7 Ekim 2018 Pazar

"SİYASİ KÜRT HAREKETİ"

Türkiye'nin siyasi geçmişi yakinen takip edenler olarak biliyoruz ki; Kürt inisiyatifi adına, 1991 seçimlerinde zamanın SHP'nin listesinden meclise girip, sonra SHP'den ayrılıp önce ''Kürt Partisi HEP'' kimliği ile daha sonraları da kapatmalar nedeniyle değişik isimler altında tekrar tekrar kurularak ''Siyasal Kürt hareketi'' adına mecliste daima yer almışlardır. 
...
Aslında, zımnen de olsa diğer partiler HDP için ''Biz HDP'den Türkiye partisi olmasını bekliyoruz'' derken neyi itiraf etmiş oluyorlardı; ''Siyasal Kürt hareketi''nin temsilcisi olmaktan vaz geçin, bizler gibi olun'' demek istemişlerdir. Meral Hanım hiç kimsenin karşısında durup, yorumlamaya cesaret edemediği resmi yorumlamış oluyor; olanı söylemiştir, temennisini dile getirmemiştir. Burada karıştırılan; var olanın dile getirilmesinin, temenni niyetiyle söylenmiş gibi görülmesidir.
...
Zamanında SHP'nin ''Kürt Siyasal Hareketi'' adına yapmış olduğu açılımı AKP bu defa aynı şeyi kendi inisiyatifi altında yapmayı, HDP'nin alternatifi olmayı misyon edinmiştir. Ancak ''Açılımlar ve akiller''le bir çok yolu denemiş olsalar da ''Kürtler'' HDP'nin kontrolünde hareket etmeyi yeğlemişlerdir.
...
Bu tanımlamanın(Siyasal Kürt Hareketi) siyasi tartışmalarda insanlar arasında kullanılması başka; HDP milletvekilleri ile Oslo'da, daha sonra Dolmabahçe Sarayında PKK terör örgütü üzerinden konuşulması başkadır.
...
HDP ile gerek Oslo'da, gerekse Dolmabahçe Sarayında yapılan görüşmeler; bırakalım HDP'yi, PKK'yı "Siyasal Kürt Hareketi"nin temsilcisi olarak görmektir.
...
Dolaysıyla, bizatihi AKP tarafından iktidarı süresince meşruiyet kazandırılan "Siyasal Kürt Hareketi" deyiminin vebalini Meral Akşener'e maal etme cehaletini algılarla dayatmaya çalışılsa da; bir sonraki hükumete devrettiği iç işleri bakanlığı dönemindeki terör vakıasının yüzdesi ortada ve kayıtlarla sabit. Hatta o da yetmemiş; yayınladığı genelgelerle zamanın cemaat mensubu olup, ordudan atılan askerlerin "Milli görüş"cü belediyelerce istihdam ettiğine dikkat çekerek, buna mani olunmasını ve gerekli tedbirlerin alınması talimatını vermiştir. 
...
Şunu herkes bilmelidir ki; özellikle 2000 yılından sonra günümüze kadar ülkemizde özelikle PKK'ya ilişkin terörün artmasındaki temel nedenlerden birisi de AKP'nin adeta HDP'yi "Siyasal Kürt Hareketi" temsilcisi olarak görüp, onlarla sürdürdüğü görüşmelerdir.
...
Eğer Dolmabahçe Saray'ında zamanın MHP'si veya CHP'si ile "Bu terörün üstesinden nasıl gelebiliriz"in cevabı aranmış olsaydı, elbette o toplantıyı "Siyasal Kürt Hareketi" için yapılmış olarak görmek mümkün olmayacaktı. Özelikle devlet adına HDP ile yapılan bu ve Oslo toplantıları PKK'yı "Siyasal Kürt Hareketi" konumuna, HDP'yi de sözcüsü konumuna taşımıştır. Bugün bu sürecin müsebbibi iktidar sahipleri her ne kadar yanlışlarını anlamış olsalar da; nihayetinde yaşanmış gerçekler olup, bu yanlışlar karşısında ağır bedeller ödedik. 
...
Dolayısıyla, bütün bu olup bitenler insanların hafızalarında, devletin de kayıtlarında duruyorken; hangi izan ve İrfan ile Meral Hanım'ın HDP'yi "Siyasal Kürt hareketi temsilcisi" olarak gördüğü şeklindeki ithamda bulunabilinir; olsa olsa daha önce tanımı yapılmış bir olguyu ifade etmiş olmanın dışında bir anlam taşımaz.
...
Hatta AKP'nin sürdürdüğü açılım, saçlım süreçlerini ihanet süreci olarak tanımlanmış olanların; şimdi onların yancısı konumunda olup da Meral Hanım'a bu mevzu üzerinden insafsızca ithamda bulunmak; acizlik karşısında çare arama telaşıdır.
...
Meral Hanım inandığı bir şeyi değil tam aksine inanmadığı bir şeyi ifade ederken kullandığı cümle zayıf kalmış; farklı anlama çekileceği ihtimalini hemen fark edip, düzeltmesi gerekirdi. 
Mehmet Soral

soralmehmet@hotmail.com