Sayın Devlet Bahçeli milliyetçi sivil
toplum örgütlerini destekleyip, onlar arasında bir koordinasyon yapmayı hiç
düşünmemiştir. Oysa bir ideolojik fikir hareketi için en önemli unsur sivil
toplum örgütleri ile desteklenmesidir.
"Hareketin"
gittikçe büyüyüp, gelişerek kendi kontrolünden çıkarak, hareket mensubu başka
kanaat önderlerinin inisiyatifine geçeceği korkusu Sayın Devlet Bahçeli'nin
kâbusu olmuştur.
Özellikle
1980 öncesi Milliyetçi Cephe hükümetlerinin kurulmasında etkin güç olmuş olan milliyetçi fikir kulüpleri, toplum
örgütleri ve derneklerin etkinlikleri, milliyetçi duruş ve haykırışları, Sayın
Bahçeli'nin Genel Başkanlığı süresince dikkate alınmamış, hatta kendilerine yok
hükmünde muamele yapılmıştır. Oysa bu yerler partinin beslendiği, kendini ifade
ettiği yer ve kaynaklardı.
Gerek parti gerekse milliyetçi sivil toplum örgütleri arasında karşılıklı etkileşim ve destek birbirlerinin kaynaklarını besleyip yetersizliklerini gideriyorlardı.
Gerek parti gerekse milliyetçi sivil toplum örgütleri arasında karşılıklı etkileşim ve destek birbirlerinin kaynaklarını besleyip yetersizliklerini gideriyorlardı.
Sayın Bahçeli'nin "yönetme
tarzı" sadece partiyi "güdük" bırakmamış aynı zamanda milliyetçi
düşünce ve fikri etkinlikleri canlı tutan kuruluşlarımızı da köreltmiştir.
Dolayısıyla Türk Milliyetçiliği hareketi Sayın Bahçeli'nin sayesinde kendi
kendini bitiren bir sürece girmiştir. Türk milliyetçiliği adına var olan her
kurum ve kuruluşlar körelmiştir. Milliyetçiler bugün aşırı yorgun ve bitkinlik
içerisinde; tükenmişlik sendromu yaşamaktadır; bunun tek müsebbibi de Sayın
Devlet Bahçeli'dir.
Hala "Hareketin lideri Devlet Bahçeli" diyenleri anlamak mümkün değil. Sanırım bu arkadaşlarımız "Stockholm Sendromu"na tutulmuş iyi niyetli insanlarımız, Kardeşlerimiz, yakınlarımız.
Mehmet Soral
Hala "Hareketin lideri Devlet Bahçeli" diyenleri anlamak mümkün değil. Sanırım bu arkadaşlarımız "Stockholm Sendromu"na tutulmuş iyi niyetli insanlarımız, Kardeşlerimiz, yakınlarımız.
Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com