen kovulacak, Cem "Cücük" denen adam kovulacaklar arasında onun da ismini saydı. Şimdi can havliyle yeni patronun ipine sarılma refleksi ile yazmış olduğu bir yazı ile kimleri etkilemeyi düşünmüş olabilir ki; CHP seçmenini mi, muhtemelen. Ancak Türkiye de en rasyonel düşünen seçmen CHP seçmenidir. Bunun en güzel örneğini, MHP'ye uçkur suikastı yapılıp, baraj altında bırakılması istendiğinde CHP seçmeni MHP'ye oy vererek buna mani olmak istemiştir. Dolayısıyla, rasyonel düşünen CHP seçmeni Meral Hanım'ın malum kıyaslaması nedeniyle kendisine küsmeyeceği gibi, aksine bunun üzerinden yıpratma kampanyası düzenleyenlere inat daha da sahipleneceklerdir. CHP seçmeni algılarla değil, akılla hareket ettiklerindendir; rasyonel oluşları.
...
Zavallı Ahmet Hakan; yıllarca liboşluğa kabulünün mücadelesini, şimdi de çıktığı yere dönmenin kavgasını verecek.
Mehmet Soral

soralmehmet@hotmail.com

UYSAL KUZU-KONTROL EDİLMEYEN OĞLAK

Size bir şey söyleyeyim mi değerli dostlar;
-"Keşke Yunan galip gelseydi" diyen püsküllü meptezelin, hastahanede ziyaret edilip, sağlığının devletimiz tarafından takibe alınması;
- İstiklal marşının bestesinin gündeme alınıp, yeni bir bestenin yapılması düşüncesi;
-İslam'ın güncellenmesinin gerekliliği;
gibi çıkışlar tamamen ve tamamen toplumun tepkisini, psikolojisini anlama, not alma ve elde edilen sonuçlara göre ajandalarında yazılı gizli projenin devamının uygulanabilirliğini test etmektir.
...
Mesela bu çıkışlardan sonra proje sahiplerinin çıkarabilecekleri muhtemel sonuçlar şöyle olmalı.
"Keşke Yunan galip gelseydi" diyen Püsküllü müptezelin ziyaret edilmesinden dolayı MHP kurumsal kimliği hiç rahatsız olmadığına göre; cumhur ittifakının temeli iyice sağlamlaştırılmış olup, her halükarda devam edecek demektir.
"İslam güncellenmeli" denilmesine rağmen, siyasal İslamcılar hiç tepki göstermediler. Oysa iktidarda başkaları olsaydı şimdi Beyazıt Meydanı'nda "Kuran'a uzanan eller kırılsın" sloganı atılıyor olurdu ama öyle bir şey olmadı.
...
Dolayısıyla, Erdoğan bu durumda şunu anlamış olacaktır; siyasi geleneklerinde ani, hatta absürt bir söylem değişikliğine gidilse bile kendi seçmeninin bunun nedenini sorgulamadığı; sadakatı kesintisiz devam etmektedir.
"İstiklal marşının bestesinin değiştirilmesi" meselesine gelince; gösterilen tepkiler karşısında buradan da çıkaracakları sonuç; en azından bugün için anayasanın ilk dört maddesi üzerinde operasyonun yapılmasının mümkün olamayacağını anlamış durumdalar.
...
Ben şuna kesinlikle inanıyorum ki; 2002'den beridir uygulana gelen BOP projesi kesintisiz devam etmektedir. 2002 de nasıl ki Devlet Bahçeli istifa edip, sonra Tansu Çiler ve Mesut Yılmaz'ın da istifasını sağlayıp, tekrar istifasını geri alıp, sonra siyasi arenayı AKP'nin kurulması için müsait hale getirdiyse; bugün de bütün ülkücü camianın vicdani kararına rağmen sistem değişikliğini millete dayatıp, peşinden de Cumhur ittifakının kesintisiz devam ettirilmesi kararlılığın arkasında aynı mantık ve düşünce vardır.
Afrin Oprasyonu ve devamında vuku bulacak gelişmelerden sonra Suriye ve Kuzey Irak sınırlarımız boyunca kontrolümüze verilecek olan sözde hakim olacağımız bölge; iç kamuoyuna bu durum fetih ruhu üzerinden anlatılacak ve tabi ki kabul ettirilecek ama ilerleyen yıllarda kurulacak olan Bağımsız Kürdistan'ın temellerini kendi ellerimizle attığımızın farkında olamayacağız. Zaten muhterem geçmiş yıllardaki bir konuşmasında diyor ki; ''Osmanlıya gittikleri zaman Doğu-Güneydoğunun Kürdistan eyaleti olduğunu görecekler, Doğu Karadenize gittikleri zaman Lazistan eyaleti olduğunu görecekler'' diyor. Şimdi bu ifadeleri kullananın birisinin hala ülkemizde tek adamlı yönetme iradesine sahip, yönetim sistemi de dahil olmak üzre değişim ve dönüşümün başında ana aktörse; benim bundan sonraki süreçler için aklıma gelecek olanın ülkemin bölünebileceği endişesi olmayıp da ne olacaktır.
...
Ancak, ne var ki ülkücüler; belki de yirmi yıldır azar azar üzerilerine enjekte edilen fikri, zikri ve eylemsel tepkisizliği kırarak adına İYİ PARTİ dediğimiz bir proje geliştirdi ve bu projeye katkısı olabilecek vatan sathında, vatanseverlik paydasında birleşen herkesi de dahil etmiştir.
...
Dolayısıyla, en azından kendi nefsim için ifade etmek isterim ki İYİ PARTİ projesi; pişmanlıklarımın kefareti ve en azından şu anda bile benim oyum ile seçilmiş olup da; her fırsatta bana küfür eden müptezel şişkoya gerekli cevabımı vermek için bir fırsattır. Millet şans verirse, kendisi için de bir fırsat olacaktır.
...
Çocukluğum aklıma geldi; kuzuları gütmek ne de güzeldi amma ve lakin; o oğlaklar var ya; hep isyanlardaydılar. Oysa ki oğlaklar olmasaydı, kuzular ağacın gölgesinde yatmaya devam edeceklerdi. Ne garip değil mi; güttüğüm oğlaklar şimdi isyanım için ilham kaynağım oldular. 
soralmehmet@hotmail.com

TEK ADAMLIĞA KARŞI KAVGASI OLMAYANIN ADAYLIĞI DA OLAMAZ

Abdullah Gül'ü siyasetteki sinsiliğin sembolü olarak görüyorum. Siyasetle çok ilgileniyor, yakından takip ediyor olmasına rağmen etmiyormuş gibi yapıyor. Sürekli başkalarının kavgasını takip edip, aslanın avını yere yatırmasını bekleyen bir başka yırtıcı misali; olup, bitenleri izliyor, fırsatını bulunduğu an da; devreye girerek, nimete ortak olma stratejisi güdüyor. Kanaatim o ki; Abdullah Gül için istediği ortam henüz oluşmadı. Bu arada ''Milli Görüş'' geleneğinden gelmiş olup da; bir şekilde AKP'nin kurulması ve iktidarı döneminde inisiyatif sahibi olmuş her kim olursa olsun Erdoğan'nın karşısına rakip olarak çıktığı an troller tarafından Fetö ile irtibatlandırılacakları aşikardır; Abdullah Gül bunun da farkında.
...
İlhan Kesici'ye gelince; takdir ettiğim, kendisini iyi yetiştirmiş, öz güven sahibi, entelektüel birisidir. Türk milletinin her kesiminin şu veya bu şekilde doğru ve dürüst kişiliği üzerine; isminde mutabık kalınan bir isimdir. 
...
Ancak İlhan Kesici; özellikle 15 Temmuz sonrası sapla samanı karıştıran; Fetö ile mücadeleyi yapacağım derken; evdeki bütün yatak döşeği; dolabı, sandığı tüm eşyayı yele bir eden; arsızı, hırsızı, namussuzu bulacağım derken girilmedik ev, dağıtılmayan mekan bırakmayan; adeta kendi itirafı ile 15 Temmuzu ''Allah'ın bir lütfu'' gören Erdoğan ve hükumetinin, Türk milleti ve devletine yaşattığı ve yaşatmaya davam ettiği süreç boyunca; Sayın İlhan Kesici ne yapmıştır sormak isterim. 
Elbette Erdoğan doğru şeyler yaptı demiyor ama yaptığı yanlışlar karşısında da; isyanım var deyip, yüreği yanmışcasına, demokratça bir çıkışına da şahit olamadık maalesef.
...
Özellikle son yıllarda demokrasi adına verilen mücadelede bedel ödemeyi göze alamamış insanların; ''Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sistem''e dönme mücadelesinin cumhurbaşkanı adayı olamazlar. ''Demokrasi kavgası veren'' dendiğinde ilk aklıma gelen; sesi gür çıkan, demokrat insandır; İlhan Kesici böyle birisi mi; hayır.
...
İlhan Kesici, yönetimde istikrarı sağlanmış; diyelim ki Parlamenter sisteme geri dönülmüş bir Türkiye'de mükemmel bir teknokrat olarak çok güzel hizmetlerde bulunabilecek bir isimdir ancak Parlamenter Demokrasiye geçmek için verilecek kavgada sesini gür çıkarabilecek bir isim değildir. Evet, çok değerli bir insan ama yapısında ''Kızmak'' olmayan, hep ''Gülücükler'' dağıtan bir insan olarak; verilmekte olan demokrasi mücadelesinde en azından bana pek güven vermiyor; yani başarılı olamaz. Öte yandan demokrasi kavgasını kazandığımızda varlığına en çok ihtiyaç duyulacak da bir isimdir.
...
Dolayısıyla, Meral Akşener gerek MHP içinde verdiği parti içi mücadelesinde, gerekse kendisini 15 Temmuz vakıasına monte etmek üzere kurulan kumpaslar karşısında; hükumetten ve yancılarından destek alarak bu tezgahları kuran namussuz ve şerefsizlere karşı onur savaşını verirken; aynı süreçte ülkemizde yapılmak istenen sistem değişikliğine itiraz edip, inisiyatifini ortaya koyup, kitlelerin organize olmasını sağlayıp, demokrasi kavgasını sürdürmüş ve hala da devam ettiren birisidir. 
...
Erkek egemen toplumda bir kadınının "İtiraz ediyorum, benim de söyleyeceklerim var'' dedi diye onu susturmak, etkisizleştirmek için ilk önce namusu üzerinden; olmayınca 15 Temmuza monte etme üzerinden; olmayınca partisinden ihraç etme üzere; olmayınca kuracağı partinin kurulmasına mani olmak üzere; olmayınca TV'lere talimat verilerek ''Bu kadını konuşturmayacaksınız'' denilerek pasifize edilip, teslim alınmak istenmiş ama teslim olmamıştır. Yani kadıncağızın verdiği bir kavga var ve bu kavga sadece şahsını değil, hepimizi ilgilendiriyor. 
...
Dolayısıyla Erdoğan karşısında ikinci turda başarılı olacağına inandığım ve yukarıda ifade etmeye çalıştığım gibi vermiş olduğu mücadele nedeniyle hak eden de, hakkını veren de Meral Hanım dır.
...
Umarım CHP sürekli olarak Erdoğan ve trollerinin "CHP kendi adayını açıklamalı, niye açıklamıyor, geç kaldı, neden Kılıçtaroğlu kendisi aday olmuyor" gibi tahriklerine gelmez; aday çıkarır ama ikinci turda Erdoğan karşına Meral Hanım'ın çıkmasını sağlayacak "Düşük profilli" bir aday çıkarır. Bu konuda verecekleri kararı mümkün olduğunca geç açıklamalıdır ki; Meral Hanım Erdoğan karşındaki tek aday olma konumunu koruyup, çalışmalarını sürdürebilsin.
... 
İlhan Kesici CHP adına en makul aday olup, alınabilecek en çok oyu alabilir ancak buna mukabil, Erdoğan karşısında kazanabilecek en güçlü aday da Meral Akşener dir. Bundan dolayıdır ki Erdoğan ve trollerinin en çok istedikleri Kılıçtaroğlu'nun aday olmasıdır. Kılıçtaroğlu bunun şuurunda ve aday olmayacaktır diye düşünüyorum. 
Mehmet Soral

soralmehmet@hotmail.com